SORULAN SORU

Şeytanı nasıl yenebiliriz?

CEVAP

"Allah, Ä°blîs'e;  ‘Haydi git! Onlardan sana kim uyarsa bil ki cehennemde hepiniz tam bir ceza ile cezalandırılırsınız. Vesveselerinle gücünün yettiÄŸini yerinden oynat, onlara karşı yaya ve atlı askerlerinle haykırarak yürü, onların mallarına ve çocuklarına ortak ol, onlara vaadlerde bulun' dedi. Ama ÅŸeytan sadece onları aldatmak için vaadde bulunur."[1] 

Bu ayetten de anlaşılacağı gibi ÅŸeytan insanın üzerinde hiçbir güce sahip deÄŸildir. Yani ÅŸeytanın direk olarak insanın üzerine etki edebilecek bir kuvveti ve kudreti yoktur. Ä°nsana zarar veremez. Ä°nsanı saptıramaz. Ä°manını alamaz.

Ancak Åžeytan, daima insana kötülüÄŸü telkin eder, vesvese verir, kötülüÄŸü güzel ve cazip gösterir. Bu iÅŸi de nefis aracılığı ile yapar. Åžeytan nefse fısıldar, yapmak istediklerini nefis üzerinden yapmaya çalışır. Hal böyle olunca nefsi terbiye etmek zaten ÅŸeytanı laneyi yenmek demektir. KiÅŸi nefsine yenik düÅŸer iÅŸte o zaman ÅŸeytan devreye girer. Kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaya baÅŸlar ki Allah bizi muhafaza etsin. Bu yüzden tasavvuf ehli zatlar ÅŸeytanla deÄŸil de, nefsi terbiye etmekle uÄŸraÅŸmışlardır.

Meleklere ÅŸeytan musallat olamaz, sebebini hiç düÅŸündünüz mü? Çünkü meleklerde nefis yoktur. Nefisleri olmadığı içinde onlar üzerinde etkisi de yoktur.

         Nefsini bir mürÅŸidi kâmilin elinde terbiye eden bir mümine ÅŸeytanın zarar vermesi de düÅŸünülemez. Ne kadar uÄŸraÅŸsa da o kiÅŸiyi kandıramaz.  Åžeytana girecek açık kapı kalmamıştır. Çünkü Åžeytan Allah’ın zikredildiÄŸi yerlerde bulunmaz, onu uzaklaÅŸtırmak kolaydır.

Efendimiz (sav); "Åžeytan aleyhi lane müminin kalbine bakar, bakar ki Allah’a ait hiç bir ÅŸey yok, kalp boÅŸ boÅŸ çalışıyor. Hemen türlü türlü vesveseleri kalbe salıverir. Åžeytanı aleyhi lane bakar ki bu gönülde Allah zikrediliyor der ki ‘eyvah buradan bize giriÅŸ yok’ ümidi keser ve ayrılır." buyurmuÅŸtur.

Tabiri caiz ise ÅŸeytani aleyhi lanenin deÄŸiÅŸik deÄŸiÅŸik sinyalleri vardır. Åžöyle düÅŸünün aynı uzaktan kumanda gibi o sinyalleri gönderir o sinyaller kalbin visvas kapısından insana direk nüfus eder.

Åžeytanın iÅŸi vesvese vermek, insanın görevi o vesveseye kapılmayıp Allah’a sığınmaktır.   Ä°nsan ÅŸeytana uymakla nihayetsiz alçalabileceÄŸi gibi, onu dinlememekle de nihayetsiz yükselebilir. Bir ayette ÅŸöyle bildirilir:

EÄŸer ÅŸeytandan sana bir vesvese gelirse, hemen Allah’a sığın. Muhakkak ki, Allah Semi’-Alimdir.[2]

KiÅŸiye böyle bir vesvese geldiÄŸinde “Euzü billahi mineÅŸ ÅŸeytanir racîm” [3]  derse, ÅŸeytan ona hiçbir zarar veremez. Ve o kiÅŸi ÅŸeytanı dinlemediÄŸinden dolayı büyük sevaplar kazanır.

Birisi, bir maneviyat büyüÄŸüne :

-Efendim, ÅŸeytan bana çok vesvese veriyor, ne yapayım? diye sorar.

O zat:

-Sen bir evin önünden geçerken evin köpekleri sana havlasalar ne yaparsın? der.

Adam:

-Yerden taÅŸ alır, üzerlerine atarım, deyince o maneviyat büyüÄŸü ÅŸu manidar sözü söyler:

“Ben olsam öyle yapmam. Hemen evin sahibine seslenirim. O, köpeklere seslenince hepsi köÅŸelerine çekilir, seslerini keserler. Ä°ÅŸte bunun gibi sana vesvese geldiÄŸinde sen de Allah’a sığın. O zaman ÅŸeytan sana bir zarar veremeyecektir.”

Anlatılır ki, ariflerden biri rüyasında ÅŸeytanı gördü, elindeki asa ile ona vurmak istedi.

Åžeytan dedi:

“Ben asadan korkmam. Ben ancak arifin kalp semasından doÄŸan marifet güneÅŸinin ÅŸuasından korkarım.”

Ä°ÅŸte kalbi saracak bu marifet nuru ancak Allah’ı bolca zikretmekle oluÅŸur. Kur’an’da;

 ‘‘Kim Rahmanı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan ÅŸeytanı ona musallat ederiz. O ÅŸeytan onu doÄŸru yoldan alıkor da onlar kendilerini doÄŸru yolda olduklarını sanır.’’ buyurulmuÅŸtur.  [4]

Ä°nsan maddi hayatının idamesi için nasıl gıdasına dikkat etmek zorunda ise manevi hayatı için de manevi gıdalar almalıdır, yoksa manen cılız kalır, ÅŸeytanın istekleri karşısında direnemez, küçük bir vesvese onu maÄŸlup edebilir. Ama manevi gıdasına dikkat ederse, ÅŸeytanlar ve ÅŸüpheler ordusu da gelse Allah’ın izniyle bir ÅŸey yapamazlar.

Allah’ı anmak kalbin temel gıdasıdır. Kur’an-ı Kerim bunu ÅŸöyle bildirir:

Dikkat edin kalpler ancak Allah’ın zikri ile mutmain olur.[5]

         Ä°slâm âleminin mümtaz simalarından olan Ä°mam Gazâlî Hz.leri, Peygamberimiz Muhammed Mustafa'dan (s.a.v) rivayet edilen;

 "Lâ ilahe illallah benim kalemdir. Bu kaleye giren kimse azabımdan kurtulur" (Ebû Nuaym, Hilye, 3/224; Deylemi, Firdevsü'l-Ahbâr, nr.4458; el Câmiu's-Sagir, nr. 6048; a.mlf., ed-Dürrü'l-Mensûr, 4/293) mealindeki kudsî hadisi ÅŸu ÅŸekilde izah ediyor:

“Lâ ilahe illallah, büyük bir kale ve tevhidin bayrağıdır. Bu kaleye sığınanlar ebedî saadet ve sonsuz nimeti; bu kaleye girmeyip de dışarıda kalanlar ebedî ÅŸekavet ve azabı hak ederler.

EÄŸer bu kelime [kelime-i tevhid] senin kalbini çepeçevre kuÅŸatan bir sur olmazsa ve bu kelimenin ruhu, kalbinin içine yerleÅŸmez; tevhidin saltanatı, nefsini, hevâ ve hevesten korumayıp ÅŸeytanlar kalbine girerse, kalenin dışında kalmışsın demektir.”

La ilahe illallah” Allah’ın birliÄŸini anlatır. Åžeytan, insanı kesrette boÄŸmak ister. Ama bu mübarek kelimeyi tekrarlayan ve tefekkür eden kimseler Allah’ı hatırlarlar,

         “Nerede olursanız olun O sizinledir” manasını kendi derunlarında hissederler. [6]

         Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ise: “ÂdemoÄŸlu Allah’ı zikrettiÄŸinde Åžeytan yanından gizlenir, siner.”  buyurarak, biz ümmetine ÅŸeytandan kurtuluÅŸ yolunu ne güzel açıklamıştır. [7]

Åžeytanın etkisi ancak, ‘ALLAH'a ortak koÅŸanlar’ ile ‘Åžeytanı veli edinenler’ üzerindedir. [8]

Bu zümreye dâhil olmaktan biz insanların ve bizi yoldan çıkarmaya çalışan ÅŸeytanın dahi Rabbi olan sonsuz kuvvet ve kudret sahibi merhametlilerin en merhametlisi Rabbimize sığınırız.

Unutmamalıdır ki; bizim asıl düÅŸmanımız nefsimizdir.  Çünkü nefis bizimle daim her yerdedir. Ondan kaçmamızın imkânı da yoktur. Tek çare onu terbiye etmektir. Bunun içinde bir mürÅŸid-i kamilin eteÄŸine yapışmak gerekmektedir. Bu konuda  AÅŸk eri Mevlana’mız ÅŸöyle buyurmuÅŸtur;

“EÄŸer âhir zaman âfetlerinden, fitnelerinden kurtulmak istersen hiç gecikmeden, hiç vakit kaybetmeden bir mürÅŸid-i kamilin eteÄŸine sımsıkı yapış. O bu âlemden ölü ve ancak Allah ile diri olan bir kuldur ki Allah’ın gölgesi gibidir.”

Allah (c.c)  bizleri bu seçilmiÅŸ kullarına evlat eylesin…



[1] Ä°srâ 17/63-64

[2] A’raf Suresi, 200

[3] Kovulmuş şeytanın şerrinden Rabbime sığınırım

[4] Zuhruf:36-37

[5] Ra’d Suresi, 28

[6] Hadid Suresi, 4

[7] Suyuti, Fethu’l-Kebir, II, 185

[8] Nahl Suresi, 100




Okunma Sayýsý : 5535

Soru Tarihi: 8/25/2015

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *