ÜSTADIMIZ ABDULLAH BABA HAZRETLERİNİN MANEVİ IŞIĞINDA YAPILAN PERŞEMBE SOHBETLERİNİN
METNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ HALİNE HER HAFTA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ.
NAMAZIN ÖNEMİ VE KIYAMETTEKİ YANSIMALARI

Kıymetli Müminler!

İnsan, alıp verdiği her nefesin Allah katında hesaba çekileceği bilinç ve şuuru içerisinde yaşamalıdır. Ancak dünyanın gelip geçici işleri, nefsânî arzular ve hevesler, insanın aklını ve gönlünü örttüğü için, bu ebedî hakikatlere yabancı kalıp kendi gerçek varlığını unutabiliyor. Bu durum, insanın Allah'a ve Resulüne uğramayan, Onun rızasından uzak bir hayat yaşamasına ve nihayetinde ağır bedeller ödeyerek ömrünü heba etmesine sebep oluyor. Netice itibarıyla da ebedî âleme bomboş, hazırlıksız bir şekilde gidiyor. Rabbim bizleri böyle bir akıbetten muhafaza buyursun.

Bizler, Aziz ve Celîl olan Allah-ü Teâlâ Hazretlerine kul olmakla mükellefiz. Bu kulluğumuzun ilk ve en önemli adımı ise Allah’a secde etmektir. İmandan sonra en mühim amel, hatta bazı durumlarda imanın kendisi yerine de konulan namazdır.

Yüce Rabbimiz bir ayet-i kerimede, “Allah sizin imanlarınızı zayi edecek değildir.” (Bakara, 143) buyurmuştur. Bu ayetin nüzul sebebi olarak bilinen hadiseyi hatırlayalım: Peygamber Efendimiz (sav) ve sahâbe-i kirâm, başlangıçta Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya yönelerek namaz kılıyorlardı. Daha sonra, bir namaz esnasında, Allah-ü Teâlâ, Cebrâil (as) vasıtasıyla Efendimizi (sav) Kâbe-i Muazzama’ya yöneltti. Bu değişiklik üzerine sahâbeler, “Ya Rasulullah! Bizim daha önce kıldığımız namazlar boşa mı gitti?” diye sordular. İşte bu ayet-i kerime, onların endişelerini gidermek ve kıldıkları namazların zayi olmayacağını bildirmek için nazil oldu. Buradan anlıyoruz ki Allah katında en önemli amel, insanın düzenli olarak kıldığı beş vakit namazdır.

Sahabe Örnekliğinde Namaz Aşkı

Hazreti Ömer (ra) Efendimizin şehadeti, namaza verdiği ehemmiyeti gözler önüne seren ibretlik bir sahnedir. Lülüe isimli bir müşrik tarafından mihrapta bıçaklanan Hz. Ömer (ra), kan kaybederken ve şuuru gidip gelirken, "Namaz vakti geldi." denildiğini işitmiş ve, "Hemen beni kaldırın da şu namazımı bir kılayım. Zira namazı olmayan bir Müslüman’ın imanında hayır yoktur." demiştir. Vücudundan kan boşana boşana namazını kılmış ve bu halde Rabbine kavuşmuştur. Bu hadise, Allah’a karşı yapılan bu ibadetin hiçbir mazeretle ertelenemeyeceğinin en açık delilidir.

Hazreti Ali (kvc) Efendimizin namaz hususundaki titizliği de bizlere rehber olmalıdır. Kendisi, ezanı duyduğunda hemen abdest alır, o anda yüzü sararırdı. Namaza durduğunda ise tir tir titrerdi. Sebebi sorulduğunda, “Ben acaba, ‘Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de onlar onu yüklenmekten çekindiler.’ (Ahzâb, 72) ayetinde bahsedilen emaneti yerine getirebilecek miyim, getiremeyecek miyim? Acaba Allah-ü Teâlâ kabul edecek mi, etmeyecek mi, endişesi içindeyim.” buyururdu. Bizim derdimiz ise maalesef çoğu zaman “bir an önce namazı kılayım da kurtulayım”dan öteye geçemiyor. Oysa namaz, bir borcu ödemenin çok ötesinde, mü’minin miracıdır.

Namazın Dünyadaki ve Ahiretteki Karşılığı

Peygamber Efendimiz (sav), namazın mü’minin miracı olduğunu bildirerek, onun insanı manen yükselten bir basamak olduğunu haber vermiştir. Ayet-i kerimede cennet ehlinin, cehennemlikler hakkında konuşurken onlara, “Sizi şu cehenneme sokan nedir?” diye sordukları, onların da, “Biz namaz kılanlardan değildik.” (Müddessir, 40-43) cevabını verdikleri bildirilir.

Beş vakit namaz, 24 saatlik bir gün içinde toplamda yaklaşık bir saatimizi alır. Buna rağmen bu bir saatlik ibadeti, Allah için ayıramamanın ahiretteki bedeli, bu ayetle çok net bir şekilde ortaya konmaktadır.

Namazın Bereketi ve Terkinin Sıkıntıları

Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde, “Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: Ey Âdemoğlu! Namaz kılmakla Benim rızam için meşgul ol. Ben de senin göğsünü genişletme ve ihtiyaçlarını giderme ile meşgul olayım.” buyurmuştur. Bereketin ve rızkın genişlemesinin anahtarı namazdadır. Aksine, namazı terk etmek veya hızlıca, özensizce kılmak ise bereketsizliğe ve rızık darlığına sebep olur. Nitekim İbrahim Nehaî Hazretleri, “Bir adamın hızlı hızlı namaz kılıp da ‘şu namazı da ortadan kaldırayım.’ dediğini görürseniz, o adamın çocuklarına acıyınız. Zira çok yokluk çekeceklerinin alâmetidir.” demiştir.

Namazın Ahiretteki Kazanımları

Kabir Azabından Kurtuluş: Efendimiz (sav), “Kim farz namazlara devam ederse, kabrinde azap görmez.” buyurmuştur. Kabir azabından korunmak için her namazın ardından okuduğumuz, “Allahümme innî eûzü bike min azâbi cehenneme ve min azâbil-kabri…” duası, bu hakikatin bir yansımasıdır.

Amel Defterinin Sağdan Verilmesi: Düzenli namaz kılanların amel defterleri sağlarından verilir. Ayet-i kerimede, “Kimin kitabı sağından verilirse, o kolay bir hesap ile hesaba çekilecek.” (İnşikak, 7-8) buyrulur.

Sırat Köprüsünü Geçiş: “Kim beş vakit namaza devam ederse, sıratta takılmaz (ayağı kaymaz).”

İnce Hesaptan Kurtuluş: Namaz kılanlar, ince hesaba (hesâbü’l azîm) çekilmekten kurtulup kolay hesaba (hesâbü’l yesîr) tabi tutulurlar.

Duaların Kabulü ve Şefaatten Nasip: Peygamber Efendimiz (sav), “Kim kasten namazı terk ederse, onun duası da yoktur, sadakası da yoktur, haccı da yoktur” buyurmuştur. Namaz kılmayan kimse, salih kulların, meleklerin ve Peygamberimizin şefaat ve dualarından da mahrum kalır.

 Ölüm Anı ve Kabir Halleri

Namazı terk edenlerin ölüm anındaki hali, Efendimiz (sav) tarafından şöyle tasvir edilir: Zillet içinde, gözlerinde korku, kalbinde daralma ve sürekli bir ürkeklik hali… Büyük mutasavvıflar, namazsız ölenin nefsinin karanlığıyla baş başa kalacağını ifade ederler. Ayrıca, böyle bir kimse ölüm anında şiddetli bir açlık ve susuzluğa tutulur, yeryüzündeki bütün dağlar ve sular sanki onun üzerine yüklenir.

Kabirde ise Münker ve Nekir meleklerinin suallerine karşı ancak sağlam bir iman ve dünyada kılınan namazlar bir kalkan olabilir. Hz. Ömer (ra) ve Bâyezîd-i Bistâmî (ks) gibi Allah dostlarının bu anlarda verdikleri celâlli ve yüksek cevaplar, onların dünyadaki istikametlerinin bir neticesidir.

Aziz Kardeşlerim!

Namaz, imanımızın alameti, miracımız, gözümüzün nuru ve ömrümüzün bereketidir. Her birimiz, “Namazı çalan hırsız” olmaktan sakınmalı, rükû ve secdelerimizi hakkıyla, huşu içinde yerine getirmeliyiz. Unutmayalım ki, kulun kıyamet günü ilk sorguya çekileceği amel namazıdır. Namazı düzgün olan kurtulur, bozuk olan ise hüsrana uğrar.

Rabbim; bizleri, namazlarını vaktinde, huşu içinde ve dosdoğru bir şekilde kılan, böylece dünya ve ahiret saadetine eren salih kullarından eylesin. Kabir azabından, cehennem ateşinden, deccâl fitnesinden ve her türlü şerden bizleri muhafaza buyursun. Âmin.

Cumanız mübarek, geceniz bereketli olsun.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK kapsamında toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Veri Politikamızı / Aydınlatma Metnimizi inceleyebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.