SORULAN SORU

Peygamber Efendimiz (sav) "Ahir zamanda insanlara, dirhem ve dinar (yani zenginlik) lazımdır. Ta ki kiÅŸi bunlarla dinini ve dünyasını ayakta tutabilsin." buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz hadisi ÅŸerifte bahsettiÄŸi bu konuyu ayrıntılı bir ÅŸekilde açıklayabilir misiniz?

CEVAP


Günümüz dünyasında insanlar hayatlarını idame ettirebilmeleri için temel ihtiyaçları çok çeÅŸitlenmiÅŸtir. GeçmiÅŸte insanlar çok az bir maddiyatla ihtiyaçlarının büyük bir çoÄŸunluÄŸunu karşılayabiliyorken günümüz dünyasında ihtiyaçlar çok çeÅŸitlendiÄŸinden dolayı az bir maddiyatla ihtiyaçlarını karşılayamamaktadırlar. Çok geçmiÅŸe gitmeye gerek kalmadan bundan on sene evvel ihtiyaç olmayan ÅŸeyler günümüzde ihtiyaç gibi görünmektedir. Bugün hemen hemen her evde doÄŸal gaz, Elektrik, su, telefon, internet vs. bulunmakta ve bunların her ay düzenli bir ÅŸekilde ödenmesi gereken faturaları çıkmaktadır. Ben evimde doÄŸalgaz kullanmam ya da elektrik kullanmam diyebilme imkanımız yoktur. Çünkü hayatımız buna göre ÅŸekillendirilmiÅŸtir. Belki köyde yaÅŸasak bu ihtiyaçların çoÄŸu gereksiz olacaktır ama yüzde doksanımızın ÅŸehirlerde yaÅŸadığını düÅŸünürsek bu ihtiyaçların bırakın gereksiz görülmesi temel ihtiyaçların başında gelmektedir. Ä°htiyaçlar bu saydıklarımızla elbette bitmemiÅŸtir. ÇocuÄŸumuz okul servis masrafından, iÅŸe giderken ödediÄŸimiz yol parasına kadar sıralamaya kalkarsak koca bir liste çıkacağı aÅŸikardır. Ä°ÅŸte bu ihtiyaçların karşılanması için maddi kuvvete ihtiyaç vardır. KiÅŸi bu ihtiyaçlarını karşılayamadığı zaman dini yaÅŸantısı da zayıflamaya baÅŸlayacaktır ki Peygamber Efendimiz (sav) Hz.leri;

“Fakirlik neredeyse kâfirliÄŸe yol olacaktı.”[1] ,

“Hayırlı iÅŸler yapmakta acele ediniz. Yoksa siz iyi iÅŸler yapmak için her ÅŸeyi unutturan fakirliÄŸi mi bekliyorsunuz.” [2] BuyurmuÅŸtur.

Kendisi ve ailesi için lüzumlu kazancını saÄŸlayamayan bir insan nasıl kendini dini yaÅŸantısına verebilir.  

Ayrıca insanın dini vecibelerine yerine getirebilmesi içinde maddiyata ihtiyaç duymaktadır. Ä°slam’ın beÅŸ ÅŸartından iki tanesi olan Hacca gitmek ve zekat vermek maddi imkanları yerinde olan müminlere farz kılınmıştır.

Ä°ÅŸte günümüz hayatında çıkan bu duruma Peygamber Efendimiz (Sav) "Ahir zaman gelince insanlara mutlaka altın ve gümüÅŸ para gerekir ki, onunla kiÅŸi, hem dinini hem de dünyasını ayakta tutabilsin." [3]Buyurarak iÅŸaret etmiÅŸtir.

Hadisi ÅŸerifin bir ciheti de Müslümanların güçlü olabilmesi için ahir zamanda maddeten ve manen kuvvetli olması gerektiÄŸidir. Peygamber Efendimiz (sav);

“Güçlü mü'minin, zayıf mü'minden Allah'a daha sevimli ve daha hayırlıdır." [4]

Mümin olan kiÅŸinin bu gücü kullanmasının tek bir amacı ve gayesi vardır ki bu da Allah’ın dini olan Ä°slam’a hizmet etmektir. Bu gün Ä°slam’ı bir hizmet yapılmak istense maddi finansman gerekmektedir. Ä°slam’ın izzeti ve ÅŸerefini korumak için her alanda güçlü olmak gerekir. Her alanda en iyisini yapan olmak gerekir. Bahçedeki çöpleri toplayan dahi olsak en iyisini yapan biz olmamız gerekir.

Ama unutulmaması gerekir ki Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri “ Para bir amaç deÄŸil araçtır evladım. Sakın paranın sarhoÅŸluÄŸuna kendinizi kaptırmayın, içki içenin sarhoÅŸluÄŸu geçerde paranın sarhoÅŸluÄŸu insanda geçmez.” BuyurmuÅŸtur.

Parayı kazanmayı kendimize bir amaç olarak görmemeliyiz. Bu gün insanlar para kazanmak uÄŸruna dini yaÅŸantılarını sekteye uÄŸratabilmektedirler.

Ey îmân edenler! Mallarınız ve evlâdlarınız, sizi Allah’ın zikrinden alıkoymasın! Kim bunu yaparsa, iÅŸte onlar hüsrâna uÄŸrayanların ta kendileridir! [5]

Biz maddi imkanların altında ezilmemeliyiz. Kalbimizde paranın sevdası olmamalı, biz maddiyatı hem dünyamızı hem de ahiretimizi kurtaran bir araç olarak görmeliyiz.

Abdülkadir Geylani Hz.leri çok zenginliÄŸi olan bir  evliyaullahtır. Bu zenginliÄŸini insanlara aktarır misafire ikram etmeyi çok sever, muhtaçlara yardım eder, fakirleri doyurur, isteyeni geri çevirmezdi. Köleleri satın alıp, azat ederdi.

Ä°mam-ı Azam Ebu Hanife Hz.leri de ilmi zenginliÄŸi yanında maddi zenginliÄŸi olan bir zattı. Harardı [6], kendisi ipek satardı. Birgün Ä°mâm-ı Âzam Hz.leri talebelerine ders verirken, bir kimse gelip der ki:

- Efendim, ticaret için götürülen mallarınızın yüklü bulunduÄŸu gemi batmış.

Bu haberi duyunca, biraz duraklayıp; “Elhamdülillah!” diye buyurur. Az sonra baÅŸka birisi de ÅŸu haberi getirir:

- Efendim, bir yanlışlık olmuş. O gemi, sizin mallarınızın bulunduğu gemi değilmiş.

Bir müddet düÅŸünüp; “Elhamdülillah!” diye buyurur.

Talebelerinden biri merak edip, her iki habere de “Elhamdülillah!” demenin hikmetini suâl eder. Cevabında buyururlar ki:

- Batma haberi gelince, kalbimi yokladım. Baktım bir üzüntü yok. Haberin yanlış olduÄŸunu duyunca yine kalbimi yokladım, ancak, bir sevinme alâmeti hissetmedim. Her ikisine de; “Elhamdülillah” demem, dünya malına kalbimde bir muhabbet olmadığını anladığım içindir.

EÅŸrefoÄŸlu Rumi Hz.leri;

Mal merdivene benzer. Ä°nsan vardır, o merdivenle kuyuya iner. Ä°nsan vardır, köÅŸklere saraylara çıkar. Onun için malı hayırlı yerlere sarf etmelidir. Mesela camiler, mektepler, köprüler, hastaneler… yaptırmalı; açları doyurmalı, çıplakları giydirmeli, borçluları borçlarından kurtarmalıdır. Ä°ÅŸte böyle yapanlar, nefislerini terbiye etmiÅŸ olurlar. Allah (cc) vermiÅŸ olduÄŸu bu mal, mülk ve serveti O’nun yolunda kullanmayanlar ise Nefs-i Emmare mertebesinden bir adım dahi yükselemezler.

Bu dünyada mal, mülk, servet sahiplerinin hali derin sularda yüzmekte ve seyretmekte olan bir gemiye benzer. Gemi suyun içinde oldukça, su ne kadar çok derin olursa olsun ona bir zarar veremez. Gemi hep yüzer. Fakat eÄŸer su geminin içine girecek olursa iÅŸte o zaman iÅŸ deÄŸiÅŸir. Gemi her an batabilir. Geminin emin adımlarla hedefine ulaÅŸabilmesi için daima gemin suyun üstünde yani suyun içinde olmalı, su geminin içinde olmamalıdır. Ä°ÅŸte dünya malı da böyledir. EÄŸer kiÅŸinin içine yani gönlüne mal sevgisi girerse zararlı olur. Mal sevgisinin girdiÄŸi yerde Allah sevgisi, Allah dostluÄŸu kalmaz. Fakat kiÅŸinin içi hep Allah sevgisi ile dolu olur da mal sevgisi hep dışarda kalırsa , yani kiÅŸinin gönlüne girmezse ne kadar çok olursa olsun zarar vermez. Demek ki esas olan mal, mülk ve servet sahibi olmak olmamak deÄŸildir. Bilakis mal, mülk ve servet sevgisini gönlüne sokmamaktır.  [7]



[1] Camius-SaÄŸîr,Harfül-Kâf. 2/89

[2] Sünenüt-Tirmizî,Hadis No. 2307.

[3] Taberani'den, R. Ehadis, no: 815

[4] Müslim, Kader, 34;Ä°bni Mace, Mukaddime, 10.

[5] Munafikun Suresi/9

[6] kıldan dokunmuÅŸ, büyük çuval

[7] Muzekkin Nufus sayfa 99




Okunma Sayýsý : 6594

Soru Tarihi: 8/2/2018

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *