SORU ARA

SORULAN SORU

Peygamber Efendimiz (sav) hadisi ÅŸeriflerinde “rüya ilk tabirciye göre tahakkuk eder”, “müminin rüyası nübüvvetin 46 cüzünden bir cüzdür”, “rüya anlatılmadan önce bir kuÅŸun ayağına takılı vaziyette durur anlatılacak olursa düÅŸer” buyurmaktadır. Hadisi Åžeriflerden rüyalar nasıl tabir edilirse o ÅŸekilde çıkarlar sonucuna ulaÅŸmak mümkün müdür? EÄŸer bu sonuca ulaşılırsa rüya tabiri ilmine sahip olmayan kiÅŸinin yaptığı yanlış tabirler uydurma tabirler ya da tahmini rüya yorumları sırf tabirdir diye kazaya dönüÅŸür mü? Yani doÄŸru olsa yanlış da olsa iyi de olsa kötü de olsa uydurma da olsa rüyalar tabir edildiÄŸi gibi çıkar mı?

CEVAP

Rüya ve belalar söze baÄŸlıdır. Tabirciye göre tahakkuk eder. Hz. Yakup’un (as) gördüÄŸü rivayet edilen rüyada, kendisi bir dağın başında oÄŸlu Yusuf (as) da sahrada idi. Birden on kurt peyda olup Yusuf’a (as) hücum ettiler. Yusuf (as) aralarında kayboldu. Hz. Yakup (as) bu sebeple oÄŸullarına Yusuf (as) için “Onu kurt yemesinden korkarım!” diyerek tedirginliÄŸini ifade etmiÅŸti. Ama farkında olmadan, kardeÅŸlerinin Yusuf’a (as) yapacakları hile ve buna uyduracakları kılıf için bir ipucu vermiÅŸ oldu. Çünkü o âna kadar Yusuf’un  (as) kardeÅŸleri kurtların insan yiyebileceÄŸini bilmiyorlardı.

Hadis-i ÅŸerifte buyurulur:

“Belâ ağızdan çıkan söze baÄŸlıdır!..”[1]

İsmail Hakkı Bursevi Hz.leri;

“Nefsim bana öyle ÅŸeyler söylüyor ki, onları söylerim de, söylediklerimle müptelâ kılınırım korkusuyla söylemiyorum…”[2]

Aynı ÅŸekilde hiçbir manevi iÅŸarete dayanmaksızın yapılan rüya tabirleri de tabirciye göre tahakkuk eder.

Ed-Dareml’in rivayet ettiÄŸi bir hadise göre;

Kadının biri, kocasından hamile olduÄŸu halde, kocası onu bırakıp ticaret için ÅŸehir dışına çıkmıştı. Onun ardından kadın bir rüya görmüÅŸ; rüyasında evinin direÄŸinin çöktüÄŸünü ve ÅŸaşı bir erkek çocuk dünyaya getirdiÄŸini görmüÅŸ. Hz. Peygamber, kadının kendisine anlattığı bu rüyayı,

"senin kocan Allah'ın izniyle sana iyi bir ÅŸekilde ve saÄŸlam olarak dönecek; ayrıca sen iyi bir çocuk dünyaya getireceksin" diyerek yorumlamıştır. Kadın bu rüyayı birkaç kez görmüÅŸ, her defasında gelip Hz. Peygamber' e anlatmış, o da hep aynı ÅŸekilde yorumlamıştır.

Hz. Peygamber'in evde olmadığı bir günde yine aynı kadın, aynı rüyayı görmüÅŸ ve evde bulamadığı Hz. Peygamber yerine, eÅŸi AiÅŸe'ye anlatmıştır. Hz. AiÅŸe;

 "eÄŸer dediklerin doÄŸruysa, kocan ölecek ve sen kötü bir çocuk dünyaya getireceksin" demiÅŸtir. Kadın çok üzülmüÅŸ ve oturup aÄŸlamıştır. O arada Hz. Peygamber gelmiÅŸ, durumu öÄŸrenince, AiÅŸe'ye demiÅŸ ki:

Bir Müslümanın rüyasını yorumladığın zaman, onu hayra yor. Zira rüya, yorumlandığı gibi çıkabilir. Hz. AiÅŸe diyor ki:

“Tıpkı yorumladığım gibi kadının kocası öldü ve kadın kötü bir çocuk doÄŸurdu.”[3]

Peygamber Efendimiz (sav) Hz.leri;

“Sizden biri sevdiÄŸi bir rüya görünce, (bilsin ki) bu Allah’tandır. Bunun için Allah’a hamdetsin, bunu baÅŸkasına anlatsın. HoÅŸuna gitmeyen bir rüya görünce de (bilsin ki) bu ÅŸeytandandır, hemen ÅŸerrinden Allah’a istiazede bulunsun. Rüyayı kimseye de anlatmasın, zira kendisine zarar verecek deÄŸildir.”[4] BuyurmuÅŸlardır.

Åžeyh-ül Ekber Muhyiddîn Ä°bnü'l-Arabî Hz.lerine göre, Rüya tabiri tasavvufî gelenekte misal âlemi denilen nurâni âleme ait ilimlerden sayılmaktadır.[5] Hz. Yakup ve ardından Hz. Yusuf (as) rüya tabir ilminin piri kabul edilmektedir.[6]

Tasavvufi yolda rüya tabiri seyrü sülûk sürecinin önemli bir rüknü olarak uygulanmış, gördüÄŸü rüyalar ehli tarafından tabir edilerek mürid yönlendirilmiÅŸtir. Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri de kiÅŸilerin gördükleri rüyaları yorar manevi olarak yol gösterirdi.

GördüÄŸümüz salih rüyalarda herkese anlatılmaması gerekir. Rüya tabiri ilim, irfan iÅŸidir. Rüyalarda belli misaller, belli ÅŸifreler vardır. KiÅŸiye özel remzi yani günümüz tabiriyle simgesel anlatımlardır.  Dış görünüm itibariyle çok çirkin görünen öyle rüyalar var ki, gerçekte çok güzeldir. Herkes tabir edemez.

Aynı rüyayı gören iki kiÅŸinin rüyalarının tabiri aynı deÄŸildir. Rüyada görünen remizlerin çok farklı anlamları olabilir.

Bir gün bir ÅŸeyhin huzuruna bir kimse gelir ve rüyasında kendisini minarede ezan okurken gördüÄŸünü söyler.

Åžeyh efendi; Allah mübarek etsin evladım, der ve iltifatla rüyayı yorumlayanı uÄŸurlar.

Biraz sonra baÅŸka bir kiÅŸi gelir ve bir önceki gibi o da rüyasında kendisini minarede ezan okurken gördüÄŸünü söyler. Fakat bu sefer ÅŸeyhin kaÅŸları çatılır, sesinin tonu deÄŸiÅŸir ve “ Çabuk o çaldıklarını sahiplerine ver, yoksa başına ÅŸöyle ÅŸöyle iÅŸler gelecek. Diyerek ikinci kiÅŸiyi gönderir.

Ä°ki rüyayı da dinlerken yanında bulunan hizmetlerden sorumlu derviÅŸ, aynı rüyaya farklı yorumun sebebini sorunca, Åžeyh efendi ÅŸöyle buyurur;

Evladım, anlatılmaz ama ÅŸu kadarının izahat edeyim. Ä°lk gelen adam rüyasını anlatırken Kuranı Kerimde Salihlerle ilgili bir ayet gözümün önüne geldi. Ä°kinci kiÅŸi rüyasını anlatırken ise hırsızlık yapanlarla ilgili ayeti kerime gösterildi.

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri yanına bir aile gelir. Bu aile evlilik ile ilgili istihare yaptıklarını ve rüyalarında yeÅŸillikler gördüklerini, bu nedenle evlendiklerini söylerler, fakat aradan bir müddet geçtikten sonra anlaÅŸamayıp boÅŸandıklarını bunda ki hikmeti sorarlar.

Abdullah Baba Hazretleri kendisine gelen bu kiÅŸileri dinledikten sonra, 

 ─GördüÄŸünüz yeÅŸillik ne tür idi, diye sorar;

Onlar ÅŸöyle cevap veririler;

─Efendim, nane bahçesi idi, deyince;

 Abdullah Baba Hazretleri;

Evladım nane yeşildir ama acıdır, buyururlar.

Bu yüzden rüyalarımızı Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin rüya yormaya yetkili kıldığı kiÅŸilere anlatmamız lazım. GördüÄŸümüz her rüya içinde bu kiÅŸileri rahatsız etmemiz pek uygun olmaz. Rüyalarımızı anlatacaksak, bilhassa güzel olanları salih kimselere anlatılmalıdır. Çünkü salih kimse, rüya tabir ilmini bilmese de, hayra yorar, ondan zarar gelmez. Bir rüya yorumlandıktan sonra tabiri caizse açıldıktan sonra baÅŸka bir kiÅŸiye tekrar yorumlatılmaz.

Üstadımız Abdullah Baba Hazretleri derviÅŸlerine rüyalarını sorar ve anlattığımız rüyaları tabir ederdi. Rüya tabiri hususunda da oldukça titiz davranır ve herkese rüya anlatmanın sakıncalarını belirtir; rüya anlattığınız kimse; “hayrola hayırdır inÅŸallah” demezse rüyanızı anlatmayın zira Peygamber (sav) ve ashabı böyle söylerlerdi, diye tembih ederlerdi.

Salih insanların görmüÅŸ olduÄŸu salih ve sadık rüyalar vardır. Onu ancak ehline söyleyin. Onlar ki salih olan, insanlara vaaz ve nasihat eden kimselerdir. Bu gibi rüyaları onlara anlatın, “ buyurdular.

Peygamber Efendimiz (sav) ;

"Mü'minin rüyası, nübüvvetin kırk (altı) cüzünden bir cüzdür. Bu rüya, anlatılmadığı müddetçe bir kuÅŸun ayağında (takılı vaziyette) durur. Anlatılacak olursa hemen düÅŸer."[7]

Bu hadisi ÅŸerifte Peygamber Efendimiz (sav) rüya tabir edilmezse tahakkuk etmediÄŸini, anlatıldığında ise tahakkuk edeceÄŸini iÅŸaret ederek tabirin önemi vurgulanmıştır. Rüya yorumlayan kiÅŸi manen vazifeli olmalı eÄŸer deÄŸilse, rüya ilminden bir haberse, baÅŸlıyor zahiri olarak kendince rüyayı yormaya tabiri caizse baÅŸlıyor atmaya. Sonrasında da yalan yanlış yapılan yorumlar kiÅŸiyi olumsuz olarak etkiliyor. Akabinde ya bakın adamın yaptığı yorumlar çıktı deniliyor. Ama devirdiÄŸi çamların kimse farkında deÄŸil… Rüya yanlış dahi yorumlansa kazaya dönüÅŸür.

Ehli tasavvuf büyükleri; rüya kafeste bir kuÅŸ gibidir. Tabir, o kafesin kapağını açmaktır. Sen tabiri nasıl yaparsan kuÅŸ tabiri yaptığın tarafa doÄŸru uçar. Rüyalarınızı bu yüzden ehline anlatın. Ehlinde rüya hayra tebdil olunur. Buyurmaktadırlar.

Åžeyh-ul Ekber Muhyiddîn Ä°bnü'l-Arabî Hz.lerine göre “tabir, rüyanın rızkıdır.”[8]

Bir kiÅŸi çok güzel bir rüya görür, bir bilmeyene tabir ettirir ise rüyadan gelecek mana, mesaj, nimet bir anda elden gider. Yâda sıkıntılı zannettiÄŸimiz bir rüya hayırlı olan bir ÅŸeye iÅŸarettir yanlış tabir yüzünden nimetinden olunur.

Ä°mam-ı Azam Hz.leri rüyasında Peygamber Efendimiz ‘in kabrine girip O'nun mübarek kemiklerini bir araya getirdiÄŸini görür. Kan ter içinde uyandığında dehÅŸete kapılıp çok etkilendi, hatta dinden çıkacağından korktu.

 "Acaba ben Peygamber Efendimiz (sav)'e karşı bir su-i edepte mi bulundum?" diye düÅŸünür...

Uzun süre rüyayı kimseye anlatmaz, anlatamaz. Sonunda dayanamayıp Basra’da bulunan meÅŸhur rüya tabircisi Ä°bn-i Sirin'e gider...

Ä°bn-i Sirin rüyayı dinleyince;

 "Efendim,.. zatınızı tebrik ederim,..!! çok güzel bir rüya görmüÅŸsünüz... Siz, Resulullah’ı sünnetini toplayıp bir araya getireceksiniz. Hz. Peygamber’in ilmine vâris olacaksınız" der... [9]

Gerçekten de Ä°mam-ı Azam ilk mezhep imamı olarak tarihe geçmiÅŸtir.

Rüyalarınızı ehline yordurun…



[1] Süyûtî, Câmiu’s-SaÄŸîr, I, 11

[2] Bursevî, Ruhu’l-Beyân, IV, 222

[3] ed-Dareml, Kitiibu'r-Ru'ya, 13

[4] Buhari

[5] Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Åžerhi, II, 219.

[6] Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Åžerhi, II, 219.

[7] Ahmed b. Hanbel, 4/1,11; Ebu Davud, Edeb, 96; Tirmizî, Rüya, 6; Ä°bn Mace, Rüya, 6; Darimî, Rüya, 11

[8] Fütûhât-ı Mekkiyye 16:272

[9] Ä°bn Abdilber, Ebu Umar Yusuf el- Endulusi, el-intikafa fi fazaili’l Aimmetis Selatesül Fukuha 335





Okunma Sayýsý : 1264

Soru Tarihi: 9/18/2021

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *