SORULAN SORU

Hadislere sorgulamadan inanmak doÄŸru mudur? Åžuan dinimizde yanlış hadisler bulunmakta mı ve bazı hadislere inanmamak islamda kiÅŸi açısından bir yanlışlık teÅŸkil eder mi?

CEVAP

Günümüzde hangi hadislerin sahih hangilerinin gayri sahih oldukları güvenilir kaynaklarda belirtilmiÅŸtir. Ehli Sünnet Vel Cemaat alimlerin bildirdiÄŸi bütün hadisler sahih olarak kabul ederiz. Ne yazık ki; Peygamber Efendimizin Ä°slam dini üzerinde hiç bir etkisi yokmuÅŸ gibi lanse etmeye çalışan ÅŸer cepheleri,  hadis-i ÅŸeriflerin sahih- gayri sahih olduklarını içten içten yayarak hadis ÅŸerifleri deÄŸersizleÅŸtirmeye ve bizim için ölçü Kuran-ı Kerim deyip hadisleri yok saymaya çalışmaktadırlar. Bu bir oyundur, bu tuzaÄŸa Müslüman kardeÅŸlerimizin düÅŸmemesi lazımdır. Elbette ki Kuran-ı Kerim bizim ölçümüzdür ancak Peygamber Efendimiz olmadan, hadis ÅŸerifleri yok sayarak Kuran-ı Kerim’i anlamak mümkün deÄŸildir. Zaten anlamaya çalışanlarında nasıl anladıkları malumunuzdur.

Efendimiz (sav) asırlar öncesinden sanki bugünü iÅŸaret eder gibi bakın ne buyuruyor:

"Åžunu kat'i olarak biliniz ki, bana Kur'an ile birlikte, onun bir benzeri (sünnet) de verilmiÅŸtir. Karnı tok bir ÅŸekilde koltuÄŸuna kurulmuÅŸ olan bazı kimselerin: "Bize Kur'an yeter! Onda helâl olarak ne görmüÅŸseniz, onu helâl; neyi de haram görmüÅŸseniz, onu da haram kabul ediniz." diyeceÄŸi zamanlar yakındır. Bilin ki, Allah Resul’ünün haram kıldığı da Allah'ın haram kıldığı gibidir." [1]

İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki;

Bize yalnız Kur’an dan söyle” diyen birine, Ä°mran bin Husayn hazretleri, Ey ahmak! Mesela Kur’an da, namazların kaç rekat olduÄŸunu bulabilir misin? dedi.

Hazret-i Ömer, farzların seferde kaç rekat kılınacağını Kur’anda bulamadık diyenlere;

“Allah-ü Teâlâ, bize, Resulullah Efendimizi gönderdi. Kur’anda bulamadığımızı, Ondan gördüÄŸümüz gibi yaparız. O, seferde, 4 rekatlı farzları iki kılardı.” buyurdu. [2]

Kur'an da bulunan: "Peygamber size neyi verdiyse, onu alın; size neyi yasakladıysa, ondan da sakının." [3] ayet-i kerimesi de bu hadisin en açık delilidir.

Kur’an hakikatin harfe ve söze bürünmüÅŸ hali,  

Muhammed-ül Mustafa da ete kemiÄŸe bürünmüÅŸ halidir.

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

“Günümüzde bazı hoca efendilerin gayr-i sahih olduÄŸunu iddia ettikleri hadislerin çoÄŸu sahih hadislerdir. "Levlâke levlâke Lema halaktül-eflâk” Sen olmasaydın bu âlemleri yaratmazdım ifadesinin dahi gayri sahih olduÄŸunu söyleyen hoca efendiler var. Hiç sahih olmaz olur mu?  Bu hadisi ÅŸerifin karşılığı  (Ey Muhammed!) biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.[4] Rahmetellilalemin ayetidir. “ buyurmuÅŸlardır.

Bizim hadisi ÅŸeriflere tabi olmamız gerekir. Allah Resulünün edebi, ahlakı ilgili hadisi ÅŸerifleri kabul etmeyen insanlar delalete düÅŸer. Bu kimselerin isminin önündeki sıfatlar ne olursa olsun bu kimselere itibar olunmaz. Dalalet ile küfür arasında zar gibi bir perde vardır. Delalet içinde olan kiÅŸi her an küfre düÅŸebilir. Allah bizleri hıfzı muhafaza eylesin. KiÅŸiyi muhafaza eden, imanını muhafaza eden nur-u Muhammediyedir buda Sünnet-i Rasulullah’a tabi olmakla hadisi ÅŸerifleri yaÅŸamakla ile mümkündür.

Onun için biz Sünnet-i Resulullah’ı olduÄŸu gibi kabul ederiz. Biz bu noktada ayrım yapmıyoruz, Efendimizin aÄŸzından çıkmıştır diye hüküm veriyoruz, bu manada amel ediyoruz. Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

“ Biz Allah Resulü’nün sahih hadislerini de sahih deÄŸildir diye ÅŸüphe edilen hadislerini de kabul ederiz. Çünkü biz ona karşı edepsiz bir hale düÅŸmekten Allah’a sığınırız ” buyurmuÅŸlardır.

Hiçbir Hadis-i Åžerif insanı dalalete götürmez sahih de olsa, gayri sahih de olsa. Ä°nsanın imanını yahut amelini zora sokan bir hadis yoktur. Åžüpheli denilen hadislerde zaten ne itikadımıza ne de amelimize nüfuz eden bir durum söz konusu deÄŸildir.

Bir gün Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.lerine Falan yerde biri var, kendine seyyid diyor amma adamın seyyidlikle alakası yok efendim” diyen bir abimize Efendi Hz.leri;

“Evladım hemen ziyarete gidelim, Allah Resulünün evladıyım diyor, öyle olmasa da bizde öyle olmadığını bilsek dahi Allah Resulüne hürmeten gideriz.” Diye cevap vermiÅŸlerdir.

Bizim ölçümüzü budur.

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

“Hanife mezhebine tabi olan Müslümanlardan evliyaullah makamına eriÅŸen zatlar diÄŸer mezheplere oranla daha çoktur. Kuran-ı kerimde  (Resulüm de ki, “Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!”) [5]Demek ki ne kadar çok uyarsak Allah AzimüÅŸan da o kadar bizi sever. Bu yüzden Hanefi mezhebi Sünnet-i Rasulullah’tan hiç taviz vermemiÅŸtir. Ä°mam-ı Azam Ebu Hanefi Hazretleri bir çoÄŸunun yok saydığı hadisleri olduÄŸu gibi kabul etmiÅŸtir.” BuyurmuÅŸlardır.

Efendimiz (sav) Miracını haber verdiÄŸinde KureyÅŸ müÅŸrikleri, hemen, Hz. Ebu Bekir'in yanına vardılar. Ona:

"Ey Ebu Bekir! Senin sahibin hakkındaki ÅŸeyden haberin var mı?  O, güya, bu gece Beytü'l-Makdis'e varmış! Orada namaz kılmış! Sonra da Mekke'ye dönmüÅŸ!"  dediler.

Hz. Ebu Bekir:

"Bunu kendisi mi söyledi?” diye sordu.

MüÅŸrikler:

"Evet ÅŸuradaki Mescitte halka böyle söyledi!" dediler.

Hz. Ebu Bekir:

"Vallahi, eÄŸer o bunu söyledi ise, muhakkak, doÄŸrudur!" dedi.

MüÅŸrikler:  

"Sen onu doÄŸruluyor, kendisinin bir gecede Beytü'l-Makdis'e gidip sabahtan önce Mekke'ye geldiÄŸini doÄŸru buluyor musun?" dediler.

Hz. Ebu Bekir: 

"Evet! Bunda ÅŸaÅŸacağınız ne var? Vallahi, ben onu bundan daha uzak olanında, gecenin veya gündüzün herhangi bir saatinde kendisine semadan haber geldiÄŸini bana haber verdiÄŸinde tasdik edip duruyorum!" dedikten sonra, Peygamberimiz (sav) yanına geldi ve:

"Ey Allah'ın Peygamberi! Sen ÅŸu halka bu gece Beytü'l-Makdis'e gittiÄŸini söyledin mi?" diye sordu.

Peygamberimiz (sav):  "Evet!" buyurdu.

Hz. Ebu Bekir:    

"Ey Allah'ın Peygamberi! BEN SENÄ°N SÖZÜNE KENDÄ° GÖZÜMÜN GÖRDÜÄžÜNDEN DAHA ÇOK Ä°NANIRIM. DoÄŸru söylüyorsun! Ben ÅŸehadet ederim ki; Sen Allah'ın Resûlüsün!"  buyurmuÅŸtur.

Biz Rasulullahın izinde yolunda ayağının tozunda ÅŸeref bulan bir ümmetiz elhamdülillah öyle ise bizlere de yakışan Hz. Ebu Bekir (ra) gibi “onun aÄŸzından çıkana kendi gözümüzün gördüÄŸünden çok inanırız ve biz onun her kelamını başımızın üzerinde taşırız” demek ve tabi olmaktır. Çünkü “O kendi heva ve hevesiyle konuÅŸmaz.” [6]

Bir Allah dostunun buyurduÄŸu gibi  “Ä°nanmak istemeyenin tüm harfler emrindedir. Ä°nanmak isteyene tek bir harf gerek deÄŸil.”

 

 

 

 



[1] Ebû Davud, Sünnet 6; Tirmizî,Ä°lim 10;Ä°bn Mâce, Mukaddime 2; Dârimî, I,117

[2] Mizan-ül-kübra

[3] HaÅŸr-7

[4] Enbiya -107

[5] Al-i Ä°mran 31

[6] Necm-3




Okunma Sayýsý : 5053

Soru Tarihi: 3/26/2016

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *