KONULAR

Bir Mürşidi Kamilin Sohbetinden Evlilik ve Düğün Adabı

Cenab-ı Zülcelal Hazretleri;

“Ben sizleri bir erkek ve bir dişiden nisadan halk eyledim”  buyurmuştur.

Peygamber (sav) de;

“Ben ashabımın, ümmetimin çokluğuyla iftihar ederim. Evlenmekte acele edin.” buyurmuştur.

Buluğ çağına giren erkek evladınız ya da kız evladınız varsa bunları evlendirmek için acele edin. Evlenmenin de prensipleri var İslam’da.

Cenabı Zülcelal Hazretleri;

“Sizi başıboş, hayvan gibi yaratmadım. Sizleri en güzel surette yarattım. Ahsen-i takvim üzere halk eyledim”.

Aramızda aynı cinsimizden olan peygamberler, ondan sonra âlimler, abidler, zahidler ne yaptılar; bize enbiyaların yollarını tarif ettiler. Farzları, vacipleri, sünnetleri, helalleri, mübahları bizlere öğrettiler. Biz bütün peygamberlere iman ediyoruz ki Allah-ü Teala onları insanlara cenneti müjdeleyici, cehennemle korkutucu tebliğ memurları olarak göndermiştir. Bazıları enbiyadır, bazıları da mürseldir. Mürsel dedikleri kitap ehlidir. Diğerleri de yani enbiyalar peygamberler gibidir.

Peygamberlerden sonra kitaplarına iman ediyoruz. Allah’ın (cc) peygamberlere göndermiş olduğu kitaba iman ettik, Elhamdülillah!

Öldükten sonra dirilmeye de iman ettik.

Hayrı Allah-u Teala’nın halk ettiğine, şerride insanlar nefsine ve şeytana uyduğu için halk edenin Allah olduğuna da iman ettik. İman eder etmez, Cenab-ı Zülcelal Hazretleri bize diyor ki;

“Ey iman edenler! Abdestinizi alın, namazınızı kılın, dosdoğru kılın. Orucunuzu tutun, mali durumunuz iyiyse zekâtınızı verin, mali durumunuz iyiyse hac farizasını yapın. Yalan söylemeyin”.

Yalan söylemeyin. Çünkü yalanla iman bir arada durmaz. Peygamber (sav) Hazretleri de buyuruyorlar ki;

Ölüm anı da olsa, ölüm de size gelse katiyen yalan söylemeyiniz.”

İşlerinizde hile yapmayınız, annenize babanıza itaat ediniz. Büyüklerinizi sayıp, küçüklerinizi seviniz. Komşularınızla iyi geçininiz. Alışverişleriniz düzgün olsun. Borçlandığınız zaman hemen ödemeye acele ediniz.

Daha ilahi emirler ise; Faiz yemeyiniz. Şimdi görüyorsunuz faiz yiyenleri ve alanları… Faiz alanların bir kısmı füze gibi ilerlemekte, bir kısmı ise zelil olmaktadır. Faiz yiyenin sadece aileleri ve çocukları değil torunları dahi zelil oluyorlar. Parayla, para yediği için Cenab-ı Zülcelal Hazretleri bunu yasaklamıştır.

Diğer emirler ise; Livata yapmayınız, zina etmeyiniz. Ailenizi ve çocuklarınızı koruyunuz. Bu emirleri inanıp yaşayan insanlara mümin derler.

Peygamber (sav) Hazretleri evlatlarımızı evlendirebilmek için bizlere öncülük etmiştir. Erkek evlatlarınızı evlendireceğiniz zaman çok doğurgan olan, güzel olan, takva olanları tercih edin demiştir.

Bir kadın üç veçhile üzere alınır;

Birincisi takva, ikincisi güzellik, üçüncüsü zenginliktir. Siz takvayı tercih edin.

Aliyyel Murtaza (ra) Hazretleri; “Rabbena Atina fitdünya haseneten ve fil ahireti haseneten”

Buraya gelince diyor ki; “Hasene güzel zevcedir. Erkekte olsa güzel demektir. Kız çocuğunun alacağı erkek salih,  kız da saliha ise hem bu dünyada cennet gibi yaşarlar, hem de ahirette cennet gibi yaşarlar. Çünkü bunlar hasenedir, güzeldir” diyor.

Oğlan evladı da kızı alırken, saliha kızı alacak. Çünkü salihlerle beraber olan çocuklarda salih olurlar.

Şimdi ise sünneti Resulullah’tan, Allah-ü Teala’nın emirlerinden soyutlandık. Şimdi öyle acayip garaip bir zamana geldik ki;

“Oğlun memur mu? Ne kadar maaş alıyor? Ayrı evde oturtabilir misin? Şu kadar altın takabilir misin? Efendim şunu yapar mısın? Bunu yapar mısın?” diye soruluyor.

 “Anası babası olmasın, memur olsun, taksisi olsun, parası olsun, kimsesi olmasında kızımın yanına gideyim, yiyip içeyim, yatıyım, kalkayım” diye düşünüyoruz.

Aslı, asaleti, inancı hiç sorulmuyor. Hâlbuki ilk önce inancı sormamız lazım.

 “Senin oğlun benim kızımın namusunu koruyabilir mi? Ağzı lafı düzgün mü? Küfreder mi? Allah’ı (cc) ve Resulünü sever mi? İbadet ve taatında takva mı senin evladın?” diye sormalı.

 “Evet” derse, hiç korkmadan,

 “Öyleyse ben de Allah (cc) rızası için kızımı verdim” demelidir. Katiyen karşılık beklemeden, çünkü en önemli olan ahlak güzelliğidir.

Cenazeye varıldığı zaman ister istemez insanlar hüzünlü olur. Çünkü nefis ölümü hatırladığı için “ben de öleceğim” diye hüzünlenir.

Düğüne geldiği zaman gözleri, vücutları, her hali bir güleç olur, güzel olur. Düğünü de dini merasimle, ilahilerle yapmak gerekir. Asr-ı Saadette erkekler ilahi söylerlerdi, güdüm çalarlardı.

Hazreti Ayşe anamız derdi ki;

– Ya Rasulullah. Ne olur ben de bakabilir miyim?

Rasullulah’da

– Evet, gel ya Ayşe, deyince, cübbesinin altına başını saklardı. Erkekler zikir yaparken o da başlardı kafasını sallamaya.

Öyleyse kadınlar da kendi aralarında, zikirlerini yaparlar. Onlarda kendi aralarında oynarlar. Ancak erkek olduğu zaman haram olur. Cenab-ı Allah’ın (cc) kadınları ve erkekleri ibadette, taatte, zikirde, hicaza gitmede, oruç tutmada, zekât vermede eşittir.

“Ancak bazı konularda senin namusundur. Şunların şunların yanında oturup ekmek yiyebilir, seyahat yapabilir.  Haram olan insanların, nikâh düşen insanların yanlarında da oturamazsınız, haramdır”, diye belirtilmektedir.

Ne yazık ki şimdi dünyamızda haramı helal, helali de haram yaptılar. Elbette böyle şeyler olacak, cehennem de lüzumsuz yaratılmadı. Yedi kat cehennem var, orayı da insanlar dolduracak. Sekiz kat cennet var, orayı da insanlar dolduracak. İnsanlar say-ü gayretiyle Allah-ü Teala Hazretlerine vasıl olur. Ne kadar say-ü gayret ederseniz, ne kadar güzel Allah’ı (cc) severseniz Allah’da (cc) sizi sever.

Bizlerde Allah’ı (cc) sevelim. Biz de Muhammed-ül Mustafa’yı sevelim. Onun sevdiklerini sevelim ki; ebedi âlemde, onlarla beraber olalım. Çünkü kişi sevdiğiyle beraber olacaktır. Allah (cc) bizi salihlerle beraber eylesin. İbadet yaparken de Tahiyyat’ı her okuduğumuzda “İbadillahissalihin” diyoruz. Yani; “Allah’ın (cc) rahmeti bereketi ibadet eden Salih kulların üzerine olsun.”

İşte görüyorsunuz şimdiki düğünlerde içki içmezse kadın oynatmazsa, insanlardan sayılmıyor.“ Gerici, yobaz bunlar” deniliyor. Hâlbuki gerici olan onlar.

Bazıları da belediye salonunda bazıları kültür sarayında, bazıları özel düğün salonlarında bildikleri şekilde yaptırıyorlar düğünlerini.

Elbette inanan insanlar da inancına göre düğününü yapacak. Bizler de ilahi söyleyeceğiz. Ondan sonra tevhid okuyacağız. Allah-ü Teala Hazretleri bizleri İslam dini ile müşerref kıldığı için, Habibi Ahmed Resulü Muhammed’e ümmet eylediği için, Kur’an-ı Kerim’e hadim eylediği için ne kadar hamd edersek, ne kadar şükredersek, ne kadar zikredersek azdır. O’nun lütf-u ilahiyesine sığınıp zikredelim. Bu damat ve gelinimize de hayırlı ömürler, hayırlı zürriyetler dileyelim. Hem bu dünyaları hem ahiretleri aziz olsun diye dua edelim İnşâallah.

Nasıl mümbit bir toprağa “Besmele” ile atılan tohumdan bir şeftali ağacı çıkar da, o şeftali ağacını aşılayınca, güzel bir meyve verirse, evliliğe atılan ilk adım da “Besmele” ile atılır ve Allah’ın rızasına uygun olursa hem sağlam köklü olur hem de olacak evlatları hayırlı olur.

 Eğer besmelesiz atarsanız; o tarlada yılan da çıkar, çıyan da, akrepte çıkar, deve dikeni de, yaban otları da çıkar. İşte evlilikte de böyle olur. Evladı da babasına annesine itaat etmez, senden bıkar;

– Ailemle aram açıldı. Seni huzur evine götüreyim, orda yat, der.

Annesinden de babasından da ayrılır. Hatta bazısı da sakalına yapışıp mal mülk ister. Kulağımızla duyduk. Bizatihi zatın kendisi anlatmıştı. Evladı babasına;

– Papaz adam ver şu evin yarısını, ben satacağım benim kumar borcum var, diye adamı dövmüş.

“Papaz adam” diyor duyuyor musunuz? Böyle dediği babası da salih bir insan. Böyle şeyler zamanımızın İslam’a düşman olmasından ileri geliyor. Medyanın İslam’a düşman olmasından ileri geliyor. Gazetelerimizin, radyolarımızın, bütün teşkilatların dinimize hücum etmesinden ileri geliyor. Sebep nedir?

Onların kötülüğüne din mani oluyor da onun için. Allah (cc) onların hidayetleri mümkünse hidayet eylesin, hidayetleri mümkün değil ise “Hasbünallah ve niğmelvekil, Hasbunallahü ve niğmelvekil, Hasbunallahü ve niğmelvekil” diyerek, O’na havale edelim İnşâallah.

Tarikat zikirlerini gösterip; ayin diyorlar. Ayin kiliselerde olur. Müziklerle birlikte yapılır. Biz ise Allah’ı (cc) zikrediyoruz.

Cenab-ı Zülcelal Hazretleri ayetlerin de;

“Camilerde ve mescitlerde benim zikrime mani olandan daha zalim kim vardır?” (Bakara -114)

“ Ey müminler namazı kıldıktan hemen sonra, otururken, yanları üzereyken, ayakta iken, beni zikredin.”

“Kalpler ancak Allah’ın (cc) zikriyle mutmain olur” buyuruyor.


Birçok medya kuruluşu ve bazı insanlar zikrullahı yabancı olarak tanıtıp öyle de göstermek istiyorlar. Zikir farzdır. Farzı ayndır. Sünnet-i Rasulullah’tır. Rasulullah Aleyhisselatü vesselam Hazretleri’nin yapmış olduğu zikrullahtır. Sahabeler yapmış, piranlar yapmış ve Allah’ın (cc) dostları, evliyalar da yapmışlar. Allah (cc) zikreden kulunu sever.