SORU ARA
RASTGELE SORU İNCELE
SON SORULAN SORULAR
EN ÇOK OKUNAN SORULAR
SORULAN SORU
Bir bayan muayyen zamanında ya da abdestsiz olarak tevhit hatmi vs. yapabilir mi?
CEVAP
Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri bizlere devamlı abdestli olmamızı tembih eder kendisi de devamlı abdestli gezer, sıkıntılı ya da hasta olduğu zamanlarda arka arkaya abdest alması gerekse dahi abdestsiz yere basmazdı.
Talip Tevhit hatmi vs. yaparken abdestli olmaya dikkat etmelidir. Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri “ Evladım abdestli çekilen tesbihleriniz arşa füze gibi çıkar. Abdestsiz çektiklerinizde arşa varır ama yavaş yavaş… ” Diyerek latife ederlerdi.
Ancak kişinin özre dayalı problemleri varsa abdestsiz çekmesinde bir mahsur yoktur. Çünkü ortada bir zaruret vardır. “Abdestin yoksa zikredemezsin ya da çektiklerin kabul olmaz” demek insanları Allah’ın zikrinden mahrum bırakmaktır ki bunun vebali büyüktür.
Her daim Cenab-ı Zülcelal Hz.lerini zikir halinde olmamız lazımdır. Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri “Yolda giderken, evde otururken devamlı zikir üzerine olun.” Buyurmuşlardır.
Abdest konusunda hassasiyet göstermek en doğru olanıdır ancak abdestimiz yok diyerek Allah’ı zikretmekten geri duramayız. Ayet-i Kerimelerde Allah-ü Teâla Hz’leri'nin buyurduğu gibi;
“Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken de, otururken de ve yan yatarken de zikredin… [1]
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler... [2]
“Bir bayan muayyen zamanlarında tevhit hatmi yapabilir mi?” Sorusuna gelince;
Kelime- i tevhid hatmi, lafza-i celal hatmi veyahut salat-u selam hatmini kişi muayyen zamanında olsun olmasın yapmasında bir sakınca yoktur. İslam’da bir bayanın muayyen zamanlarında ne yapıp ne yapmayacağı açıkça belirtilmiştir. Nedir bunlar?
Namaz kılamaz, oruç tutamaz, Allah’ın Kelamı olan Kuran-ı Kerime el süremez, mescide giremez. Bunların dışında ki durumlarda ne yapılması gerekiyorsa, yapabilir bir sıkıntı yoktur. Kişi Allah’ı zikredebilir. Yaptığı zikirlerle tevhit hatimlerine katılabilir. Allah’ın zikredildiği sohbet meclislerinde bulunabilir. Evlerde Kuran okunurken, Mevlid-i Şerif okunurken dinlemesinde bir mahsur yoktur.
Bir bayan hayızlı diyerek çektiği zikirleri tevhit hatimleri katmamak, onları dışlamaktyr ki bu doğru bir davranış değildir. Diyelim ki kadın muayyen zamanında ömrü nihayete gelmiş ruhunu teslim ediyor. “Sen muayyen zamanındasın kelime- i şehadet getirme diyebilir misiniz?”
Cennet Mekan Abdullah Baba Hz.leri; “Evladım muayyen günleriniz de de abdestli olmaya ve sık sık abdest tazelemeye ehemmiyet verin. Günlük derslerinizi çekeceğinizde, zikir halkalarına oturacağınızda da abdest alın. Böyle davranmanız edeben uygun olandır.” buyurmuşlardır.
Ancak hiçbir zaman bu halde iken zikre katılamazsınız, tevhid hatmine katılamazsınız, sohbetlerimize gelemezsiniz gibi ifadeler kullanmamışlardır.
Kendisine kandil günlerinde bu halde olursak ne ile meşgul olalım dediğimizde;
“Tevhid çekin, salavat çekin, tevbe istiğfar çekin, dua edin evladım. Bunların yapılmasında hiçbir mahsur yoktur” buyurmuşlardır.
Bakara Suresi 222. Ayet-i kerimesinde; “Sana kadınların ay hâlini sorarlar. De ki: “O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay hâlinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.” Buyurulmuştur.
Cahiliye döneminde insanlar, Mecusilerin ve Yahudilerin yaptığı gibi, hayızlı olan kadınları evlerinde barındırmazlar ve onlarla beraber yiyip içmezlerdi.
Ebu'd-Dahdah bir grup sahabe içinde Rasulullah (sav)'e:
"Ey Allah'ın Rasulü! Hayızlı kadinlara karşı nasıl davranalım? Onlara yaklaşalım mı, yaklaşmayalım mı?" diye sordu.
Bunun üzerine: “Ay halinde olan kadınlardan uzak durun (onlarla cinsî temasta bulunmayın)" ayeti nazil oldu.
Bu ayet inince Müslümanlar, îtizal; yani uzak durma kelimesinin zahirî manasını alarak ay halinde olan kadınları evlerinden çıkarmaya başladılar. Bir gurup insan Hz. Peygamber'e gelerek:
"Ya Rasulullah! Soğuk pek şiddetli, giyecek elbiselerimiz ise pek azdır. Eğer biz, ay halindeki kadınlara ayrı ve özel bakarsak ev halkının arta kalanı helak olacak. Yok eğer diğer aile fertlerine bakıp bunları ihmal edersek bu kez bunlar helak olacak" diye şikayette bulundular.
Buna karşılık Allah Rasulü:
"Siz, Acemlerin yaptığı gibi hayızlı kadınları evlerinizden çıkarmakla değil, hayız halinde onlarla cima etmeyi terk etmekle emrolundunuz." buyurdular. [3]
Hristiyanlar hayızlı kadınlarla cima edip hayızlı oluşlarına aldırmıyorlardı. Yahudiler ise bu durumdaki kadınları evden çıkarıyorlar, ay hâlindeki kadından yataklarını ayırdıkları gibi; onlarla yan yana oturmayıp, beraber yemek bile yemiyorlardı. Silindikleri havluları bile ayırıyorlardı. [4]
İslâmiyet bu haksız ve bâtıl âdeti kaldırmış, ay hâlindeki kadınla yatmayı, pişirdiği yemeği yemeyi, aynı havluya el, yüz silmeyi mekruh dahi saymamıştır.
Peygamber (sav) ise bu hususta:
"Her şeyi yapın, yalnız cinsî münasebet müstesna..."buyurdular." [5]
Hz. Aişe (ra) anlatıyor:
"Rasulullah (sav), ben hayızlı iken kucağıma yaslanır ve Kur'an okurdu."[6]
Yine Hz. Aişe (ra) anlatıyor: "
Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm, (bir gün) bana (kendisi mescidde iken) "Humre'yi [7] bana getiriver!" buyurdular.
"Hayızlıyım" diye cevap verdim.
"Senin hayızın elinde değil ki!' dediler." [8]
Bu ayet ve hadisler ışığında hanımları özel günlerinde dışlamanın dinimize yakışır davranışlar olmadığını görüyoruz. Ne yazık ki cahiliye adetlerini dinin emri gibi göstermeye çalışanlar günümüzde de mevcuttur.
Rabbim dinini hakkınca ve doğru ağızlardan öğrenmeyi nasip etsin…
[1] Nisa Suresi, 103
[2] Al-i İmran Suresi, 191
[3] İbn Hacer,Kafi,1,265
[4] Ruhu’l Beyan
[5] Müslim, Hayz 16; Nesaî, Tahâret, 18
[6] Buhari, Hayz 13, Tevhid 52; Ebu Davud, Taharet 103, (260); Nesai, Hayz 16, (1, 191)
[7] Humre: Küçük seccade, küçük hasır parçası
[8] Müslim, Hayz 11, (298); Ebu Davud, Taharet 104, (261); Tirmizi, Taharet 101, (134); Nesai, Hayz 18, (1, 192)
Okunma Sayısı : 38271 Soru Tarihi: 4/14/2016