SORULAN SORU

Def çalmak, defle zikir yapmak dinimizce uygun mudur? 

CEVAP

Def (tef); deri gergili kasnaklı bir vurmalı çalgı âletidir. Çok eski devirlerden beri tanınan ve genelde ritim için kullanılan bir sazdır. Defin kenarına ziller ya da ses çıkarması için halkalar yerleÅŸtirilebilir. "Bendir" ve "girbal" de def türlerindendir. Özellikle tasavvuf müziÄŸinde kullanılan defe "mazhar" denir.

Evliya Celebi defin ilk defa Hz. Süleyman ile Belkıs’ın düÄŸününde çalındığı seyahatnamesinde belirtmiÅŸtir. [1]

Ä°slam tarihinde def kullanılmasıyla alakalı olarak birçok hadise mevcuttur. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirsek;

Eski cahiliye dönemi Araplarda savaÅŸ sırasında kadınların def eÅŸliÄŸinde erkekleri teÅŸvik eden ÅŸiirler söylemesi âdetti. Uhud Gazvesi’nde Ebû Süfyân’ın karısı Hind baÅŸkanlığındaki kadınların def ve “ekbâr ya‘nî tubûl” denilen büyük deflerle KureyÅŸ ordusunu savaÅŸa teÅŸvik ettikleri bilinmektedir. [2]

SavaÅŸtan dönen kahramanların def çalarak karşılanması da eskiden beri Arapların bir âdetiydi Hz. Peygamber’in (sav) saÄŸ salim ve muzaffer olarak seferden dönmesi halinde def çalıp ÅŸarkı söylemeyi adayan siyahî bir câriyeye izin verilmesi[3] ve Medine’ye hicretinde Hz. Peygamber’i (sav) karşılayanlar arasında def çalan çocuklar olması def çalma geleninin Ä°slam sonrası da devam ettiÄŸini göstermektedir.

Evlilik ve sünnet merasimleri sırasında def çalarak eÄŸlenmek Arapların eski âdetlerindendir ve bu gelenek Ä°slâmî dönemde de sürdürülmüÅŸtür.

Rasulullah (sav) buyurdular ki:

" (Nikah'da) haramla helali ayıran fark, def ve sestir." [4]

“ Nikahı ilan edin, onu mescitlerde yapın. Üzerine de def vurun.”[5]

Hadislerde düÄŸünlerde haramlara bulaÅŸmadan eÄŸlenmenin meÅŸruluÄŸu ile nikâhın alenî olmasını amirdir. Bir erkekle kadının hususi suretle anlaÅŸarak yapacağı birleÅŸme meÅŸru deÄŸildir, zinadır.

DüÄŸünler ve bayramlar müminlerin sevinç günleridir. Rasulullah (sav) efendimiz bu iki sevinç zamanında önceki alışkanlıkların, ananeleri devamı olarak def çalınmasına izin vermiÅŸ, bir nevi teÅŸvik etmiÅŸtir.

Hz. AiÅŸe Validemizin vesilesi ile evlendirilen bir genç kız kocasına gönderilirken Peygamberimiz, “Kızla birlikte bir de def çalan gönderdiniz mi” diye sormuÅŸtur. Çevredekiler “Göndermedik” deyince Hz. Peygamber, “Ensar, aralarında gazel okuma adeti olan bir topluluktur. KeÅŸke onlara „size geldik size geldik; size selam bize selam‟ deyiverecek birisini göndermiÅŸ olsaydınız ”buyurmuÅŸ ve gazel okuyacak birinin gönderilmesini arzu etmiÅŸtir.[6]

DiÄŸer yandan bayram günü ÅŸarkı söyleyen cariyelere Hz. Peygamber (sav)'le birlikte bulunan Hz. Ebû Bekir (ra)'in: Mescid-i Nebevî'de mızrak oyunu oynayan HabeÅŸlilere de Hz. Ömer'in engel olmaya kalkışması üzerine, Hz. Peygamber (sav) buna gerek olmadığını bildirmiÅŸ ve kendisi de mescitteki HabeÅŸlileri seyretmiÅŸtir.[7]

Kız çocuklarının defle ÅŸarkı söylemesi Kurban Bayramı günlerinde olmuÅŸ ve Allah Resulü (sav), Ebu Bekir'e:

"Ey Ebû Bekir, her kavmin bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır. Onları bırak" demiÅŸtir. [8]

Ä°mam Gazâli bu hadisi ÅŸu ÅŸekilde deÄŸerlendirmiÅŸ; “Åžer’i olarak sevinilmesi gerekli olan durum ve vakitlerde def çalma, ÅŸarkı, raks, kılıç-kalkan oynamak vb. eÄŸlenceleri tertip etmek caizdir.[9] BuyurmuÅŸtur.

Burada ÅŸu unutulmamadır kadın erkek karma bir ÅŸekilde yapılan eÄŸlenceli düÄŸün merasimleri bu hadisler delil gösterilerek yapılması haramı helal gösteremeye çalışmaktır.

Yukarıda zikredilen hadisler ve benzerleri, Müslümanların sevinç günlerini, bazı meÅŸru müzik aletleri ve müstehcen olmayan türkü ve ÅŸarkılarla kadın ve erkekler ayrı olmak ÅŸartıyla kutlayabileceklerini gösterir.

Tasavvufi olarak ele almak gerekirse def çalmak zikirlerde çok eski bir gelenektir. meÅŸayıh-ı kiram[10] Hz.leri olsun piran efendilerimiz olsun, Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri olsun zikirlerin ahenkli, aÅŸklı muhabbetli olması acısından def çalmışlar, def çaldırmışlardır. Tarihi rivayetler Ä°slam tarihinde kaside, ilahi vb. ÅŸekillerdeki dini musiki ile def, ney vb. çalgı aletleri eÅŸliÄŸinde zikir halkalarının tebe-i tabiin döneminde baÅŸladığını[11] göstermektedir ki bu dönem Ä°slam siyasi tarihinde Abbasiler dönemine tekabül etmektedir.

Zikirlerde def çalmak, derviÅŸin vecd [12] haline ulaÅŸma gayesine yardımcı olmak içindir. Ruhu yükseltmek için bir yardımcıdır. Üst kattaki hakikatleri derviÅŸlere sunmak için kullanılan bir merdivendir.

Def çalmaktaki bir baÅŸka gaye Peygamber Efendimiz (sav) Hz.lerinin hicretinde Medine’ye girerken deflerle söylenen “Ay doÄŸdu üzerimize, Veda tepesinden, Åžükür gerekti bizlere Allah’a davetinden” diye baÅŸlayan meÅŸhur manzumeyi hatırlayarak peygamber efendimizi meclise geldiÄŸini düÅŸünmemize vesile olması içindir.

Bir baÅŸka atıf ise Cenabı Rahmah birçok ayeti kerimesinde arz ve sema arasında ne varsa beni zikreder buyurmaktadır.

“Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler. Her ÅŸey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, halîm’dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.”[13]

Ä°ÅŸte daÄŸların ve taÅŸları her dem Allah’ı zikrettiÄŸi ayetlerle sabit iken zikirde def çalmakta her varlığın kendi lisanlarınca Allah’ı zikrettiÄŸi hakikatini hatırlatmak içindir.

Ä°mam Gazali Hz.leri; Zikirlerde def çalmak Ä°badet ve zikretmek gibi sahih bir niyetle yapılıyorsa caizdir. Çünkü, Fahr-i Alem (SAV) Efendimiz, Medine-i Münevvere’ye teÅŸrif buyurdukları zaman, Medine halkı kendilerini karşılarken def ile beraber musiki naÄŸmeleri ile karşılamışlardı. [14] buyurmuÅŸlardır.

Büyük âlim Abdülganî NABLUSÎ Hz.leri; Allah’a yaklaÅŸmak, ibadetlere teÅŸvik etmek amacıyla def ve ney gibi enstrümanların kullanılması ve bu amaçla musiki icra edilmesini günah olarak görmediÄŸi gibi teÅŸvik etmektedir. O, ma’siyet ihtimali bulunsa bile, “ma‘siyetin taate engel teÅŸkil etmediÄŸi” genel fıkhi kaidesinden yola çıkarak Allah için yapılan amellerin fısk ve bunu yapanların fasıklıkla itham edilemeyeceÄŸini savunur. Yine buradan hareketle Mevlevi derviÅŸlerinin samimi olarak icra ettikleri ve “tasavvufi telezzüz” olarak nitelediÄŸi semalarda, dine aykırı olduÄŸu sonucunun çıkarılamayacağını belirtir.[15] buyurmuÅŸlardır.



[1] Evliya Çelebi, I, 622

[2] Vâkıdî, I, 225 (Ä°slam ansiklopedisi def babı)

[3] Müsned, IV, 353; Ebû Dâvûd, “Eymân”, 22; Tirmizî, “Menâḳıb”, 71

[4] Buhari, Nikah 63

[5] Tirmizi ,Nikah  6 (1089)

[6] et-Tâc, II, 275

[7] Tecrid-i Sarih Tercemesi, III, 203, 204

[8] Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, III, 151-157

[9] Gazzali, Ebu Hamid Muhammed, Ä°hya-u Ulumiddin, VI, Ä°stanbul, y.y. , 1986, 151- 154

[10] Büyük velîler, büyük zâtlar, Ä°zzet ve ikram sahibi ÅŸeyhler.

[11] Gazzali, Ä°hya, VI, 138; Ä°bnü’l-Cevzi, Telbis, 222

[12] Vecd :, kasıt ve zorlama olmaksızın Allah’ın bir ihsanı olarak sâlike gelen ve onu kendinden geçiren mânevî çarpıntı” demektir.(KuÅŸeyri, Risale, 190.)

[13] Ä°sra Suresi 44

[14] İhya-u Ulumiddin; Fetevayı Hayriyye

[15]Åžeyh Abdülganî En-Nablusî  “Ukûdü’l-Lü’lüiyye Fî Tarîki’s-Sâdeti’l-Mevleviyye”




Okunma Sayýsý : 1854

Soru Tarihi: 1/3/2021

Yorumlar
Elif büyüktaşkapu

Allah razı olsun Rabbim ümmeti Muhammede anlamayı ve yaÅŸamayı nasipetsin inÅŸallah

Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *