KONULAR

Üstadımız Abdullah Baba Hazretlerinin Türbesinde ve Camide Zikrullah Adabı

Pirimiz Abdülkadir Geylani Hazretlerinin buyurduğu üzere Allah’ın dostları Cenab-ı Hak katında çok özel bir yeri olan emsalsiz zatlardır. Onların hayatları ümmeti Muhammed’i irşat ve ikaz ile geçtiği gibi ahirete irtihallerinden sonra da bu irşat ve ikaz devam eder. Vefatlarının üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen “Abdülkadir Geylani Hz, Ahmed er-Rufai, Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri ve daha birçok Allah dostu hala hayattaymışçasına dillerde, gönüllerde, kitaplarda, dualarda dünyanın her bir köşesinde ümmet-i Muhammed’i irşat ve ikaz etmektedirler. Dolayısıyla onlar için ölü demek çok büyük bir yanlıştır. Bunun için evliyaullahın kabirleri ziyaret edileceği zaman bu inanç ile hareket etmek gerekir.

Üstadımız Abdullah Baba Hazretleri bu hususa özellikle dikkat çeker ve “Bir kimse üç İhlas bir Fatiha okuyup bir velinin ruhuna bağışlarsa o zata mektup yazmış gibi olur. Kabrine gidip de ziyaret ederse de o mübarek zatı sağlığında ziyaret etmiş gibi olur.” buyururlardı. Bu itibarla evliyaullahın kabirlerini ziyarete giden kişi daha yola çıkmadan önce ve o zatı ziyarete giderken kendisini manevi olarak hazırladığı gibi büyük bir özenle edep ve adap üzere bulunmalıdır.

Üstadımız Abdullah Baba (ks) Aziz Hazretleri bu hususta buyururlardı ki; “Gerek hac, gerek umre, gerekse evliyanın ziyaretinde kişi hangi niyet ile oraya gider ise oradan umduğunu bulmuş bir vaziyette çıkar. Gidilen yere boş gidilmez. Gerek yolda gerekse önceden zikirler, tesbihler, hatimler okunmalıdır, gusül abdesti alınmalı tam edep ile ziyaret yapılmalıdır.”

Üstadımız Abdullah Baba Hazretleri 14 Mart 2004 tarihinde Rabbimiz Zülcelal Hazretlerine vuslat bulup ahirete irtihal etmiştir. Üstadımızın “Şeb-i Aruz”u olarak her yıl Nevşehir’de “Vuslat Programı” yapılmakta ve gerek ülkemizden gerekse dünyanın birçok yerinden binlerce seveni akın akın kabrini ziyaret ederek programa iştirak etmektedir. Üstadımıza ahde vefa göstererek Nevşehir’imize akın eden kardeşlerimizin de bu ziyaret süresince dergâhımızın usul ve edeplerine özenle riayet etmesi ise en mühim hususlardan birisidir. Hayatı boyunca dergâh usullerine, edep ve adaba kati surette riayet eden ve bunu tüm evlatlarının gönlüne nakış nakış işleyen Üstadımıza yakışır bir halde ziyaretlerin yapılması ve dervişliğe yakışır bir şekilde tüm kardeşlerimizin kucaklaşması hepimizin boynunun borcudur. Zira “Vuslatta usul esastır.” Mevla’ya vuslat kapılarını açan usullere eksiksiz riayettir. Her bir kardeşimizin bu inançla hem fiili hem kalbi hal ve hareketini ölçerek hareket etmesi gerekir ki Üstadımızın memnuniyetini kazanabilelim.

Türbede ve Camide Zikrullah Adabı

Vuslat programı çok özel bir gündür. Bu günde Üstadımızın türbesini binlerce insanın aynı anda ziyaret ediyor olması hasebiyle çok yoğunluk yaşanmaktadır. Bu yüzden türbede zikrullah kısa tutulur. Zira kardeşlerimiz kafileler halinde gelmektedir. Ayrıca türbede zikrullah devam ederken bir başka kafilenin zikrullaha dâhil olmayıp kenarda beklemesi uygun değildir. Aksine hiç beklenmeden zikrullaha tabi olunması gerekir.

O meclise Abdullah Babam (ks) ve Piran Efendilerimiz dâhil olmaktadır. Onların dâhil olduğu bir sofraya girmeyip kenarda beklemek edebe uymaz. Abdullah Babam Cennet Mekân “Oğlum nerede bir Allah denilen meclis görürseniz muhakkak dâhil olun, Allah’ı zikredin.” buyururlardı. Biz yalnız Allah’ın rızası için Üstadımızı ziyaret maksadı ile orada bulunmalı, bir tarafta beklememeli zikre dâhil olmalıyız.

Üstadımızın türbesinin başında edebe mugayir hal ve hareketlerde bulunmamak gerekir. Nerede olduğumuzu, kimin yanında olduğumuzun bilincinde hareket edip, birbirilerimizin kalbini kırmamalıyız. Birlik beraberlik içinde, dervişliğe yakışır hal ve hareketlerde bulunmalıyız.

Zikrullah başlamadan evvel diğer illerden gelen zakir abilerimiz var ise onlarda davet edilip, en yaşlı olan abimize bağışlamaların yaptırılması uygun olan davranıştır. Sonrasında her bir abimiz sırasıyla bir esmayı kısa bir şekilde çektirterek, zikrullah sonlandırılır. Yeni gelen kafile ders başı bağışlamalarına yetişememiş ise aynı usulde diğer kafileleri çağırarak yeni bir zikrullaha başlanılır. Cennet Mekân  Üstadımız Abdullah Baba (ks) Hz.leride aynı usulde, esmaları farklı abilerimize vererek zikrullah yaptırdığı hepimizin malumudur.  

Unutmamak lazımdır ki; Her birimiz aynı üstadın evlatlarıyız gayemiz yolumuz bir, kimin bağışlama yaptığı kimin dua ettiği kimin ilahi söylediğinde daha ziyade edep erkâna uygun bir şekilde üstadımızı hoşnut edecek haller içinde bulunup, ziyaretimizi yapıp sessizce kabrin başından ayrılmamız en doğru olandır. Bizler bin can ile bir canana bağlı olmanın mesuliyetini taşıdığımızı hiç bir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız...

Hanım kardeşlerimizin türbe ve camide zikrullaha sesli olarak katılmaları uygun değildir. Cami içinde zikrullahı terk edip perdeleri açarak mahremiyeti ortadan kaldırmaları, uhrevi ortamın tadını çıkarmak yerine sürekli kamera kaydı yapmaları, kendi aralarında konuşmaları edebe mugayir hareketlerdir. Türbe başında erkeklerin duyacağı şekilde sesli ağlamak doğru değildir. Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin çok hassas olduğu mahremiyet konusunda bizlerinde hassas davranması  gerekmektedir. Şeriatı olmayanın Tarikatı olmaz. Böyle hal ve hareketleri asla ve asla bir dervişin yapması uygun değildir. Cennet Mekân  Üstadımız Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin mübarek türbesinin kapısı üzerinde yazılı olan "EDEP YA HU" uyarısını kendimize şiar edinmemiz gerektiği aşikârdır...