Sayfa Yükleniyor

Abdullah Baba Hz.lerinin 15. Vuslat Töreninden Nuri KÖROĞLU Hocamızın Konuşması

 

Elhamdülillahi Rabbil Âlemîn, vessalâtü vesselâmü alâ rasûlinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmâîn.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَالْكِتَابِ الَّذ۪ي

نَزَّلَ عَلٰى رَسُولِه۪ وَالْكِتَابِ الَّـذ۪ٓي اَنْزَلَ مِنْ قَبْلُۜ وَمَنْ

يَكْفُرْ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ فَقَدْ 

ضَلَّ ضَلَالاً بَع۪يداً 

Yâ eyyuhellezîne âmenû âminû billâhi ve resûlihî vel kitâbillezî nezzele alâ resûlihî vel kitâbillezî enzele min kabl(kablu), ve men yekfur billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulihî vel yevmil âhıri fe kad dalle dalâlen baîdâ. (Sadakallahulazim.)

Ey iman edenler; Allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiÄŸi kitaba ve daha önce indirdiÄŸi kitaba inanın. Kim, Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse; ÅŸüphesiz derin bir sapıklığa düÅŸmüÅŸtür.”[1]

Muhterem Üstadımızın ahirete irtihalinin seneyi devriyesinde rahmetle minnetle ÅŸükranla yâd etmek amacıyla toplanmış bulunmaktayız.

Bizleri velayet ve veraset sahibi bir MürÅŸidi Kamile evlat kıldığı için Alemlerin rabbi olan Allah'a hamd ediyoruz. Rabbim üstadımızın himmetinden feyzinden ve bereketinden bizleri ayırmasın inÅŸallah.

GeçmiÅŸ de olduÄŸu gibi günümüzde de böyle bir Allah dostunun himmet ve feyzine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Zira ahir zaman fitnelerinin ayyuka çıktığı, onun getirmiÅŸ olduÄŸu maddi ve manevi sıkıntılar, ancak saÄŸlam bir iman ve bir MürÅŸidi kamil'in himmet ve feyzi ile bertaraf edilebilir. Gerek Ä°slam dünyasında gerekse Ä°slam dünyasının son kalesi olan ülkemizde dışarıdan ve içeriden her türlü taarruzun olduÄŸunu görmekteyiz. Dışarıdan olanlar malum, içeriden de vatan haini olan güruhlar artık gün yüzüne çıkmışlar milletin maddi ve manevi kutsallarına saldırı düzenliyorlar.

Bunların içinde bir güruh da var ki hoca kisvesi, âlim kisvesi altında ümmeti Muhammed'in dinini imanını ve mukaddesatını tahrip edebilmek için var gücüyle uÄŸraşıyorlar. Peygamber Efendimiz (sav) 1400 sene önce bize ÅŸöyle haber veriyor:

” Ümmetimden başı sarıklı yetiÅŸmiÅŸ bin alim kiÅŸi deccale tabi olacaklar ”[2] Ä°ÅŸte öyle bir zamana doÄŸru gitmekteyiz ki bu alim kisvesindeki insanlar Ä°slam dinini tahrip etmek için mücadele etmekte ve gelecekte de edeceklerdir. Rabb'im onların ÅŸerlerinden bizleri muhafaza eylesin.

SaÄŸlam bir iman dedik. Her iman ettim diyenin imanı da Allah'ın istediÄŸi iman ölçüsünde olması gerekmektedir. Rabbimiz bize söyle haber veriyor:

“Åžüphesiz biz ona (doÄŸru) yolu gösterdik. Ä°ster ÅŸükredici olsun ister nankör.”[3]

 

“La ikrahe fiddiyn”[4] dinde zorlama yoktur ayetinin fehvasınca, bir kimse dini kabul etmiyorsa buna niye kabul etmiyorsun diyemeyiz. Onu kendi haline bırakırız. Ancak bir kimse iman ettiyse; ben istediÄŸim gibi iman ettim deme hakkına sahip deÄŸildir. Çünkü Rabbimiz:

Eyahsebu-l-insânu en yutrake sudâ(n),

“Ä°nsan, kendisinin başıboÅŸ bırakılacağını mı sanır!”[5]

Ä°nsan başıboÅŸ bir ÅŸekilde bırakmadığına göre Allah'ın istediÄŸi gibi olmak mecburiyetindedir. Ä°ÅŸte Allah'ın istediÄŸi iman ölçülerinde olmayanlar Allahu ekber diyerekten insanları boÄŸazlayanlardır. Sözüm Ona Cihat diye ortaya çıkanlar, Müslümanların karşısında olan hiçbir kafir ile mücadele etmemiÅŸlerdir.

Rabbimiz ayeti kerimesinde;

 Eferaeyte meni-tteḣaże ilâhehu hevâhu…

“heva ve hevesini ilah edineni görmediniz mi?” [6]

Ä°ÅŸte bunlar hep heva ve heveslerini ilah edinen kimselerdir. Ben Allah'a ve resulüne inanıyorum diyen bir iman sahibi kimse ezanı Muhammedi'yeyi ıslıklayamaz, Onu reddedemez, kutsallara sövemez. Allah ve Resulüne dil uzatamaz. Bunu yapan insanda din iman ve mukaddesat aramak beyhudedir. Rabbim ÅŸerlerinden bizi muhafaza eyle diye dua ediyoruz.

“e in amenu bi misli ma amentum bihi fe kadihtedev….

“EÄŸer onlar da sizin iman ettiÄŸiniz gibi iman ederlerse doÄŸru yola girmiÅŸ, hidayeti bulmuÅŸ olurlar. “

“ve in tevellev fe innema hum fi ÅŸikak…

“yüz çevirirlerse onlar elbette derin bir ayrılığa düÅŸmüÅŸ olurlar. Allah, onlara karşı seni koruyacaktır. O, hakkıyla iÅŸitendir, hakkıyla bilendir.”[7]

O halde Kur'an ve sünnete, Rasulullah (sav) tabi olmayanın imanı dergâhı ulûhiyette makbul deÄŸildir.

Bizler Allah'a muhtacız, Allah bize muhtaç deÄŸil. O halde Allah'ın istediÄŸi gibi olmak mecburiyetindeyiz. Pirimiz Mevlana Celaleddin Rumi (ks) Aziz Hz.leri;

Hoda-yi men. Be der hane et ameden, men ez hodem gozeÅŸtem, kafiye ki to begi kisti? Amedem ta her ançi ki to mihahi an baÅŸem.

Ben, 'ben' olmaktan vazgeçtim; kapına geldim. 'Kim o?' de yeter ki; Sen kim olmamı istiyorsan o olmaya geldim.

Rabbim bize böyle bir imanı lütfeylesin inÅŸallahu rahman. Bu iman metodunu bilmeden insan Allah'a vasıl olamaz. Onun için asrı Saadet dönemine cenabı Peygamber aleyhisselatu vesselam'ın medine-i münevvere'de ki sofrasına sohbet meclisine dahil oluyoruz;

Bir gün Rasulullah (sav.)'in yanında bulunduÄŸumuz sırada âniden yanımıza, elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah bir zat çıkageldi. Üzerinde yolculuk eseri görülmüyor, bizden de kendisini kimse tanımıyordu. DoÄŸru peygamber (sav)'in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine dayadı. Ellerini de uylukları üzerine koydu. Ve:

"Ya Muhammed! Bana Ä°slâm'ın ne olduÄŸunu söyle?" dedi.

Rasulullah (sav): "Ä°slâm; Allah'tan baÅŸka ilâh olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Rasulü olduÄŸuna ÅŸehadet etmen, namazı dosdoÄŸru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt'i hac etmendir." buyurdu.

O zat: "DoÄŸru söyledin." dedi. Babam dedi ki: "Biz buna hayret ettik. Zira hem soruyor, hem de tasdik ediyordu." Ve "Bana imandan haber ver?" dedi.

Rasulullah (sav): Allah’a, Allah'ın meleklerine kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inanman, bir de kadere, hayrına ÅŸerrine inanmandır." buyurdu.

O zât yine: "DoÄŸru söyledin." dedi. Bu sefer: "Bana ihsandan haber ver?" dedi.

Rasulullah (sav): " Allah'a O'nu görüyormuÅŸsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsan da o seni muhakkak görür." buyurdu.

O zat: "Bana kıyametten haber ver?" dedi.

Rasulullah (sav) "Bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha çok bilgi sahibi deÄŸildir." buyurdular.

"O halde bana alâmetlerinden haber ver." dedi.

Peygamber (sav): "Câriyenin kendi sahibesini doÄŸurması ve yalın ayak, çıplak, yoksul koyun çobanlarının bina yapmakta birbirleriyle yarış ettiklerini görmendir." buyurdu. Babam dedi ki:

Bundan sonra o zat gitti. Ben bir süre bekledim. Sonunda Allah Resulü bana: "Ya Ömer! O soru soran zatın kim olduÄŸunu biliyor musun?" dedi. "Allah ve Rasûlü bilir." dedim.

"O Cibrîl'di. Size dininizi öÄŸretmeye gelmiÅŸti."[8] buyurdular.

Evet biz de imanımızı da Ä°slam’ımızı da Hazreti Peygamber (sav) den bu ÅŸekilde öÄŸrendik. Bir tek Ä°slam vardır. Rasulullah (sav) Hz.lerinin yolunda bir MürÅŸidi Kamile tabi olan insanın gittiÄŸi yolda Ä°hsan yoludur. Ancak bir MürÅŸidi Kâmil’in manevi terbiyesi altında olursak bu yolu yürüyebiliriz. Ama bunu anlayabilmemiz için ilk önce insanı bilmemiz lazım.

Ben tasavvuf ehliyim diyenler, ben bir MürÅŸidi Kamile baÄŸlıyım diyenler insanı bilme meselesi bilinmeden Allah bilinmez. Nefisle mücadele asla ve asla yerine getirilmez. Abdullah Babam cennet mekân biz insanoÄŸlunu ÅŸöyle anlatmıştı:

Allahu Zülcelal ve Tekaddes Hz.leri âlemi ervahta Efendimiz aleyhisselatu vesselam Hz.lerinin nurundan Rasulullah efendimizin ruhunu sonra bütün mümin müminatin ruhlarını yarattı. Ezelde Bezm-i Elestte Allah (cc) ile yapmış olduÄŸu bir ahd ü misak vardır. Ä°ÅŸte söz verdiÄŸimiz bu alemde bütün ruhları yarattı. Allah'ın iradesi tecelli edipte ruhların bu dünyaya o gelmesi mümkün olduÄŸunda Allahu Teala zerre kadar olan insanın da fıtratını ilmi evvelinden çıkartır, derdi.

Ä°ÅŸte bu ruhun serüveni arÅŸtan kürsüden, felekler aleminden, burçlardan ….. dediÄŸimiz bölgeye kadar gelip oradan aÅŸağıya indirip sonra bulutlar içerisinde yaÄŸmurlar ….. sonra cemadattan topraktan Nebadata bitkiye oradan erkeÄŸin sulbüne oradan Anne rahmine atılır Allahü Teala'nın 99 sıfat tecellisi ile.

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri; Allah'ın El Musavvir ismi ÅŸerifiyle ÅŸu andaki ÅŸeklimiz ÅŸemailimiz dahi hepsi anne karnında ÅŸekillenir. ErkeÄŸin ve kadının yedi soyunda kim varsa onların hepsinden bir numune alaraktan Allah onun ÅŸekil ve ÅŸemailimizi (uzun olur diye anlatmıyorum) meydana getirir. Cenin 120 gün olduktan sonra Allahu Teala Zülcelal Hz.leri ruhu nefh [9] eder.

Ruh Allah'ın Cemal sıfatıdır. Cennet ve Cemali ilâhiyeye âşıktır. Nefis ise Allah'ın Celal sıfatıdır.  Yedi kat cehennemin zulmaniyetinden olduÄŸu için, cehenneme meyleder, ne kadar cehennemlik durum var ise onu ister. Ä°ÅŸte beden ülkesinde Cemal ve Celal sıfatı bir araya gelir. Bu bir araya geliÅŸten sonra insanoÄŸlu yeryüzüne iner. Allahu zülcelal ve tekaddes insanoÄŸlu yeryüzüne indikten sonra âlemi ervahta yaÅŸanan hakikatlerin hepsini unutturur. Bu iniÅŸten insanoÄŸlunun tekrar yukarı çıkması lazım. Onun için Rabbimiz;

“Velekad ḣaleknâ fevkakum seb’a tarâ-ika vemâ kunnâ ‘ani-lḣalki ġâfilîn”

“Andolsun, biz sizin üzerinizde yedi yol yarattık. Biz yarattıklarımızdan habersiz deÄŸiliz.”[10]

Bu yollar emmare,  levvame, mülhime mutmainne radiye mardiye safiyedir. Bu yollar bir MürÅŸidi kamil'in manevi terbiyesi ile ancak aşılabilir. Efendimiz aleyhisselatu vesselam yedi kat göklere Miraç etmesinin sebebi budur. Nasıl Resullah (sav) Efendimiz Miraca ceseden ve ruhen çıktığı gibi insan olarak bizim de ruhen çıkabilme kabiliyetimiz vardır. Abdullah babam gibi MürÅŸidi Kamil olan zatlar bu makamlara çıkan zatlardır. Allah'ın sıfatlarında fani olan zatlardır.

Efendimiz aleyhisselatu vesselam'ın bu halini bu durumunu Rabbimiz bize ÅŸöyle haber veriyor;

Kemâ erselnâ fîkum rasûlen minkum yetlû ‘aleykum âyâtinâ veyuzekkîkum veyu’allimukumu-lkitâbe velhikmete veyu’allimukum mâ lem tekûnû ta’lemûn(e)

“Nitekim içinizde kendinizden bir peygamber gönderdik ki o, size âyetlerimizi okuyor, sizi (nefislerinizi terbiye eden) tertemiz yapıyor, size Kitâb (Kur'ânı) ve hikmeti (içinde bulunan hükümleri) öÄŸretiyor, bilmediÄŸiniz ÅŸeyleri size bildiriyor.”[11]

Åžimdi maalesef sadece efendimizin ilim boyutu alınmış, nefis terbiyesi ve hikmet boyutu tamamen olduÄŸu yerde kalmıştır. Oysa imamı Azam Ebu Hanife Hz.leri büyük bir alim olmasına raÄŸmen nefis terbiyesi için Caferi sadık Hz.lerine müntesip olmuÅŸtur. Ä°mam ÅŸafi Hz.leri olsun Ahmet Bin Hanbel Hz.leri olsun bir buçuk milyon Hadisi ezbere ravileriyle birlikte sayabilecek ilmi kudsiyeye sahip iken çobanlık yapan okuma yazma bilmeyen ümmi olan Åžeyban-i Rai Hz.lerinin manevi terbiyesine girmiÅŸlerdir. Ordinaryüs profesör derecesinde olan Mevlana Hz.leri Åžemsi Tebrizi Hz.lerinin önünde diz çöküyor. Ve diyor ki;

Ey Allah'ı arayan kişi, Allah 'ı tozlu raflarda yırtık kitaplarda bulamazsın.

Allah'ı ancak bir gönül erbabının, kalbine Allah'ın rahmet nazarıyla tecelli ettiÄŸi bir erin gönlünde bulursun.

EÄŸer olurda bir gün yolun böyle bir zata düÅŸerse, Allah 'ın seni ne kadar çok sevdiÄŸini anla ve o üstadın olan MürÅŸid-i Kamil'in eteÄŸinden sımsıkı yapış.

Ä°ÅŸte o gönül eri de Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leridir. MürÅŸidi kâmiller Ezel âleminden seçilmiÅŸ kimselerdir. Onun için Aziz Mahmut Hüdai Hz.leri diyor ki;

Tenezzül eyleyip vahdet ilinden

Bu kesret âlemin seyrâna geldik.[12]

Allah'ın ezel âleminden onun Cemali ilahisi ile ÅŸereflenirken vazifemiz icabı ÅŸu çoklu kalemini seyrana geldik. Demek istiyor.

Abdullah Babam Cennet mekâna 1985 yılında manen vazife verildiÄŸinde Peygamber efendimiz aleyhisselatu vesselam önüme büyükçe bir ayna koydu. SaÄŸ cenahta erkekleri, sol cenahta da nisaları gördüm. Binlerce belki milyonlarca insan vardı. Dedim ki Ya Rasulullah ben bu kadar insana nasıl yetiÅŸeceÄŸim? Evladım sen hiç korkma bunlar sevki ilahi ile olacak iÅŸler. Bazen sen onların ayağına gideceksin bazen de Allahu Teala bir vesile ile seni bulduracak ve sana manevi evlat olacaklar.  Sen de onlara manevi tasarrufunla yetiÅŸeceksin diye bizlere anlatmıştır.

MürÅŸidi kamiller bu aleme gelirler. Bir MürÅŸidi kâmilin manen vazifesiyle yetiÅŸirler. Sonra fena fillah makamına ulaÅŸtıkları zaman Allahü Zülcelal Hz.leri onların varlıklarını boÅŸaltıp gönüllerine ilim ve hikmeti doldurarak yeryüzüne beÅŸeriyetin içerisine onları salarlar. Onlar için dünya ve ahiret müsavidir hele hele bu alemden ahirete irtihal ettiklerinde daha etkili olduklarını beyan etmiÅŸlerdir, Abdullah babam cennet mekan Hz.leri.

Allah onların ruhlarına ruhaniyetler yaratmıştır. Hani Abdullah Babam saÄŸlığında iken ruhaniyetine diyorduk ta vefat edince ruhuna diyoruz ya bunu niye diyoruz? Cennet mekana bu soruyu sormuÅŸtum.  Efendim sizi binlerce derviÅŸ himmet üstadım diye çağırıyor sizin hepsinden haber almanız mümkün mü? diye sormuÅŸtum.

Cennet Mekan; öyle bir ÅŸey olamaz. Allahu Zülcelal Hz.leri bildirirse biliriz, bildirmezse bilmeyiz ancak bizim tellallarımız vardır yani ruhtan yaratılmış olan ruhaniyetlerimiz vardır. Allah (cc) melekler yaratır aynı bizim suretimizde, kim nerede anacak olursa gelir ve o kimsenin derdine sıkıntısına çare olur. “yedullahi fevka eydihim” Fetih suresinin 10. Ayeti kerimesinde;

“Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir”[13] ayetinin sırrı budur demiÅŸtir.

Gönderen de Allahu Teala, yaratan da Allahu Teala, yetiÅŸen de Allahu Teala Zülcelal ve Tekaddes Hz.leridir.

Mevlana Hz.leri diyor ki:

“Allah'ın yeryüzündeki elidir o MürÅŸidi kamiller, iyi yapışın .” Rabbim bizleri ayırmasın inÅŸallah.

Ayeti Kerime de;

“Ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin minhu”

“Kalplerine imanı yazdık, katımızdan bir ruh ile destekledik” [14] buyuruyor. Ä°ÅŸte o destekleyenler  MürÅŸidi kâmillerdir.

muddesir suresinde;

“ ve ma ya'lemu cunude rabbike illa hu”

“ Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir.” [15]

Abdullah babam cennet mekan nerede anarsanız oraya yetişen bir evliyaullahtır.

NevÅŸehir ilinde bir ay önce vefat eden bir abimiz vardı. Bu kardeÅŸimiz bundan 20 yıl önce Abdullah babam Cennet mekanla bir zikir meclisinde beraber olmuÅŸlar. Zikir meclisine bir defa katılmış ondan sonra hiç katılmamış. Bu kardeÅŸimiz kanser hastası oluyor. Son demine gelince eÅŸine diyor ki;

“Hanım hiç sorma Abdullah Baba Hz.leri var ya ÅŸu kaldırım mezarlığında yatan, gece geldi. Evladım korkma sen bizim zikir meclisimize katılmıştın, biz de seni bu zor zamanımda yalnız bırakacak deÄŸiliz. Ben sana inÅŸallahu rahman sahip çıkacağım, hiç merak etme korkma”

Daha ne desin? MürÅŸidi Kâmiller Allah'ın rahmet deryasına bandırdığı kullardır.

Peygamber Efendimiz (sav);

“Allah rahmeti yüz parça yaratmış, doksan dokuzunu kendi nezdinde tutmuÅŸ, yeryüzüne bir parçasını indirmiÅŸtir. Ä°ÅŸte mahlûkât bu bir parçadan dolayı birbirlerine merhamet ederler. Hatta at (bazı rivayetlerde “hayvan” geçmektedir), yavrusuna basmamak için tırnağını (ayağını) kaldırır.” [16]

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri o bir rahmet içinde ÅŸunu söylerdi, özellikle kadınlara da bunu söylemek istiyorum. Allahu Teala O bir parçayı da ona böldü dokuzunu kadınlara, birini erkeklere verdi. Anne olduklarından dolayı verilmiÅŸ bu yüzden erkeklerden daha merhametliler. derdi

Efendimiz (sav) alemlere rahmet olarak gönderildiÄŸi için bütün beÅŸeriyetin hidayeti Efendimiz Aleyhissalâtü vesselam Hz.lerinden geçer. Efendimizi tanımayan, onu tasdik etmeyen bir insanın imanı kabul deÄŸildir. Allahu Teâlâ Hz.leri Arşı Azamdan maddi rızıklarımızın hepsini hiçbir ayrım gözetmeksizin yarattığı ne varsa ister kafir olsun ister mümin ister hayvan olsun ister insan herkese verir. Manevi olan rahmeti  Efendimiz Aleyhissalâtü vessellama vermiÅŸtir. Onun için Vemâ erselnâke illâ rahmeten lil’âlemîn demiÅŸtir.

Seni biz alemlere rahmet olarak gönderdik.”[17] ayetinin sırrı da budur.

Yahudiler dediler Ya Muhammed! Sen bize Allah'ın birliÄŸinden bahsediyorsun. Rabbinle konuÅŸuyorsun. Rabbine sor bakalım, “ Biz hala onun oÄŸulları gibiyiz, Allah’ın evlâtları ve asıl sevdiÄŸi kiÅŸiler bizleriz” dediler. Bunun üzerine vahy-i ilahi indi; “”

“kul in kuntum tuhibbûna(A)llâhe fettebi’ûnî yuhbibkumu(A)llâhu veyaġfir lekum żunûbekum va(A)llâhu ġafûrun rahîm(un)”

“De ki:-Allah'ı seviyorsanız, bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, bağışlayandır, merhamet edendir.”[18]

Cennet Mekan Abdullah Babam çok sıkıntılı bir halde NevÅŸehir'de son programına çıkmak için geldi. Mübarek ikinci kata dar bir merdivenden çıkardık. Programda sıralı bir halde dururken Efendi Hz.leri sohbet etmeye baÅŸladı. Devlet erkânından da vardı insanlar. Cennet mekânın rahatsızlığından dolayı sohbet ederken ayakları, dizleri titremeye baÅŸladı, nerdeyse dizlerinin üzerine düÅŸecekti ki sohbetini kesti,  kürsüden indirdik.

Efendi Hz.lerini götürürken dedim ki

“Efendim Bu kadarı fazla deÄŸil miydi? Kendinize çok harap ettiniz.” deyince

“OÄŸlum! Åžu dedi topluluÄŸun içerisinde bir tanesi bizi görürde, o görmesinden ötürü yarın mahÅŸer gününde kurtulur.” dedi. Anlayabiliyor muyuz rahmeti,  Rabbim ÅŸefaatlerine nail kılsın…

MürÅŸidi Kamille ilgi olarak anlatılacak o kadar hadiseler var ki sözü fazla uzatmadan böyle bir MürÅŸidi Kamile evlat olanın ne yapması gerektiÄŸine de biraz dem vurmak istiyorum.

MürÅŸidi kâmiller insanların gönüllerini nakış gibi iÅŸlerler. Peygamber Efendimiz (sav);

“Åžunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçük bir et parçası vardır. EÄŸer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur; bozulursa, bütün vücut bozulur. Ä°ÅŸte bu et parçası kalbdir.” [19]

Bu kalbin reçetesini MürÅŸidi Kamiller yazar.

Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh.

“Onlar, îmân edenler ve kalbleri Allah'ın zikri ile mutmain olan kimselerdir. Bilesiniz ki, kalbler ancak Allah'ın zikri ile mutmain olur.”[20]

Bu gün insanların depresyon ilaçlarını kullanmalarının en büyük sebebi ruhun gıdası olan zikri almamalarından dolayıdır, gerçi onlar müzik ruhun gıdasıdır diyorlar ama müzik nefsin gıdasıdır. Ruh gıdalanacak olsa müzik dinlerken insan jilet atabilir mi? intihar edebilir mi? Bunun bir tek sebebi vardır Allah'tan yüz çevirmektir.

Ayeti Kerimede “feveylun lilkâsiyeti kulûbuhum min żikrillâh.”

“Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay hâline! Ä°ÅŸte onlar açık bir sapıklık içindedirler.”[21]

Bugün akıl hastalarının içine düÅŸmüÅŸ oldukları çıkmazlarda aynı ÅŸekilde Allah'ın zikrinden uzak kalmalarından dolayıdır.

“Vemen ya’ÅŸu ‘an żikri-rrahmâni nukayyid lehu ÅŸeytânen fehuve lehu karîn”

“Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir ÅŸeytanı ona musallat ederiz.”[22]

Åžeytan artık onun artık ayrılmaz bir dostu olur. Bu sözleri kim söylüyor? Allahu Teala!

Doktora gidersiniz, doktorun vereceÄŸi antidepresan ilaç içersiniz. Beyninizin yarısı uyuÅŸuk bir halde dolaşırsınız. Abdullah Babam cennet mekan ;

Sakın içmeyin O ilaçları! O ilaçlar sizi hastalığınız bir ise yüz yapar. derdi.

Onun için Allah'ı zikredin, çocuklarınızın içinde bulundukları buhran ve sıkıntılarının sebebi Allah'ın zikrinin nurunu almamasıyla sebebiyledir. Gerçi ÅŸu anda herkes ÅŸunu söylüyor. EÅŸten sıkıntı var, iÅŸten sıkıntı var, rızıktan sıkıntı var, evlattan sıkıntı var. Hasan'ı Basri Hz.lerine geliyorlar soruyorlar.

Efendim, ÇocuÄŸumuz olmuyor, sıkıntımız var.  Mübarek; tövbe istiÄŸfar et.

Efendim, benim maddi olarak sıkıntım var. Mübarek; tövbe istiÄŸfar et.  

Efendim, ev içinde eÅŸlerle sıkıntımız var.  Mübarek; tövbe istiÄŸfar et.  

Efendim YaÄŸmur yaÄŸmıyor. Mübarek; tövbe istiÄŸfar et.   

Efendim siz de bunu bellemiÅŸsiniz ne söylesek istiÄŸfar diyorsunuz.

Bunları ben söylemiyorum Allahu Teala söylüyor. Diyor.

“Fekultu-staġfirû rabbekum innehu kâne ġaffârâ”

“Dedim ki: ‘Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü O, çok bağışlayıcıdır.”[23]

EÄŸer tövbe ederseniz, “Yursili-ssemâe ‘aleykum midrârâ”

(Bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yaÄŸmur indirsin.[24]

“Ve yumdidkum bi-emvâlin”

“Sizi mallarla, oÄŸullarla desteklesin...”

“yec’al lekum cennâtin ve yec’al lekum enhârâ”

“ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin” [25]

Siz tövbe etmezseniz bu iÅŸler olmaz…

Abdullah Babam cennet mekan;

Hazreti Peygamber aleyhisselatu vesselam günde peygamber olmasına raÄŸmen 70 kere istiÄŸfar okurdu, siz ümmeti olarak kaç defa istiÄŸfar okuyorsunuz evladım, derdi.

Gün içerisinde iÅŸlenen günahların haddi hesabı yok. O iÅŸlen günahlar bir perde gibi maneviyatın önünü keser, kestiÄŸi zaman da rahmet inmez. Rahmetin inmediÄŸi yerde de zahmet meydana gelir. Onun için cennet mekân Abdullah babam; kim 100 defa bu tesbihatı (subhanAllahi ve bihamdihi subhanAllahil azim ve bihamdihi estaÄŸfirullah) muhakkak baÅŸucunuzdan ayırmayın, devamlı çekin. Kim “subhanAllahi ve bihamdihi subhanAllahil azim ve bihamdihi estaÄŸfirullah” derse Allah rızık verir, Allah hayırlı evlatlar verir oÄŸlum, derdi

Niye en çok problem çocuklardan çıkıyor? Åžimdi aileler çocuklarını zapt edemiyorlar. Bu yaÅŸanılan sıkıntıların sebebi insanın yapmış olduÄŸu hataların neticesidir. Herkes çocuÄŸa bahane buluyor. Abdullah babam cennet mekan çocuklarını ÅŸikayet edenlere verdiÄŸi cevap ÅŸuydu;

“O çocuÄŸun günahı yok. Günah sizin günahınız.” derdi. ve ÅŸu hadisi ÅŸerif'i okurdu;

“El veledü sırrı ebihi = Çocuk, babasının sırrıdır.”[26]

EÅŸinizle sizin akıl baliÄŸ olduktan sonraki hayatınızda yaÅŸadığınız her ÅŸey o çocuÄŸun kaderine yansır, Sizin çocuÄŸunuzun kaderi belirler. Kınadığınız, ayıpladığınız, büyük konuÅŸtuÄŸunuz ne var ise o çocuÄŸun kaderi olur. Peygamber aleyhisselatu vesselam;

“Belâ ağızdan çıkan söze baÄŸlıdır!..”[27]

Yakup (as) çocukları geldiler. Yakup aleyhisselama dediler ki Yusuf'u bize verirsen biz onu da pikniÄŸe götürmek istiyoruz dediler.

Yakup Aleyhisselam; Ben Yusufu bir kurdun kapmasından korkarım, Onun için salamam dedi. O söz kaderi oldu.

Yakup Aleyhisselam’ın çocukları bir ÅŸekilde onu götürdüler, kurt kaptı diye gerisin geriye geldiler. Onun için aÄŸzınızdan çıkan söze dikkat edin O sizin kaderinizdir diyor aleyhisselatu vesselam.

İkincisi birini ayıpladıysanız kınadıysanız Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam;

"Kınamayınız, kınadığınız ÅŸey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz."[28]

O halde çok tövbe istiÄŸfar etmemiz lazım. “Ya Rabbi ! Bilerek veya bilmeyerek, her ne gibi kötülük iÅŸlemiÅŸsek biz onların geçmiÅŸinden piÅŸman ile nadim olduk. Hakkına girdiklerimize rahmetinle muamele eyle hakkını üzerimizde bırakma Allah'ım” diye dua ediniz inÅŸallah.

Cennet Mekan Abdullah babam sabah namazını kıldıktan sonra muhakkak evradı ÅŸerifenizi yapın.  Üzerinize güneÅŸi doÄŸdurmayın, zira rızıklar sabah namazında dağılır evladım, derdi.

O sabah namazındaki o hengamenin sebebi bütün mahlukat sübhanAllahi ve bihamdihi subhanAllahil azim der. BoÅŸ kursaklı olan kuÅŸlar dahi kursaklarını doldurarak geri döner. Sadece biz sonuna istiÄŸfar mükellef varlıklar olduÄŸumuz için “ve bihamdihi estaÄŸfirullah”ı sonuna ekleriz.

Sabah rızıklar dağılır, Allahu Teala günahları da bu ÅŸekilde affettiÄŸi için Allah'ın rızkı direk bize doÄŸru gelir. Abdullah babam cennet mekân sabah namazını kıldıktan sonra mı cemaatle veya münferiden kim Allah'ı zikreder sonra kerahat vakti çıkınca iki rekat iÅŸrak namazı kılacak olursa tam bir hac ve umre tam bir hac ve umre tam bir hac ve umre sevabı vardır. Hadisi ÅŸerifini sürekli söylerlerdi. [29]

Hz Peygamber aleyhisselatu vesselam'a bir adam geldi dedi ki;

Ya Rasulullah! Dünya beni terk etti, ne iÅŸim var ne kazandığım  bir para var. DoÄŸru düzgün geçimim yok, dedi.

Efendimiz aleyhisselatu vesselam;

Bütün mahlûkatın kendisiyle rızıklandığı, meleklerin dahi kendisi ile Allah'a niyaz ettiÄŸi “subhanAllahi ve bihamdihi subhanAllahil aziym ve bihamdihi estaÄŸfirullahi” demiyor musun sen?

Demiyorum ya Rasulullah. Efendimiz aleyhisselatu vesselam;

subhanAllahi ve bihamdihi subhanAllahil aziym ve bihamdihi estaÄŸfirullahi” günde 100 kere söyle , bunu yapacak olursan rızkın arkandan koÅŸar seni bulur. Bu söylediÄŸin her bir tesbihata Allah (cc) bir melek yaratır, kıyamet sabahına kadar istiÄŸfar eder. Onun sevabı da sana gelir. dedi

Abdullah babam bu tesbihatın yapılması için özellikle üzerinde dururdu. Ve ÅŸu hadisi ÅŸerifi  bizlere aktarmıştır, “Kim ikindi namazından sonra kim Allah'ı zikrederse Ä°smail aleyhisselamin soyundan iki köle azad etmiÅŸ gibi sevap alır.”

Cennet Mekan Abdullah Babam cennet mekan derdi ki

Ya eyyuhellezine amenuzkurullahe zikren kesira.Ve sebbihuhu bukreten ve asila.

“Ey îmân edenler! Allah'ı çokça zikredin! O’nu sabah akÅŸam tespih edin.”[30]

Ayette gecen sabah; sabahın kerahat vaktinde yapılan zikre akşam ise ikindinin sonu kerahat vaktinde yapılan zikre işaret ediyor, evladım. İkindiden sonra da manevi rızıklar, manevi dereceler verilir. sabah namazında sonra maddi rızıklar verilir. Derdi.

Onun için ikindiden sonra da Allah'ın zikriyle hemhal olalım inÅŸallahu rahman.

Bakın bu sözleri söylüyorum, Abdullah babam kaldırım mezarlığında falan yatıyor deÄŸil. Abdullah babamın sadece cismaniyeti orada yatıyor. Onun ruhaniyeti her dem aramızdadır. Bu Kuran azimüÅŸÅŸan da ayeti kerime ile sabittir. Size diyorlardır, vefat eden bir mürÅŸidi kamile müntesip olunur mu? Siz vefat etmiÅŸ bir ÅŸeyhe mi müntesipsiniz? Sanki yaÅŸayan bir mürÅŸidi kamil varmış gibi bunu söylerler.

Ayeti kerimeler ile cevabını vereyim siz de cevabını verirseniz inşallah ur rahman. Nisa suresi 64. Ayeti kerime, İbn-i kesir tefsirinde de bulabilirsin.

Veli aynı zamanda alim olan bir zat vardır Utba olarak ismi geçer.

Veli, aynı zamanda alim bir zat olan Utba rivayet ediyor. Ben Hz. Peygamberin mübarek kabrinin kenarında oturuyordum. Allah'ın zikri ile meÅŸgulken uzun boylu bir Bedevi genç geldi. Hz Peygamber aleyhisselatu vesselam'ın kabrinin üzerine kapandı. Ayeti kerimeyi okumaya baÅŸladı;

Vemâ erselnâ min rasûlin illâ liyutâ’a bi-iżni(A)llâh(i)(c) velev ennehum iż zalemû enfusehum câûke festaġferû(A)llâhe vestaġfera lehumu-rrasûlu levecedû(A)llâhe tevvâben rahîmâ(n)

“Allah'tan günahlarının bağışlanmasını dileselerdi ve Resul de onların bağışlanmasını dileseydi, elbette Allah'ı affedici, merhametli bulurlardı.”[31]

Ä°ÅŸte günâhlarımdan maÄŸfiret dileyerek ve Rabbıma benim hakkımda ÅŸefaatte bulunmanı isteyerek sana geldim, Ardından gördüm ki sen ahirete gitmiÅŸsin, ben derdimi kime anlatacağım, dedi ve ÅŸu ÅŸiiri söyledi:

«Ey yeryüzündeki efendilerin en hayırlısı ve en büyüÄŸü; onların güzel kokularıyla yeryüzünün alçak ve yüksek yerleri hep güzelleÅŸmiÅŸtir. Senin bulunduÄŸun kabre benim nefsim feda olsun. Orada iffet, orada cömertlik ve ÅŸeref vardır.»

Sonra Bedevi ayrılıp gitti ve bana bir uyku hali geldi. Rüyamda Hz. Peygamberi (sav) gördüm. Åžöyle buyurdular:

Ey Utbâ, Bedevi’ye var ve Allah’ın kendisini bağışladığını ona müjdele.

Kur'an tarih kitabı deÄŸildir. Onun hükmü kıyamet sabahına kadar bakidir. O dönemde söylendi geçti diyemeyiz.

“Va'lemu enne fikum resulAllah.”

“Biliniz ki Allah'ın Resulü aranızdadır”[32] diyor.

Böyle olunca MürÅŸidi kamillerinde ruhaniyetleri daima anıldıkları yerde olur. Bu ayeti kerime bunun en büyük delilidir. Rabbim Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.lerine layıkıyla evlat olmayı bizlere nasip ve müyesser eylesin inÅŸallah.

Günümüzde bir furya baÅŸladı. Sözüm ona koskoca profesörler ve vesaire tipli adamlar ortaya çıkmışlar “Salatü selam çekmek, salatü Selam getirmek Hazreti peygambere yaÄŸcılıkmış.” Diyorlar. Böyle diyen alçakların sözlerine itibar etmeyiniz.

Bunlar “ben tefsir alimiyim.” Diyerek

“Ä°nna(A)llâhe vemelâ-iketehu yusallûne ‘alâ-nnebiy(yi)(c) yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû sallû ‘aleyhi vesellimû teslîmâ(n)”

“Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.”[33] Ayeti kerimesine kendilerince mana veriyorlar.

“Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevât getirirler” diyorlar. Allah salat ve selam eder mi? Hiç.  Ben iÅŸin alimiyim, Allah inam ve ihsanı ile yardım eder, meleklerde Efendimizin ali makama çıkması için dua ederler, niyaz ederler. Peygambere selatü selam getirirlerse Peygamber bunlara ÅŸefaatçi olacakmış onları kurtaracakmış. Åžefaat yoktur, salatü selam getirmek yoktur, diyorlar. Birde karşılarına büyük bir topluluk almışlar pis pis sırıtıyorlar. Sizin gibi alçakların olacağını bildiÄŸi için Efendimiz aleyhisselatu vesselam Hz.leri buyuruyorlar ki:

“Åžefaatim, ÅŸefaatime inananların üstünedir.” Sizin gibi inanmayanların üzerine deÄŸil. Diyor.

Merak ettiÄŸim konu bu adamlar hiç mi namaz kılmıyorlar. Hz Peygamber aleyhisselatu vesselam kendi cevap versin;

 Kabe kavseyn makamına çıktım.[34] Rabbimi baÅŸ gözüyle gördüm. Rabbimi görünce öyle bir mest oldum ki “ettehiyyatü lillahi vessalavatü vettayyibatü” mülk ve azamet, bedeni ve manevi yapılan bütün ibadet taat, bütün övgüler hepsi Sanadır Allah'ım. dedim.

 Allahü Teala da dedi ki : “esselamu aleyke eyyuhennebiyyu verahmetullahi ve berekatüh.” Benim inamım, ihsanım, rahmetim ve bereketim senin üzerine olsun ya Muhammed.

tekrar taaccub ettim. Esselamu Aleyna ve ala ibadillahissalihin. Yarabbi benimle bütün peygamberlerin ve Salih kullarının üzerine olsun dedim diyor.

Efendimiz bunu anlatırken mübarek duygulanıyor ve aÄŸlıyor. Bir müddet durduktan sonra;

Ey Ashabım namazda esselamu Aleyna ve ala ibadillahissalihin okuyorsunuz. Ä°ÅŸte bu okumanız ölmüÅŸlerimiz, ÅŸu anda yaÅŸamış olanlar ve yaÅŸayacakların hepsi Allah'ın rahmetinden pay sahibidir, siz okudukça onların da ruhaniyetlerine gider, ruhlarına gider diyor.

Ä°ÅŸte bu sebeplerden dolayı Efendimiz aleyhisselatu vesselam Hz.lerine çok Selat ve selam getirmemiz lazım.

Efendimiz (sav) Hz.leri;

Sizin amelleriniz bana arz olunur. Ä°yi amellerinizi gördüÄŸüm zaman Allah’a hamd ederim. Kötü amellerinizi gördüÄŸüm zaman da Allah’tan bağışlanmanızı isterim.”[35]

Resulullah Efendimizin yanında yerinin olmasını istiyorsan çok salatü selam getirmelisin.

“Kıyamet gününde bana halkın en yakın olanları ve ÅŸefaatime hak kazananları, bana en çok salâvat getirenleridir.”[36] buyuruyor Aleyhisselatu vesselam.

O halde PerÅŸembe gününün ikindisi ile Cuma gününün ikindisi arasında muhakkak salatu selamı çok getirelim. Bu günlerde çekilen salatu selamları Aleyhisselatu vesselam bizzat ben kendim alırım, sair zamandaki selatu selamları Allah kabrime bir melek görevlendirdi ve ona bütün mahlukatın sesini iÅŸitme kabiliyyetini verdi. Kıyamete kadar kim bana salat-ü selam getirirse, onun ve babasının ismini de söyleyerek, falan oÄŸlu falan sana salat ediyor diye bana bildirir. Buyurmaktadır.[37]

Cennet Mekan Abdullah Babam Salavat çekerken ;

Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammedin, dedikten sonra sonuna  Cemi -il enbiyai vel mürselin ve sahbihi ve sellem eklerdi ve böyle okunmasını tavsiye ederdi. 124.000 Enbiya ve 124.000 enbiyanın yanında hizmetinde bulunan ashabı dahi hepsine bir salatu selamda Selam gönderiyorsun. DüÅŸünsene evladım, Onlardan bize gelecekleri!

Tekrar ediyorum. cennet mekan Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed diyoruz ya sonuna cemiil enbiyai vel mürselin ve sahbihi ve sellem. Denmesini tavsiye eder dileyen kardeÅŸlerimiz yapabilir, Rabbim rızasından ayırmasın, Abdullah babam gibi bir mana erine layıkıyla evlat olmayı nasip ve müyesser eylesin inÅŸallahu rahman.

Bir ÅŸeyi daha eklemeden önce konuyla alakalı olduÄŸundan dolayı bir kardeÅŸimin rüyasını anlatacağım.

Rüyamda bir Zakir abimizle birlikte Emin abimizi gördüm, beraber gidiyorlardı. Zakir abimize nereye gidiyorsunuz? diye sordum. Zakir abimizde Emin abi vefat edecek, Abdullah babam cennet mekan kendisine bir hu diyecek, der. Beraber gittik. Bir kapıdan içeriye girdik. Cennet mekân Abdullah babam nur gibi karşımızda. Cennet Mekan Emin abiyi karşısına aldı hu dedi. Emin abinin bir anda sureti döndü, Abdullah babama benzedi ve gözleri yemyeÅŸil oldu. DeÄŸiÅŸik bir hale bürününce Zakir abimiz artık gidelim tamam oldu, dedi.

Aslında rüyası çok açık ama kardeÅŸimiz tabi olarak bu rüyaya bir mânâ veremiyor. Emin kardeÅŸimiz de bu rüyanın akabinde vefat ediyor. Vefat ettikten sonra tekfin teçhiz iÅŸlemleri yapılıyor. Emin kardeÅŸimizi d kabre indiriyorduk ki, basiret gözü açık olan bir kardeÅŸimiz bir çığlık attı. Ardından bizlere Abdullah babam meftunun hemen arkasından ÅŸöyle belirdi dedi ki “oÄŸlum korkma biz varız” Meftunu nurdan bir yere indirdi. Sonra döndü bana dedi ki oÄŸlum bu kardeÅŸiniz namazlarını kılıyordu, günlük evradı Åžerifelerini yerine getiriyordu ancak zikir meclislerine ne zikir yapılan yerlerde zikre katılmıyordu. Zikir yapılan meclisler ahirete açılan kapılardır. Niye siz zikirlere dahil olmuyorsunuz. Niye zikirlere katılmıyorsunuz? Beni burada mahcup ediyorsunuz. Diyor.

Anlıyor muyuz?  Allah'ın zikir meclisinde bulunanlar, Allah'ın kerem sahibi kullarıdır.

Efendimiz aleyhisselatu vesselam ;

Yarın insanlar mahÅŸer gününde ayaÄŸa kalkınca Allahü Teala diyecek ki sizin en Keremlileriniz en faziletli olanlarınızı size göstereceÄŸim. Hemen sahabe-i kiram dedi ki o mahÅŸer gününde en keremli en faziletli kim Ya Rasulullah?

Peygamber Efendimiz (sav);

“Allah'ın zikir meclislerinde bulunanlardır” dedi.

’Mutlaka Allah, kıyamet günü yüzlerinde nur olan bir takım toplulukları inciden minberler üzerinde diriltecektir. Ä°nsanlar onlara gıpta ederler. (Hâlbuki) onlar peygamberler ve ÅŸehitler deÄŸildirler.’ buyurdu. (Ravi devamla ÅŸöyle) dedi: Bunun üzerine bir bedevi dizleri üzerine çöktü ve: ’Yâ Rasûlallâh! Onları(n vasıflarını) bize açıkla ki onları tanıyalım.’ dedi. (Rasûlullah): ’Onlar, muhtelif kabilelerden ve farklı memleketlerden Allah için birbirlerini seven kimselerdir. Allah’ı zikretmek için toplanırlar, O’nu zikrederler.’ buyurdu.[38]

Rabbim bizi zikir üzerine daim eylesin. Abdullah babamın himmetinden feyzinden bereketinden ayırmasın inÅŸallah. Hakkınızı helal edin. Allah'a emanet olun inÅŸallah



[1] Nisâ suresi 136

[2] Ä°mam Ahmed Bin Hanbel, Müsned, sf. 796

[3] Ä°nsan Suresi 3

[4] Bakara suresi 256

[5] Kıyâme Suresi 36

[6] Câsiye Suresi 23

[7] Bakara Suresi 137

[8] Buhârî, Ä°man 1; Müslim, Ä°man 1

[9] Nehf: Üflemek

[10] Mü’minûn Suresi 17

[11] Bakara Suresi 151

[12] Aziz Mahmud Hüdayi Divânı s. 141

[13] Fetih Suresi 10

[14] Mücadele Suresi 22

[15] Müddessir Suresi 31

[16] Buhârî, Edeb 19

[17] Enbiyâ Suresi 107

[18] Âl-i Ä°mrân Suresi 31

[19] Buhârî, Îmân 39; Müslim, Müsâkât 107, 108

[20] Ra’d Suresi 28

[21] Zümer Suresi 22

[22] Zuhruf Suresi 36

[23] Nûh Suresi 10

[24] Nûh Suresi 11

[25] Nûh Suresi 12

[26] Åža’rânî, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, 1/397; Ukberî, Divânü’l-Mütenebbî, 1/156; Suyûtî, ed-Dürerü’l-Müntesira, 1/20; Sehâvî, el-Mekâsıdü’l-Hasene, 1/706, 723 (1268, 1300); Aclûnî, KeÅŸfü’l-Hafa, 2/452 (2911)]

[27] Süyûtî, Câmiu’s-SaÄŸîr, I, 110

[28] Tirmizi, Kıyamet, 53, no: 2507; Beyhaki, Şuabu'l-İman, 5/315, no: 2778; bk: Keşfu'l-Hafa, 2/265

[29] “Kim sabah namazını cemaatle kılar, sonra güneÅŸ doÄŸuncaya kadar oturarak Allah’ı zikreder, (kerahet vakti çıktıktan) sonra iki rekat namaz kılarsa, ona tam bir hac ve umre sevabı verilir.” Tirmîzî, hno: 586

[30] Ahzâb Suresi 41-42

[31] Nisa Suresi 64

[32] Hucurât Suresi 7

[33] Ahzâb Suresi 56

[34] Abdullah Baba (ks) Hz.leri ruhen ve bedenen çıkmıştır. demiÅŸtir

[35] Bezzar, 5/308; Macmau’z-zevaid, h. no: 14250

[36] Tirmizî, vitr, 21

[37] Bezzar

[38] Heysemî, Mecma’u’z-Zevâid Ve Menba’u’l-Fevâid, Ezkâr, Bâb:2, c.10, s.57, h.no:16770, Dâru’l-Kutubi’l-Ä°lmiyyeti, Beyrut, 2001. Taberânî’den nakletmiÅŸtir