SORULAN SORU

DerviÅŸ sayılmak için ders almak gerekir mi? Biat yeterli midir?

CEVAP

Her ÅŸeyin bir adabı olduÄŸu gibi tasavvuf yoluna girmenin de bir adabı vardır. Adap gereÄŸi ders almadan derviÅŸ olunmaz. DerviÅŸ olmak sadece bir yere baÄŸlanmak deÄŸildir. DerviÅŸ olmak Allah’a vuslat olmak için bir mürÅŸidi kâmilin manevi terbiyesi altına girip nefsi terbiye ve tezkiye etmektir. Bu Allah’a vuslat yolculuÄŸunda kalpleri itminan eden Allah’a yakınlık peyda ettiren en önemli ve en etkili faktör de zikirdir.

Allah Resulü (sav) ne güzelde buyurmuÅŸtur bizlere;

“Allah ‘a giden yolların en yakını zikir yoludur.”

Cenab-ı Hak (cc) birçok ayetinde mealen ÅŸöyle buyuruyor bizlere:

Ey îmân edenler! Allah’ı çokça zikredin! [1]

 ...Allah'ı çokca zikredin ki kurtuluÅŸ bulasınız!  [2]

O halde siz beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim. Bana ÅŸükredin, nankörlük etmeyin. [3]

Efendimize (sav) soruldu: 

“Ya Resulallah! Mücahitlerin hangisi üstün ve sevabı en büyüktür?”

Peygamberimiz (sav) buyurdu ki:

 “Allah-u Teâlâ’yı en çok zikredendir.”

O sahabe tekrar sordu:

“Oruç tutanlardan hangisinin sevabı daha büyüktür?”

Efendimiz (sav) yine: “Allah-u Teâlâ ‘yı en çok zikredenin sevabı en çoktur.” buyurdu.

Sahabe yine sırası ile namaz kılanların, zekât verenlerin, hacca gidenlerin ve sadaka verenlerin hangilerinin sevabının daha çok olduÄŸunu sordu.

Efendimiz (sav) hepsine cevaben: “Allah-u Teâlâ’yı en çok zikredenlerin sevabı en çoktur.” buyurdu.

Bunun üzerine Hz. Ebubekir (ra.) Hz. Ömer’e (ra) dedi ki:

“Ya Eba Hafs, ÅŸu halde zikredenler hayırları toplayıp gidiyorlar.”

Bunun üzerine Resul-u Ekrem (sav) Hz. Ebubekir’i (ra) tasdik ederek: “Evet haklısın.” buyurdu.

Bu sebeple yaptığımız zikirler çektiÄŸimiz dersler çok önemlidir.

Bir gün Rasulullâh (sav) Efendimiz;

Kalpler, demirin paslandığı gibi paslanır.” buyurdu.

Bunun üzerine:

Onun cilâsı nedir ey Allah’ın Resulü? ” diye sorulunca, ÅŸu cevabı verdi:

Allah’ın kitabını çokça tilâvet etmek ve Allah’ı çok çok zikretmektir.[4]

AÅŸk Eri Mevlana Hz.leri Mesnevisinde;

"Çinliler ve Rumlar ressamlık konusunda iddialaÅŸtılar. Çinliler:

- Biz daha mahir ressamlarız, dediler,

- Hayır, biz daha üstünüz, diye karşılık verdi Rumlar.

Çinli ve Rum ressamlar yarışmak için hazırlandılar. Rumlar resim sanatında daha ileriydiler.

Çinli ressamlar:

-Bize özel bir oda verin, bir oda da sizin olsun, dediler.

Kapıları karşı karşıya iki oda verildi. Birini Çinliler, diÄŸerini de Rumlar aldı. Çinliler yüz çeÅŸit boya istediler, hükümdarın emriyle onlara her sabah boya verilmekteydi. Rumlar ise boya istemediler, kapıyı kapayıp duvarı cilalamaya baÅŸladılar, saf ve berrak hale getirdiler.

Ä°ki yüz renge boyanmaktansa renksizlik daha iyidir.                 

Çinli ressamlar çok güzel bir resim yaptılar. Eserlerinden dolayı sevinmekteydiler. Hükümdar kapıdan girip yaptıkları resmi gördü, olaÄŸanüstü güzellikteydi. Ardından Rum ressamların odasına girdi. Bir Rum ressam, karşı odayı görmeye engel olan perdeyi kaldırdı. Öbür odada Çin ressamlarının yapmış oldukları resimlerle nakışlar, bu odanın cilalanmış duvarına vurdu. Orada ne varsa burada daha iyi göründü; resimlerin aksi, adeta göz alıyordu.

Sûfîler rum ressamlardır. Bunların ezberlenecek kitapları yoktur, fakat gönüllerini cilalamışlar, hırstan, cimrilikten ve kinden arındırmışlardır. Gönüllerine hadsiz hesapsız görüntüler akseder.

Gönüllerini cilalamış olanlar; renkten, kokudan kurtulmuÅŸlardır. Her nefeste zahmetsizce bir güzellik görürler. Onlar, ilmin kabuÄŸundaki nakşı bırakmışlar, Aynel yakin bayrağını kaldırmışlardır. DüÅŸünceyi bırakmışlar, aÅŸinalık denizini bulmuÅŸlar, biliÅŸikte yok olmuÅŸlardır."

Herkes ölümden ürker, korkar. Bu kavimse ona bıyık altından gülmektedir. Kimse onların gönlüne galip gelmez. Sedefe zarar gelir, inciye deÄŸil. [5]

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri zikrullaha çok önem verir daim zikir üzerine olmamızı bizlere tavsiye ederdi.

KiÅŸinin kendini hazır hissetmemek gibi bir düÅŸüncesi, dersi çekebilir miyim çekemez miyim gibi bir endiÅŸesi varsa bu tamamen nefsiyle alakalı bir durumdur. Bu noktada ÅŸüpheyle, kararsızlıkla amel edilmez. Nefis burada insanlara çelme takmaktadır, bunun farkında olmamız gerekir.

KiÅŸi üstadına biat eder, dersini alır. Yolun usul ve kaidelerini yerine getirir ve bu usul kaidelere harfiyen uyar, Allah’a vuslat olmak için çaba harcar. Bundan baÅŸka gayesi olamaz…

 

Budur aşıkın karı,

Terkeylemiştir arı,

Bulmak istersen yâri,

Gel zikredelim Hakkı.

 

Derde derman zikrullah,

Kula ihsan zikrullah,

“Fez kuruni” der Allah,

Gel zikredelim Hakkı.

 

 

[1] (Ahzab-41)

[2] (Enfal-45)

[3] (Bakara-152)

[4] Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, II, 241

[5] Mesnevi, 1-2.cilt, s.221




Okunma Sayýsý : 6516

Soru Tarihi: 1/15/2017

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *