KONULAR

Hoşgeldin Şehr-i Ramazan

Hoş Geldin! Ey Şehr-i Ramazan!

Yine bir Ramazan-ı Şerife’nin gelmesinin sevincini, mutluluğunu yaşamaktayız. “Ramazan ayının gelişi ile kim sevinirse, Allah (cc) onun vücudunu cehennem ateşine haram kılar” evet biz seviniyoruz. Mübarek ayımıza hürmet duyuyoruz, Feyüzat-ı Rabbaniyesine sığınıyoruz…

Ramazan; oruç demek, daha çok namaz, daha çok Kuran okumak demek, sadaka demek, zekat demek, yardımlaşma demek, sabır demek, iyilik ve güzelliklerin dalga dalga yayıldığı manevi bir iklim demek…

Peygamber Efendimiz (sav) buyurmuştur ki;

-Ey insanlar! Çok büyük ve mukaddes bir ayın gölgesi üzerinize düştü. Onda bir gece vardır ki bin aydan hayırlıdır. Allah, o ayın orucunu farz kıldı. Gece kalkıp namaz kılmayı da size nafile bir ibadet kıldı. Bir kimse Ramazan ayında nafile ibadet yaparsa diğer aylarda farz ibadet yapmış gibi sevap alır.

Ve o ayda bir farz eda eden, diğer aylarda yetmiş farz eda etmiş gibi sevap alır.

Bu ay, sabır ayıdır. Sabrın mükâfatı ise cennettir. Bu ay genişlik ayıdır. O, öyle bir aydır ki onda mümin kulun rızkı artar. Onda bir oruçluya iftar yemeği veren, bir köle azat etmiş gibi sevap alır. Günahları bağışlanır.

Ashap dedi ki:

-Ya Rasulullah! Evlerimizde oruçlu bir kardeşimize iftar ettirmek hepimizin kudreti dahilinde değildir

Aleyhissalatü Vesselam Efendimiz şöyle buyurdu:

- Oruçluya iftarını açması için bir yudum süt, bir hurma, bir içimlik su veren sevabını alır. Ama oruçluyu doyuranın bu güzel davranışı günahına kefaret olur. Rabbi ona havzından içirir. O, ondan sonra bir daha susamaz ta ki cennete girinceye kadar. Ayrıca oruçlunun ecri kadar ecir alır, onun ecrinden de bir şey eksilmez.

O öyle bir aydır ki evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluştur.

Kölesinin yükünü alanı dahi Allah cehennemden kurtarır.”[1]

Bu ayla bütünleşen oruç ibadetimiz niyet ile başlar. “Niyet ettim Allah rızası için ramazan orucunu tutmaya” deriz. Ne için tutarız orucu,  kim için tutarız? Allah Rızası için…

Allahu Teâlâ’nın razı olacağı oruç nasıl olmalıdır peki?

Peygamber Efendimiz (sav) ; Nice oruçlu var ki onun orucundan açlıktan başka bir şey yoktur. Nice, gece kalkıp namaz kılan var ki onun namazından da uykusuz kalmasından başka bir şey yoktur. [2]

Kim yalanı ve onunla iş yapmayı bırakmaz ise bilsin ki onun yiyip içmesini bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur. [3]

Allah (c.c) hakka muhalif olan sözü ve ameli terk etmeyenin, başkalarının hakkını gözetmeyenin, yemekten içmekten kesilmesine ihtiyaç duymaz.[4]

Bu hadislerin ışığında nasıl bir Ramazan geçirmeliyiz sorumuzu açalım inşallah;

Müslüman şuurlu olmalıdır. Allahu Teala ne yaparsam beni sever acaba? Nasıl rızasını kazanabilirim? Nasıl hoşnut edebilirim?  Diye düşünmelidir. Gayemiz amacımız bu olmalıdır.

Ramazan maddi ve manevi bereketlerin ziyadesiyle oluk oluk aktığı kurtuluş ayıdır. Bu sebeple Ramazanı Şerif oldu mu Müslümanların imtihanları da artar. İnsan imtihanlara sabredecek sonucunda kurtuluşa, selamete erişecektir.

Her işte olduğu gibi bir iş nasıl başlarsa öyle devam eder. Teravih namazlarımız aksatmadan sünneti seniye üzeri ikişer rekat şeklinde kılalım. Sonunda toplu zikrullahla taçlandıralım ki gecemizi tam anlamıyla ihya etmiş olalım. 

Cennet Mekân Üstadımız Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

Derviş bütün bedeniyle orucunu tutar, iftarını eder, ettirir. İmkânı olanların dergâhlarımız da Teravi namazını kılar. Sonunda cemaatle Allahu Teâlâ’yı zikrederlerse ramazanı şerifin bir gününü dolu dolu rıza-i ilahiye uygun geçirmiş olurlar evladım.”  Buyurmuşlardır.

Teravih namazı ve ardından yapılacak zikrullah çok önemlidir. Şimdilerde teravih namazını önemsizleştirmeye çalışan ehl-i sünnet dışı mihrakların fitnelerine şahit olmaktayız. Teravih kılarak hem sünneti seniyey-i ihya etmiş oluyoruz. Hem de yarın mahşer günü amellerimizde bir eksiklik, bir kusur meydana gelirse Rabbil âleminin bu ibadetler ile eksiğimizi tamamlayacağını peygamber efendimiz (sav) söylemektedirler. Sünneti Resulullah’ı icra ettiğimiz zaman Allahu Teâlâ farzın yollarını bize kolaylaştırır.

Millet ne der?  diye oruç tutulmaz. Orucun ruhu maneviyesi bütün bedenimizi sarmalı. Sabırlı olunmalı, kibar olunmalı, latif olunmalı, naif olunmalı bir Müslümana yakışan hal ve hareketler içinde bulunulmalı. Oruçlu olup küfür edersek, oruçlu olup kaba saba hareketlerde bulunursak, oruçlu olup sabr-ı cemil göstermeyip önümüze gelene sinirlenirsek, tutuğumuz oruç aç kalmaktan öteye geçmez. Bir insanın kalbini kırarsanız bin yıl oruç tutsanız bu hasarı telafi edemezsiniz. Peygamber Efendimiz (sav) size birisi gözlerini çatacak olursa, bir imtihana duçar olursanız bakın ne yapmamızı tavsiye ediyor;

“Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.[5]

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) HZ.leri;

Evladım!

Oruçta makbul olan sabırlı olmaktır. Dillerimize sahip olacağız! Ailemize karşı öfkeli davranmayacağız! Onlara kızıp (niye şu yemeği yapmadın?) diye tavır takınmayacağız. Onlar, biz ne getirir isek onu pişirirler. Sakın nefislerinize uyup öfkelenmeyin. Kimsenin gıybetini yapmayın! Size birisi laf söylese dahi, kimse ile tartışmayın! Bizler de hal ve hareketimize dikkat edip, bu mübarek ayın feyzinden, bereketinden, rahmetinden, istifade etmeye çalışalım.” buyururlardı.

Şeytan insanlara acele hareket ettirir. Peygamber Efendimiz (sav); Acele şeytandan, teenni Rahmandandır. [6] Buyurmaktadır. Ramazan da iftar vaktine yaklaştığımız vakitlerde aşırı bir trafik hâsıl oluyor. Millet sinirden bir birine giriyor. Bu yüzden evlerimize erken gitmeye dikkat edelim.

“Oruçlunun iftar vaktinde kabul edilecek bir duası mutlaka vardır.” [7] hadisini aklımızdan çıkarmayalım. İftar etmeden önce cümle ümmet-i Muhammet için duacı olalım. Rivayet edilir ki;

Musa (as) Tur-u Sina'da ALLAH (cc)  ile konuştuğunda Musa Peygamber:

"Yâ Rabb’î, bana Kelîm’im, buyurdun, kelâmını işittirdin. Benden üstün devlete mazhar kıldığın bir kulun var mı? "niyazında bulundu.

Allah-ü Teâlâ:

"Ya Musa! Seninle kelâm ederken aramızda yetmiş bin perde var. Ahir zaman Nebisi Habibim Muhammed Mustafa’nın ümmeti Ramazan orucu tutacaklar, bu sebeple vücutları zayıflayıp renkleri sararacak, iftar vakti gelince dua ve niyazda bulunacaklar. O gün onlarla aramızda ki tüm perdeleri kaldırıp dualarını kabul edeceğim "buyurdu.

Bunun üzerine Musa (as);

“Keşke ben de o ümmetin oruçlularından olsaydım” buyurdu.

Cümlemizin Ramazan ayı mübarek olsun…

Allahu Teâlâ heva ve hevesimize bizleri bırakmasın.

İbadet ve taadlerimizi Dergâh-ı Ulûhiyetinde kabul etsin.

Ramazan ayının sonunda cehennemden azat olunanlara bizleri de dahil eylesin inşallah…

 


 

 

 



 


 
 

[1] et-Tergîb, II, 94-95

[2] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/212-214

[3] Buhari savm 8

[4]  Buhari

[5] (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163)

[6] Tirmizi

[7] kenzu’l ummal