KONULAR

Kurban Bayramı

Peygamber Efendimiz (SAV), "Arefe günü, kurban günü ve "teşrik" günleri biz Müslümanların bayramıdır. Bugünler, yeme içme günleridir." buyurur. Allah Resulü, bayram sabahı güzel elbiseler giyinip mescide giderdi. Bayram namazına kadınlar ve çocuklar da iştirak ederdi. Nebi (SAV), bayramı sevinç günleri ilan etmişti. Toplum ve fert düzeyinde meşru ölçüler çerçevesinde eğlenmenin bir ihtiyaç olduğuna inanan Hz. Peygamber (sav), Medine'ye hicret ettikten sonra Medinelilerin yılda iki bayram kutladıklarını görüp "Yüce Allah, size o iki bayram günlerine bedel olarak daha hayırlı iki bayram günleri ihsan buyurmuştur." (Ebu Davud, "Salât", 245; Nesâî, "İdeyn", 1) diye müjdelemiş, o günlerin Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı günleri olduğunu haber vermiştir.

Kurban bayramında gusledip yıkanmak. Misvak kullanmak, kokulanmak, en güzel elbiselerini giymek, neşeli ve güler yüzlü olmak. Takati nispetince çokça sadaka vermek, sabah erken kalkıp bayram namazına gitmek, sabah namazını mahalle mescidinde kılmak ondan sonra bayram namazına yürüyerek ve tekbir getirerek gitmek, dönüşünü başka bir yoldan yapmak müstehap olduğu gibi Ramazan bayramından farklı olarak sabah yemeğini tehir edip kurban etiyle yapması da müstehaptır. Resûlullah Efendimiz kurban bayramı günü sabah yemek yemeyip kurbanın etinden yerdi. Bundan dolayı kurban kesmeyene yemeği tehir etmek mustehap olmaz denildi.

Hem dini hem de sosyal yönü olan bu bayramlar Müslümanların kaynaşmasına vesile olduğu gibi yoksulların ihtiyaçlarının giderilmesine de imkân sağlamaktadır. Hz. Peygamber, Müslümanların sevinç ve üzüntülerinin paylaşılmasını istemiş ve sadece bayramlarda değil, her zaman karşılıklı yardımlaşmayı emretmiştir ancak bayramlar yardımlaşma paylaşma için fırsat günleridir.

İslam, vererek kazanma kültürünü zirveye taşımıştır. “Verebildiğimiz bizimdir” anlayışını inşa eden de Allah Resulü ’dür.

Bir Kurban Bayramı günü, Efendimiz (s.a) hane-i saadetlerine gelir ve Hz. Ayşe (r.anha) annemize sorar:

- Ya Aişe, kurbanımız kesildi mi?

- Evet, ey Allah’ın Elçisi...

- Kurban etini ne yaptınız?

- Bir parça hariç, hepsini dağıttık.

 Bu cevap üzerine, Allah Resulü, vererek kazanma kültürünü, şu muhteşem ifadesiyle açıklar:

- Desene ya Aişe, bir parça  hariç, hepsi bize kalmış...

Biz aciz ümmetine düşen vazife O’nun gibi olmayı başaramasak da en azından onu taklit etmektir.

Kurban etinin taksimi ile ilgili ne güzel buyurmuştur Allah Resulü;

“Kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde yenmesini tavsiye etmiştir.” (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10)

Fakire fukara ya dağıtılacak kısmın ise kurbanın yenilemeyecek kemik yağ gibi kısımlarından daha ziyade Bakara suresinde buyrulduğu gibi;

“Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan Allah yolunda harcayın…” ayetini kendimize düstur edinmeliyiz.

Paylaştıkça çoğalan nimetlerle donatılmış, paylaştıkça güzelleşen nice bayramlar geçirmenizi yüce Allah’tan niyaz ederiz.