SORU ARA
RASTGELE SORU ÝNCELE
SON SORULAN SORULAR
SORULAN SORU
Zaman zaman manevi aÅŸkımız artıyor, zaman zaman düÅŸüyor. Sebebi nedir? AÅŸkımızı nasıl artırabiliriz?
CEVAP
Hak bir gönül verdi bana, ha! Demeden hayran olur
Bir dem gelir ÅŸadan olur, bir dem gelir giryan olur
Ruhun insani kâmil seviyesine ulaÅŸması için geçirdiÄŸi aÅŸamalara ve olgunlaÅŸma sürecine tekâmül diyoruz. Ä°nsanoÄŸlu devamlı tekâmül eden bir varlıktır. Bu tekâmül sürecinde insanoÄŸlu belli bir mertebeye kadar gelir ancak nefsindeki bazı haller de ortaya çıkmasıyla nefisle mücadele ağırlaşır. Bu mücadelede Nefis galip gelirse aÅŸağı düÅŸer ama mücadeleye devam eder. Burada mücadeleyi bırakırsa galip gelmiÅŸ olan nefis sıkıntı vermez ki bu da ÅŸeytani bir boÅŸluÄŸa sebep olur. Bize emir olunan cihad-ı ekberdir. Yani nefisle mücadeledir.
Hz. Peygamber (sav), Tebuk seferi dönüÅŸünde ashabına ÅŸöyle buyurmuÅŸtu:
“Küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz.”
Ashaptan bazıları: “Ya Resulüllah! Büyük cihad nedir?” diye sorunca:
“Nefisle mücadeledir” buyurdular. [1]
Hz. Peygamber baÅŸka bir hadisi ÅŸerifte ÅŸöyle buyurmaktadır:
“Hakiki mücahit nefsine karşı cihad açan kimsedir” [2]
DerviÅŸ nefisle mücadeleyi bırakmaz, nefisle savaşına devam eder. Daha sonra bu sıkıntılı hal Allah-u Teâlâ Zül Celal Hz.lerinin sekinesinin [3] inmesiyle bast [4] haline döner. AÅŸk ve muhabbet hâli devam ederken Allah-u Teâlâ derviÅŸi tekâmül ettirmek için kabz [5] haline düÅŸürür. Kabz haline düÅŸmesi genellikle kiÅŸinin nefsindeki hataların devreye girmesiyle, haramlara ve helallere dikkat etmediÄŸinden meydana gelir ki kul tutuk ve zihnen kısır bir haldedir. Aklına ve gönlüne bir ÅŸey gelmez…
Ä°nsan zaman zaman ruhen daralır veya ferahlık duyar. Kabz hali celali, bast hali ise cemali bir tecellidir. Bunlar gece ve gündüz gibi birbirini takip eder durur. Bu iki hal insanın manevi yükseliÅŸinde iki kanat gibidir.
Kabz ve bast halleri insanı korku ve ümit arasında dengede tutan bir durumdur. "Onlar korkarak ve ümit ederek Rablerine dua ederler. " [6] ayeti muhtevasınca kiÅŸi kabz halinde tevbe ve istiÄŸfar ile Allah’a yönelir, manen terakki eder. Bast halinde ise ÅŸükrederek derecesini artırır. Ä°nsan, devamlı kabz halinde yaÅŸasa bütün ümidini kaybedebilir. Sürekli bast hali yaÅŸayan kimsede ise akıbetini garanti görme hastalığı ortaya çıkabilir.
Bazen çok uzun kabzlar ümitsizlik vesilesi olur, insan bu durumlarda adeta hiç ışık görmez. “Allahu yakbidu ve yebsut” (Kabzı veren de, onu basta çeviren de Allah’tır) [7] hakikatince, kabzın geliÅŸi, süresi Allah’ın kudret elinde olan bir haldir.
Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri; “KiÅŸi bu yola girdiÄŸi zaman sabi yavru hükmündedir, hata eder iç âleminde kabz hali vuku bulur. Sonra tövbe istiÄŸfar eder, nedamet duyar, levmeder. Ä°badet taatına devam eder. Ä°badet taatın nuruyla bir esenlik olur, bast halini alır. Bu gel-gitler deneme yanılmayla devam eder gider. Nereye kadar? Mutmain olan nefse kadar. Mutmain olan nefse geldi mi itminan olur. Nefsi hastalıkları kesilmez devam eder ama Allaha, Resulüne, dinine imanına mukaddesatına itirazı olmaz.”
Kabz halinde nefsin bütün ÅŸubeleri devreye girerek insanoÄŸlu daraltır, bunaltır. Sanki bir cenderenin içine alınmışçasına sıkar. Bazen de manevi makam atlarken kabz hali meydana gelir. Bu durumda kabz halinde çıkabilmek için bir mürÅŸidi kâmilin himmet ve feyzine ihtiyaç duyulmaktadır. Nice Allah’a vuslat olmak için bu yola girmiÅŸ insanlar bir mürÅŸide tabi olmadıklarından dolayı bu kabz denizinde boÄŸulmuÅŸ bu manevi sıkıntıları aÅŸamamışlardır.
Bunun en meÅŸhur örneÄŸi Hallac-ı Mansurdur. Abdülkadir Geylani Hz.leri kabz halinden çıkamayan Hallac-ı Mansur için;
“Hallac-ı Mansur, yanıldı. Ne var ki, zamanında elinden tutacak kimse çıkmadı (Bir mürÅŸide Tabi olmadı). Bana gelince, her yolda kalanı sırtıma alanım. ArkadaÅŸlarım, müridlerim, sevenlerim, ta kıyamete kadar, ne zaman darda kalsalar, ellerinden tutacağım. Her ne niyetle olursa olsun ismimizi anan ve kapımıza gelen herkese yardım elimiz uzanır. Ey ÅŸurada duran! Atım hızla yol alır. Mızrağım mutlaka hedefe isabet eder. Kılıcım kından çıktı, hem de keskindir. Her an seni korumaktayım, ama sen gafilsin; anlayamazsın.”
Kabz (iç darlığı) halindeki zaman dilimleri uzun ya da kısa sürebilir. Bu bazen Allah’tan uzaklaÅŸma ile gelmiÅŸ bir tutulmadır. Günah ile gelmiÅŸse, tevbe ve istiÄŸfar ile süresi kısaltılabilir.
Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri bu durumlara maruz kalmış derviÅŸleri için; “Hemen her daim “sübhanallahi ve bihamdihi subhanallahil azim ve bihamdihi estaÄŸfirullah” deyip, çokça tövbe istiÄŸfar edin evladım. Yunus Emre Hz.leri ne güzel söylemiÅŸ ‘kâh eserim yeller gibi kâh coÅŸarım seller gibi’ ‘ Buyurarak derviÅŸte ki bu hal deÄŸiÅŸikliklerinin seyri sülüÄŸün bir gereÄŸi olduÄŸunu belirtmiÅŸlerdir.
Bu iniÅŸli çıkışlı manevi yolcuÄŸumuzda durmadan mücadeleye devam etmemiz gerekir. Ä°nsan, her ÅŸeye raÄŸmen vefa ve sadakatle sürekli “Rahmet kapısına yönelmelidir. Kabzı da bastı da Allah’tan gelen bir imtihan gibi bilmeli ve yöneldiÄŸi o kapının tokmağını çalmaya ve eÅŸikte beklemeye, iç daralmalara ve kalbi tıkanıklara maruz kaldığı dönemlerde de devam etmelidir.
Yunus Emre Hz.lerinin buyurduÄŸu gibi
Bir dem gelir Ä°sa gibi, ölmüÅŸleri diri kılur
Bir dem girer kibr evine, Fir'avn ile Haman olur…
Bir bakarsın kerametler gösterirsin, bir bakarsın nefsin oyununa gelip bir bataklığa düÅŸersin.
Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü ÅŸerh eyleyemez
Bir dem dilinden dür döker, dertlilere derman olur…
Bir bakarsın bildiÄŸin bir konu hakkında bile bir söz söyleyemezken bir bakarsın bilmediÄŸin bir konu hakkında kitaplar yazarsın.
Bir dem varır mescidlere, yüz sürer anda yerlere
Bir dem varır deyre girer, Ä°ncil okur ruhban olur…
Bir bakarsın ibadet taatın en üst seviye çıkar. Her türlü ibadet yapmak için çabalarsın. Bir bakarsın farz namazları bile kılmakta zorlanırsın.
Ä°ÅŸte insanoÄŸlu devamlı bu gelgitlerle manevi yolculuÄŸunda Allah’a vuslat olabilmek için çabalamaktadır. Bu aÅŸk halinin artırılabilmesi için istikamet sahibi olmak gerekir.
Ä°stikamet Kuran ve sünnettir.
Ä°stikamet Allah’ın ipine sımsıkı yapışmaktır.
Ä°stikamet Allah dostları ve Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin yoluna sadık olmaktır.
Unutma ki! “Taşı delen suyun gücü deÄŸil damlaların sürekliliÄŸidir…”buyurmuÅŸtur Pirimiz Mevlana.
Hz. Rasûlullah'ın (sav) vahiy kâtiplerinden Hanzala el-Üseydî (ra) anlatıyor:
"Bir gün Ebû Bekir Sıddîk (r.a) ile karşılaÅŸtım, bana: "Nasılsın?" diye sordu.
Ben de: "Hanzala münafık oldu!" dedim.
O: "Sübhânellah! Sen ne diyorsun?" dedi.
Ben: "Bizler Hz. Rasûlullah'ın (s.a.v) yanında bulunuyoruz. O bize Cennet ve Cehennemi zikrediyor; öyle ki, sanki onları gözümüzle görüyor gibi oluyoruz. Sonra huzurundan çıkıp çoluk çocuÄŸa karışınca ve iÅŸlere dalınca orada aldığımız çok ÅŸeyleri unutuyoruz. Ä°çeride bir türlü, dışarıda baÅŸka türlü hallere gidiyoruz. Bunun münafıklık olmasından korkuyorum.” dedim.
Hz. Ebû Bekir de (ra): "Vallahi bizde de benzeri ÅŸeyler oluyor!" dedi. Bu durumu kendisine arz etmek için beraberce Hz. Rasûlullah'ın (sav) huzuruna gittik. Beni görünce:
"Ey Hanzala neyin var?" diye sordu, ben:
"Yâ Rasûlellah, Hanzala münafık oldu!" dedim. Efendimiz (sav):
"Bu nasıl sözdür?" diye sordu. Ben de:
"Yâ Rasûlellah. Bizler sizin huzurunuzda bulunduÄŸumuzda bizlere Cennet ve Cehennemi hatırlatıyorsunuz. Öyle bir hâle geliyoruz ki, onları gözümüzle görüyor gibi oluyoruz. Sonra huzurunuzdan çıkıp çoluk çocuÄŸa karışınca ve iÅŸlere dalınca orada aldığımız çok ÅŸeyleri unutuyoruz!" dedim.
Bunun üzerine Rasûlullah (sav):
"Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki, eÄŸer siz benim yanımda iken elde ettiÄŸiniz duruma ve zikir hâline devam edebilseydiniz; melekler ziyaretinize gelir, sizinle yataklarınızda ve yollarınızda musâfaha ederlerdi. Fakat ya Hanzala! Bazen böyle bazen öyle olur." buyurdu ve bunu üç defa tekrar etti. [8]
Hak bir gönül verdi bana, ha! demeden hayran olur
Bir dem gelir ÅŸadan olur, bir dem gelir giryan olur
Bir dem sanasın kış gibi, şol zemheri olmuş gibi
Bir dem beÅŸaretten doÄŸar, hoÅŸ baÄŸ ile büstan olur
Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü ÅŸerh eyleyemez
Bir dem dilinden dür döker, dertlilere derman olur
Bir dem div olur ya peri, viraneler olur yeri
Bir dem uçar Belkıs ile, sultan-ı ins ü can olur
Bir dem varır mescidlere, yüz sürer anda yerlere
Bir dem varır deyre girer, İncil okur ruhban olur
Bir dem gelir Ä°sa gibi, ölmüÅŸleri diri kılur
Bir dem girer kibr evine, Fir'avn ile Haman olur
Bir dem döner Cebraile, rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur
[1] KeÅŸfulhafa: 1, s, 425
[2] Tirmizi Fezâili’l-Cihad, bab no: 2, hadis no: 1621,
[3] Sekine: Allah’ın müminlere bahÅŸettiÄŸi sükûnet ve güven anlamında Kur’an terimi.
[4] Bast: ferahlık , yayılma, açılma, iç açılması
[5] Kabz: sıkılma, sıkışma
[6] es-Secde-16
[7] Bakara 245
[8] Müslim, Tevbe, 12; Tirmizî, Kıyâme, 59.
Okunma Sayýsý : 9718 Soru Tarihi: 2/7/2017
Yoksa o gece saatlerinde kalkan secdeye kapanıp kıyam durarak dâima vazıfesini yapan Âhıreti sayar ve rabbının rahmetini umar kimse gibi olur mu? Hiç bilirlerle bilmezler müsavi olur mu? Ancak temiz akıllı olanlar anlar ( Zumer Suresi 9. Ayet) Yıllardır bize "Taşı delen suyun gücü deÄŸil damlaların sürekliliÄŸidir". sözü bir Japon atasözü diye belirtildi . Halbuki kendi özümüz, kendi sözümüz,... pirimizin sözü bize yabancı sözü diye inandırıldı. Allah (C.C) tekamüller sonunda meleklerin ziyarete geldiÄŸi, musafaha ettiÄŸi kullarından olmayı ihvan kardeÅŸlerin cümlesine nasip etsin.
ALLAHIM RAZÄ° OLSUN AÅžKI MUHABBETÄ°NÄ° ZAYIFLATMIÅž KARDEÅžLERE ÇOK FAYDALI OLUCAK ÇOKÇOK GÜZEL YAZMIÅžSINIZ.BURDAN BÜTÜN Ä°HVAN KARDEÅžLERE TAVSÄ°YEM BURADA YAZILAN CEVAPLARI PAYLAÅžMALARI VE SADECE BEÄžENÄ°P OKUMAMAZLIK YAPMAMALARINI TAVSÄ°YE EDERÄ°M ALLAHIM HEPÄ°NÄ°ZDEN RAZÄ° OLSUN ALLAHA EMANET OLUN