SORULAN SORU

Maneviyat büyüklerinin çok sıkıntı çekmesinin sebebi nedir? DerviÅŸler arasında sıkıntı ve imtihanlar yaÅŸanmasının sebebini açıklayabilir misiniz?

CEVAP

Peygamber Efendimiz (sav) ;

“Ä°nsanların en çok musibete uÄŸrayanları evvela peygamberlerdir, sonra derecelerine göre (veliler ve salihler) gelir. KiÅŸi dinine göre bela ve imtihanlara maruz kalır. EÄŸer dine baÄŸlılığı varsa, belası daha da artar. Fakat dininde gevÅŸek yaşıyorsa ona göre musibetlerle karşılaşır. KiÅŸiye belalar gelir gelir de artık onun üzerinde hiçbir günah kalmaz.” [1]

Adem (as) dan Peygamber Efendimizi (sav) kadar Allahu Teâlâ’nın en sevgili kulları olan Peygamber Efendilerimiz en ÅŸiddetli musibetlere duçar olmuÅŸlardır.

Efendimiz (sav) peygamberliÄŸi boyunca türlü türlü sıkıntılarla karşılaÅŸmış, aç kalmış, karnına taÅŸ baÄŸlamıştır.

"Hz. Peygamber peÅŸ peÅŸe birçok geceyi aç geçirirdi. O ve ev halkı akÅŸam yemeÄŸi bulamazlardı." [2]

 Nu'mân Ä°bnu BeÅŸir (ra) anlatıyor: "Hz. Ömer (ra) insanların nail oldukları dünyalıktan söz etti ve dedi ki: "Gerçekten ben Resülullah (sav)'ın bütün gün açlıktan kıvrandığı halde, karnını doyurmaya adi hurma bile bulamadığını gördüm." [3]

Hz. Enes (ra) anlatıyor: "Rasulullah (sav) buyurdular ki: "Åžurası muhakkak ki, Allah hakkında benim korkutulduÄŸum kadar kimse korkutulmamıştır. Allah yolunda bana çektirilen eziyet kadar kimseye eziyet çektirilmemiÅŸtir. Zaman olmuÅŸtur, otuz gün ve otuz gecelik bir ay boyu, Bilâl ile benim yiyeceÄŸim, Bilâl'in koltuÄŸunun altına sıkışacak miktarı geçmemiÅŸtir." [4]

Taif de taÅŸlanmış; mübarek yüzü ve bedeni yaralanmış olmasına raÄŸmen onu taÅŸlayanların hidayete eriÅŸmesi için dua etmiÅŸtir. AiÅŸe Annemiz ona Uhud’dan daha zor bir gün yaÅŸayıp yaÅŸamadığını sorduÄŸunda verdiÄŸi cevapta Taif gezisinin daha ağır olduÄŸunu söylemiÅŸtir.

Evladı, sevdikleri vefat etmiÅŸ o ise "Göz yaÅŸarır, kalp mahzun olur. Allâh'ın rızasına uygun olandan baÅŸka bir söz söyleyemeyiz. Ey Ä°brâhim! Seni kaybetme yüzünden derin bir hüzün içindeyiz." diyerek sabrı cemil göstermiÅŸtir.

SavaÅŸ meydanlarında çok sıkıntılar çekmiÅŸtir ancak yılmamıştır. Uhud savaşında küfür ordusundan atılan taÅŸlardan biri Rasulullah’ın (sav) saÄŸ alt çenesindeki mübarek diÅŸlerinden biri kırılmıştır. Bir diÄŸer taÅŸ ise alnını ve alt dudağını yarmıştır. Abdullah Ä°bni Kamia adındaki kâfirin kılıç darbesiyle de elmacık kemiÄŸi yara almış ve darbenin ÅŸiddeti ile miÄŸferi parçalanmış ve iki halkası mübarek yüzüne batmıştır. Bu acılara raÄŸmen asla ÅŸikâyet etmemiÅŸtir.  Amcası Hz. Hamza ‘nın mübarek bedenini savaÅŸ meydanın da gördüÄŸünde söylediÄŸi sözler ne büyük bir acı çektiÄŸinin ispatıdır. GözyaÅŸları arasında ona ÅŸöyle seslenmiÅŸtir:

"Ey Hamza! Hiçbir zaman, hiçbir kimse senin gibi böyle bir musibete uÄŸramamış ve uÄŸramayacaktır!

Benim için bundan daha büyük bir musibet olamaz!

Ey Resûlullahın amcası Hamza!

Ey Allah'ın ve Resûlünün arslanı Hamza!

Ey hayırlar işleyen Hamza!

Ey Resûlullaha koruyucu olan Hamza!

Allah, sana rahmet etsin! Eğer senden sonra yas tutmak gerekeydi, sevinmeyi bırakıp sana yas tutardım.

Kavminden inkar edenler ona karşı son derece incitici sözler söylemiÅŸ, üzerine deve iÅŸkembesi atacak kadar çirkinleÅŸmiÅŸ, mübarek ayakları yaralansın diye geçtiÄŸi yollara dikenler döÅŸemiÅŸ, hanesinin kapısına pisliklerini dökmüÅŸlerdir. Ancak O davasını asla bırakmamıştır.

Taifte ettiÄŸi dua O’nun yaÅŸadığı her ÅŸeyi imtihan olarak gördüÄŸünün ispatıdır aslında;

 “Allah’ım!

Güçsüz ve çaresiz kaldığımı, halk nazarında hor görüldüÄŸümü ancak sana arz ve ÅŸikâyet ederim.

Ey merhametlilerin merhametlisi, her kesin zayıf görüp de dalına bindiÄŸi, biçarelerin Rabbi Sensin. Sensin Rabbim benim. Beni kime bıraktın! Huysuz ve yüzsüz yabancıya mı, yoksa bu iÅŸimde bana hakim olacak düÅŸmana mı?     

Allah’ım!

EÄŸer bana karşı gazaplı deÄŸilsen, çektiÄŸim mihnetlere, belalara hiç aldırmam. Fakat senin esirgeyiciliÄŸin bunları göstermeyecek kadar geniÅŸtir.

Allahım, gazabına uÄŸramaktan, rahmetinden uzak kalmaktan, karanlıkları aydınlatan, dünya ve ahireti salâha kavuÅŸturan ilâhi nuruna sığınırım. Rızanı dilerim. Sana iltica ederim. Bütün kuvvet, her kudret ancak Sendendir, Ya Rabbi!” 

O imtihandan değil Rabbinin ona gazaplanmasından, Rabbini incitmekten korkardı.

Peygamber varisi olan evliyalar da aynı ÅŸekilde musibetlere duçar olmuÅŸlardır.

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri 71 yıllık yaÅŸantılarında malıyla imtihan olmuÅŸ yaptığı ticarette iflas ederek batmıştır. Efendi Hz.lerinin evlatları bu günleri anlatırken;

 “Soframızda zeytin ve ekmekten baÅŸka bir ÅŸey olmaz bir zeytini üç ısırıkta yerdik. Evimizin bir odası vardı, ortasında da bir perde. Misafir geldiÄŸi zaman perde çekilir biz perdenin arkasına geçer sessizce dururduk. Babam ev tek odalı olduÄŸundan dolayı misafirin rahatsız olacağı düÅŸünerek bizlere ses çıkarmamızı tembihlerdi. Babam o tek odalı evde bile misafir ağırlamak için elinden geleni yapardı.” DemiÅŸlerdir.

Hastalıklarla imtihan olmuÅŸ ömrünün uzun bir zamanını hastalıklarla mücadele ile geçirmiÅŸtir. Evlat acısı ile imtihan edilmiÅŸtir. Küçük yaÅŸta bir kızını topraÄŸa vermiÅŸtir.

Belki de en büyük imtihanı biz derviÅŸler olduk. Senelerce il il gezmiÅŸ halkı irÅŸat için uÄŸraÅŸmıştır. Evinden eÅŸinden evlatlarından uzak kalmış ancak hiç ÅŸikâyet etmemiÅŸtir. Davası uÄŸruna hep koÅŸuÅŸturmuÅŸ, yorulmamış yılmamıştır. Çok incinmiÅŸ ancak hiç kimseyi incitmemiÅŸtir.

Nefisle mücadele ve mücahede etmeden Allah’a vuslat bulmak mümkün deÄŸildir. KiÅŸi talep ettiÄŸi ÅŸeyin büyüklüÄŸüne göre imtihana tabi tutulur. EÄŸer siz Allah ve Resulünün yolunda gidiyorsanız “Ä°nsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece «Ä°man ettik» demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? [5] ayeti kerimesinin hitabına mazhar olursunuz. Dolayısıyla imtihanlara duçar olursunuz.

Ayet Mekke’de Müslüman olduklarından dolayı KureyÅŸli müÅŸrikler tarafından eza ve cefa gören bir grup mü’min hakkında nazil olmuÅŸtur.

Habbâb b. Erett anlatıyor: Rasulullah (ra) Kâbe’nin gölgesinde kaftanını yastık ederek dayandığı bir sırada yanına vardık.

 “Yâ Rasûlallah! Bizim  için Allah'a duâ edemez misin? Allah'tan yardım dileyemez misin?” dedik. (KureyÅŸ müÅŸriklerinin iÅŸkencelerinden ÅŸikâyet ettik) Bunun üzerine Rasulullah (sav)’ın rengi deÄŸiÅŸti ve ÅŸöyle buyurdu:

"Sizden önceki ümmetler içinde öyle kimseler bulunmuÅŸtur ki, (zalimler  tarafından) yakalanır, onun için yerde bir çukur kazılır, o kiÅŸi o çukurun içine gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, onun başı üzerine konulurdu da cesedi ikiye bölünürdü, fakat bu onu dinden döndürmezdi. (Bir baÅŸkasına da benzer iÅŸkenceler uygulanır); demir taraklar ile etinin altındaki kemiÄŸi ve sinirleri taranırdı da, bu iÅŸkenceler o mümini dîninden çevirmezdi. (Sahâbîlerim!) Size yemîn ederek söylüyorum ki, Allah bu iÅŸi (Ä°slâm dînini), mutlaka tamamlayacaktır. Öyle ki, bir süvârî San'â'dan Hadramevt'e kadar  (tek başına)  yolculuk edecek de Allah'tan ve bir de (yolcu koyun sahibi ise) koyunlarına kurdun saldırmasından  baÅŸka hiçbir ÅŸeyden korkmayacaktır. Fakat sizler acele ediyorsunuz!." [6]

Ä°nananlar Rabbül Alemin tarafından imanlarının sözde mi yoksa özde mi olduÄŸunun sınanması için imtihana tabi tutulurlar.

Nasıl altının pisliklerinden ayrılıp saf halini alması için ateÅŸe ihtiyacı varsa insanın saf haline dönebilmesi için imtihan ateÅŸine ihtiyacı vardır.

Müminlerin başına gelen bela ve musibetlerin sebepleri vardır. Günahımızdan ötürü, sınanmadan ötürü ve birde derece almak için olur.

1. Bunlardan birincisi iÅŸlediÄŸimiz günahlar sebebiyledir.

"Size gelen musibet, iÅŸlediÄŸiniz (günahlar) yüzündendir..." [7]

"Sana gelen kötülük, kendindendir, (günahların yüzündendir)..." [8]

"...Bir millet, kendini bozmadıkça, Allah onların hallerini deÄŸiÅŸtirmez..." [9]

2. Müminler sınanırlar. Özde bir Müslüman mı yoksa sözde bir Müslüman mı olduÄŸu ortaya çıkması için sınanırlar. Allah dünyayı insanlar için geçici bir yurt olarak yaratmıştır. Müminlerin kötülüklerinden arınması cennete layık bir yapıya ulaÅŸması, inkârcıların ise kötülüklerinin ortaya çıkması için sınanırlar.

“Ä°ÅŸte orada inananlar, sınanmış ve adamakıllı sarsılmışlardı.” [10]

“Ä°nsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece «Ä°man ettik» demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? [11]

3. Cennette yüksek derecelere kavuÅŸması için mümine musibet gelir. Bunun için peygamberlere çok bela ve musibetler gelmiÅŸtir.

"Musibet, kavuÅŸulacak bir derece için gelir." [12]

"Allah Teâlâ'nın hayrını murad ettiÄŸi kul, belaya maruz kalır." [13]

"Allah’ı ve Resulünü seven, belaya (hazırlıklı olsun) zırh giysin!" [14]

Ä°slâm ümmeti de gerektiÄŸinde bu tür sıkıntılardan geçeceklerdir.

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin ÅŸöyle bir duası vardır.

“Evlatlarım! Ailenizle imtihan olun dışarıdan imtihan olmayın. Çünkü dışarıyla olacağınız imtihan çok ağır olur. Peygamber Efendimiz (sav); "Allahu Teâlâ'nın lütfundan sevdiklerine verdiÄŸi belâ üçtür. Ä°llet (hastalık), gillet (iftira), zillet (halk arasında hor, zelil olmak). BuyurmuÅŸlardır. Bu üç halden biri başınıza gelse çok ağır olur. Rabbim sizleri hanenizle imtihan etsin inÅŸallah.”

DerviÅŸlerin bir biriyle imtihan olması bu kabildendir. Yani aile içi imtihandır. Rabbül alemin her yerde imtihan ettiÄŸi gibi bizi cemaat içerisinde de imtihan edecektir. Hem de bize en zor gelecek alanlarda imtihan edecektir. Kimimiz para ile kimimiz ÅŸehvet ile kimimiz makam mevki derdi ile imtihan olacağız.  Senin mala hırsın yoksa senin imtihanın baÅŸka yerden gelecektir mesela makam hırsından, kibirden, enaniyetten, baÅŸkalarını küçük görmekten gelecektir. Birbirimizle imtihan olacağız. Önde durdun arkada durdun diyeceÄŸiz. Sen bana yan baktın, laf soktun selamımı almadın diyeceÄŸiz. DerviÅŸ niyetini sürekli tazelemelidir. Hakkın yoluna girildiÄŸinde ÅŸeytanlarımız artırılıdığını unutmayacağız.  Sen neden baÅŸsın ben neden ayağım demek yersiz olacaktır. Ayak olmadan baÅŸ, baÅŸ olmadan ayak olmayacaktır.  Bir vücudun azaları gibidir cemaat.  Herkes her iÅŸi yapamaz ama herkesin yapabileceÄŸi bir iÅŸ vardır.

Allah rızası için girilen bu yola makam mevki nüfuz edinme, mal mülk edinme, birilerini ezmek gibi gayri Ä°slami yol ve yöntemlere düÅŸmememiz gerekir. Cemaatin maslahatı adı altında Ä°slam’ın hiçbir hükmü çiÄŸnenemez. DerviÅŸler bir birileriyle sıkıntı yaÅŸamaya, imtihan olmaya baÅŸladıkları zaman eÄŸer aralarında ÅŸeriata muhalif bir durum söz konusu deÄŸilse,  derviÅŸ nefsini ayaklar altına alıp kardeÅŸinden özür dilemesini bilmelidir.  Bu derviÅŸliÄŸin, bu insanlığın erdemli oluÅŸundan ileri gelir. Ä°lk giden, nefsini ayaklar altına alan her zaman kazanır. KardeÅŸiyle helalleÅŸecek, hatasını bilecek ve tövbe istiÄŸfar edecektir ancak helalleÅŸmeden tövbe istiÄŸfar etmenin bir anlamı yoktur.

Aza ÅŸükretmeyen çoÄŸa da ÅŸükretmez; insanlara teÅŸekkür etmeyen Allah’a da ÅŸükretmez. Allah’ın nimetini her zaman anmak ÅŸükür, bunu terketmek ise nankörlüktür; toplulukta rahmet, tefrikada âfet vardır.” [15] Bu hadisin, “Ä°nsanlara teÅŸekkür etmeyen Allah’a da ÅŸükretmez.”  bölümü, “KiÅŸi insanların iyiliÄŸine teÅŸekkür etmek yerine nankörce davranırsa Allah da onun ÅŸükrünü kabul etmez” anlamına geldiÄŸi gibi kiÅŸinin bir kula yaptığı fenalıktan dolayı helalleÅŸmeden tövbe etmesinin de bir faydası yoktur, anlamı da çıkmaktadır.

Bir zamanlar bir zakir kardeÅŸimiz kardeÅŸlerden biri ile ağır imtihanlara tabi tutulduÄŸunu söylemiÅŸti. Ardından çekiÅŸtirildiÄŸini iftiraya uÄŸradığını anlatmıştı.

Ne yaptın peki? diye sorduğumuzda;

Büyüklerime danıştım onlarda bana ;

 “O kardeÅŸine daha sıkı sarıl elini bırakma bak o zaman bu imtihandan nasıl yüzünün akı ile çıkacaksın dediler”  ve dedikleri gibi oldu. Nefsime çok zor gelmesine raÄŸmen imtihanım bu kardeÅŸimle deyip daha sıkı sarıldım yüzümü ekÅŸitmedim gözyaşı döktüm ama kimseye duyurmadım da imtihanı atlattım elhamdülillah” demiÅŸti. 

Lakin ÅŸeriata aykırı bir durum varsa o kardeÅŸ kim olursa olsun uyarılır. Bu uyarma herkesin içinde deÄŸil, uygun bir ortamda uygun bir dille kimseye ifÅŸa etmeden yapılır. Hala devam ediyorsa bu kimselerden uzaklaşılır.

 Rasulullah (sav) bürgün parmaklarını kenetledi ve buyurdu ki: 

“Ey Abdullah Ä°bnu Amr! Ahidleri bozulup ÅŸöyle karmakarışık hale gelen bir kısım ayak takımı (hezele) kimselerle baÅŸ baÅŸa kalırsan ne yaparsın?”

“Ne yapmamı tavsiye edersiniz, Ey Allah’ın Resulü!” dedim.

Buyurdular ki:

 “Güzel bulduÄŸun ÅŸeyi yaparsın, kötü bulduÄŸun ÅŸeyi de terk edersin. Kendi yakınlarının (hallerini düzeltmeye) yönelirsin. O hezele takımı ile de (uÄŸraÅŸmayı) terk edersin.” [16]

DerviÅŸ olmak sadece laf ile olmamalıdır. Pirim Mevlana’nın buyurduÄŸu gibi “Fetva veren çok olur sen takva sahibi ol”

Bu yolda dökülenler olacaktır.  Bugün yanımızda olanlar yarın baÅŸka yerlerde olabilirler. Hiç kimsenin garantisi yok. O sebeple hiç kimseye takılmadan geçmiÅŸ ile uÄŸraÅŸmadan hak yolda sabit adımlarla ilerlemeliyiz. Tüm zorluklarına ve imtihanlara raÄŸmen, birlik olmak ve kardeÅŸ olarak kalmak olmazsa olmazımızdır.

Ä°mam Malik’in ne güzel buyurmuÅŸtur: “Cemaatte hoÅŸunuza gitmeyen ÅŸeyler, ayrılıkta hoÅŸunuza giden ÅŸeylerden daha hayırlıdır.”

Rabbim tabi olduÄŸumuz tüm imtihanlardan yüzümüzün akı ile çıkmayı nasip etsin inÅŸallah…

Unutmayalım; sabır ve namaz ile rabbimizden yardım isteyelim ve bilelim ki sabır acıdır ancak meyvesi çok ama çok tatlıdır.

 



[1] Tirmizi, Zühd 57; Ahmed b. Hanbel, I/172, 174

[2] Tirmizî, Zühd, 38

[3] Müslim, Zühd 36, (2978)

[4] Tirmizi, Kıyâmet 35, (2474)

[5] Ankebût Suresi 2

[6] Ahmed b. Hanbel, 5/109; Buharî, Menakıbu’l-Ensar,29

[7] Åžura Suresi 30

[8] Nisa Suresi 79

[9] Rad Suresi 11

[10] Ahzap Suresi 11

[11] Ankebût Suresi 2

[12] Ebu Nuaym

[13] Taberani

[14] Beyhaki

[15] Müsned, IV, 278, 375; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 11; Tirmizî, “Birr”, 35

[16] Buhari, Salat 88, Fiten 13; Ebu Davud, Melahim 17, (4342); Ä°bnu Mâce, Fiten 10, (3957




Okunma Sayýsý : 7637

Soru Tarihi: 3/16/2017

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *