SORU ARA

SORULAN SORU

Dini anlamda ilmimizi geliştirmek, eksiklerimizi tamamlayıp, hayatımıza uygulamak amacıyla nasıl bir yol izlememizi tavsiye edersiniz? Pek çok vakıf, kuruluş fıkıh tefsir kelam alanında kurslar açıyorlar. Bu kurumların derslerine katılım gösterirken ne gibi kıstasları göz önünde almalıyız?

CEVAP

Yüce Allah’ın emirlerini yerine getirmeye çalışan biz Müslümanlar Allahu Teâlâ’nın Peygamber Efendimiz (sav) vasıtasıyla bizlere bildirdiği emir ve yasakları öğrenmeye çalışmalı ve hayatımızda uygulamaya özen göstermeliyiz. Cehaletin her türlüsünden kendimizi uzak tutmalıyız.  

Cenabı Rahman Olan Allah (cc);

“Sakın cahillerden olma!”[1] , “Cahillerden yüz çevir.”[2]  buyurmuştur.

Müslümanlıkla cehalet birbirleriyle asla bağdaşmaz. Cehaletin, bilgi fukaralığının, geriliğin ve tembelliğin İslam dininde asla yeri-yurdu yoktur. Zira cehalet, insanın şeref, haysiyet ve onur gibi üstün meziyetlerini ayaklar altına düşüren çok kötü bir sıfattır. İşte onun için İslam öncesi Arap toplumundan bahsedilirken o döneme: “Cahiliye Dönemi” denilir.

İşte bu yüzden her şeyi en iyi bilen, âlim ve hakîm olan yüce Rabbimiz bize ilmi farz kılmıştır. İlimle meşgul olmayı ibadet saymıştır. Nitekim Cenab-ı Hak

“De ki; Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” [3]

Sevgili peygamberimiz (sav) bu bağlamda bizlere öğüt vererek:

“Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen veya ilmi seven ol. Fakat beşincisi olma; helak olursun” [4]  derken ilmin ve ilimle meşgul olmanın önemini ifade etmiştir. Müslüman cahil olmaz, araştırıp öğrenmelidir.

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri; 

 “Cahilin sofusu, şeytanın maskarası olur.” Buyurmuşlardır.

Kişinin ibadetlerini yapacak kadar fıkıh öğrenmesi, ilmihal öğrenmesi farzdır.  Bizden âlim olmamız istenmiyor ama dinimizi yaşayacak kadarda bir bilgimizin olması gerekiyor.

Bu nedenle bir Müslüman ibadetleri doğru düzgün yapacak kadar ilmihal bilgisine, doğruyu güzeli bulabilmesi ve kötü şeylerden sakınması adına Kuran bilgisine, İslami yaşayış için hadis bilgisine sahip olması gerekir.

İlmihal; hâl ilmi, hayat ilmi, İslam’ı yaşama ilmi demektir. İslâmiyet de ancak bilerek, öğrenerek yaşanır.

İlmihal bilgisinin temelini Peygamber Efendimizin (sav) şu hadis-i şerifi teşkil eder:

“İlim tahsil etmek her Müslümanın üzerine farzdır.” [5]

Büyük İslam âlimi Beyzâvî[6];

Hadisteki ilimden maksat, kâinatın Yaratıcısını tanımak, Onun birliğini ve Resulullahın (sav) peygamberliğini bilmek (Onun ahlakını) ; namazın nasıl ve ne gibi hükümler çerçevesinde kılınacağına dair bilgileri öğrenmektir. Erginlik çağına ermiş aklı başında bir Müslümanın normal olarak bilmesi beklenen ve bilmemesi düşünülemeyen genel dinî bilgilerdir.” buyurur.

Cenab-ı Rahman olan Allahu Teâlâ;

“Müminlerin hepsinin topyekûn  sefere / savaşa çıkmaları uygun değildir. Öyleyse her topluluktan büyük kısmı savaşa çıkarken, bir grup da din hususunda sağlam bilgi sahibi olmak, dinî hükümleri öğrenmek için çalışmalı ve savaşa çıkanlar geri döndüklerinde kötülüklerden sakınmaları ümidiyle (onlara bu bilgilerini aktararak) onları uyarmalıdır.” [7]

Mealindeki ayette, ilim öğrenmek ve öğretmenin cihad gibi bir farz olarak öngörülmektedir.

İlim tahsil etme yükümlülüğü (farz oluşu) aynî farz ve kifayî farz olmak üzere ikiye ayrılır.

Aynî farz olan ilim; Müslümanların her biri tarafından öğrenilmesi istenilen ilimdir. Kişi; itikat, ibadet ve ahlâkî görevlerini en güzel bir şekilde ifa edebilmesi için gereken bilgileri elde etmek ile yükümlüdür. Herkesin temel ilmihal bilgilerini öğrenmesi farzı ayındır.

Kifayî farz olan ilim; toplumun her ferdi tarafından değil de bazı fertleri tarafından, toplumun ihtiyacı nispetinde elde edilmesi ile sorumluluğun diğerlerinden düştüğü ilimdir.

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

“Zikrullah bir nurdur. Onu sönmekten koruyan cam fanus ise sohbet ve ilimdir. Eğer ilminizi geliştirmezseniz, iki ayaklı bir şeytan nurunuzu üfleyip söndürür.” Buyurmuştur.

Bu ilmimizi ileriye götürmek, ilim tahsilinde bulunmak istiyorsak. İlim tahsilinde bulunacağımız yer hangi isim altında olursa olsun ister resmi ister bir stk olsun, ehlisünnet vel cemaat olması gerekir. Bunun yanında Hizipçi, ferdiyetçi davranan değil ümmetçi olmalıdır. Örnek vermek gerekirse; “bizim cemaatimizden olmazsanız vermeyiz, ya da şu ekolden olmazsanız yapamayız.” gibi değil yalnız Allah rıza için bir ilmi mevzuyu anlatmak, insanları hak ve hakikatler hususunda bilgilendirmek için çalışan yerler olmalıdır. Bunun için maddi bir karşılık, nefsi bir beklenti içinde olmadan sırf rızâ-yı bâri kazanabilmek uğruna  insanları bundan istifade ettirmek için çalışan yerleri tercih etmek gerekir.

Şu unutulmamalıdır, bir yerde başta Peygamberi Zişan efendimiz olmak üzere Sahabeyi kiram Hz.leri hafife alınıyorsa, Tasavvufa düşmanlık yapılıyorsa, Osmanlı Aliye’sine düşmanlık besleniyorsa, ırkçılık yapılıyorsa oradan uzak durmak gerekir.

Ehlisünnet olmayan âlimlerin idaresinde bulunan veyahut ta ilim tahsil edilen yerde bu kişilerin yazdıkları eserler okutuluyorsa oradan da uzak durmak gerekir.

İlim yapılan yerde kullanılan kaynaklarda çok önemlidir.

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri ve yolumuzun ilim tahsilinde kullanılması tavsiye edilen eserler;

İlmihal:

Büyük İslam İlmihali------             Ömer Nasuhi Bilmen

El Hidaye Tercümesi------            Ebu Bekir Merginani

Tefsir:

Kuran-ı Kerim Tefsiri-----             Ömer Nasuhi Bilmen

Ruhu’l Beyan---------------           İsmail Hakkı Bursevi

Hadis:

Sahih-i Buhari ve çeşitli hadis kitapları

İslam Tarihi:

Hayatü’s Sahabe------------         M. Yusuf Kandehlevi

İslam Tarihi -------------------       Mustafa Asım Köksal

Tasavvuf:

Gunyet'üt Talibin------------        Seyyid Abdülkadir Geylani

Mesnevi Şerhi  -------------         Tâhir-ül Mevlevî

Müzekkin Nüfus-------------        Eşrefoğlu Rumi

Mükaşefetül Kulub---------         İmam Gazali

Kimya-i Saadet --------------        İmam Gazali

Miftah'ul  Kulûb-------------         Muhammed Nurî Şemsed-Din Nakşibendî

Tenbihul Gafilin ------------          Ebü'l Leys Semerkandi

Tezkiret-ul evliya-----------          Feridüddin-i Attar

Hadislerle Tasavvuf--------          Şeyh Eşref Ali Tanevi

Ve  Abdullah Baba ‘nın Hayatı, Zuhuratı Abdullah Baba, Mevlana’nın İrşadı kitaplarıdır.

Bir yerde ilim tahsilinde bulunmayan kardeşlerimiz hiç olmazsa günde bir sayfa kuran, bir sayfa hadisi şerif, bir sayfa ilmihal, bir sayfada Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin kitaplarından bir tanesi muhakkak okumalıdır.

Rabbim bizleri okuduklarımızla, duyduklarımızla amel etmeyi nasip etsin inşallah…

 



[1] El-Enam Suresi 5/35.

[2] Araf Suresi 199.

[3] Zümer Suresi, 39/9.

[4] Taberânî, Beyhakî

[5] İbn-i Mace, Mukaddime:17

[6] Nâsırüddîn Ebû Saîd (Ebû Muhammed) Abdullāh b. Ömer b. Muhammed el-Beyzâvî (ö. 685/1286) Müfessir, Eş‘arî kelâmcısı ve Şâfiî fakihi.

[7] Tevbe Suresi 9/122




Okunma Sayısı : 779

Soru Tarihi: 1/15/2023

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadır.
Bir Yorum Yazın
Adı Soyadı *
E-Posta *
Yorum *