SORU ARA

SORULAN SORU

Emri bil maruf nehyi anil münker niyetiyle bir söz veya iÅŸ yapmak istediÄŸimde nefsim niyetimi bulandırmaya çalışırak vesvese veriyor. Farklı mevzulardada bu geçerli olabiliyor. Åžeriatte olan bir sorumluluÄŸu yerine getireceÄŸimiz zaman bir vesvese gelirse ne yapmalıyız? Abdullah Babamızın bu konuda bir nasihati var mı ?

CEVAP

Allah rızası için bir iÅŸ yapmaya niyet ettiÄŸimiz zaman nefis bundan hoÅŸlanmaz. Nefis yaratılış gereÄŸi daima kötülüÄŸü ister. Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

Nefis ise yedi kat cehennemin her bir terekesinden ayrı ayrı ateÅŸ alınarak, nurdan yaratılmıştır. AteÅŸ ve nurdan halk olana nefis, ruh-i nefsanî denir. Nefsin fıtratı ateÅŸten halk olduÄŸu için cehenneme meyil eder. Åžöyle bir misal verirler “ Müzik ruhun gıdasıdır” Hâlbuki müzik. nefsin gıdasıdır. Nefis kötülükleri ister. Yalan söylemeye, yemin etmeye, içki içmeye, kumar oynamaya, riya, gıybet etmeye, cinayet iÅŸlemeye, kötülük yapmaya, Allah’ın (cc) men ettiÄŸi iÅŸlere, cehennemlik amellere âşıktır. Cenabı Zülcelal Hz.leri “Nefis her dâim kötülüÄŸü emreder.”[1] buyurmaktadır.

Nefis bunları yaparken ÅŸeytanı aleyhi'l-lane de boÅŸ durmayacak oda kiÅŸiyi hayırlı bir iÅŸten uzaklaÅŸtırmak için çeÅŸitli hileler altında vesveseler verecektir. “ Sen bu iÅŸi aslında Allah rızası için yapmıyorsun, kendi nefsin yüceltmek, kendini öne çıkarmak yada kendi menfaatin için yapıyorsun gibi cümlelerle kiÅŸiye fısıldamalar yapar. Bu bazen kendi içimizden olur bazen çevremizde bir kiÅŸi tarafından dile getirilir. Åžeytan ve nefis hayırlı iÅŸten elimizi çektiremediÄŸini anladığı zaman söylemlerini bir baÅŸkası tarafından söyleterek ameline ulaÅŸmaya çalışır. “ falan bu iÅŸi Allah rıza için yapmıyor, kendi nefsi için yapıyor” gibi… Burada konuÅŸan ÅŸeytandır ama kiÅŸiler bunun farkında bile deÄŸillerdi.

Mevlânâ Hazretleri buyurur:

“Allah aÅŸkı için çalış, Allah aÅŸkı için hizmette bulun! Halkın kabul etmesi veya reddetmesiyle senin ne iÅŸin var?!”

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.” [2]

Zerre kadar hayır zerre kadar ÅŸer de zayi olmayacağı için biz düÅŸen görev burada nefisle cihat etmek, mücadele etmek.

Ä°mam Gazali Hz.leri;

BilmiÅŸ ol ki; insanlardan bazıları, riya karışır korkusu ile ameli terk ederler. Bu görüÅŸ yanlış ve zaten ÅŸeytanın istediÄŸi bu olduÄŸu için, ÅŸeytana uymaktır.

Fakat ibâdetin akdiyle beraber ve baÅŸlangıcında riya baÅŸ gösterirse, bu durumda ibadeti terk etmek uygun deÄŸildir. Çünkü böyle bir kiÅŸi, dinden gelen iteleyici bir kuvvet bulmuÅŸtur. Bu bakımdan ibâdete baÅŸlamalı, riyayı bertaraf etmek hususunda nefsiyle mücadele etmelidir. [3]

Bedir gazvesinde yaÅŸananlar ÅŸeytanın vereceÄŸi vesveseye çok güzel bir örnektir.

“Allah kendi katından bir güven iÅŸareti olarak sizi hafif bir uykuya daldırmıştı. Sizi arıtmak, sizden ÅŸeytan vesvesesini gidermek, kalblerinizi pekiÅŸtirmek ve sebatınızı artırmak için gökten size su indirmiÅŸti.” [4]

Resulullah (sav) ve sahabe-i kiramdan oluÅŸan islam ordusu Bedir gazvesi öncesi Medine’ye yakın susuz, ayakların battığı kumluk bir yerde konakladılar. Müslümanlar o gece orada kalıp uyudular. Geceleyin uyandıklarında çoÄŸu cünüp olmuÅŸtu. Yanlarında hiç su yoktu. Bedir kuyusunu da MüÅŸrikler ele geçirmiÅŸti. Fırsatı ganimet bilen ÅŸeytan ortaya çıkıp Müslümanlara ÅŸöyle vesvese vermeye baÅŸladı;

“Ey Muhammed Ashabı onlara karşı nasıl geleceksiniz? Allah için yola çıktınız, neyle karşılaşıyorsunuz. Ä°çinizde peygamberi olduÄŸu hâlde, suyunuz onların elinde. Siz cünüp ve pis bir hâlde namaz kılıyorsunuz, tutup kendinizin Allah’ın dostları olduÄŸunu, iddia ediyorsunuz.”

Müslümanlar ÅŸeytanın bu vesvesesi karşısında endiÅŸe düÅŸüp korktuklarından Allah Teala geceleyin üzerlerine yaÄŸmur yaÄŸdırdı. Vadiden sular aktı, havuzlar yapıp suları depoladılar, hayvanları suladılar, yıkandılar, abdest aldılar. Onlarla düÅŸman arasındaki toprak bu yaÄŸmurla sertleÅŸti. Böylece ayakları kaymaktan kurtuldu ve vesvese ortadan kalktı.

Bedir gazvesi öncesi yaÅŸananlar bütün Müslümanlar için bir hüccettir. Allah için yola çıkılan her iÅŸte ÅŸeytanın ve nefsin bir dahli olur. Buda bizim için bir imtihan olur. Samimi ve tabi olarak mücadele edersek Allah sıkıntılarımızı giderir sizi bizi ÅŸeytanın vesvesesinden emin kılar.

Sıcağın pek ÅŸiddetli olduÄŸu bir seferde Hazret-i Peygamber (sav) uygun bir yerde konaklamışlardı. Sahabenin bir kısmı oruçlu, bir kısmı deÄŸildi. Oruçlu olanlar yorgunluktan uykuya daldılar. Oruçlu olmayanlar ise gölgelenecek çadırlar kurdular, abdest almak ve hayvanları sulamak için su taşıdılar, oruçluların hizmetlerini gördüler. Ä°ftar vakti geldiÄŸinde Resulullah (sav) Efendimiz:

“Bugün, oruç tutmayanlar (daha fazla) ecre nâil oldu.” buyurdular.[5]

Bu ölçüleri iyi anlamak gerekir. Biz Allah rızası için önümüze gelen hizmeti yerine getireceÄŸiz, hizmete talip olacağız. Åžeytanın ve nefsin hile ve desiselerine gelmeden çalışacağız. Bizleri bu yoldan alıkoymak için çabalayacaklar, kınayacaklar, muhalefet edecekler. Rıza-i Ä°lahi için çalışmaya devam edeceÄŸiz inÅŸallah.



[1] Yunus Suresi 53

[2] Zilzâl Suresi 7-8

[3] İmam Gazali İhyayı Ulumid-Din cilt3 syf 692

[4] Enfal Suresi 11. Ayet

[5] Buhârî, Cihâd, 71; Müslim, Sıyâm, 100-101; Nesâî, Savm, 52





Okunma Sayýsý : 1951

Soru Tarihi: 5/9/2020

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *