SORULAN SORU

Allahu Teâlâ’nın kulunu sevdiğinin alametleri nelerdir?

CEVAP

Aziz Mahmut Hüdai Hz.lerine birkaç dervişi gelerek; Efendim Allah’ı Zül Celal Ve Tekaddes Hazretlerinin kulunu sevdiğinin alameti nedir? Diye sordular.

Aziz Mahmut Hüdai Hz.leri;  Allah bir kulunu sevdiği zaman kendisine seçmiş ve sevmiş olduğu bir Peygamber varisi Mürşid-i Kamile evlat kılar, buyurdu.

Hazreti Peygamber (sav) Efendimize sahabeyi kiram soruyorlar:

Ya Rasulullah! Allah’ın kulunu sevdiğini biz nereden öğrenebiliriz, nasıl anlarız?

Efendimiz (sav);

Allah’ın katındaki yerinizi bilmek isterseniz, Allah’ın sizi neyle meşgul ettiğine iyi bakın, buyuruyor. [1]

Eğer Cenab-ı Zül Celal Hz.leri sizi kendisiyle meşgul ediyorsa bilin ki sevilen kullar zümresine dâhil olmuşuzdur.

Bir başka hadis-i şerifte ise;

"Allah katındaki hissesini öğrenmek isteyen kimse, Allah'ın kendi­sinin yanındaki hissesine baksın."[2] Buyuruluyor.

Günde beş vakit namazımızı kılıyoruz. Günlük dersimizi çekiyoruz. Bu dersimize başlarken,  Rabbimiz Zül Celal Ve Tekaddes Hazretleri’nin o şanlı Peygamberlerini, başta Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil Aleyhissalâtuvesselâm olmak üzere bütün Melaike-i Kiram Hazeratının ve Din-i Mübin-i İslamiye ’ye günümüze kadar hizmet etmiş cümle Enbiyanın, Evliyanın ve Şühedanın hepsinin ruhuna bağışlama yapıyoruz. Hürmet ile sevgilerimizi sunuyoruz.

Bunun manası nedir? Biz Hazreti Allah’a ve O’nun indirdiklerine iman etmekle birlikte Efendimiz  (sav) o güzel sünnetinin ihyasını yapıyoruz ve O’nun yolunda gelenlerin cümlesini hürmet ve tazimle alıp başımıza taç ediyoruz.

İnsan sevdiğinin adını çok anar buyurmuş Hz. Mevlana yani sadece seviyorum demek yetmez insana, sevdiğinin ispatı da gerek. Allah’ı seviyorum diyorsan daim dil de olmalı adı…  

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri şöyle bir olay nakletmişti; 

Büyük Üstadımız Ebubekir Sıddık Çorum-i Hz.lerinin dervişleri dergâhta yaşarmış. Bu sebeple dergâhın işlerini de dervişler görürmüş. Ekmek almak için üç dört derviş fırına gidip topluca ekmek alır gelirlermiş. Ebubekir Baba her seferinde;

-Aman ha evlatlarım sakın gidip gelirken gaflete dalıp ta boş durmayasınız.  Daim “Allah Allah” diye zikredin. “Allah” diyerek gidin “Allah” diyerek gelin, dermiş.

Dervişlerde üstatların sözünü tutar sağ ayaklarını atarken “Al”  sol ayaklarını atarken “lah” derlermiş. Bu hale Çorumlular öyle alışmışlar ki dervişlere yolda denk geldiklerinde;

 “Bunlar Ebubekir babanın dervişleri” derlermiş. Bu hal dervişin Allah’ı sevdiğinin ispatı… Peki, Allah’ın bizi sevmesi ile ne ilgisi var dersek;

Yunus Emre’nin söylediği gibi “Sen Allah’ı seversen Allah seni sevmez mi?” sözü en güzel cevap olacaktır sanırım.

Peygamber Efendimiz (sav)

“Ey Ashabım, öyle bir gün gelecek ki ümmetim sizin gibi namaz kılacaklar, sizin gibi oruç tutacaklar, sizin gibi zekât verecekler, sizin gibi Hac farizasını yerine getirecekler ancak cehennemden kurtulamayacaklar.”  buyurunca

Sahabeyi Kiram;  Ya Rasulullah nasıl olur?  Deyince, Efendimiz Aleyhissalâtuvesselâm;

“Benim ve ashabımın yolunu takip etmezler” buyuruyor.

Peki, Allah’ın Resul’ünün ve Ashabının yolu nedir?

Allah’ın indirdiklerine biz külliyen iman ederiz. Cümle Peygamberlerin hepsini kabul ederek, dil ile ikrar kalp ile tasdik ederiz. “lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih (rusulihî)”Biz, O’nun resulleri arasından (hiç) birini, diğerinden ayırmayız.” [3]Ayet-i Kerime’sinin fehvasınca hiç birini bir diğerinden ayırt etmeyiz. Ancak fazilet ve kemalat olarak biri diğerinden farklı olabilir.

Ve biz Allah’ın sevdiklerini severiz, Allah’ın yerdiklerini de yereriz.

Rivayete göre, Allah Teâlâ Hz, Musa'ya şöyle vahyetmiştir:

- Ey Musa! Benim için hangi ameli yaptın?

- Ya rabbî! Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim.

- Namaz senin için delildir. Oruç senin için koruyucu bir kalkandır. Sadaka senin için gölgedir. Zekât senin için nûrdur. O halde bütün bunlar senindir. Benim için hangi ameli yaptın?

- Ya rabbî! Sadece senin için olan bir ameli bana öğret.

- Ya Musa! Acaba benim bir dostuma hiç dost oldun mu? Acaba benim yolumda hiçbir düşmana düşman oldun mu?

Bunun üzerine Hz. Musa bildi ki, amellerin en faziletlisi Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.

Kıyamet günü Allah, günahı olmayan dirilttiği bir kula şöyle der :

Dostlarımın ardında mıydın?(Onlarla Dostluk eder miydin) ?

Kul: Ben İnsanlardan uzaktım’‘ dedi.

Allah şöyle der: Peki düşmanlarıma buğz eder miydin?(Düşmanlık eder miydin?)

Kul: Benimle kimse arasında birşey yoktu’ der.

O zaman Yüce Allah şöyle buyurur: Dostlarımla dostluk kurmayan, düşmanlarıma düşman muamelesi yapmayan asla rahmetime kavuşamayacaktır. [4]

Ben Müslümanım diyor, Allah dostlarına, Mezhep imamlarımıza galiz ifadelerle saldırıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bizler tasavvuf ehli insanlar olarak Kur’an ve Sünnet-i Rasulullahı olduğu gibi kabul ederiz. Bununla birlikte vatanımıza milletimize toprağımıza askerimize polisimize namus ve şerefimize halel getirmeyecek şekilde şiddetli bir imanla Allah’ın izni inayetiyle küfründe karşısında durmasını biliriz?

 

 



[1] Hikem

[2] Suyuti, Camius Sagir 6/49, Hadîs No: 8386

[3] Bakara süresi 285 

[4] Taberâni,El-Mucemul Kebir,140




Okunma Sayısı : 18156

Soru Tarihi: 9/6/2016

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadır.
Bir Yorum Yazın
Adı Soyadı *
E-Posta *
Yorum *