SORULAN SORU

Zikrullahın öneminden bahseder misiniz? Cemaatle ya da tek başına yapmak arasında fark var mıdır? Kalpler ancak Allah’ın zikri ile mutmain olur ayeti kerimesini açıklayabilir misiniz?

CEVAP

Konumuza Cenabı Hakkın Kur’anı Kerimde beyan buyurduÄŸu bir ayeti kerime ile baÅŸlamamız uygun olur. Zira Allah’ı zikretmenin derecesini Habibi Edibinin ÅŸahsında bütün mü’minlere bakınız Mevla Zül Celal Hazretleri nasıl haber veriyor;

“Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoÄŸru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahÅŸa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı bilir. (Ankebut Suresi, 45)

Yine Bir baÅŸka ayeti Kerimede mü’minlere hitaben;

“Ey iman edenler, Allah’ı çokça zikredin.” (Ahzab Suresi, 41) buyurmuÅŸtur. Kul Günlük hayatının her aÅŸamasında zikir ve dua halinde olmalı, verilen nimetlere karşı ÅŸükretmeli, hataları dolayısıyla bağışlanma dilemeli, yapacağı iÅŸler için yardım istemeli ve sık sık Allah’ı tesbih edip yüceltmelidir. Mümini, Hz. Ä°brahim gibi “Allah’la dost” kılacak olan ibadet,  bu ZÄ°KÄ°R’dir.

Kur’an-ı Kerim ve hadislerde, zikrin faziletlerinden sıkça bahsedilmesine raÄŸmen, günümüzdeki insanların zikrin hikmetini tam olarak idrak edemedikleri için zikrullahtan uzak kalmışlar, ya da gerek görmeyerek kendilerini zikirden alıkoymuÅŸlardır…!

Zikrin fazileti ve ÅŸerefi o derece büyüktür ki, zikir yapılan meclisler cennet halkaları, zikrullah ibadetinin karşılığı da cennet olmaktadır. Peygamberimiz (sav) bir gün, “Cennet bahçelerine uÄŸradığınızda yayılınız, yararlanınız.” buyurdu. “Cennet bahçesi neresidir?” diye sordular. Resulullah (sav), “Zikir halakalarıdır.” buyurdu.

Abdullah Bin Amr der ki: “Ya Resulullah, zikir meclislerinin ganimeti nedir?” diye sordum. Allah Resulü: “Zikir meclislerinin ganimeti cennettir cennet.” Buyurdu. DiÄŸer bir hadisi ÅŸerifte ÅŸöyle buyurulur: “Allah-ü Teala’nın insanlar için yarattığı meleklerinden baÅŸka bir de seyahat eden melekleri vardır. Zikir meclislerini buldukları vakit arkadaÅŸlarını, ‘geliniz, aradığınız burada’ diye çağırırlar. Toplanır, onları kuÅŸatır ve dinlerler. Ey ümmetim Allah’ı anın ve nefsinize hatırlatın.”

Ä°mamı Ahmed bin Hanbel, Taberânî ve diÄŸer hadis ulemasının beyanlarına göre, Resuli Ekrem ashabına cemaat halinde ve ferdî zikri tavsiye etmiÅŸtir. Cemaatle olanın delili ÅŸu ÅŸekildedir:

Åžeddat bin Evs der ki: “Resulullah ile beraberdik. Efendimiz, ‘Ä°çinizde garip var mı? Yani ehli kitaptan kimse var mı?’ diye sordu. ‘Yok’ dedik. Kapının kapatılmasını emretti ve ‘Ellerinizi kaldırınız. Lailahe Ä°llallah deyiniz.’ buyurdu. Sonra, ‘Allah’ım, Sana hamdolsun ki, Sen beni bu kelime ile bâs ettin ve onunla bana cennet vad eyledin. Muhakkak ki Sen vadinden hulf etmezsin.’ dedikten sonra,

“Agâh olun, size müjde olsun ki, muhakkak Allah size maÄŸrifet etti” buyurdu.

Yusufül Kürânî ve diÄŸer sahabenin sahih senet ile yaptıkları rivayete göre, Ä°mamı Ali (KVC), Allah Resulüne, “Ya Resulullah! Beni Allah’a olan yolların en yakınına ve en kolayına ve Allah yolunda en efdali olanına dalalet et.” dediÄŸinde, Allah Resulü, “Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediklerimizin en efdali La ilahe Ä°llallah’dır. Yedi kat yerler ve yedi kat gökler terazinin bir kefesine konsa, La ilahe Ä°llallah da diÄŸer kefesine konsa, La ilahe Ä°llallah hepsinden ağır gelir.” buyurduktan sonra dedi ki: “Ya Ali! Yeryüzünde Allah diyen bulundukça kıyamet kopmaz.” Hadisin devamında Peygamber Efendimizin La ilahe Ä°llallah zikrini Hz. Ali Efendimize tarif ettiÄŸi anlatılıyor.

Burada bir kaç delilini getirdiÄŸimiz ferdî ve toplu olarak yapılan zikrin gerçek anlamı budur. Yine Resulullah (sav) Efendimiz, “Kim sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra oturup güneÅŸ doÄŸuncaya kadar Allah’ı zikreder, sonra da iki rekât namaz kılarsa, tam bir hac ve tam bir umre sevabı gibi sevap kazanır.” buyurmaktadır. Bir kimse sabah namazını kılar, sonra oturup güneÅŸ doÄŸuncaya kadar Yüce Allah’ı zikrederse, cennet kendisi için nak olur.”“Bir kimse sabah namazını kıldıktan sonra, yerinde oturup dünya iÅŸlerinden hiçbir ÅŸey karıştırmaksızın kuÅŸluk vaktine kadar Allah’ı zikreder ve dört rekât kuÅŸluk namazı kılarsa, anasından doÄŸduÄŸu günkü gibi günahından çıkar, hiç günah iÅŸlememiÅŸ gibi olur.”

Zikir meclislerinin fazileti ile ilgili olarak Sevgili Peygamberimiz şunları buyurmuştur.

“Sabah namazını kıldıktan sonra, güneÅŸ doÄŸuncaya kadar Allah’ı zikreden cemaatle birlikte oturmam, bana her biri için on iki bin dirhem vererek Ä°smail (as) evladından dört köleyi azad etmemden daha sevgilidir.

”“Ä°kinci namazından sonra güneÅŸ batıncaya kadar Allah’ı zikreden cemaatle birlikte oturmam, bana her biri için oniki bin dirhem vererek Ä°smail (as) evladından dört köleyi azad etmemden daha sevgilidir.”

Zikir meclislerinin üstünlüÄŸü ile ilgili en çarpıcı delil de bizzat Allah Resulü’nün toplu zikir yaptırmasıdır

.“Ashaptan Åžeddat Bin Evs ve Ubade Bin Samit der ki: Hz. Peygamber’in (sav) yanında bulunuyorduk. Peygamber (sav): “Ä°çimizde garip (Ehli Kitap) var mı?” diye sordu. “Hayır ya Resulullah!” dedik. Bunun üzerine kapının kapatılmasını emretti. “Ellerinizi kaldırınız ve La ilahe illallah deyiniz.” buyurdu. Bir saat ellerimizi kaldırdık ve birlikte La ilahe illallah dedik. Resulullah (sav) elini indirdi. Sonra da “Allah’a hamd olsun. Allah’ım Sen beni bu kelime-i tevhitle gönderdin. Åžüphe yok ki sen asla vadinden dönmezsin.” diyerek dua etti. Sonra, “Sevininiz. Hiç ÅŸüphesiz Aziz ve Celil olan Allah sizi yarlığadı.” buyurdu.

Bütün bu delillerden çıkan netice ÅŸudur: Allah’ın rahmeti, toplulukların en ÅŸereflisi olan zikir toplulukları, zikir cemaatleri üzerinedir. Zikir meclislerinin bedeli hiç ÅŸüphesiz kurtuluÅŸa ermek, affolunmaktır.

Kulun yapacağı en doÄŸru iÅŸ, kalbini temizlemenin çaresini aramaktır. Kalp tas­fiyesinin yolu ise, zikre yapışmak ve ünsiyet peyda etmektir. Zikir kalplerin reyhanıdır. Mahbupla ünsiyet, ancak zikrin de­vamlı oluÅŸuna baÄŸlıdır. Kalpler ancak zikrullah ile huzura erer. Kalplerimiz, Cenab-ı Haktan gaflet etme tehlikesinden, ancak zikrullah ile korunabilir. Kalpleri zikrullah ile cilâlamak gerekir. Çünkü orası Cenab-ı Hakkın nazargâhıdır. O sâlih olursa, bütün vücut sâlih olur.

Bütün ibadetlerin sıhhati, kalbe baÄŸlıdır. Kulun başına gelebilecek en büyük dert, kalbin Allah’tan kopmasıdır. Kalp Allah’tan irtibatını kestiÄŸi anda orayı gaflet kaplar. Her an Allah’la ol. Gaflet sana yol bulamasın. Mevcudatın zikrini duymaya çalış. “Kâinatta hiçbir ÅŸey yok ki, onu zikretmesin.”(Ä°sra, 44) Allah’ın zikri, kalplerin ÅŸifasıdır.

Ayette, kalplerin zikirle huzur bulacağı, zikrin; iman edenlerin vasıflarından olduÄŸu açık bir ifadeyle anlatılıyor. Gece ve gündüz, otururken, iÅŸ yaparken, yatarken, kalkarken bu isimleri aÄŸzımızdan düÅŸürmeyelim. Böylece hem günahlarımız temizlenir, hem de kalplerimizdeki manevî hastalıklar tedavi olmuÅŸ olur. Bugün bedenlerden fazla, kalpler hastadır. Ä°nsanın huzur ve sükûna erebilmesi, ancak, vücudun kontrol mekanizması durumunda olan kalbin mutmain olabilmesi ile mümkündür. Takdir–i ilahînin bir gereÄŸi olarak kalpler de ancak Allah’ı zikirle mutmain olur. “...iman edenler, Allah’ın zikriyle kalpleri huzur ve sükuna kavuÅŸmuÅŸtur. Haberiniz olsun ki, kalpler ancak Allah’ın zikriyle huzur ve sükun bulur.” . Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili isimli tefsirinin 4. cildinde 2985. sayfada bu ayetin tefsiriyle ilgili ÅŸöyle diyor:

“Allah deyince, fikirler gaye–i teharrisine ermiÅŸ, mantıklar durmuÅŸ, bütün hissiyat, bütün ümitler ve korkular son merciine dayanmış bulunur. Allah’ı zikretmeyen gafil veya kâfir kalpler hiçbir zaman ızdıraptan kurtulamaz ve huzur–u kalp veya ‘cemiyet–i dil’ denilen saadet itminanı bulamaz. Zikir, kalplerin mutmain olmasına vesile olmakla kalmayıp iki cihan saadetinin de temeli olmakla büyük bir ÅŸerefe sahiptir. Zikredenler için hesapsız ecir ve fazilet vardır. “Allah’ı çok zikreden erkeklerle kadınlar; Allah onlar için maÄŸfiret ve büyük ecir hazırlamıştır. Ebedî saadete erecek olan iman ehli kimseler, bir günah iÅŸleyip de nefislerine zulmettikleri vakit derhal tevbe ve zikre sarılırlar. “Ve bir günah iÅŸledikleri veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah’ı anarak (zikrederek) hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler, hem de yaptıkları günahta bile bile ısrar etmemiÅŸ olanlar (var ya)

         Åžeytanın vesvese ve tuzaklarına karşı en etkili silah ÅŸüphesiz zikrullahtır. Basiret sahibi, muttaki insanlar bu hakikate vakıf olduklarından ÅŸeytanın hile ve desiselerini Allah’ın ismini anarak bozarlar.

        Üstadımız Cennet Mekan Abdullah Baba Hz.leri tek başına dersini yapan kiÅŸi evde banyo yapmışa benzer. Cemaatle, toplu olarak dersini, zikrini yapan kimse ise hamamda yıkanmışa benzer evladım derdi.




Okunma Sayýsý : 4468

Soru Tarihi: 7/20/2015

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *