SORU ARA

SORULAN SORU

Günümüzde yaÅŸanan birçok sıkıntının içeresinde böyle bir soru elzem midir? Diyebilirsiniz ama günümüzde yaÅŸanan sıkıntıların temel sebeplerinden bir tanesi Ä°slami bir birlikteliÄŸin nasıl yapılacağı bilinmemesidir.

Ä°slam öÄŸretileri ve Rasulullah (sav) Hz.lerinin hadisleri doÄŸrultusunda kadın ve erkek nasıl bir araya gelmelidir.  Allah’ın emirleri ve hadisler ışığında insanların evlenme ve saÄŸlıklı nesiller dünyaya getirip yetiÅŸtirmeleri konusunda nelere dikkat etmeleri gerektiÄŸi ile ilgili bizleri bilgilendirebilir misiniz?

CEVAP

Cenab-ı Zül Celal Hz.lerinin "Åžüphesiz ki sen (ey Muhammed) yüce bir ahlâk üzeresin”. [1] Methiyesine mazhar olan Peygamber Efendimiz (sav) hayatımızın her anına eÅŸsiz bir örnektir. Öyle örnek bir hayat ki;  günün sadece bir iki saatini kapsamayıp,  yirmi dört saatin her anında her davranışı ile her saha da ümmetine örnek bir peygamber. Yemek içme adabından, ticaret hayatına, tuvalet adabından, cima adabına kadar günlük hayatımızda ne yaşıyorsak hepsini üstün ahlakıyla yaÅŸayarak bizlere örnek olmuÅŸtur. Onun her davranışı her öÄŸretisi müminler üzerinde o denli etkili olmuÅŸtur ki; Mekkeli müÅŸrikler, Müslümanlara;

"Sizin Muhammediniz (sav) hayatınıza tümden karışıyormuÅŸ öyle mi?" diyerek alay etmeye baÅŸlamışlardır.

Sahabe Efendimiz "Aynen öyledir." deyince

MüÅŸrikler: "DuyduÄŸumuza göre, Muhammed sizin taharetinize ve tuvaletinize bile karışıyormuÅŸ, bu nasıl olur?" deyince

Sahabe Efendimiz:

"Elhamdülillah, bizim her ÅŸeyimize karışan bir Dinimiz, bir Peygamberimiz var. Biz hayatı ve huzuru, temizlik ve saÄŸlığı, her ÅŸeyi bunlarla öÄŸrendik. Biz, Allah'tan da, O'nun Resul’ünden de memnun ve razıyız! "  buyurmuÅŸtur.

Allah Resulü ne güzel buyurmuÅŸ ; “Ben sizin babanız yerineyim size öÄŸretirim.”

Bilmemiz gereken ancak öÄŸrenmekten ve öÄŸretmekten sakındığımız önemli bir konu da cima adabıdır. Bu sebeple hayatımızın bir parçası olan cima adabı (cinsel hayatla) ile alakalı mevzuları yine Allah Resulünden aktarılmış örnekler ve hadisler ışığında sizlere aktarmaya çalışacağız.

Mahrem konular her ortamda paylaşılamadığından toplum olarak bu konularda bilgisiz kalmaktayız. DoÄŸru kaynaklardan edinilmeyen bilgiler ile de Allah’ın razı olmayacağı hallere her geçen gün daha fazla rastlamaktayız. Oysa dinimiz ve Peygamberimiz bizlere bu konuda yeterli bilgi sunmaktadır.

Ne yazık ki günümüz de besmelesiz, abdestsiz,  edep kuralları gözetilmeksizin yaÅŸanan cinsi münasebetler birçok problemi de beraberinde getirmektedir. Günümüzde yaÅŸanan sıkıntıların birçoÄŸunun temelinde bunlar yatmaktadır. Hadislerde belirtilen, meÅŸru ölçüler içindeki cinsel hayat, Allah’a kulluÄŸun bir yoludur. Sünnete uygun yaÅŸayanın her konuda olduÄŸu gibi cinsel konularda da sıkıntıya düÅŸmez.

Dinî kaynaklara dayanarak yapılacak bir cinsel eÄŸitim ihtiyacı ihmale gelmeyecek kadar önemlidir. Helâl ölçülerdeki cinsel yakınlaÅŸma ibadet sınırları içerisinde deÄŸerlendirilmektedir. Zira cinsel ihtiyaçların kulluk bilinci içerisinde, emredilen prensipler doÄŸrultusunda karşılanması huzur ve mutluluÄŸun en önemli ÅŸartlarından biri olarak sayılmıştır. Bugün yaÅŸanan birçok sıkıntılar bu tür konularda doÄŸru ve saÄŸlıklı bilgiye sahip olunmamasından kaynaklanmaktadır. Dinimizde evliliÄŸe büyük önem verilmiÅŸ, cinsel hayatı düzenleyen emir ve yasakların büyük çoÄŸunluÄŸu da bu temel ölçüye göre belirlenmiÅŸtir

Ayeti Kerimede Cenab-ı Zül Celal Hz.leri;

“Yine O’nun delillerindendir ki, size kendi cinsinizden, kendilerine meyil ve ülfet edeceÄŸiniz eÅŸler yarattı. Aranızda merhamet ve sevgi koydu. Åžüphesiz bunda düÅŸünen bir kavim için, ibret alınacak çok deliller vardır.”[2] buyurulmuÅŸtur.

Madem insanlarda cinsî ihtiyaçlar, arzular yaratılmıştır, kadın erkeÄŸe, erkek de kadına eÄŸilimli kılınmıştır, o halde aile hayatı ortamında bu duyguların meÅŸru bir ÅŸekilde karşılanması, saÄŸlıklı ve vazgeçilmez bir husustur.

Peygamber Efendimize kadınlar gelip, mahrem konularda sualler etmiş, Peygamber Efendimizde (sav) cevaplamıştır.

Birgün Ensar’dan bir kadın mahrem konularda bir soru sormuÅŸ Hz. ÂiÅŸe annemiz çıkışınca Peygamber Efendimiz;

Ya ÂiÅŸe! Kadına müdâhale etme. (DilediÄŸini sorsun.) Zira Ensar’ın kadınları (Müslüman kadınlarca) bilinmesi gerekenleri soruyorlar. [3] buyurmuÅŸtur.

Ä°slam’ı yaÅŸamaya çalışan inanların kendilerini cinsel hayattan soyutlamaları düÅŸünülemez, bu bir nefsani ihtiyaçtır.

“Ä°slâm’da (evlenmemek ve evlilik içinde) cinsel hayattan çekilmek yoktur”

“Åžüphesiz Allah bizim için (cinsel hayattan çekilmek olan) ruhbaniyeti, evliliÄŸi ihtiva eden ve kolaylığı içeren Ä°slâm Åžerîatı ile deÄŸiÅŸtirdi.”

 “Her ümmetin bir ruhbanlığı vardır. Benim ümmetimin ruhbanlığı ise Allah yolunda cihaddır.”

“Kendinize hayatı zorlaÅŸtırmayınız ki, size de zorlaÅŸtırılmasın. Ä°ÅŸte tarihî toplumlardan biri olan Hristiyanlar. Onlar ruhbanlığa yönelerek hayatı kendilerine zorlaÅŸtırınca yaÅŸam da onlara zorlaÅŸtırıldı. Ä°ÅŸte onların uydurdukları ruhbanlığın kalıntıları manastırlarda görülüyor. Allah, onlarla ilgili olarak ÅŸöyle buyurur:  [4]

“Biz onlara ruhbanlığı emretmedik. Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla onu kendileri uydurdu. Ama sonra ona gereÄŸi gibi uymadılar…” [5]

Bu söylemlerimiz sınırsız bir cinsel yaÅŸamımız olacağı anlamı taşımamalıdır. Sadece bizim koyduÄŸumuz yasaklara ihtiyaç yoktur. Zaten Kur’ân ve Sünnet cinsel hayatımızla alakalı olarak bazı emir ve yasaklar getirmiÅŸtir. Bunlar;

Cinsel arzuyla yani ÅŸehvetle bakmak, evlenilebilecek bir kadın/erkekle bir arada yalnız kalmak, flört, cinsel duyguları uyarıcı musiki, zina, homoseksüellik, sevicilik, hayvanlarla cinsel temas, vücudun erotik bölgelerini ve örtülmesi gereken yerlerini açığa vurmak, kadın ticareti, zina ve eÅŸcinsellik iftirası, cünüplük sonrasında gusül abdestini bir namaz vaktini aÅŸacak ÅŸekilde ertelemek, hadımlaÅŸtırmak, kısırlaÅŸmak, eÅŸlerle de olsa âdet ve lohusalık günlerinde cinsel iliÅŸki, zevceye/eÅŸe arka organdan temas, dînî ve tıbbî bir mazeret olmaksızın kocanın cinsel arzularına karşı çıkmak, eÅŸ olan kadını ihmal etmek, eÅŸin hakları ve özgürlüklerini kısıtlayıcı cinsel kıskançlık ve oral iliÅŸki vs…dir.

Cenab-ı Zül Celal Hz.leri cinsel hayatımızı helalinden karşıladığımızda buna karşılık mükâfatlar vermiÅŸtir.

Sahâbî Ebû Zer (ra) anlatıyor.

Allah’ın Resûlü ÅŸöyle buyurdu:

“Sübhânallah” ÅŸeklindeki her bir tesbihde, “Elhamdülillah” ÅŸeklindeki her bir hamdde, “Allahü Ekber” ÅŸeklindeki her bir tekbirde,  “La ilahe illellah” ÅŸeklindeki her bir tehlilde, her bir Hakk’a çağırmada ve her bir bâtıldan sakındırmada sadaka/hayır sevabı vardır.

(Bunlar bir tarafa) sizden birinizin eÅŸi ile cinsî münâsebette bulunmasında bile sadaka sevabı vardır.

Ashab‐ı Kirâm hayret ve de merakla sordular:

‐ Ya Resûlallah! Bizden biri cinsel arzularını tatmin eder de, bu sebeple ona nasıl sevap verilir?

Pek tabîi ki verilir. Ya sizlerden biri zinâ yapacak olsaydı, yaptığı zinâdan ötürü günaha girmeyecek miydi? Buna ne dersiniz? Bunun gibi, nikâhlı eÅŸiyle tatmin bulduÄŸu zaman da kendisine sevap verilir. [6]

“Allah, kiÅŸinin karısıyla seviÅŸmesi; cinsel iliÅŸkide bulunmasından hoÅŸnut olur. Onlara bu sebeple sevap verir ve onlar için helâl rızık yaratır.” [7]

Cinsel iliÅŸkininde belli bir adabı belli bir ölçüsü vardır. Bu ölçüleri sırasıyla paylaÅŸmak gerekirse;

§     Vücudu ve DiÅŸleri Temiz Tutmak

“Allah temizlik hususunda titizlik gösterenleri sever.” [8]

EÅŸler vücut ve diÅŸ temizliÄŸine dikkat etmeleri gerekir ki bir birlerinden tiksinmesinler. Hayatımızın her alanında temiz olmamız lazımdır.

Peygamber Efendimiz (sav);

“Gücünüz yettiÄŸince temiz olmaya çalışınız. Allah, Ä°slâm Dinini temizlik üzerine kurmuÅŸtur. Cennet’e de ancak tertemiz olanlar girecektir.” [9]

Vücut temizliÄŸinin yanında diÅŸ temizliÄŸi de çok önemlidir. Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri diÅŸ saÄŸlığına çok önem vermemiz gerektiÄŸini defaten bizlere tavsiye etmiÅŸtir.

Allah’ın Resulünün (sav) diÅŸ temizliÄŸi ile ilgili hadisleri gerçekten pek çoktur. O, diÅŸ temizliÄŸinin Allah’ın rızasına erdirici olduÄŸunu bildirmiÅŸ, yemeklerden sonra diÅŸlerini temizleyenleri “güzel kullar” olarak vasıflamış, sararmış diÅŸlerle huzuruna çıkan sahâbîlerini de kınamıştır. Ä°lk müminleri daima ÅŸöyle  teÅŸvik buyurmuÅŸtur:

“EÄŸer ümmetime; (bana inananlara) ağır geleceÄŸi endiÅŸesini taşımasaydım öÄŸütlemekle yetinmez her namaz için (abdest alırken) mutlaka (misvak kullanarak) diÅŸlerini temizlemelerini emrederdim.” Buyurmaktadır.

EÅŸler cimadan evvel hem ağız hem vücut temizliÄŸine dikkat etmelidirler. Bu her iki cins içinde geçerlidir. Yani hem kadın hem erkek buna riayet etmelidir.

§     Süslenmek

Vücut temizliÄŸinin yanında kiÅŸisel bakımımıza da önem vermeliyiz.

Peygamber Efendimiz (sav);

“Saçı olan kiÅŸi (temizleyerek ve tarayarak) bakımını iyi yapsın.”[10]

“Evlerinize gitmek üzere gece baskını yaparcasına acele etmeyiniz. Saçları dağınık olan kadının taranması, kocası seferde olduÄŸu için temizliÄŸini yapmamış kadın da (koltuk altı ve) etek temizliÄŸini yapması için onlara bir süre tanıyınız.” [11]

Elbisenizi yıkayınız. Saçlarınızı düzeltiniz. DiÅŸlerinizi misvaklayınız. Tertemiz olmaya ve güzelleÅŸmeye çalışınız. Zira tarihi dönemlerde Ä°srail oÄŸullarının bazıları böyle yapmadığı için kadınlarından bir kısmı zinaya düÅŸtüler.[12]

Kadınlar yalnızca kocaları için süslenmeleri gerekmektedir. Peygamber Efendimiz (sav);

 “Kocasının dışındakiler için süslenen kadın, Kıyamet Günü’nde nuru olmayan bir karanlık gibi olacaktır.” [13]

MesleÄŸinin kadınları kocaları için süslemek olduÄŸunu söyleyen ve mesleÄŸine devam edip edemeyeceÄŸini soran kadına sevgili Peygamberimiz, “Onları kocaları için süsle.” cevabını vermiÅŸtir.

Bu hadisi yanlış yorumlamamakta fayda vardır. Bu kadının sokakta da süslenmiÅŸ halde gezebileceÄŸi anlamı taşımaz. Süslenme sadece ev ortamında ve yalnızca koca için yapılmalıdır.

§     HoÅŸ Kokularla Kokulanmak

Allah’ın Resûlü’nün vücudu ve teri pek güzel kokardı. Böyle iken O, güzel kokular kullanır, kullanılmasını da teÅŸvik buyururdu.

“Dünyanızdan bana kadınlar ve güzel kokular sevdirildi. MutluluÄŸun doruÄŸuna da namazda erdirildim.”

Allah’ın Resulü güzel koku kullandığı gibi, mü’min erkekleri de kullanmaya teÅŸvik buyururdu. Cuma ve bayram namazlarına gelindiÄŸinde ve böylesine topluluklara iÅŸtirak edildiÄŸinde mü’min erkeklerin güzel kokular sürünmesi sünnettir. Güzel koku kullanımında erkekler için bir tek yasaklayıcı ölçü konulmuÅŸtur.

Yâla b. Mürre (ra) anlatıyor.

Allah’ın Resulü Yâla’nın yüzünde rengi belirgin bir koku görünce ona sordu:

‐ EÅŸin var mı? (Bu koku sana karından mı bulaÅŸtı?)

‐ Hayır yok, Ya Resulallah!

‐ Git, hemen bu kokuyu yıka. Hemen git, git onu yıka, sakın ha bir daha da böyle rengi belirgin bir koku sürünme.[14]

Hanımlar süslenme bahsinde olduÄŸu gibi güzel koku sürünme konusunda da yalnızca eÅŸleri için kokulanmalı sokaklarda baÅŸka erkeklerin nazarını üzerlerine çekecek ÅŸekilde kokulanarak gezmemelidirler.

§     Ertelemek

Allah’ın Resulü:

Allah erteleyen kadına lanet etsin, buyurdu. Erteleyen kadın kim dir? diye sorulduğunda;

Erteleyen kadınlar, kocaları tarafından arzulanan fakat kocaları uyuyuncaya kadar onları bekletip oyalayanlardır. [15]

(Cinsel) Haceti için erkek karısını çağırdığı vakit kadın tandırın (ekmek fırının) başında bile olsa (bırakıp) kocasına gelsin.[16]

Rasulullah (sav) ÅŸöyle buyurdu:

“KiÅŸi hanımını (cinsel iliÅŸkiye girmek için) yataÄŸa çağırınca hanımı deve üzerinde bile olsa inip, kocasının bu (cinsel iliÅŸki) isteÄŸine cevap versin!” [17]

 “Erkek, karısını yatağına çağırdığı zaman gelemekte (çekingen davranıp) diretirse, sabaha erinceye kadar melekler o kadına lanet ederler. [18]

“ Hiçbir kadına nefsini kocasına sunmadan uyuması helal deÄŸildir.” Diye buyurunca Peygamberimize, Abdullah b. Ömer sordu;

-Kadın nefsini nasıl sunar?

Peygamberimiz (sav) ÅŸöyle cevap verdi;

-Elbisesini çıkarır. Kocası ile beraber aynı yataÄŸa girer, tenini tenine dokundurur. Böyle yaptığı zaman nefsini sunmuÅŸ olur.”

§     Cinsî Münasebete BaÅŸlamadan Önce Besmele Çekmek

Her hayırlı iÅŸin başı besmeledir.  Peygamber Efendimiz (sav);

“Bismillahirrahmanirrahim ile baÅŸlanmayan her önemli iÅŸ eksiktir.”[19] BuyurmuÅŸtur.

Bu sebepten ötürü cinsi münasebete baÅŸlamadan evvel muhakkak besmele çekerek baÅŸlanmalıdır.

Allah Resulü;

“Cinsî münasebette bulunduÄŸun zaman besmele ile baÅŸla. Besmele ile baÅŸlarsan sevaplarını yazan vazifeli melekler cünüplükten gusül abdestini alıncaya kadar durmaksızın sana sevap yazarlar. Bu münasebetten bir çocuÄŸun olursa, bu çocuÄŸunun ve de bu çocuÄŸundan olacak torunlarının nefesleri sayısınca sana sevap yazılıp‐verilir.” [20]

“Müminlerden biri karısı ile cinsî münasebette bulunmak istediÄŸi zaman: ”Bismillah, Allah’ım! Bizi Åžeytan’dan, Åžeytan’ı da bize vereceÄŸin çocuktan uzaklaÅŸtır.” ÅŸeklinde dua eder ve sonra onlara bu münasebet sebebiyle bir çocuk verilirse, Åžeytan o çocuÄŸa ebediyen zarar veremez.” [21] buyurmuÅŸtur.

§     Cinsî Münasebet Öncesi SeviÅŸmek

Cinsel iliÅŸkinin tatmine erdirici olabilmesi için iliÅŸkiden önce seviÅŸilmesi önemlidir.

Cenab-ı Zül Celal Hz.leri;

Kadınlarınız sizin için bir tarladır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendiniz için önceden (uygun davranışlarla) hazırlık yapın. Allah'tan korkun, biliniz ki siz O'na kavuÅŸacaksınız. (Yâ Muhammed!) müminleri müjdele! [22]

Peygamber Efendimiz (sav);

“Üç ÅŸey cefadandır [23]; KiÅŸinin dostluk kurduÄŸu kimsenin kiÅŸisel özelliklerini bilmemesi, kendisi için ziyafet hazırlayan din kardeÅŸinin davetine katılmaması ve kiÅŸinin fısıldaÅŸmaksızın, sarmaÅŸ‐dolaÅŸ olup eÄŸlenmeksizin eÅŸi ile cinsî münasebette bulunması; eÅŸi orgazm olmadan (boÅŸalmadan) boÅŸalıp iÅŸini bitirmesidir.”

“Sizden hiçbiriniz eÅŸiyle hayvanlar gibi (seviÅŸmeksizin) birleÅŸmesin.”[24]

“Hiçbiriniz eÅŸiyle hayvanlar gibi seviÅŸmeksizin cinsî münâsebette bulunmasın. Arada bir elçi bulunsun.

Soruldu:

‐ Ya Resulallah! Sözünü ettiÄŸiniz elçi nedir?

‐ AÅŸk fısıltıları ve öpüÅŸmedir. [25]

“Hanımınızla temaz etmeden önce yatakta ÅŸakalaşın, seviÅŸin. Hayvanlar gibi hemen yüklenmeyin.” [26]

§     Cinsi Münasebet

Üreme organından olmak ÅŸartıyla, eÅŸler diledikleri gibi birleÅŸebilirler. Bu onların seçimine baÄŸlıdır.

Ömer b. Hattab Allah’ın Resûlü’ne geldi ve ÅŸöyle dedi:

-Mahvoldum Ya Resûlallah!

-Seni mahveden nedir?

-Ya Resulallah! Üreme organından fakat arkadan yaklaÅŸarak karımla iliÅŸkide bulundum.

Hz. Peygamber ona bir cevap vermedi. Bu sırada Bakara Suresi’nin 223. ayeti Allah’ın Resûlü’ne vahyedildi:

“Kadınlarınız sizin tarlanız; ekim alanınızdır. O halde ürün alacağınız organdan dilediÄŸiniz gibi iliÅŸkiye girin. Nefisleriniz için (besmeleyi, duayı ve seviÅŸmeyi) öne alın. Allah’ın emirleri ve yasaklarına aykırılıktan korunun. Onun huzuruna varacağınızı da bilin. (Ey Peygamber! Âdet hali teması ve ters yol iliÅŸkisi gibi haramlardan kaçınan) müminleri müjdele.”

Bu âyeti tebliÄŸ ettikten sonra Allah’ın Resulü bütün müminlere yönelik olarak ÅŸöyle buyurdu:

Önden veya arkadan yaklaÅŸarak fakat mutlaka döl yatağından cinsî temasta bulun. Arka organdan (anüs) ve âdet gören eÅŸinle cinsi münasebette bulunmaktan sakın [27]

Peygamberimiz’in eÅŸlerinden Ümmü Seleme (r. anha) anlatıyor.

Medine’li mü’minler olan Ensar’ın erkekleri arkadan yaklaÅŸarak fakat üreme organından cinsel iliÅŸkide bulunuyorlardı.

Yahûdiler de ÅŸöyle deyip duruyorlardı:

“Karısına arkadan yaklaÅŸarak önden temas eden kiÅŸinin çocuÄŸu ÅŸaşı olur.”

Muhâcirler hicret ederek Mekke’den Medine’ye geldiklerinde Ensar’ın kadınlarıyla evlendiler. Kadınlarına arkadan yaklaÅŸarak münasebette bulundular. Fakat Yahudilerin sözlerinden etkilenen bir Ensar kadını kocasının bu ÅŸekilde yaklaÅŸmasına karşı koydu ve ona ÅŸöyle dedi:

Ä°yice bil ki ben Allah’ın Resûlü’ne giderek bu ÅŸekilde yaklaÅŸmanın sakıncası olup olmadığını öÄŸreninceye kadar, sen asla bu ÅŸekilde iliÅŸkide bulunmayacaksın.

Bu kadın kalktı, Ümmü Seleme’ye geldi ve durumu ona anlattı. Ümmü Seleme de ‘Allah’ın Resûlü gelinceye kadar otur’ diyerek kadını buyur etti. Allah’ın Resûlü gelince kadın O’na bizzat sormaktan utandı. (Ümmü Seleme’den sormasını rica ederek) dışarı çıktı. Ümmü Seleme sorunca, Allah’ın Resûlü “kadını çağır,” buyurdu. O da, kadını içeri aldı. Allah’ın Resûlü Bakara Sûresi’nin 223.âyetini ona okudu ve ÅŸöyle buyurdu:

‐ Üreme organından olmak ÅŸartıyla dilediÄŸi gibi yaklaÅŸabilir. [28]

Cinsi münasebette en önemli konulardan biri eÅŸlerin tatmin olmasıdır.  Peygamber Efendimiz (sav);

“Sizden biriniz karısıyla cinsî münasebette bulunduÄŸu zaman, onu tatmine/doyuma erdirecek ÅŸekilde seviÅŸsin. Karısı sükûnet bulmadan kendisi boÅŸaldığı zaman karısı orgazm oluncaya kadar (vücûdunu ayırmakta acele etmesin), eÅŸini de aceleye yöneltmesin.” [29]

§     Cinsi Münasebette Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

a)    Örtüsüz çıplaklık, cinsel organlara bakmak

“Biriniz eÅŸi ile iliÅŸkide bulunduÄŸu zaman örtünsün. Üzerine örtü almadığı zaman melekler utanarak çıkarlar. Åžeytanlar da hazır olurlar. Åžeytanlar hazırken yapılan iliÅŸkiden doÄŸacak çocuk üzerinde ise ÅŸeytanların ortaklığı olur.” [30]

“Biriniz eÅŸiyle cinsi münasebette bulunduÄŸu zaman eÅŸi ile kendisinin arkasını örtü alsın. (EÅŸler üzerlerine örtü almaksızın) büsbütün soyunmasınlar ki iki vahÅŸi eÅŸÅŸek gibi olmasınlar.” [31]

“Sizden biriniz eÅŸi veya (nikâhlı) cariyesiyle cinsî münasebette bulunduÄŸu zaman eÅŸinin cinsel organına bakmasın…” [32]  

Bu görme noksanlığına ve unutkanlığa sebep olur. Ä°htiyaç hâlinde ise karı koca birbirine tepeden tırnaÄŸa bakabilir.

b) Ä°liÅŸki sırasında çok konuÅŸmak,

“Kadınlarınızla cinsî münasebette bulunduÄŸunuzda çok konuÅŸmayın. Zira çok konuÅŸmadan ötürü (Sizlerde ve doÄŸacak çocuklarınızda) dilsizlik- kekemelik oluÅŸabilir.ʺ [33]  Ayrıca bu konuÅŸmalar, cima zevkini kısar ve tatsızlık doÄŸurur.

c)Korunma tedbirlerine baÅŸvurmak.

“Korunma”, hadis ve fıkıh kitaplarımızda “azil” olarak geçmektedir. Azil; çocuk olmaması için rahmin dışına boÅŸalmaktır.

Müslüman, çoÄŸalmayı, Ümmet’in sayısını ve gücünü artırmayı gaye edinmelidir. Çocuk sayısı diye bir sayıyı kabul edemeyiz. Allah Teâlâ ne kadar yaratırsa o kadar, dememiz uygun düÅŸer. Bunun yanında hamileliÄŸi engellemeyi mübah kılan durumlar da olabilir.

Çocuk, erkek ve kadının ortak hakkıdır. EÅŸlerden ikisinin de aynı anda rızası olmadan bir engelleme yapılamaz. Bu rıza da erkek ve kadının payı eÅŸittir. En tabii engelleme ‘dışarı boÅŸalma’ yöntemidir. Ashabı kiramdan Cabir bin Abdullah radıyallahu anh diyor ki:

‘Kur’an’ın indiÄŸi günlerde biz, dışarı boÅŸalma yapardık. [34]  Bundan anlaşılıyor Azil için kesin bir hüküm konmamıştır.

Yine Câbir (ra) ÅŸöyle demiÅŸtir:

"Biz Resulullah (sav) devrinde, Kur'an inerken azil yapıyorduk. Eğer ondan bir şey yasak edilecek olsa bizi Kur'an nehyederdi." [35]

Müslim'in rivayetinde "Bu, Resulullah'ın kulağına vardı, fakat bizi ondan nehyetmedi" ilâvesi vardır.

Bu dışarı boÅŸalma yönteminde de erkek ve kadının rızası olmalıdır. ErkeÄŸin dışarı boÅŸalma arzusu, kadının zevkini ve çocuk arzusunu engelleme düzeyinde olamaz. BoÅŸalma anında meniyi dışarı atmak, kadının rızasıyla olursa mubah, ondan izinsiz yapılırsa mekruhtur.

“Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed, onayı alınmaksızın hür kadına azil yapılmasını (rahimin dışına boÅŸanılmasını) yasakladı.” [36]

Åžu da unutulmamalıdır, Allah yaratmayı takdir ettiyse buna hiçbir ÅŸey engel olamaz. Ayeti Kerimede Cenab-ı Zül Celal Hz.leri;

“Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O, dilediÄŸini yaratır. DilediÄŸin ekız çocuklarını verir, dilediÄŸine de erkek çocukları verir. Yahut onlara erkekli diÅŸili çift verir. DilediÄŸini de kısır yapar. Åžüphesiz O, her ÅŸeyi bilendir ve her ÅŸeye gücü yetendir.” [37]

Câbir (ra)'den ÅŸöyle dediÄŸi nakledilmiÅŸtir:

"Bizim cariyelerimiz vardı ve onlardan azil yapıyorduk. Yahudiler, iÅŸte küçük mev'ûde yani çocuÄŸu diri diri topraÄŸa gömme budur, dediler. Bunun üzerine mesele Resulullah (sav)'a soruldu:

"Yahudiler yalan söylemiÅŸ, eÄŸer Allah onu yaratmak istese onu sen reddedemezdin." buyurdular. [38]

Câbir b. Abdullah (ra) anlatıyor.

Bir adam geldi de Allah’ın Resulüne ÅŸöyle deyiverdi:

Ya Resûlallah! Beraber yaÅŸadığım bir câriyem var. Ona azil yapıyorum. Ne buyurursunuz?

‐ Azil yapman Allah’ın yaratılmasını dilediÄŸi canın vücûda gelmesini hiç ÅŸüphesiz engellemez.

Bu cevabı alan adam gitti ve bir süre sonra gelerek ÅŸöyle dedi:

‐ Ya Resûlallah! Size azil yaptığımı söylediÄŸim câriye gebe kaldı.

Allah’ın Resûlü (daima gerçeÄŸi dile getirdiÄŸini açıklamak için) ÅŸöyle buyurdu:

‐ Ben Allah’ın kuluyum ve O’nun elçisiyim.[39]

 d) Cafer-i Sadık (a.s) ÅŸöyle buyuruyor: ‘...(Erkek) Yüzü ve arkası kıbleye doÄŸru olduÄŸu halde iliÅŸkiye girmemelidir.[40]

§     Cinsi Münasebetin Zamanı

Cafer-i Sadık (a.s) ÅŸöyle buyuruyor: ‘Ayın başında, ortasında ve sonunda cinsel iliÅŸkiye girme, aksi takdirde çocuk düÅŸüklüÄŸüne neden olur ve dünyaya çocuk gelecek olsa deli ya da sara hastalığına tutulabilir...[41]

“ Kim Cuma günü cinsel temasta bulunup guslederse ve erkenden namaza çıkar da bir ÅŸeye binmeden yaya gider, imama yakın bir yerde oturur, dinlemeye çalışır, boÅŸ anlamsız söz ve davranışta bulunmazsa, attığı her adım karşılığında bir yılın oruç ve namaz ecri vardır. [42]

§     Hamilelik ve Hastalık Gibi Özel Durumlarda Cinsi Münasebet

HamileliÄŸin devamı süresince iliÅŸkide bulunmak helâldir. Çünkü doÄŸum öncesinde iliÅŸkiyi yasaklayan açık bir ilahi buyruk yoktur.

Evlilik hukukunun gereÄŸi olduÄŸu için eÅŸlerin birbirlerinin cinsel arzularına saygı duymaları görevleridir. Özellikle kadın kocasının arzularına icabet etmesi farz görevdir.

“Kadınlarınızla ay hallerinde cinsel iliÅŸkide bulunmayınız. Ancak cinsel iliÅŸkiye girmeme koÅŸuluyla dilediÄŸiniz ÅŸekilde seviÅŸebilirsiniz…” [43]

Bu konuda Abdullah Baba Hz.lerinin naklettiği olayı aktaralım inşallah;

Fiziksel ve zihinsel geliÅŸiminde aksaklıkları olan bir çocuÄŸu bana okutmaya getirdiler. ÇocuÄŸu hastanelere götürmüÅŸler. Milyonları harcamışlar ancak bir çözüm bulamamışlar. En sonunda bu sıkıntılara dayanamayıp anne ile babası boÅŸanmışlar. ÇocuÄŸun annesin yanında kardeÅŸi, babası ve diÄŸer akrabaları vardı. ÇocuÄŸu okudum ve kendilerine neler yapmaları gerektiÄŸini anlattım. Sonra çocuÄŸun annesine dönüp:

Allah (cc) bir hakkı için doÄŸru söyle. Hayızlı iken kocan sana yaklaÅŸtı mı? Diye sordum.

Kadın da cevaben:

EÅŸim mühendisti. Fakat inancı yoktur. SarhoÅŸtu ne hayız ne de nifaz dinlemedi, dedi.

Bende:

Ä°ÅŸte çocuÄŸunuz, bu sebepten dolayı anormal olmuÅŸ. Akraba evliliÄŸinden deÄŸil.  Cenab-ı Allah bebeÄŸi oluÅŸturan genlere öyle ilim vermiÅŸ ki, çocuÄŸun her bir uzvunu, mesela saÄŸ göz bebeÄŸini, annesinden ve babasından gelen hücreler birbirlerine karışıp oluÅŸtururlar.   Anneden gelen hücreler ve meni hücreleri döne döne birbirlerini bulurlar. Ä°ÅŸte genler meniyle beraber rahme geldiÄŸi zaman bu hayız kanı deÄŸerse çocukta anormallikler oluyor. Ya gözde, ya kulakta, ya vücutta ve yahut da vücudunun her tarafında anormallikler olur. Dedim.

Sevgili Peygamberimizin eÅŸlerinden Ümm‐ü Seleme annemiz de ÅŸöyle buyuruyor:

“Adetli eÅŸlerinden birini okÅŸamak isterse onun altlık edinip örtünmesini emreder sonra okÅŸardı.” [44]

Burada altlıktan kasıt kadının bel ile dizi arasını örten bir giysi ya da açılmayacak bir örtüdür.

Ay hali ve lohusalık dışında cinsel görevlerin ertelenmesini mazur gösterebilecek tek geçerli sebep ise hastalıktır. Ancak her hastalık ve her derece hastalık pek tabiîdir ki sebep gösterilemez. Peygamberimiz ’in, göz aÄŸrısını iliÅŸkiyi erteleyici bir sebep olarak deÄŸerlendirmesi, ölçü olarak alınabilir. [45]

§     Cinsi münasebet her iki cinsinde ihtiyacı ve her iki cinsinde hakkıdır.

 Allah Resulü kocasını bu konuda mahrum bırakan bir hanım sahabeyi uyardığı gibi hanımını mahrum bırakan bir erkek sahabeyi de uyarmıştır.

Ebu Saîd (ra) anlatıyor.

Bizler yanında bulunuyorken Allah’ın Resulüne bir kadın geldi ve ÅŸöylece ÅŸikâyette bulundu:

Yâ Resûlallah! Kocam Safvan b. Muattel namaz kıldığım zaman beni dövüyor. Oruç tuttuÄŸum zaman orucumu bozduruyor…

Allah’ın Resulü huzurunda bulunan Safvan’a karısının ÅŸikâyetlerine ne diyeceÄŸini sordu. Safvan da ÅŸöylece konuÅŸtu:

Karımın “namaz kıldığım zaman beni dövüyor” demesi doÄŸrudur. Ancak bir namazda iki sûre okuyor, ben de onun böyle iki uzun sûre okumasını men ettim; ama söz geçiremedim.

Allah’ın Resulü, Safvan’ın bu açıklaması üzerine ÅŸöyle buyurdu:

‐ Evet bir sûre de olsa namaz kılan kiÅŸi için kâfi gelirdi. Safvan cevaplandırmaya devam ederek ÅŸöyle dedi:

“Oruç tuttuÄŸum zaman orucumu bozduruyor” ÅŸeklindeki ÅŸikâyeti de gerçektir. Yâ Resûlallah! Karım nâfile oruçlara devam edip gidiyor. Ben ise genç bir adamım, (üstelik gece çalışıyorum, ) sabredemiyorum.

Safvan’ın bu sözleri üzerine Allah’ın Resûlü ÅŸöyle buyurdu:

Ramazan orucu dışında kadın ancak kocası ile anlaÅŸarak oruç tutabilir. [46]

Hz. ÂiÅŸe (ra) anlatıyor.

Osman b. Maz’ûn’un karısı Huveyle, güzel bir kadındı. Kocası için kınalanır, güzel kokular sürünür ve güzel de giyinirdi.

Bir gün dikkati çeken bir pejmürdelik içinde yanıma geldi. Allah’ın Resulü onu bu halde görünce, bana ÅŸöyle söylemekten kendini alamadı.

‐ Ya ÂiÅŸe! Huveyle’nin üstü başı ne periÅŸan bir halde böyle.

 Ä°ÅŸin iç yüzünü bildiÄŸim için ben de ÅŸöyle cevap verdim:

Ya Resulallah! Kocası kendisini ibadete verdiÄŸi ve karısıyla ilgilenmediÄŸi için o kocasız bir kadın gibidir. Bu sebeple üstüne başına bakmaz oldu. Kocası gibi o da gündüzleri oruç tutuyor, geceleri namaz kılıyor.

Bunu öÄŸrendikten sonra Allah’ın Resûlü Osman b. Maz’ûn’a haber saldı. Gelince de onu ÅŸöylece sorguya çekti:

Ya Osman! Benim sünnetime; öÄŸretilerim ve yaÅŸayışıma aykırı mı gidiyorsun?

‐ Asla Yâ Resûlallah! Allah’a yemin ederim ki, ancak ve ancak senin sünnetini izlemek istiyorum.

Ya Osman! Ben geceleri uyur ve de namaz kılarım. Bazı günler oruç tutarım. Bazı günlerde de tutmam. Kadınlarımla da cinsel iliÅŸkiye girerim. Ya Osman! Allah’ın azabına uÄŸramaktan kork. Åžüphesiz eÅŸinin üzerinde hakkı vardır. Misafirin, hatta bizzat kendi öz nefsinin bile senin üzerinde

hakkı vardır. Haklarını sâhiplerine verebilmen için gücünü koru. Bunun için de bazen oruç tut. bazen de tutma. Gecelerin bir kısmında da uyu…  [47]  

§  EÅŸler iliÅŸkiden hemen sonra yıkanmalı mıdır?

Allah’ın Resûlü ÅŸöyle buyurur:

“Cinsel organını yıka. Abdest al ve uyu.”[48]

“Biriniz eÅŸi ile cinsî temasda bulunduÄŸu zaman tekrarlamak isterse, (kendisi de karısı da cinsel organını yıkayıp) abdest alsın.” [49]

“Buna gerek var mıdır?” ÅŸeklinde sual yönelten bir sahâbîye Allah’ın Resûlü ÅŸöyle buyurmuÅŸtur:

Bu şekil daha temiz, daha sağlıklı ve daha hoşdur. [50]

Hz. ÂiÅŸe (ra) validemiz,

“Allah’ın Resulü (sav) cünüp olduÄŸu zaman eÄŸer uyumak isterse (cinsel organını yıkar) abdest alır veya teyemmüm ederdi.” [51]

Gudayf ibnu'l- Haris ÅŸöyle anlatıyor:

"Hz. ÂiÅŸe'ye:

"Resulullah (sav) cenabetten gecenin başında mı yıkanırdı, sonunda mı?" diye sordum.

Hz. ÂiÅŸe (ra) ÅŸöyle cevapladı: "Bazen başında, bazen de sonunda yıkanırdı."  Ben:

 "Allahuekber! Bu konuda geniÅŸlik veren Allah'a hamd olsun." dedim."  [52]

Bu delillere göre, cünüp olan kimsenin uyumadan önce abdest alması daha uygundur. Bu arada ÅŸunu da unutmadan söylemek gerekir. Bu uyuma iÅŸi namaz vaktinin geçirilmemesi ÅŸartına baÄŸlıdır.

§     Cünübün yemesi ve içmesi

 Cünüpken insanların yeme ve içmesinin nasıl olacağını yine Rasulullah (sav)'ın sünnetinden öÄŸrenelim. Rasulullah (sav), cünüpken yemek ve içmek istediÄŸinde ellerini yıkar ve sonra yer içerdi. [53]

"Peygamber (sav), cünüpken yemek yemek veya uyumak istediÄŸi zaman abdest alırdı." [54]

 Cünüp olan kimsenin yemek içmek için sadece ellerini yıkaması yeterlidir ancak abdest alması daha iyi olur.

§     Cinsi münasebet ile ilgili dinin koyduÄŸu yasaklar

Yezîd kızı Esma (r. anha) bizzat ÅŸahit olduÄŸu olayı ÅŸöyle anlatıyor.

Kıldırdığı bir namaz sonrasında Peygamberimiz çevresinde ayrı ayrı oturan erkekler ve kadınlara yerlerinden kalkmamalarını iÅŸaret etti. Suâli içeren bir üslûpla önce erkeklere sordu:

“Galiba içinizde kapısını kapatıp eÅŸiyle iliÅŸkiye girdikten sonra, karısı ile yaptıklarını açıklayan erkekler var?”

Sonra da kadınlara yönelerek sordu:

“Sizin içinizde de mi kocası ile yaptıklarını anlatan kadınlar var?”

Topluluktan bir cevap çıkmayınca ÅŸöyle dedim:

“Evet, var Ya Resûlallah! Allah’a yemin ederim ki erkekler de bu ÅŸekilde konuÅŸuyorlar. Kadınlar da böyle laflar ediyorlar.”

 Benim bu açıklamam üzerine, Allah’ın Resûlü, ardından gerekçesini açıklayarak ÅŸu talimatı verdi:

“Cinsel hayatınızı açığa vururcasına konuÅŸmayınız. Bu ÅŸekilde konuÅŸan erkek ve kadın, erkeÄŸi diÅŸisine rastlayan ve insanlar kendilerine bakıp dururken, erkeÄŸi diÅŸisinin iÅŸini bitiren erkek ve diÅŸi ÅŸeytan gibidir” [55]

Erzurumlu Ä°brahim Hakkı hazretleri Marifetname adlı kitabında ve bazı âdâb kitaplarında, cinsi münasebetin uygun olmadığı vakitlerden ve bu vakitlerin doÄŸacak çocuklar üzerindeki etkilerinden bahsedilmiÅŸtir. Bunlar dinî bakımdan uyulması gereken baÄŸlayıcı hükümlerden deÄŸildir. Fakat bahsedilen vakitlerin gözetilmesi zararlı olmaz, faydalı olur.

§     Tavsiye edilen vakitler:

Pazartesi, salı, perÅŸembe, cuma geceleri ve gündüz öÄŸleden önce,

§     Tavsiye edilmeyen vakitler:

•             Hafta içinde pazar gecesi ve çarÅŸamba gecesi,

•             Kameri aylarının birinci, onbeÅŸinci ve sonuncu geceleri,

•             Ramazan bayramı ve Kurban bayramı geceleri,

•             Berât gecesi, kandil geceleri,

•             Yola çıkılacak gece,

•             Gündüz öÄŸleden sonra,

Bunlar da bir tavsiyedir. Åžehvetlenip haram iÅŸlemek mesela yabancı kadında ÅŸehvetle bakma tehlikesi varsa mekruh olmaz. Bilakis beraber olmak lazım olur. Güne, zamana bakılmaz.

§     Münasip görülmeyen hâller

•             Zevcenin rızası yoksa

•             Abdesti sıkışıksa,

•             Taharetsizken yapılan cima,

•             Ayakta yapılan cima,

•             Baldızını ya da baÅŸka mahremini düÅŸünerek yapılan cima,

•             Fazla tok, hasta ve yorgun ise,  [56]

•             Çok soÄŸuk veya çok sıcaksa,

Cenab-ı Muhammed Mustafa (sav) Efendimizden Hz. Ali´ye Evlilik Üzerine Nasihatler

Bu menakıb çoÄŸu Müslümanın kendisinden bihaber olduÄŸu ilimlerden bahsetmektedir, Özellikle yeni evlenen ve evli olanların bu hadisi ÅŸerifleri hıfz (ezber) etmeleri kendilerini birçok sıkıntıdan kurtarıp dünya ve ahiret saadetine nail olmalarına vesile olacaktır.

Hazreti Fâtıma-tüz-zehrâ (ra) ile Hazreti Ali’nin (ra) nikâhları kıyıldığında Allah Resulü ’nün Hz. Ali efendimize ÅŸöyle vasiyet ettikleri buyurulmuÅŸtur.

Hazreti Alî (ra) rivayet etmiÅŸtir.

 Resûlullah (sav) buyurdular ki:

·       Yâ Alî! Gelini ilk hafta, yoÄŸurt yemekten, ayran içmekten, sirke ve ekÅŸi yemekten men’ et! Ben;  “Yâ Resûlallah! Neden ötürü bu ÅŸeyleri vermemem gerekir” diye sordum.

Resulullah (sav) buyurdular ki:

-Åžundan dolayı ki turÅŸu, yoÄŸurt ve ayran, rahîmde evlat olmasına mâni olur. Evde bir hasır olması, doÄŸurmayan kadından iyidir.

Ben dedim ki; “Yâ Rasulullah! Sirkenin illeti nedir? “

Resulullah (sav) buyurdular ki:

-Sirke yiyen kadının hayzı zahmetli olur ve temizliÄŸi uzar. EÄŸer Hak Sübhânehü ve teâlâ hazretleri bir evlâd verirse, doÄŸumu zor olur. Ammâ ekÅŸi elmâ yemek, hayz kanını keser. Onun ardından baÅŸka hastalık zuhûr eder.

Sonra Rasulullah (sav)   hazretleri buyurdular ki:

Ya Ali sana söyleyeceÄŸim vakitlerde ve söyleyeceÄŸim hallerde ehline(hanımına) yakınlaÅŸma!

·      Yâ Alî, ayın evvelinde, ortasında ve sonunda ehline yakın olma ki, o hanımda ve o evlâdta cüzzam ve dîvânelik (delilik) ve pislik olmasından korkulur.

·      Yâ Alî! Ehline asr (ikindi) namazından sonra yakın olma. EÄŸer Allah-ü tebâreke ve teâlâ bir evlâd nasîb ederse ahvel (ÅŸaşı) olur ve ÅŸeytân ÅŸaşı evlâda sevinir.

·      Yâ Alî! Ehline yakınlık (cima) ettiÄŸin vakit çok konuÅŸma ki, eÄŸer bir evlâd olursa, yiyici olur. Avret yerine bakma. Sohbet (cima) esnâsında gözünü yumma. Evlâda körlük getirir.

·      Yâ Alî! Kendi ehline bir baÅŸka kadının ÅŸehveti ile yakın olma ki, eÄŸer bir evlâd olur ise muhannes (kadına benzeyen erkek) olur. Kadınlara benzemeye çalışır.

·      Yâ Alî! Cünüb olduÄŸun zaman kat’i olarak Kur’ân-ı azîm-üÅŸ-ÅŸânı okumayasın ki, korkulur ki, gökten bir ateÅŸ inip, seni yakar. Cünüb hâlde (cima) etme. Senin bir su kabın, ehlinin bir su kabı olsun. Ayrı ayrı su kapları ile temizleniniz. EÄŸer bir su kabından ikiniz yıkansanız, ÅŸehvet ÅŸehvet üzerine düÅŸer (tekrar cima ederseniz). Aranıza düÅŸmanlık düÅŸer. Korkulur ki, talâk ve iftirâka müncer olur.

·      Yâ Alî! Ä°kiniz de ayakta iken (cima) etmeyiniz, eÅŸekler böyle yapar. EÄŸer çocuk olur ise, döÅŸeÄŸe bevl (idrar) eder.

·      Yâ Alî! Ehlinle bayram geceleri buluÅŸma! EÄŸer çocuk olur ise altıparmağı veya dört parmağı olur.

·      Yâ Alî! Ehlinle meyve aÄŸacı altında buluÅŸma ki, eÄŸer çocuk olur ise kâtil olur, kan dökücü olur. Halka zulm eder.

·      Yâ Alî! Ay ışığında (Açık havada ay ışığının altında) ehline yakın olma. MeÄŸer bir yerde örtünülmüÅŸ olasın. EÄŸer bir çocuk olursa, fakirlikten ömür boyu kurtulamaz.

·      Yâ Alî! Ezân ile ikâmet arasında ehline yakın olma ki, eÄŸer bir çocuÄŸunuz olur ise, kan dökmeÄŸe hevesli olur.

·      Yâ Alî! Hanımın hâmile olduÄŸu zaman abdestsiz ona yakın olma. EÄŸer çocuk olursa kör gönüllü ve bahîl (cimri) elli olur.

·   Yâ Alî! Åžabanın ortasında, Berât gecesi ehline yakın olma, eÄŸer aranızda bir çocuk olursa, derisinde, tüylerinde ve yüzünde kötü niÅŸânlar olur.

·      Yâ Alî! Hanımına bacısının (baldızının) ÅŸehvetiyle yakınlık etme ki, eÄŸer bir çocuk olursa, hırsız olur ve halkın felâketi onun eli ile olur.

·      Yâ Alî! Ehline etrafında duvar olmayan damda yakın olma ki, eÄŸer aranızda bir çocuk olursa, münafık ve mürai, mübtedî’ (bid’at sahibi) ve kumarbaz olur.

 ·      Yâ Alî! Sefere çıkacağın gece ehline yakın olma ki, eÄŸer bir çocuk olursa, malını harâm yerlere harc edici olur. Sonra meâl-i ÅŸerîfi "Malını saçıp dağıtanlar, ÅŸeytânın kardeÅŸleridir" ayet-i kerimesini okudular.(Ä°srâ sûresi 27.ci âyet-i kerîmesi.)

·      Yâ Alî! Üç günlük seferden geldiÄŸin gecesi ehline yakınlık etme. Bir çocuk olursa zâlim olur.

·      Yâ Alî! Pazartesi gecesi ehline yakınlık edersen, aranızda bir çocuk olursa, hâfız-ı Kur’an olur. Allah-ü tebâreke ve Teâlâ Hazretleri’nin kısmetine râzı olur.

·      Yâ Alî! Salı gecesi ehline yakınlık edersen, çocuk hâsıl olursa, mü’min olur ve iyi huylu olur. Rahîm gönüllü (yumuÅŸak kalpli), cömert elli, yalandan, bühtândan ve gıybetten temizlenmiÅŸ dilli olur.

·      Yâ Alî! PerÅŸembe gecesi ehline yakınlık et ki, eÄŸer çocuk olur ise, hikmeti çok hakîm olur. Ve ilmi çok âlim olur ki, ilmi ile âmil olur. PerÅŸembe günü öÄŸleden evvel ehline yaklaÅŸsan, eÄŸer aranızda bir çocuk olursa, aslâ ÅŸeytân ona ölene kadar yaklaÅŸamaz. Dünyâda ve ahirette selamette olur. EÄŸer Cuma gecesi ehline yakınlık edersen, bir çocuk olur ise, Kâri-i Kur’ân olur. Veyâ hatip olur. Veyâ Vâiz olur. EÄŸer Cuma günü hanımına yakınlık edersen, bir çocuk olursa, âlim olur. Dindârlığı ile ma’rûf ve meÅŸhûr olur. EÄŸer Cuma gecesi îÅŸâ (yatsı) namazından bir saat sonra ehline yakınlık edersen, eÄŸer bir çocuk olursa, ebdallar (veliler) cümlesinden olur.

 ·      Yâ Alî! Ehline gecenin evvel sâatinde (başında) yakınlık etme ki, eÄŸer bir çocuk olursa câdı ve kâhin olur. Dünyâyı ahiret üzerine tercîh eder.

 Yâ Alî! Benim vasiyetlerimi ezberle ki, Allah-ü Teâlâ’nın izni ile sana fâide versin. [57]

Bu konularla alakalı daha fazla ve hayret verici bilgiye sahip olmamıza rağmen fitneye mahal verebilme ihtimaline karşı bizde mahfuz olması daha doğru olacaktır.

·         Hamilelik döneminde hanımların dikkat etmesi gereken hususlar

Salih, saÄŸlam karakterli, güzel ahlâklı ve dindar bir çocuÄŸa sahip olmak isteyen bir kiÅŸi öncelikle evlenirken tercihini doÄŸru yapmalıdır. EvlendiÄŸi insanın dindar ve güzel ahlâklı olmasına öncelik vermelidir.

Hz. Peygamber (sav) ÅŸöyle buyuruyor: "Evladınızı kimin rahminde büyüteceÄŸinize dikkat edin, çünkü ahlak nesilden nesile geçmektedir."

Evlilikten sonra ise hamilelikten çocuÄŸun doÄŸumuna kadar olan süre içinde alınması gereken bir kısım tedbirler vardır.

 Åžimdi hamile bir kadının, hamilelik süresince dikkat etmesi gereken hususları kısaca arz edelim:

1.Hamile kalmadan önce anne ve baba hamilelik döneminde ise anne bütün haramlardan uzak durmalıdırlar. Özellikle de haram olan yiyecek ve içeceklerden, hatta en iyisi ÅŸüpheli olanlardan da sakınmaktır. Yani çocuk daha anne karnındayken helâl ve temiz rızıkla beslenmelidir. Çocuk anne karnında teÅŸekkül etmeye baÅŸladığı ilk andan itibaren meÅŸru yollardan gıdasını almalıdır. Bunun için de ebeveyn, kazançlarının helâlinden olması hususunda son derece hassas olacak, alışveriÅŸ yaptıkları yerleri iyi seçecek ve dinin haram kıldığı hiçbir maddenin evlerine girmesine fırsat tanımayacaklardır. Haram yiyecek çocuÄŸun oluÅŸumuna negatif etki bırakmaktadır

AÅŸağıda anlatacağımız menkıbe çoÄŸumuzun malumudur ancak hatırlatmakta fayda telakki ediyoruz.

"Ä°stanbul'un Vefa semtinin ismi kendisinden kalan za­manın manevi erlerinden Åžeyh Vefa Hazretlerinin bir oÄŸlu vardı. Bu çocuk, o zaman henüz Ä°stanbul'a çeÅŸmeler yapılmadığı için evlere hayvan sırtında su taşıyan sakaların kırbalarını delerdi. (Kırba, eti yenen hayvanın derisinden tabak­lanarak elde edilen tulum) Hazreti Fatih Devri meÅŸayihlerinden olan Åžeyh Vefa Hazretlerinin çocuÄŸu bu kötü hareketini uzun zaman devam ettirdiÄŸi halde, sucular Åžeyhin hatırına çocuÄŸa bir ÅŸey demedikleri gibi, gelip durumu Hazreti Åžeyhe bile anlatmaya cesaret edemezlerdi."

"Sakalardan (Sucu) bir tanesi artık dayanamayıp durumu çocuÄŸun babasına açmaya karar verdi. Åžeyhin huzuruna gele­rek:

"Ya Åžeyh! Ne zamandan beri sizin çocuk bizim kırbalarımızı elindeki iÄŸne ile delmekte ve akan suları aÄŸzını dayayıp içmektedir. Biz bu zamana kadar bir ÅŸey söylemedik ama artık dayanılmaz oldu, siz bir tenbihte bulunsanız da çocuk bu halinden vazgeçse" dedi."

OÄŸlunun böyle çirkin bir iÅŸ yaptığını öÄŸrenen Åžeyh Vefa Hazretleri, çok üzüldü. Ne kadar kırbası delinen sucu varsa hepsini çağırıp zararlarını ödedi ve gönüllerini alarak "bir daha olmaz inÅŸallah, suç çocukta deÄŸil, mutlaka bizdedir. Ya anası bir hata iÅŸledi yahut bende bir kabahat var" diyerek sucu­ları gönderdikten sonra, hanımını çağırıp meseleyi anlattı:

“Hanım kabahat ya sende ya bende… iyi düÅŸün çocuÄŸa hamile iken veya emzikli iken haram bir ÅŸey yedin mi?" diye sordu. Åžeyhin hanımı gayr-i meÅŸru hiçbir ÅŸeyi yemediÄŸini yalnız, çocuÄŸa hamile iken komÅŸunun bahçesindeki nardan canı çektiÄŸini ve iÄŸne ile delerek bir damla emdiÄŸini söyleyince Åžeyh sevindi: "Elhamdülillah hastalık teÅŸhis edildi" diyerek gidip komÅŸudan helallik dilemesini ve ne isterse vermesini söyledi. Kadın gitti, evin kadınını buldu, durumu anlatıp hakkını helal etmesini rica etti. Narın sahibi: "Helalolsun komÅŸu, bir damla nar suyunun ne kıymeti olur, keÅŸke koparıp yeseydin" diyerek hakkını helal etti. Ve bu mesele hallolduktan sonra Hazreti Åžeyh oÄŸlunu çağırıp tenbih etmek lüzumunu bile hissetmedi. Hakikaten ondan sonra çocuk, deÄŸil elindeki iÄŸne ile sucuların kırbasını delmek, dönüp onlara bakmıyordu bile. Sucular “keÅŸke daha evvel durumu Åžeyhe anlatsaydık baksanıza Åžeyh OÄŸlunu terbiye etmiÅŸ" diyorlardı.

2.Anne diline hâkim olmalıdır, insanın en fazla iÅŸlediÄŸi günah dilledir, kesinlikle yalan konuÅŸmamalı, dedikodu yapmamalı, iftira ve töhmet gibi günahlardan kaçınmalıdır.

Hanım kardeÅŸlerimizden birisi Abdullah Baba Hz.lerine oÄŸlunun çok yaramaz olduÄŸundan yakınarak;

Efendim çocuÄŸumdan çok bizarım beni çok üzüyor, hiç rahat durmuyor bir dua etseniz de düzelse, deyince               Efendi Hz.leri:

Kızım senin çocuÄŸunu okumamıza gerek yok. ÇocuÄŸunun suçu yok, zira sen çocuÄŸun olmadan önce, baÅŸka bir ailenin çocuÄŸunu görüp; Aman canım! Benim böyle yaramaz çocuÄŸum olsa evden içeri sokmazdım diye konuÅŸtun mu? diye sorar.

O kadın cevaben:

Evet, Efendim, çocuÄŸum yokken bu ÅŸekilde konuÅŸurdum, der. Efendi Hz.leri:

Ä°ÅŸte kızım bir baÅŸkasını ayıplamandan dolayı başına bu hadise gelmiÅŸ. Peygamber (sav) Efendimizin hadisi ÅŸeriflerinde buyurduÄŸu gibi.    

“Bir kimse, bir mümin kardeÅŸini iÅŸlediÄŸi kusurdan dolayı ayıplar ise, aynı hatayı iÅŸleyip de rüsva olmadan dünyadan çıkmaz.”             

 Åžimdi sen evine git Allah-ü Teâlâ Hz.lerine dua ve niyazda bulunup tövbe et. Ä°nÅŸallah bu sıkıntını alır”. buyururlar.

Ve aradan bir müddet geçtikten sonra kadıncağız Efendi Hz.lerinin yanına gelerek, çocuÄŸunun eski halinin deÄŸiÅŸtiÄŸini belirtmiÅŸ ve memnuniyet ile oradan dua ederek ayrılmıştır.

3.Kalben ve ruhen Allah'a tam bir inancı olmalı, öncelikle usul-i dinini iyice öÄŸrenip aklıyla kabul etmeli, fıkhi hükümleri eksiksiz yerine getirmeli namazında ve diÄŸer ibadetlerinde hassas davranmalı ve ahlaki yönden kendisini geliÅŸtirip, maneviyatını güçlendirmelidir. Allah’ın emir ve yasaklarına karşı hassasiyet göstermelidir.

Abdullah Baba Hz.lerinin bizlere naklettiği ibretlik olayı sizlerle de paylaşmak isteriz;

Bir gün Kayseri’ye gittim. Orada bir ihvanımızın evinde sohbet ettikten sonra bir kardeÅŸimiz bana gelerek:

Efendim, burada profesör doktor olan bir beyefendi sizinle mühim bir konu hakkında görüÅŸmek istiyor, dedi.

Ä°nÅŸallah görüÅŸelim evladım, dedim

Yanına gittiÄŸimizde bize ÅŸöyle dedi;

Burada bir bayan öÄŸretmen var. Bu kadının bir çocuÄŸu dünyaya geldi. ÇocuÄŸun gözleri ve vücudu kıllı, arkasında da kuyruÄŸu var. Çocuk tıpkı bir maymun ÅŸeklinde. Biz burada çok araÅŸtırmalar yaptık. Fakat bir neticeye varamadık, bunun hikmeti nedir? Kadın acaba bir maymun ile birleÅŸti de bu çocuk, bu ÅŸekilde mi? dünyaya geldi. Bunun sebebi hikmeti nedir?

Bizde âcizane manen sorduk; “ Kadının kocası vefat etmiÅŸ. Bu kadın kocası razı olmadığı halde hamile iken sinemaya gidiyor ve orada bir maymun filmine bakıyor. Cenabı Allah’ta ibret olsun diye bu çocuÄŸu maymun suretinde yaratmış” dedim.

Doktor hemen eline kalemi aldı ve rapor yazdı.

Devamında da bize dönerek;

Allah sizden razı olsun bu güne kadar çözülmemiÅŸ bir mevzuu çözdünüz. Demek ki; Bunun gibi ÅŸekli sureti deÄŸiÅŸik dünyaya gelen çocuklar akraba evliliÄŸinden meydana gelmiyor. Allah-ü Teâlâ Hz.lerinin emirlerine karşı gelmekten oluyor. Dedi

ÇocuÄŸun güzel veya çirkin oluÅŸuna te'sîr eden âmillere geniÅŸçe yer veren ib-nu'l-Kayyîm'in bir kısım îzâhlarını burada kaydetmeyi uygun gördük: Der ki:

-ÇocuÄŸun çirkin veya güzel olmasının sebepleri meyânında ÅŸunu da zikredebiliriz: “Anne ve babanın ve bilhassa annenin gerek cinsî temas sırasında ve gerekse ceninin yaratılması zamanına kadar geçen müddet içerisinde gördüÄŸü, müÅŸahede ettiÄŸi, hatırından geçirdiÄŸi, muhabbet ve sevgi duyarak özlediÄŸi kimseleri fikrinden geçirmesidir. Tefekkür ve sevginin uzaması ceninin zihinde yer eden bu ÅŸahıslara benzemesine sebebiyet verir. Zira tabiat nakledicidir. Ä°nsan tabiatının bu husustaki istîdâd ve kabulü herkesin bildiÄŸi bir keyfiyettir. (...)

Etibbâ [58] derler ki: «Hâmile kadının ayva ve elma üzerindeki idmanı, çocuÄŸun yüzünün güzel olmasına, renginin saflaÅŸmasına sebep olur.” Yine onlar, hamilenin çirkin suretleri, pis renkleri seyretmesini, tenhâ dar evlerde kalmasını hoÅŸ görmemiÅŸler, bütün bunların cenine te'sîr edeceÄŸini söylemiÅŸlerdir. [59]

KardeÅŸlerimizden birinin üç kız evladı vardı. Bir gün evlatlarından yakınırken ilk iki kızı ile son kızının farklı olduÄŸunu bununda sebebinin ilk ikisini dünyaya getirdiÄŸi dönemlerde Allah ile arasının pek olmadığını namazdan niyazdan bir haber olduÄŸunu oysa üçüncü evladının hamileliÄŸi döneminde namaz zikir, Kuran ile meÅŸgul olduÄŸunu söylemiÅŸti. Hatta “Hocam o derviÅŸ oldu da bize de o vesile oldu”  diyerek islami terbiyenin anne karnında baÅŸladığının güzel bir örneÄŸini bizlere vermiÅŸlerdir.

Hamile bir annenin, ruhî ve psikolojik durumu çocuÄŸun geliÅŸiminde önemli bir etkiye sahiptir. Konuyla ilgili ÅŸu tespitler oldukça çarpıcıdır: “Fransa’da birbirini teyit eden muhtelif araÅŸtırmalara göre asabî ruhî hastalıklar servisine düÅŸen çocukların % 50’sinin alkolik ailelerden geldiÄŸi, keza çeÅŸitli suçlardan mahkemelik olan çocukların babalarının % 50’sinin alkolik olduÄŸu, bu ailelerden gelen çocuklarda % 34 nispetinde aile, okul ve içtimaî muhitlere uyum bozuklukları tespit edildiÄŸi ifade edilmektedir.

Ayrıca, ÅŸunu da belirtelim ki çocuÄŸun, anne karnında iken yedinci aydan itibaren dış tesirlere karşı hassasiyet kazanıp, aksü’l-amellerde bulunduÄŸuna ve mesela sese karşı hareketlerini artırdığına dair klinik çalışmalara dayanılarak “cenin devrinde öÄŸrenme” den bahsedilmektedir.” [60]



[1] Kalem Suresi, 4.

[2] Rum Suresi 21

[3] Müsned 6/377, M. Zevâid 2//268

[4] KeÅŸfül‐Hafa Hn. 3154, Ä°. Kesir

[5] Hadid 27

[6] Müslim Zekât 53, M. Mesâbih Hn. 1898, Müsned 5/167‐8.

[7] M.K.Ummal 6/389.

[8] (Tevbe, 108)

[9] el‐Camiüs‐SaÄŸir 1/33.

[10] Ebû Davûd Tereccül Babün Fî Ä°slâhış‐Sa’ri

[11] Buhârî Nikâh 121 (6/161) M. Mesâbih Hn. 3088

[12] el‐Camiüs‐SaÄŸîr 1/48

[13] Tirmizî. Redâ 13

[14] M. Mesâbîh Hn. 4440.

[15] M. Zevaid 4/281 el Metalibül Aliyatü 2/26-7

[16] Tirmizi

[17] Bezzar 2/181, Ä°bni Mace 1853, Albânî Sahihu’l-Cami 547

[18] Buhari c6 s 1507

[19] el‐Camiüs‐SaÄŸîr Küllü emrin… (2/92)

[20] Levâmiül‐Ukûl 4/627

[21] Ä°. Mâce Ter. ve Åžerhi 5/360, S. Müslim Ter. ve Åžerhi 7/319.

[22] Bakara Suresi 223

[23] Cefa: kiÅŸiye pek ağır gelen, sevgiyi gideren üzücü davranışlar

[24] Feyzül‐Kadîr Hn. 6536 (5/90)

[25] Levâmiül‐Ukûl 4/627

[26] Feyzül‐Kadîr V/90

[27] Tirmizî Tefsîril‐Kur’ân Hn. 2984

[28] Muhtasar Ä°. Kesîr Bakara 233. Ayrıca bak. el‐Lü’lüü vel‐Mercan K. Nikâh B. 16.

[29] Buhârî‐Müslim’den Feyzül‐Kadir 1/325, (Hn. 548‐9) M. Zevâid 4/295.

[30] Taberanî M. K. Ummal 6/414, 4/293.

[31] M. Kenzül Ummal 6/414

[32] Feyzü’l‐Kadîr 1/326.

[33] Feyzül‐Kadîr Hn. 552

[34] Buharî, Nikâh, 99

[35] Buhârî, Kader, 4

[36] Ä°. Mâce Nikâh 30

[37] Åžûrâ Suresi 49‐50:

[38] Ebû Dâvûd, Nikâh, 48; Nesaî, Nikâh, 55; Ahmed b. Hanbel, III/22, 49, 51

[39] 12 Müslim Nikâh Bab‐u Hükmi’l‐Azili, et‐Tac 2/310

[40] Hilyetü’l Muttakin

[41] Hilyetü’l Muttakin

[42] Ebu Davud, Nesai

[43] Ä°. Kesir Bakara 222

[44] Ebu Dâvûd Nikâh 46

[45] Zâdül‐Meâd Faslün Fî Hedyihi Fî ‘Ä°lacir‐Remed

[46] Ebû Davûd’dan M. Mesâbih Hn. 3269. Hadîs özetlenmiÅŸtir.

[47] M. Zevâid 4/301.Benzeri bir hadîs için bak.Küleynî, Fürrûü’l‐Kâfî Nikâh

[48] Nesâi 1/75, Buharî Äžüsl 27

[49] el‐Camiüs‐SaÄŸir 1/15.

[50] Ebû Davûd Tahâret 86 (Hn. 219)

[51] Levâmiul‐Ukûl 5/437‐8.

[52] Buhârî, Gusl 25, 27; Müslim, Hayz 21; Ebu Dâvud, Tah3aret 88, 90, Salât 343; Tirmizî, Taharet 87; Nesâî, Taharet 163, 164,165, Gusl 4, 5; Muvatta, Taharet 77

[53] Nesâî, Taharet 163-166

[54] Nesâî, Taharet 163

[55]M. Zevâid 4/294, Ebû Davûd Nikâh 49. (Rivâyetler birleÅŸtirilmiÅŸtir.) Bu gibi çirkin eylemleri, “…Çirkinlilere yaklaÅŸmayınız…” anlamındaki âyet çizgisinde haram bir eylem olarak niteleyebiliriz. Bak. En’âm 151.

[56] Semerkandî'de: “ Temas tok karına olur da kadın hâmile kalırsa çocuk, ağır ruhlu, ağırcanlı olur; karnı dolu deÄŸilse, çocuk, hafîf ruhlu, hafif canlı olur» kaydedilmektedir.

[57] Dört Büyük Halife kitabı, 10. menkibe, Sayfa 253

[58] Doktorlar, hekimler

[59] İbnul Kayyım, Tuhfe, s.170-171

[60] Ä°brahim Canan, Hz. Peygamber’in (sav) Sünnetinde Terbiye, s. 97-98.




Okunma Sayýsý : 18607

Soru Tarihi: 10/15/2016

Yorumlar
hüseyin alper özer

böylesine önemli bilgilere her evlenmeyi düÅŸünen çiftin ulaÅŸmasını saÄŸlamalıyız, Allah sizlerden de razı olsun inÅŸallah, bir kitapcık ÅŸeklinde bastırılıp dağıtılmasında da fayda görüyorum

LEVENT AKSAKALLI

Allah razı olsun sizlerin sayesinde çok önemli olan konuları öÄŸreniyoruz teÅŸekkür ederim

Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *