KONULAR
Yılbaşı Hezeyanı
"Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.” [1]
Miladi olarak yeni bir yılın öncesindeyiz. Yine bir yılbaşı ve ne yazık ki yine, Müslümanların İslam’dan uzaklaşıp cahiliye adetlerine geri dönmek için üstü örtülü çabalarına şahit olmaktayız. Şeytani ve nefsani heves ve arzularımıza yenilip, toplu halde Allah’ın emir ve yasaklarına karşı çıkma günlerinden birini daha kutlamak için bir telaş içine girmiş bulunmaktayız. İslam âlemi kan ağlarken, çocuklar bombalar altında birer birer ölürken, ümmetin namusu ayaklar altındayken sen neyi kutlayacaksın Ey Müslüman…
İslam dini yepyeni bir nizamla ortaya çıkmış ve önceki dinlerin hükümlerini bütünüyle yürürlükten kaldırmıştır. Müslüman kendi değer yargılarıyla hareket eder, İslam dışında olan hiçbir şeye özenmez.
Biz İslam dışında bir şey yapmıyoruz, yalnızca yeni bir yılın gelişini kutluyoruz diyenlere;
Peygamber Efendimiz (sav):
“Men tesebbehe bi-kavmin fe-hüve minhüm” “Kim bir kavme benzerse onlardan sayılır”[2] buyurmaktadır..
Özellikle bu hadis-i şerif, çok önemli psiko-sosyal gerçeklere işaret etmektedir. Şeklî benzeşmenin sonuçta itikadi benzeşmeye götüreceğini anlatmaktadır.
Christmas (Mass of Christ) 31 değil 25 Aralık’tır, biz onu değil yeni yılı kutluyoruz, diyenlere:
O halde neden Christmas kutlamasına ait olan noel baba, geyik, çam vs figürleri her yeri süslemektedir? O halde neden her yerde hindi satılmaktadır? O halde neden içki, fuhşiyat bu gün bu derece artmaktadır?
Müslümanın kendi inançlarına ters düşenlere benzemesi; dünyada şahsiyet zafiyetine, gittikçe kendisine ve değerlerine yabancılaşmaya ve karşıt güçlere uşak olmaya sevk edecek; ahirette ise azaba yol açacaktır. Bunun için Müslümanın İslam’ı öğrenmesi, bidatlerden kaçınması, haramlardan uzaklaşması, batıl perestlerle içli-dışlı olmaktan uzak durması gerekmektedir.
Biz bugün haram olan fiillerde bulunmuyoruz? Yalnız fındık, fıstık yiyip oturuyoruz, diyenlere;
“Bugün yeme kardeşim” diyoruz. Bugünün özel bir gün olmadığını evlatlarına, ailene hissettir. İslam da bugünün diğer bir günlerden bir farkı olmadığını anlasınlar.
Peygamber Efendimiz (sav) aşure günü oruç tutacaklarında dahi yahudiler sadece o gün tutuyor diye onlara benzememek adına “siz bir gün sonrasında veya öncesinde de oruçlu olun” buyurmamış mıdır? Tekrarlıyoruz; Yahudilere benzememek adına…
"Bizden başkasına benzemeye özenen bizden değildir"[3] buyurarak şeklen dahi olsa, bir Müslümanın kâfirlere benzemesine karşı olduğunu göstermiştir.
Müslümanın ne işi olur, gayri müslim adetleriyle…
Sana “kurban kesme, kurban cinayettir” diyenlerin hindi kesip yedikleri günü kutluyorsun sen!
Beş tane ağacın kesilmesini bahane ederek eylem yapanların, kamyon dolusu ağacı kesip evlerine diktikleri günü kutluyorsun sen!
Bu yaşananların İsa (as) ile yakından uzaktan alakası yoktur. Bunları ortaya atanlar hep Yahudilerdir. Noel Baba dedikleri Antalya çevresinde yaşadığı iddia edilen başpiskopos Saint Nicola imiş. Sözüm ona hiç kar görmemiş bu belde de karlar üstünde geyiklere kızak çektirerek dolaştırılmaktaymış. Bunların hepsi kültür emperyalizmidir. İşyerimizden evimize kadar giren bu noel baba denen başpiskopos Saint Nicola’yi atma vakti gelmedi mi?
Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri;
Pakistanlı bir din âlimi, İstanbul’u, Müslüman beldeleri bir ziyaret edeyim. “Kostantiniye elbet bir gün feth olunacaktır, onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onun askeri ne güzel askerdir"[4] methine mazhar olmuş Fatih Sultan Mehmet Han'ın kabrine varayım diyerek yollara düşüyor. İstanbul’a varınca camilere ziyarete gidiyor. Sultan Ahmet Camiine giriyor ağlıyor, Süleymaniye Camiine giriyor ağlıyor.
Âlim zata soruyorlar;
-Neden ağlıyorsunuz Efendim? Diye sual ettiklerinde mübarek;
-Keşke görmez olaydım! Fatih Hazretleri buraları fethetmiş amma Frenklerde bu insanları fethetmiş. Bakıyorum ki onların, giyimini kuşamını kültürünü örfünü almışlar İslam’dan hiç bir şey kalmamış. diyerek cevap veriyor.
Bugün papazlar kendi dinlerine mensup olan kızlara;
“Dikkat edin! Hristiyan kadınları, kızları haç takın, çünkü Müslüman kadınlar size öyle benzedi ki ayırt edilemiyorsunuz.” diyerek içinde bulunduğumuz durumun vahametini bizlere göstermektedir.
Taklit, önce giyim, kuşam, yeme içme gibi basit şeylerle başlar. Bu, daha sonra tavra yansır. Kişi ya da toplum, taklit ettiği kişi ya da toplumların tabiatını almaya başlar. Onlar gibi davranmaya, onlar gibi düşünmeye başlar. Eylemleri, düşünceleri ve en sonunda da duyguları benzeşir. Çünkü artık “kalpleri (duygu ve düşünceleri) birbirine benzemiştir.”[5]
İşte, Nebî dilinden, bu ümmetin, sonu yahûdiliseme (ve gâvurlaşma) ile bitecek olan taklit serüveninin haberi: “Sizden öncekilerin yolunu adım adım, karış karış izleyeceksiniz. Eğer onlar bir sürüngen deliğine girse, siz de gireceksiniz.” ‘Ey Allah Resulü, Yahudilerin ve Hristiyanların yolunu mu’ diye sorduk. “Başka kim olacak?” buyurdu. [6]
Müslüman’ın bir kisvesi olur, bir şekli bir şemali olur, bir duruşu olur. Bakıyorsun alâmet-i fârika [7] ya! Eskiden gâvuru gördüğü zaman yüzündeki nursuzluktan, kızıllıktan, saçından üstünün başının kerahetinden bilinirdi. Seksenli doksanlı yıllarda, gayri Müslimler ülkemizi ziyarete geldikleri vakit şekli şemalinden bu adam gayri müslim diyorduk. Şimdi bizim ihtiyarlarımıza baktığımızda aralarındaki farkı fark edemiyoruz, ne oldukları belli değil.
Ülkemizde ve dünyada Müslüman kardeşin sıkıntı ve eziyet içerisindeyken biz kimiz ve kimin kutlamasını yapıyoruz, kimin davasını güdüyoruz. Bunların hepsi saçma sapan işler Allah’ım hıfzı muhafaza eylesin.
Bugün ne yapalım diye bir soru gelirse; Biz bugün Allah’ı zikrederiz. Yılbaşı olduğu için değil Ümmet-i Muhammed bu şekilde günaha girdiğinden ötürü, bizler o işlenen günahlara ortak olmamak için Allah’ı zikredeceğiz.
Bir günahı işleyen kadar günah karşısında sessiz kalanda günahkârdır. Safımızı belli etmeliyiz. İşlenen günahlara ortak olmamak adına helak olmamak adına o gece Allah’ı daha çok zikretmeliyiz.
Musa Aleyhisselam’ın buyurduğu gibi “İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin?” [8] Diyerek bu kadar günah işleyen insanların içinde onların getirdikleri aksi yöndeki tesirleri ortadan kaldırma adına Allah’ın rahmetini davet ediyoruz, Allah’ı zikrediyoruz. Onlara benzememe adına, onların hilafında iş yaparak onlara muhalefet ediyoruz ki Allah-u Teâla bu memleket üzerinden kazayı belayı kaldırsın.
Bizim bu kadar çok şehidimiz varken bu ülkeye sağdan soldan düşmanlar saldırırlarken biz nasıl bir akılsızlıkla kâfirin oyununa düşer de kendi kendimizi eğlendirmeye çalışırız, kutlamalar yaparız? Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ki cereyan eden hadiselere bir bakın. Askerimize, polisimize hunharca saldırılar olmakta, Suriye de oluk oluk Müslüman kanı akmakta. Şiaların katlettiği ehlisünnet din kardeşimizin haline bak. Biz kimiz? Dinimiz ne? Kutladığımız ne? Bunların hepsi şeytanın birer aldatmasıdır.
Allaha sığınırız. Bizim oturup Ümmeti Muhammed-i Sen Hidayete ulaştır Ya Rabbim diye dua etmemiz lazım.
Ne güzel buyurmuş Üstadımız Abdullah Baba Hz.leri;
“Müslümanların yılbaşı hicri yılbaşıdır. Ne yazık ki bu konuda ne Müslümanlar, ne medya ne basın yayın kuruluşları, haber yapmıyorlar. Müslümanların yılbaşının hicri yılbaşı olduğunu, insanlara anlatmıyorlar.
Ama aynı Müslüman, aynı medya, gayri Müslimlerin kutladığı yılbaşını “Noel baba, Noel baba” diye onlardan fazla kutluyorlar. On iki ayda işleyecekleri günahı bir gecede işliyorlar. Allah (cc) bu ümmete, cümlemize “Hadi” ismi ile hidayet eylesin, “Latif ” ismiyle lütfeylesin İnşallah.
Arşt. Yazar Nuri KÖROĞLU
[1] Al-i Imran -100
[2] Ebu Davûd, Libas 4
[3] Tirmizî, Isti'zân, 7
[4] Ramuzu’l-Ehadis, 478/5
[5] Bakara, 118
[6] Buhârî, I’tisâm 14; Müslim, Ilim 6; Ibn Mâce, Fiten 17; Ahmed bin Hanbel, 3/84
[7] belirti, iz
[8] Araf, 155