SORULAN SORU

Çocuklarımızı islami edep ve adapla yetiÅŸtirilmesi ve yolumuzun sevdirilmesi için neler yapabiliriz?

CEVAP

Yüce Allah, Kur’ân’da “Ey iman edenler, kendinizi ve aile halkınızı yakıtı taÅŸ ve insanlar olan ateÅŸten koruyun!” [1] buyururken, çocukları dünyevî ve uhrevî hayata hazırlamanın önemli bir mesuliyet olduÄŸuna iÅŸaret etmiÅŸtir.

Allah Resûlü de, “Bir baba evlâdına güzel edep ve ahlâktan daha üstün bir miras bırakmış olmaz.” [2] ve “Çocuklarınıza ikram edin ve onları güzelce terbiye edin.” [3] buyurarak bu vazifenin asla ihmal edilmemesi gerektiÄŸini vurgulamıştır. 

Günümüzün en önemli meselelerinde bir tanesi geliÅŸen dünya koÅŸulları içinde islami bir terbiye ile çocuklarımızı yetiÅŸtirebilmektir. Günümüzde çocuk yetiÅŸtirmede ebeveynlerin yaptıkları en büyük hata saÄŸlam bir dünya görüÅŸü olmayan batı medeniyetinin gayri islami düÅŸüncelerini benimsemiÅŸ pedagog ve psikologlarının görüÅŸlerinden yararlanarak çocuklarını terbiye etmeye çalışmalarıdır. Bizim tek ölçümüz, tek düÅŸüncemiz Ä°SLAMDIR ve de Ä°slam olmalıdır.

Çocuk eÄŸitimin de baÅŸlama noktamız kendimiz olmalıyız. Atalarımızın dediÄŸi gibi “görgülü kuÅŸlar gördüÄŸünü iÅŸler.” Çocuklarımız bizim sözlerimizden daha ziyade davranışlarımızı takip edip kabul ederler. Tavsiye ettiklerimizi yaÅŸamıyorsak, çocuÄŸumuz için söylediÄŸimiz onca güzel sözün iÅŸlevi ve deÄŸeri olmayacaktır. Biz tatbik etmediÄŸimiz sürece dudaklarımızdan çıkan tavsiyeler gerçekçi olmaz.

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

“ Çocuklarınızın nasıl olmasını istiyorsanız siz öyle olun. Sabah namazına siz kalkarsanız, çocuÄŸunuzda kalkar.  Siz yalan söylerseniz, çocuÄŸunuzda yalan söyler. SöylediÄŸiniz her bir ÅŸeyin arkasında durun, yapamayacağınız ÅŸeylerin sözlerini vermeyin. Mesela çoluÄŸunuz, çocuÄŸunuz, torununuz; Baba ÅŸeker al, baba sakız al,  der. Sizde:

– Alırım oÄŸlum, dersiniz.

AkÅŸam gelirsiniz;

“Unuttum” deyip kenara çekilirsiniz. Hele yalancı babaya hele! Çocukta; “Anne, babam yalan söylüyor. Görüyor musun bak yalancı babam. Niye yalan söylüyor bana sakız almadı.” deyip üzülür.   Ä°ÅŸte çocuÄŸun yanında yalancı durumuna düÅŸüyorsunuz. Allah’ın (cc) yanında da yalancı durumuna düÅŸüyorsunuz. Bu yüzden duanız muallâkta kalır” buyururlardı.

Cenabı Zülcelal Hazretleri; “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın! Siz hidayette olduktan sonra, baÅŸkasının dalaleti size zarar vermez." [4] Buyurarak terbiyenin baÅŸlama noktasının fert olduÄŸunu bizlere bildirmektedir.

Resulü Ekrem (sav), gerek kendi çocukları ve gerekse yakın çevresindeki çocuklarla doÄŸmadan önce ilgilenmeye baÅŸlar ve çocuk terbiyesinin doÄŸumla birlikte ve hatta daha öncesinde baÅŸlaması gerektiÄŸine iÅŸaret ederdi. Ä°slami edeplerle dünyaya getirilmeye çalışılan bir çocuÄŸun gayri islami biçimlerle olandan daha farklı olacağı aÅŸikârdır. Anne hamileliÄŸi müddetince hayatını islami kurallara riayet edip, ibadet ve taatını eksiksiz yapıp, zikrullahlardan geri kalmazsa bebek daha anne karnındayken islami terbiyeyi almaya baÅŸlar.

Åžeyh Sâdî Hz.leri :

“Küçükken terbiye görmeyen, büyüdüÄŸünde hiç terbiye edilemez ve iflâh olmaz. Bir yaÅŸ çubuÄŸu istediÄŸin gibi bükebilirsin. Fakat kuru çubuÄŸu doÄŸrultmak için, ateÅŸe tutmak lâzımdır.”

KardeÅŸlerimizden birinin üç kız evladı vardı. Bir gün evlatlarından yakınırken ilk iki kızı ile son kızının farklı olduÄŸunu bununda sebebinin ilk ikisini dünyaya getirdiÄŸi dönemlerde Allah ile arasının pek olmadığını namazdan niyazdan bi haber olduÄŸunu oysa üçüncü evladının hamileliÄŸi döneminde namaz zikir, Kuran ile meÅŸgul olduÄŸunu söylemiÅŸti. Hatta “Hocam o derviÅŸ oldu da bize de o vesile oldu”  diyerek islami terbiyenin anne karnında baÅŸladığının güzel bir örneÄŸini bizlere vermiÅŸlerdir.

ÇocuÄŸumuza islami bir terbiye verebilmenin ikinci basamağı; sevgiyle tutarlı davranarak, taviz vermeden ibadetlerini yapması saÄŸlamaktır. EÄŸer taviz verecek olursak çocuÄŸa alan açmış oluruz ki nefis rahatlığı gördü mü geri döndürmek çok zordur. Nefse taviz verdin mi bir üstünü ister. Nefis terbiyesinde çocuk olsun yetiÅŸkin olsun taviz kabul edilmez. “Yok, çocuÄŸun psikolojisi bozulurmuÅŸ” bunlar hep gayri islami düÅŸünürlerin bize olan yansımaları. Ümmeti Muhammedi bozmak için çocuk geliÅŸim kitaplarında ki bu düÅŸünceleri empoze etmeye çalışıyorlar, bunlara itibar etmemek lazım gelir. Bu kitaplara baktığımızda çoÄŸunun referansları batılı müÅŸrikler ve araÅŸtırmacılardır.

Ä°ngiltere’de on iki on üç yaşındaki çocuklarda rahim kanseri diÄŸer kanser türleri geçerek zirveye oturmuÅŸ. Bunların sebebi ne? Erken yaÅŸta cinsellikle tanışmaları. Ä°ÅŸte bu kitaplarla, bu düÅŸüncelerle gelinen nokta.

Gayri Müslimlerin çarpık düÅŸüncülerini ÅŸimdi bizlere televizyonlarla, internetle evimize kadar sokup çocuklarımıza ve bizlere aşılıyorlar. Müslüman kendine çeki düzen vermeli, ne yedüÄŸü belirsiz televizyon kanallarında abuk sabuk dizileri seyretmemeli,  çoluk çocuÄŸuna da seyrettirmelidir. Çocuklarınıza internette sosyal medya sitelerine başıboÅŸ girmelerine izin verilmemelidir. Günlük heva-i heveslerimiz uÄŸruna ilk önce kendimizi kaybederiz, sonrada ailemizi…

Cennet Mekân Efendim Abdullah Baba (ks) Hz.leri Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunun yıkılışından sonra ki dönemi bizlere naklederken sanki bugünlere iÅŸaret buyurmuÅŸlardır;

“Ne yapalım da bu düzeni yıkalım, Müslümanları parçalayalım?” dediler. Sonra ÅŸu yolu buldular; “ Ä°lk önce Åžeyhülislam’ı ondan sonra hilafeti kaldıralım. Ondan sonra Kur’anı ellerinden alalım da Kur’anın hükümlerini kaldıralım. Bunlara sinemalar, tiyatrolar banka yardımıyla teÅŸvik kredileriyle, faiz yedirelim. Güzellik yarışmaları düzenleyip, dansöz çıkararak, açık neÅŸriyat yayınları yaparak, gençlerin çocukların içindeki ÅŸehvani arzuları uyandıralım ki birbirlerini tatmin etsinler. Kimi bulurlarsa onunla haşır neÅŸir olsunlar. Bunlara ‘ananız babanız gericidir yobazdır’ diyelim ‘din afyondur’ diyelim bunlara içki içirelim. Bunlara ‘muasır medeniyet seviyesine çıkacağız’ diyelim. ‘Avrupalı olacağız’ diyelim dediler ve bunu da baÅŸardılar. Kur’an aÅŸkı, Muhammed aÅŸkı, Allah aÅŸkı unutturulup, çocukların kalplerine madde sevgisi aşılandı, cinayetler, zinalar, içki, kumar gibi alışkanlıklar aldı başını yürüdü. Tüm milli deÄŸerler yok oldu.

Avrupa’ya gittim. Cumartesi ve Pazar günü yedisinden yetmiÅŸine kadar herkes kiliseye gidiyor. Siyah, lacivert elbise giyiyorlar, çocuklarını alıyorlar. Papaz Efendi onlara oyuncak verirmiÅŸ, ÅŸeker verirmiÅŸ. Çocuklar ille ‘biz de kiliseye gideceÄŸiz’ diye aÄŸlarmış. Biz de ise baba evladını Cuma ‘ya dahi teÅŸvik etmiyor. NeymiÅŸ; ‘Dükkânım kapanır da ticaretten kalırım.’ O senin yaptığın ticaret haramdır.”

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri baÅŸka bir sohbetlerinde;

“Anneler, kızlarınızı yanınızdan ayırmayın, onları başıboÅŸ bırakmayın. Bir yerlere gideceÄŸim bir arkadaşımla buluÅŸacağım gibi hareketlere fırsat vermeyin. Çocuklarınıza para vermeyin,  ceplerine para koymayın, çocuklara alışveriÅŸ yaptırtmayın eÄŸer bunları yaptıracak olursanız, çocuk kendisi tanınan o boÅŸluktan faydalanır daha sonra başıboÅŸ bir ÅŸekilde bir ÅŸeyleri umduÄŸu zaman gidip kendisi almak ister. “ Benim aklım ermez mi?” “Bende almasını bilirim” “Benim de param var” gibi olur olmadık laf ederek uygunsuz ÅŸeyleri almaya kalkar. Almaya gücü yetmediÄŸinde hırsızlık yapabilir. ÇocuÄŸun isteklerini kendiniz alın, evladım” buyurmuÅŸlardır.

Günümüzde ebeveynlerde aşırı çocuk sevgisi gözlemlenmektedir. Tabi ki çocukları seveceÄŸiz, kollayacağız, onları islami bir edeple yetiÅŸtirip iÅŸ sahibi yapmaya çalışacağız. Bunlar bizim görevlerimiz. Resulullah (sav)  Efendimiz: Çocuk sevgisi, Cehennem ateÅŸine karşı perdedir. [5] buyurmaktadır. Ä°slam’da sevgilerin ölçüsü vardır. Çocuk sevgisi her sevginin önüne geçiremeyiz. Çocuk terbiyesinde Åžefkat-Ciddiyet dengesini iyi ayarlamak lazım gelir. Disiplinsiz aşırı sevgi frensiz arabaya benzer. Sevgi verdikçe hızlanır, verdikçe hızlanır sonra çocuÄŸu nerde duracağını kestirmezsiniz.  Kontrolsüz sevgi ve alâka çocuÄŸun şımarıp küstahlaÅŸmasına sebep olacaktır.

Çocuk bir hata iÅŸlediÄŸi zaman ÅŸefkat-ciddiyet dengesini gözeterek yaptığı davranışın yanlış olduÄŸu hissettirilmesi lazımdır. Daha yaşı küçük daha bebek diyerek yaptığı yanlışlara gülersek, ilerde yaptıklarına aÄŸlarız. Daha anne karnındayken islami karakteri oluÅŸmaya baÅŸlayan bir çocuk için erken demek kendimizi kandırmaktan öteye geçmez.

Cennet Mekân Üstadımız Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

“Çocukları okÅŸamak, sevmek Peygamberimizden (sav) biz Müslümanlara kalmış bir mirastır. Hazreti Peygamber: ‘Çocukla olan çocuklaşır!’ buyurmuÅŸtur. Babanın aklı dünyayı da ölçse, çocuÄŸun anlaması için ‘tı tı’ der, çocukların diliyle konuÅŸmak gerek. Ancak çocuklarınızın hatasını gördüÄŸünüz zaman onu uyarın, eÄŸriyi doÄŸruyu öÄŸretin. Evladınıza köle olmayın…”

Çocuklarınızı öperken dudaklarından öpmeyin, çocuklarınıza fiske vuracaksanız sakın yüzüne vurmayın.” buyururlardı.

Resulullah (sav) Efendimiz; “Ahir zaman olunca köle Efendisini doÄŸurur.” [6] Hadisi ÅŸerifi buna delalet etmektedir. Yani çocuklar ana babalarına deÄŸil ana babalar evlatlarına itaat eder hale gelir ki bu da günümüzde yaygın olarak gördüÄŸümüz bir durumdur.

Bir bayan kardeÅŸimize haftalık sohbetlere neden gelmediÄŸi sorulduÄŸunda; “Gelmek çok istiyorum ama dört yaşında ki oÄŸlunun ‘ ben orda sıkılıyorum gitmek istemiyorum’ dediÄŸi için gelmediÄŸini söylemiÅŸtir.“ Ne kadar açı bir durum.

Cennet Mekân Abdullah Babamızın evlatlarına sorduÄŸumuzda; ‘Babamız her zaman bizi saygılı sevgiliydi ama bir hata iÅŸledik mi bakışı bize yeterdi, yerimizden kımıldayamazdık.’ DemiÅŸlerdi.

AÄŸaç yaÅŸken eÄŸilir diyerek atalarımız boÅŸuna söylememiÅŸler.

Çocuklarımızı Allah rızası için seveceÄŸiz. Onları Allah’ın bir emaneti olarak göreceÄŸiz. Yakup (as) oÄŸlu Yusuf (as) fazla sevmesinden dolayı Allah Teâlâ Er- Rakib isminin tecellisiyle  “ Benden gayrısını sen sevemezsin” dedi ve Yusuf (as) elinde aldı.

Cennet Mekân Üstadımız Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

Çocuklarınızı her ÅŸeyin önüne geçirirseniz size imtihan olur. Bu yalnız çocukta deÄŸil hayatımızda Ä°slam’dan gayrı neyi öne geçirirseniz o size imtihan olur. 

KiÅŸi hanımını çok sever imtihan olur, anne babasını çok sever imtihan olur, arabasını çok sever imtihan olur.

Ä°nsanlar bu konularda çok sıkıntılılar. “Var mı senin gibi dünyada bir tane yavrum benim, malım canım sana feda olsun kuzum benim, ah anam benim, babam benim ben seni her ÅŸeylerden çok severim,” gibi cümleler kurarak kendimize hem imtihan kapısını acıyoruz hem de manen zarara sokmuÅŸ oluyoruz.  Ondan sonra hiç olmadık anda annemiz ya da babamız telefon açarak sebebini bilmedik bir ÅŸey yüzünden aÄŸzına geleni söylüyor. Annemizi seveceÄŸiz ‘Allah’ın itaat edin emrinden dolayı, üzerimizde hakkı olduÄŸundan dolayı’ sevdin mi sıkıntı yok. Haddi aÅŸmadan, kararında olan sevgi bir problem yaÅŸanmaz.”

Hz. Peygamber (sav) ÅŸöyle buyurmuÅŸtur:

"Sizden biri, beni, babasından, evladından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiÅŸ sayılmaz." (Nesai'nin bir rivayetinde "... malından ve ailesinden daha sevgili..." denmektedir.) [7]

Hz. Ali’ye, “Siz Re­sû­lul­lah’ı (a.s.m.) ne kadar seviyordunuz?” diye sorul­duÄŸunda, o, ÅŸu cevabı ver­miÅŸti:

Re­sû­lul­lah bize malımız mülkümüz, çoluk çocuÄŸumuz, anamız ve ba­bamızdan daha sevgili idi. Ona, susadığımızda soÄŸuk suya duyduÄŸumuz arzu­dan daha çok arzu duyar, daha çok severdik.[8]

Çocuk terbiyesinde en önemli konulardan bir tanesi babanın baba gibi annenin anne gibi durması ve davranmasıdır. Her ikisi de birbirlerinin rollerini üstlenmemelidirler.

Bir cennet mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri bir ev meclisinde sohbet ederken evin sahibinin iki üç yaÅŸlarında ki çocuÄŸu içeri girip girip çıkarak, ‘babacım ÅŸunu isterim babacım bunu yap, ÅŸunu ver’ diyerek yanına geliyordu. Ev sahibi olan kiÅŸide sohbet esnasında ‘yavrum’ deyip ÅŸapur ÅŸupur öpmeye koyuluyor çocuÄŸuna ilgi alaka gösteriyordu. Åžeyh Efendi Hz.leri sohbetin bitmesine yakın;

“Evladım bu çocuÄŸun annesi yok mu? Ä°çerde misafirlerin var sen çocukla oyalanıyorsun, gönder çocuÄŸunu annesinin yanına. ÇocuÄŸun yanı annesinin yanıdır.” diyerek tatlı sert uyarmıştır.

ÇocuÄŸumuzu seveceÄŸiz, koklayacağız, öpeceÄŸiz. Ama bunları yaparken herkesin ulu ortasında lakayt davranışlarda bulunmayacağız. Vakar ve ağırbaÅŸlılığımızı koruyacağız. Unutmayalım ki çocuklar bizden onların arkadaşı deÄŸil ana babaları olmamızı ister.

Çocuklarımıza oturup muhabbet edeceÄŸiz, onları önemsediÄŸimizi fark ettireceÄŸiz. Onlarla gayri ahlaki konuÅŸmalar yapmayacağız. Günümüzde erkek çocuÄŸu olan babalar “kız arkadaşın var mı?“ gibi bir Müslümana yakışamayan sözleri çocuklarına söylemektedirler. DerviÅŸlik yalnızca dergâhta deÄŸildir, derviÅŸlik hayatın her anında olmaktır. Cenabı Zülcelal Hz.leri her daim gören ve iÅŸitendir.

Çocuklarımızı ibadetleri özellikle Allah Resulünün ‘gözümün nuru’ dediÄŸi namazı sevdirmek için namaza çocuklarımızla birlikte ailece durulması lazımdır.  Erkek çocuÄŸumuzu alıp beraber namaza gitmekte çok güzel olur. Çocuklar için küçük seccade küçük tesbihler alınıp ‘bunlar senin’ diyerek hediye edilmesi hoÅŸ olur.

Efendi Hz.lerinin nasıl bir baba olduÄŸuna dair evlatlarına sual ettiÄŸimizde ÅŸunları söylemiÅŸlerdir;

“Seherlerde ayakta olurdu. Ä°slam’ı, Kur’anı, dinimizi, her ameli sevdirerek öÄŸretti. Yemin etmez, yalan söylemez, kız çocuklarını çok sever, hiç ayrım yapmazdı. “Namaz kılın, Kur’an öÄŸrenin size hediye alacağım” derdi. Bizleri teÅŸvik ederdi ve muhakkak verdiÄŸi sözü yerine getirirdi. Bizlere karşı çok ÅŸefkatli ve merhametli idi.  Bir defasında bana “Kızım, Kur’anı Kerimi öÄŸrendiÄŸin de sana altın kolye alacağım” demiÅŸti ve altın kolye almıştı. Bu ÅŸekilde dinimiz ile ilgili ne tür güzel bir amel yapsak, onun karşılığında bizi muhakkak ödüllendirirdi.”

Ödüllendirme den kasıt elbette her kıldığı namaz için her tuttuÄŸu oruç için deÄŸildir. Nasıl eÄŸitim hayatları için çok önemli bir sınavı kazanırsan sana telefon alacağım diyorsak bunun gibi “Namazı devamlı hale getirirsen ben seni uyarmadan kılarsan” diyerek ara sıra ödüller verilebilir. Ancak bu ödüllendirme her amelin karşılığında olursa çocuk menfaat için amel iÅŸler hale gelir ki bu hususta dikkatli olunmalıdır. Çocuklar için en güzel ödül onların takdir edilmesi onlara olan inancımızın daim ifade edilmesidir.

Cennet Mekân Efendimizin sohbetlerinden derlediÄŸimiz cümleler ile konumuzu sonlandırmak isteriz;

Bir gün bir sohbetimiz esnasında;

-Erkek evlatlarına gusül abdesti öÄŸreten baba parmağını kaldırsın, dedim.

Hiç kimse kaldıramadı. Åžimdi burada da söylesem yine parmak kaldıracak adam yoktur. Ayıp ya! Olur mu? OÄŸluna gusül abdestini öÄŸretmeme olur mu? Ben bu konuyu söyleyemem dersiniz. Hâlbuki babanın vazifesi.

Hem nefis, hem ÅŸeytan, hem de gayrimüslimler bizi esir almışlar. Esaret altına almışlar. Bize dünyamızı sevdirmiÅŸler. Bize annemiz babamız;

“OÄŸlum amir ol, oÄŸlum memur ol, oÄŸlum zengin ol, oÄŸlum tüccar ol, ol da ne olursan ol oÄŸlum” dediler.

“Ne olur oÄŸlum! Muhammed’e yâr ol, oÄŸlum evliya ol, oÄŸlum Allah’a (cc) dost ol” diyen anne baba yok.

Hazreti Ömer Efendimizin halifeliÄŸi döneminde bir sahabe gelir:

– Ya emir-el müminin, evladım benim sözümü dinlemiyor. Ne yapmam lazım, buna bir hüküm ver, deyince:

– Otur bakalım, diyor, sahabe oturuyor ve Hz Ömer Efendimiz o sahabeye ÅŸöyle diyor:

– Çocuk doÄŸduÄŸunda babasının üzerinde üç tane hakkı vardır.

Hakkından bir tanesi,  çocuk doÄŸduÄŸu zaman babasına;

“Åžeklime suretime bak güzel bir isim ver” der.

Hazreti Ömer (ra) Efendimiz mevzuyu açıkladıktan sonra sorar:

–Sen ona Allah’ın isimlerinden, Abdullah, Abdurrahman, Abdülkerim, Abdulvahab, Abdulcelil, Abdülaziz, gibi, güzel isimlerinden, koydun mu? Yâda Âdem, Nuh, Ä°dris, Salih, Ä°brahim, Yusuf, gibi peygamber isimlerinden koydun mu?  Sahabe:

– Hayır, Ya Ömer

Soru iki;

–Bu çocuÄŸa okuma çağına geldiÄŸi zaman Allah’ın kitabı Kur’an ı Kerimi, Peygamber Efendimizin sünnetlerini, helalleri, haramları, öÄŸrettin mi? Farz, vacip, sünnet, mubah, gibi Ä°slami bilgileri verdin mi?

– Hayır, Ya Ömer

Soru üç;

– ÇocuÄŸuna dünya maiÅŸeti için, ziraattan, ticaretten, sanattan bir ÅŸeyler öÄŸrettin mi?

– Hayır, Ya Ömer, deyince;

Hazreti Ömer Efendimiz;

– Ä°yi ki seni öldürmemiÅŸ, diyor.

Burada bir irÅŸad gerekiyor. Birincisi; ÇoluÄŸumuza çocuÄŸumuza güzel isim koymak, ikincisi; Dinini öÄŸretmek, Peygamber Efendimizi sevdirmek, O’nun sünnetlerini öÄŸretmek, haramları, helalleri öÄŸretmek, üçüncüsü de; Köyde olsun, ÅŸehirde olsun ziraattan, ticaretten, sanattan, ilimden bir ÅŸey öÄŸretmektir. O zaman çocuk muhtaç olmaz. “Alan elden veren el daima üstündür. ” 

 

[1] Tahrîm, 66/6

[2] Tirmizi, Birr 33

[3] Ä°bn Mâce, Edeb 3

[4] Maide /105

[5] Åžir’a

[6] Buharî, Tefsiru Sureti 31,2

[7] Buhari, Ä°man 8; Müslim, Ä°man70, (44); Nesai, Ä°man 19, (8,114, 115)

[8] Terbiyetü’l-Evlâd, 2: 1026




Okunma Sayýsý : 6012

Soru Tarihi: 3/4/2016

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *