SORU ARA

SORULAN SORU

Nefis nasıl yenilir? Ben nefsime yenik düÅŸüyorum. Ne yapmam lazım?

CEVAP

 

Mücahede; Ä°nsanın nefs-inin arzularına, kötü isteklerine ve ÅŸeytanın isteklerine karşı direnip savaÅŸması demektir. Bu savaşın silahı ibadetler, zikir, tesbih ve duadır. Allah-ü Teâlâ Hz.leri Kur’an-ı AzimüÅŸÅŸan’da;

 “Ä°man edip iyi iÅŸler yapanları, muhakkak salihler (zümresi) içine katarız.”[1] buyurmaktadır.

Nefisle cihat etmek için birinci ÅŸart; Allah’a ve Resulüne itaat etmektir. Allah ve Resulüne itaat etmek onun yolunu takip eden kiÅŸi, ancak hareketleriyle örnek, peygamberimizin hakiki varisi, bir MürÅŸid-i Kamil bir zât bulduÄŸu zaman, manevi feyiz, manevi muhabbet alabilir. Bu aynı, sahabe olanla, olmayan arasındaki fark gibidir. Sahabe, Resulullah (sav) Hazretlerinin sohbetinden, cemalinden, kemalinden, edebinden, yaÅŸantısından istifade ettiÄŸi gibi, bir insanda, MürÅŸid-i Kamil’e gittiÄŸi zaman, onun, maneviyatından, sohbetinden, feyzinden, feyiz alır. Bu da nefis ile cihadına yardımcı olur.

Allah-ü Teâlâ Hz.leri buyuruyor ki;

“Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse iÅŸte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduÄŸu peygamberler, sıddıklar, ÅŸehitler ve salih kiÅŸilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaÅŸtır. Bu lütuf Allah’tandır. Bilen olarak Allah yeter.” [2]

Yine Kur’an-ı Kerim’de iman edip, salih amel iÅŸlemekten sık olarak bahsedilmektedir. Zaten Allah ve Resulüne itaat etmek budur. Fakat nelerin imandan ve salih amelden olduÄŸunu bilmek ve uygulamak, nefisle cihat etmektir. Ä°ÅŸte bu imanın gereÄŸi olan salih amelin dozajını ayarlamak için salih bir varis-i nebiye ihtiyaç vardır. Nefis ve ÅŸeytanın insana nüfuz ettiÄŸi kesindir. Fakat insanın bunu anlaması, anlasa bile çare bulması çok zordur. Ä°nsanda yedi sıfat vardır ki, bunlar; Åžehvet, gazap, heva, kibir, cimrilik, haset, küfür ve bidattir. Bütün bu sıfatlar, Nefs-i Emmarenin özellikleridir. Ä°mam Fahrettin er-Razi tefsir kitabında, nefs-in bu yedi sıfatına, Fatiha Suresi’nin yedi ayeti karşı gelmektedir. Bu yedi ayet, yedi nefis meratibine iÅŸaret etmektedir ki, o da ÅŸöyledir;

“Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir, nefs-i safiye ye iÅŸaret eder. O(Allah) Rahman ve Rahimdir, nefs-i Mardiye ye iÅŸaret eder. Din gününün sahibidir, nefs-i raziye ye iÅŸaret eder. Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım dileriz, nefs-i mutmainneye iÅŸaret eder. Bizi dosdoÄŸru yola ilet, nefs-i mülhimeye, nimet verdiklerinin yoluna, nefs-i levvâmeye, gazaba uÄŸramış ve dalalete uÄŸramışların yoluna deÄŸil, nefs-i emmareye iÅŸaret eder.

Bütün bunlar ÅŸunun ispatıdır; Hakiki hamdı ancak nefs-i safiye de olan idrak eder. Ve buradan çıkarılan en büyük sonuç derviÅŸlik basamağının “Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım dileriz” ayetinin iÅŸaret ettiÄŸi nefs-i mutmainne makamında olduÄŸudur. Mümin bu makamda, Allah’a kul olduÄŸunun farkına varır.

Fatiha Suresi bu ÅŸekliyle yaÅŸanırsa, elbette insanı kötü huylardan kurtarır. Fakat her ayette iÅŸaret edilen nefis meratiplerini, bir MürÅŸid-i Kâmilin eliyle geçirmek lazımdır.

Nefisle cihat etmekten kasıt, nefis meratiplerini atlamak ve Allah’a vasıl olmaksa bunun için iyi bir kalp doktoruna ihtiyaç vardır; onlarda mürÅŸidi kâmillerdir. Çünkü bu görev onlara, Peygamber Efendimiz tarafından verilmiÅŸtir. Böyle zâtlar Peygamberimizin (sav) varisi oldukları için, onların ÅŸekline ÅŸeytan giremez. DerviÅŸlerin nefsiyle cihat ederken gideceÄŸi yolu bilir, iÅŸinin hâkimidir ve nefisle cihadı en iyi bilen de onlardır. Onun için nefisle cihat ancak MürÅŸidi Kamil ile olur.

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Aziz Hz.leri bu konu hakkında ÅŸöyle buyurmuÅŸlardır.

“Nefisle cihat etmeyi anlayabilmek için, ilk önce nefsin fitnesinin ulaÅŸamayacağı zümreyi bilmemiz gerekmektedir. Kur’an-ı Kerim de bu konuda nefs-in ve ÅŸeytanın müdahalesinin en az olacağı zümre olan salihler ve salih amel kavramından bahsedilmektedir.

Cenab-ı Zülcelâl Hazretleri, nefsi yedi kat cehennemin, her bir tabakasından, ayrı, ayrı, ateÅŸ alarak, onu ateÅŸ ile nurdan halk etti. Onun içindir ki; Nefsin fıtratı, cehenneme meyil eder, nefis kötülükleri ister, içki, kumar ister, yalanı ister, riyayı, gıybeti, cinayet iÅŸlemeyi vs… ister. Nefsin bu isteklerine karşı onunla mücadele eden müminler hakkında Allah-u Teâlâ Hazretleri, ayeti kerimesinde;

“Müminler ancak o zâtlardır ki, Allah'a ve O'nun Peygamberine iman etmiÅŸlerdir, sonra bir ÅŸüpheye düÅŸmemiÅŸler ve mallarıyla ve nefisleriyle Allah yolunda savaÅŸanlardır. Ä°ÅŸte doÄŸrular da onların ta kendileridir.” [3] buyuruyor.

Bunun hakkında Peygamber (sav) Hazretleri de; Ashabı ile birlikte Tebük gazvesinden dönerken;

– Ey ashabım! Dedi. SaÄŸ elini kaldırdı, durdu sonra:

– Küçük cihat bitti, büyük cihada baÅŸlıyoruz, dedi 

Sahabeler.      

Ya Rasulullah, karşımızda Endülüs mü var? Bizans mı var? Kisra mı var, Kayser mi var? kimler var?,  demeleri üzerine;

Peygamber (sav) Hazretleri:

– Nefis var, nefis ile cihat, Cihad-ül Ekber’dir, buyurmuÅŸlardır.

Bu hadis-i ÅŸerifi Pirimiz Seyyit Abdul Kadir-i Geylani (ks) Hz.’leri, Gunyet-üt Talibin kitabında, bizim seviyemize göre ÅŸöyle anlatıyor;

Bir insan saÄŸ eline kılıcı alır, sol eline kalkanı alır, başına miÄŸfer, üzerine zırh alır, ata biner, kâfirle savaÅŸ yapar, öldürür ise bir kâfir öldürmüÅŸ olur. Kendisi ölürse ÅŸehit olur. Büyük cihatsa, nefis ile olan cihattır. Åžeytanla cihat, yalanla, yeminle, zinayla cihat. Kötülüklerle, mal sevgisi ile mülk sevgisiyle, kasa sevgisi ile masa sevgisi ile cihat yapıp, kalbini Allah’ın tevhit nuruyla nurlandırmaktır. Allah’ın nazargâhı kalptir”. BuyurmuÅŸtur.  

Tabi bu nefisle mücadeleyi, insanın kendi başına yapması hemen, hemen imkânsız gibidir. KiÅŸiye bir mürebbi, bir öÄŸretici gerektir. 

Talib nefsi ile mücadele ederken, onun en büyük destekçisi üstadıdır. Ä°nsan sürdüÄŸü koyunların çobanıdır, onlardan mesuldür. Nasıl ki, hane reisi evinden, devlet reisi memleketten, bir vali kendi bölgesinden mesul ise, bir MürÅŸid-i Kamil de kendi derviÅŸlerinden sorumludur. Onlara Allah ve Resulüne giden yolu göstererek, ikaz ve irÅŸad eder. Haramlara gitmeyin, yalan söylemeyin, yemin etmeyin, diye uyarır. Helal lokma yemesini, baÅŸkasına kötülük yapmamasını ve baÅŸkasına yapılmış olan kötülüÄŸü de önlemesi gerektiÄŸini, telkin eder. Talibin nefs-i ile mücadelesinde nelere dikkat etmesi gerektiÄŸini gösterir ve manen yardımcı olur. Bu ÅŸekilde devam ederken, diÄŸer yandan çevresindeki insanlara da faydalı olur Mesela, Allah’a (cc )ve Resulüne iman etmiÅŸ, fakat günahı kebair iÅŸleyen (Ä°çki, kumar, zina vs…) bir arkadaÅŸlarını gördüÄŸü zaman, bunların elinden tutar. Yardımcı olur, onları hoÅŸ görür, irÅŸad eder, onları kazanmaya çalışır.

 “Kimler benim huzurumdan uzaklaÅŸmış, hidayetimden uzaklaÅŸmış insanları, Allah’ın ibadet ve taatına getirir ise, insanların ve cinnilerin yapmış olduÄŸu ibadetten evladır.”

 “KiÅŸi bir kötülüÄŸü gördüÄŸü zaman, gücü yetiyor ise eli ile gücü yetmiyor ise dili ile ona da gücü yetmiyor ise kalbi ile buÄŸz etmeli. Muhakkak ki, buÄŸz da, imanın en zayıf noktasıdır.” buyuruyor.

Peygamber Efendimiz“Nefisle olan cihat, cihad-ül ekberdir”, buyurmuÅŸtur.

Allah-u Teâlâ Hazretleri de, ayeti kerimesinde;

“Allah'a ve O'nun Peygamberine iman edersiniz ve Allah'ın yolunda mallarınız ile ve nefisleriniz ile cihadda bulunursunuz. Ä°ÅŸte bu, sizin için çok hayırlıdır. EÄŸer bilirseniz,[4] buyuruyor.

Yine Süleyman (as) Allah- ü Teâlâ Hz.lerine yalvarırken ÅŸöyle diyor;

“Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiÄŸin nimete ÅŸükretmeye ve hoÅŸnut olacağın iyi iÅŸler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi (salih) kulların arasına kat.”[5]

“Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler (salihler) arasına kat” [6]

Hak yolunda kulun en büyük engeli kendi nefsidir. Manevi kirlerden temizlenmeyen nefis, Yüce Allah’tan perdelidir, taattan uzaktır, ilâhî sevgiden mahrumdur. Bu hüküm her devirde geçerlidir. Azgın nefis insanı öyle esir alır ki, Yüce Allah’ı bıraktırır kendisine kulluk yaptırır.

Hevasını kendisine ilâh edinen kimseyi görmedin mi?” [7]

 



[1] Ankebut Suresi 9

[2] Nisa Suresi 70

[3] Hucurat Suresi 15

[4] Saff Suresi 11

[5] Neml Suresi 19

[6] Suara Suresi 83

[7] Casiye Suresi 23





Okunma Sayýsý : 7383

Soru Tarihi: 7/20/2015

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *