SORU ARA

SORULAN SORU

Ölüm nedir?

CEVAP

Her canlı doÄŸar, bir müddet yaÅŸar ve ölür. Cenab-ı Zül Celal Hz.leri Ayeti Kerimesinde;

Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceÄŸiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz. [1] buyurmaktadır.

Hızla akıp giden zaman içerisinde ilk insan olan Adem (as)’dan bu yana hiçbir insan baki olmamış, saati dolan herkes ecel ÅŸerbetini içerek ebedi hayata ilk adımlarını atmıştır. Kimse sonsuza kadar yaÅŸamayacak, kim ne yaparsa yapsın ölümden  kaçamayacaktır.

Her nerede olursanız olun ölüm size yetiÅŸir, son derece saÄŸlam kaleler içinde  bulunsanızda yine kurtulamazsınız. Onlara bir iyilik eriÅŸirse "Bu, Allah’tandır" derler, bir kötülüÄŸe uÄŸrarlarsa, "Bu, senin yüzündendir." derler. Ey Muhammed! De ki: "Hepsi Allah'tandır." Bu topluma ne oluyor ki, hiç söz anlamaya yanaÅŸmıyorlar? [2]

Ölüm sınırlı bir hayattan, sınırsız bir hayatta açılan bir kapıdır. Bir son deÄŸil, baÅŸlangıçtır. Ölüm bir yokluk deÄŸil, aksine bu dünyanın maddi ve dar kayıtlarından kurtulup daha geniÅŸ bir âleme yolculuÄŸun ilk basamağıdır. Ölüm küçük kıyamettir,hakikate uyanmaktır. Peygamber Efendimiz Bu dünyadan ahiret yurduna geçiÅŸi, evimizdeki bir odadan diÄŸerine geçiÅŸe benzetmiÅŸtir. Tabiri caizse bir yolculuktur.

Ä°ÅŸte bu yolculuk sırasında mümin olsun, fasık olsun, münafık olsun kâfir olsun herkesin karşılaşıp yaÅŸayacağı bir dizi hadise vardır. Bu hadiseler ölüm anı, kabir hayatı, kabirdeki sorgu, kabir azabı, öldükten sonra dirilme, mahÅŸer günü, amel defterinin açılması, hesap, mizan, sırat köprüsünden geçiÅŸ gibi kaçınılmaz gerçeklerdir. Hadislerin, ayetlerin ve Ä°slam büyüklerinin bildirmesiyle bilebileceÄŸimiz bu hadiseler hakkında bilgi edinmek ahiret hayatımız için kendimizi nasıl hazırlamamız gerektiÄŸi konusunda bize yardımcı olacaktır. Ancak karşılaşılan bu hadiselerde kulun konumunu belirleyen etken dünya hayatı boyunca yaÅŸantısının Kur’an ve sünnet ölçüsüne ne kadar uyduÄŸu, hayatında bunu hangi ölçüde tatbik ettiÄŸidir.

"Bu dünya hayatı geçici bir oyun ve eÄŸlenceden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Ebedî ahiret yurdu ise iÅŸte o, gerçek hayatın ta kendisidir. KeÅŸke bunu bilselerdi!" [3]

AÅŸk eri Mevlana;

Ey insan, uyan! Sen sadece dünya hayatı için yaratılmadın. Bilakis, ahiret hayatı için yaratıldın. Ey, kendisine behemal lazım gelen hususlardan gafil olan kiÅŸi! Bütün himmet ve gayretini nefsanî arzularına ve zevklerine hasrettin, para ve dünyalık biriktirmeye sarfettin, uzuvlarını oyunla meÅŸgul ettin. EÄŸer birisi kalksada sana ahireti ve ölümü hatırlatsa ona cevaben hemen ÅŸöyle dersin:

- Geçim sıkıntısı içindeyim. Dünyevi iÅŸlerimi yoluna koymadım ve boynunu eÄŸerek, daha buna benzer birçok sözler söylersin. Oysa ölüm bahçesi ve ölüm korkutucusu sana mutlaka gelmiÅŸtir. Bu, saçlarına düÅŸen aklardır. Ne var ki, sen onları kesiyor, koparıyor yahut siyaha boyuyorsun. Acaba ecelin gelince ne yapacaksın? Yanında avaneleride bulunduÄŸu halde ölüm meleÄŸi geldiÄŸi zaman acaba onu ne ile savacaksın? Rızkın kesildiÄŸi ve ömrün bittiÄŸi an hangi çareye baÅŸvuracaksın? Bu heveslerden vazgeç. Dünya hayatı çalışmak üzere kurulmuÅŸtur. EÄŸer orada çalışırsan karşılığını alırsın. Çalışmazsan sana ücret verilmez. Dünya hayatı, çalışma yeridir. Orası tam bir meÅŸakkathanedir, meÅŸakkat evidir. Ahiret ise rahathanedir, rahat evidir.

Mümin, dünyada sıkıntı çeker. Fakat hiç ÅŸüphe yok ki, o, bu sıkıntılar içinde de sıkıntılardan sonra huzur bulur, sükûn bulur, rahata kavuÅŸur.

Sana gelince, sen hemen rahata talip oluyor, tövbeyi ve günahlardan dönmeyi geriye bırakıyor, gün be gün, ay be ay, yıl be yıl, ileri atıyorsun. Bu arada ömrün bitiyor, ecelin yaklaşıyor. Nasihatleri kabul etmediÄŸin, gafletten uyanmadığın ve hakikatleri tasdik etmediÄŸin için yakında nadim olacaksın, piÅŸmanlık duyacaksın!

Vay sana! Hayat direÄŸin kırıldı. Ey aldanmış kiÅŸi! Hayat duvarın çöküyor. Ä°çinde bulunduÄŸun bu dünya evi (hayatı) harap olacak, mahvolacak, baÅŸka bir eve, baÅŸka bir hayata dönüÅŸecek. Sen, ahiret hayatını ara, ahiret evini ara. Ayağını oraya at. Oraya atacağın ayak nedir? O ayak, salih amellerdir, güzel amel ve hareketlerdir. Malik bulunduÄŸun ÅŸeyleri ahirete gönder. Ta ki, oraya varınca hazır bulasın. Ey dünya hayatına maÄŸrur olan kiÅŸi, Ey “ hiç” lerle meÅŸgul olan kiÅŸi, Ey esas ordu’yu bırakıp da geri hizmettekilerle meÅŸgul olan ve onlarla savaÅŸ yapmaya kalkışan kiÅŸi!

Yazık sana! Ahiret dünya ile bir arada toplanmaz. Zira dünya, ahiretin hizmetiçisi olmaya razı olmaz.

Dünyayı kalbinden çıkar. Ä°ÅŸte o zaman, kalbine ahiretin nasıl geldiÄŸini ve kalbini nasıl doldurduÄŸunu görürsün. Bu seviyeye ulaÅŸtığın an ise, Aziz ve Celil olan Allah’ın yakınlığı sana seslenecektir. O zaman, kalbinden ahiret duygusunu at. Allah’ı iste. Ä°ÅŸte bu noktada, kalbin sıhhati ve özün safiyeti kemale erer...

Ölmek felaket deÄŸildir. Öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek, tedbirini almamak felakettir.

Ölümün kaçınılmazlığı gibi insanların ölüm karşısındaki hazırlıkları ve ölümü algılayışları farklı farklıdır. Nitekim insan nefsi uzun emellidir. O Allah’ın emirleri doÄŸrultusunda terbiye edilmediÄŸi takdirde insana ölümü ve ölümden sonraki akıbetini unutturur. Ölüm akla gelince daha tövbe edecek, ibadet edecek çok zaman var, hele ÅŸöyle yaşın biraz ilerlesin der. YaÅŸ biraz ilerleyince daha ihtiyarlığına çok var der. Ä°htiyarlayınca da hele ÅŸu yaz bi gelsin, ÅŸu iÅŸ bi bitsin hemen tövbe edeceÄŸim, ibadetlerimi yapacağım diye sürekli tehir eder. Ölümden çok korkar ve onu hatırlamak istemez. Bazıları da ölüm için hazırlık yapar, ölümü her an bekler ama ondan da korkar. Sürekli tövbe eder, Allah’tan kendisini bağışlamasını ister. Ölüme bir dostuyla mülakata hazırlanıyormuÅŸ gibi hazırlanır. Bir de kemal ehli arifler vardır. Onlar “Ölmeden önce ölünüz.” hadisi ÅŸerifinin sırrına ermiÅŸ seçkin kullardır. Onlar ölüme her an hazırdırlar. Ölümü bir vuslat, Mevlana Hazretlerinin ifadesiyle ÅŸeb-i aruz olarak nitelendirirler. Zira onlar için ölüm yoktur. Onlar için ölüm bir damlanın uçsuz bucaksız bir ummana kavuÅŸup onun içinde yok olması gibidir. Ölüm, seveni sevdiÄŸine kavuÅŸturan köprüdür. Dolayısıyla insanların ölümü bu algılayış ÅŸekilleri direk olarak yaÅŸantılarına akseder ve onların ölüm ötesi hayat için akıbetlerini tayin eder. Çünkü ölümü anmak Allah’ı anmaktır, O’nunla buluÅŸma saatinin çalmasıdır. Ölümü unutmak ise Allah’ı unutup, onun emirlerine yüz çevirmektir. Bu halde ölümde o kiÅŸi için korkulu bir gerçektir.

Allah ölümü anan, ölümden sonrası için hazırlık yaparak ölümün gelmediÄŸi her an için acı duyan, ızdırap çeken kullarından olmayı cümlemize nasip eylesin. Cümlemize ÅŸeb-i aruz neÅŸesiyle can vermeyi nasip eylesin.

 

 



[1] Enbiya Suresi 35

[2] Nisa Suresi 78

[3] Ankebût Suresi 64





Okunma Sayýsý : 6351

Soru Tarihi: 11/14/2016

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *