SORULAN SORU

Sema yapmak sünnet midir, farz mıdır? Peygamber (sav) Efendimiz de sema yapmış mıdır? Sema hakkında bilgi verebilir misiniz?

CEVAP

Asrımızın mana Sultanı, Turuk-u Aliyyenin güzide temsilcisi, muhterem Üstadımız, NevÅŸehirli Abdullah Gürbüz Baba Hazretleri, çağımızda icra olunan ‘Sema’nın gerçek gayesine uygun tarzda yapılmasının, Tasavvufa yapılan en kalıcı hizmet olduÄŸuna iÅŸaret ederdi. Kendisi de bir ‘MEVLEVÄ°’ Üstadı olan muhterem Üstadımız, iyi bir Tasavvuf terbiyesi ile yetiÅŸmiÅŸ mutedil bir Sufi idi. Bu bakımdan, Hz. Mevlana’ya nisbet edilen Mevlevilikteki Sema’yı asla uygun hale getirmenin çabası içindeydi. Çalgı eÅŸliÄŸinde ve içkili salonlarda, kimi zaman kadın Semazenlerin de iÅŸtiraki ile icra edilen Sema gösterilerinin asliyeti yansıtmadığını, bunun ıslah edilmesi gerektiÄŸini, Hz. Mevlana’nın böyle bir durumu tasvip etmediÄŸini belirtirdi. Abdullah Baba (ks) Hazretleri Sema hakkındaki görüÅŸlerini ÅŸöyle ifade ettiler:

“ Sema bir ibadet deÄŸil; aÅŸk ile vecd halinin bir tezahürüdür. Nasıl ki deÄŸirmen oluÄŸundan gelen su, deÄŸirmen taşını ihtiyarsız döndürür ise, varidatı Ä°lahiye de âşıkların ve taliplerin gönlüne dökülünce, ihtiyarsız bu kalıbı döndürür. Zikrullah içerisinde Sema ise ‘Lafza-i Celal’ ve ‘Hay’ esması okunurken yapılır.”

 Allah kendisinden razı olsun, muhterem Üstadımız Sema etmenin hükmünü bir tek cümle ile ifade etmiÅŸ olmaktadırlar. Zira bazıları, Sema’ı ibadet olarak lanse ederler. Hâlbuki Sema’ bir ibadet deÄŸil, kiÅŸinin herhangi bir güzellikten etkilenerek, ihtiyarsız olarak kendinden geçiÅŸinin bir tezahürüdür. Bir ÅŸeyin ibadet olabilmesi için, o ÅŸeyin Nass ile yani Ayet ve Hadisle tesbit edilmesi ÅŸarttır. Ancak, ibadetin ruhuna ters düÅŸmeksizin, ibadetteki lezzeti elde etmeye yardımcı olabilecek ÅŸeyler, istisnadır. Bu da Zikir esnasında ilahi, naat, neÅŸide, gazel türünden olan ÅŸeylerin söylenmesi ile zakirin aÅŸk ve vecd halini elde etmesi söz konusu olduÄŸu için, caiz görülür. Sema’nın suri ÅŸekli de bu makamda kabul gören Tasavvufi bir an’anedir. Abdullah Baba (ks) Hazretleri, bizzat Zakirlik döneminde zikrullah yapılırken, ‘Hay’ esmasında, halkanın ortasına çıkar, aÅŸk ve vecd ile sema ederdi. Gerçi bunu her zaman yapmazdı. Ama Sema ettiÄŸi zaman da, müridlerinde bambaÅŸka bir vecd hali belirirdi. Bundan sonra Üstadımız Ashab ve Evliyaullahın Sema ediÅŸlerine iÅŸaret ederek buyurur ki:

 “Rasulullah (sav) Efendimizin Sahabeleri ve Evliyaullah’ta sema etmiÅŸlerdir.”

Enes bin Malik (ra) Efendimiz rivayet etmiÅŸlerdir ki;

Bir gün huzuru Rasulullahta oturuyorduk. Cebrail Aleyhis-selam geldi:

-Ya Rasulallah! Senin ümmetinin fakirleri, zenginlerden 500 yıl önce cennete girseler gerektir, dedi.

Rasulallah (sav) Efendimiz bu haberi duyunca, saadetle buyurdular:

-Ä°çinizde bir ÅŸey okuyabilen var mı?

Bir bedevi, hemen doÄŸruldu ve cevap verdi:

-Ya Resulallah! Ben okurum. Efendimiz Emir buyurdu:

-Oku bakalım.

 Bedevi ÅŸu beyitleri okudu:

Heva yılanı ciÄŸerimi soktu. Kendisine aşık olduÄŸum sevgi hariç, O yaranın ne doktoru var, ne okuyucusu..

Benim tedavim ve ÅŸifam ancak onun yanındadır.BöÄŸrüme vurdu yarin aÅŸkı türlü yareler, Ona hiç etmez efsun, hem devalar çareler..

Belki olur ona dost cemali tiryak-i tabip, Hiç tabipler çare etmez ona çün yar-ı habip..

Çünkü derdim ondan oldu, hem deva ondan gerek; Çünkü zahmi yarem vurdu hem deva ondan gerek..

Bedevi bu beyitleri okur okumaz, Peygamber Efendimiz ayaÄŸa kalktılar, Ashab-ı Kiram da vecde gelerek kendilerini takip ettiler. Rasuli ZiÅŸan Efendimiz o kadar sema etti ki, mübarek ridası omuzlarından düÅŸtü ve nihayet fariÄŸ oldular ve herkes yerli yerinde oturdular.

Sahabeyi kiram Hz.leri de sema etmiÅŸlerdir.

İmam Ahmed bin Hambel (ra) Hz. Ali (kv) Efendimizden rivayet etmiştir. Hz. Ali (ra) buyurmuşlardır ki:

 “Bir gün, Cafer ve Zeyd (ra) ile Rasulullah (sav)’in huzuruna vardım. Efendimiz (sav), Zeyd’e:

─ Sen benim kölemsin… buyurdu. Zeyd (ra) sevinç ve memnuniyetinden hemen sema’ya baÅŸladı. Sonra Cafer’e:

─ Sen de, surette ve ahlakta bana benzersin!” buyurunca, O’da sema’ya baÅŸladı. Sonra da bana hitap buyurdu:

   ─ Sen de bendensin.”

Ahmed Bin Hanbel bu hadisi ÅŸerifi böylece belirttikten sonra buyurmuÅŸlardır ki:

 ─ Bu hadisi ÅŸerif gösteriyor ki, kiÅŸi batınına yetiÅŸtiÄŸi zaman sema’ etse caizdir. Ancak, Hz. Ali (kv) ile Zeyd ve Cafer (ra)’nın sema’ları; vecd deÄŸil belki tevacüd idi. Zira Fahri Âlem (sav) Efendimizin iltifatlarından ötürü ÅŸevklenerek sema etmiÅŸlerdir. Hepsinin de akılları baÅŸlarında yani ihtiyarları dâhilinde idi.”

 Tevacüd; vecd olgunluÄŸuna ermemiÅŸ kimsenin, onu istemesi demektir. Vecd hali, bu Tevacüd halinden sonra baÅŸlar. Vecd hali ise, aÅŸk ve muhabbetin neticesidir. Tevacüd de bu Vecd halini elde etmeye talip olmaktır. AÅŸk halini elde etmeye baÅŸlangıç noktası Tevacüd, zirvesi ise Vücud’dur. Ä°kisi arasındaki baÄŸ ise Vecd halidir.

─ Bundan da anlaşılıyor ki, kiÅŸinin kalbine Hak Teâlâ tarafından bir ÅŸevk gelse, vecd olmaksızın sema’ etmesi, aklı başında olsa dahi caizdir.”

Sema ederken aklın devreden çıkması gerekir’ diyen bazı ulemaya, bununla cevap vermiÅŸ oluyor. Ulemadan Ebu’s-Suud Efendi ve onun yolunda olanlarla, Mutezile mezhebi mensupları, Sema’ ederken iradenin elden gitmesini ÅŸart koÅŸarlar. Sufiler ise, Vecd hali olmaksızın, Tevacüd halinde iken de Sema’ etmek caizdir, demiÅŸlerdir. Nitekim Hadiste: ‘Kim bir topluluÄŸa benzemek isterse, o ondandır’ buyurulmuÅŸtur. (Sünen-i Ebi Davud )

Sufiyye topluluÄŸu seçkin bir topluluktur. Allah Teâlâ’nın ahlakı ile ahlaklanmış ve Resulünün sünnetleri ile sünnetlenmiÅŸ kimselerdir. Ä°nsanların deÄŸer verdikleri maddi ve süfli ÅŸeyleri gönüllerinden çıkarıp atmış kimselerdir. Bu itibarla Sufilere benzemek isteyen bir kimse, hakikatte bu üstün meziyetleri ÅŸiar edinmiÅŸ demektir. Hulasa; Sufilere benzemek amacı ile tıpkı onlar gibi Sema’ etmek, ileride onların elde ettiÄŸi dereceleri elde etmeye vesiledir. Onun için de Sema’ etmek için illa da Vecd’e ermek gerekmemektedir.

Semanın yalnız Hz. Mevlana’ya ve Mevlevilere ait olmadığı Rasulullah (sav) ve Ashabın döneminde ve ondan sonra gelen Kibar-ı Evliyanın da yaptığı anlatılmıştır. Ä°mam Gazali Hazretleri: “Hakk’ın likasına müÅŸtak olan, Allah’ı seven aşık nereye bakarsa orada Hakk’ın kudret ve güzelliÄŸini görür. Kulağına hoÅŸ gelen her seste de, Hakk’ın lutfunu, ihsanını bulur. Bu sebepler ki, sema’ Hak aşığının ÅŸevkini, heyecanını, aÅŸkını artırır, kalbini tutuÅŸturur” buyurur.




Okunma Sayýsý : 4415

Soru Tarihi: 11/21/2016

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *