SORU ARA

SORULAN SORU

Abdullah Baba Cuma namazını nasıl kılıyordu? Cuma namazından sonra Zuhr-i Ahir namazı kılıyor muydu? 

CEVAP

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri Cuma gününe ve Cuma namazına çok önem verirdi. Cuma günü boy abdesti alır,  Cuma namazına kılar, arkasından muhakkak zuhr-i ahir namazını kılardı.

Kendisine sorulduğunda; “Cuma namazının sıhhatini bozacak durumlar söz konusu olsa da bize ayetle emir olunduğu için nerde olursa olsun Cuma namazını kılmak için çaba gösteririz. İslam âlimlerinin içtihadı üzerine de zuhr-i ahir namazını kılarız evladım “ derlerdi.

Cuma namazını sıhhatini sağlayacak bazı şartlar vardır. Günümüzde bu şartlardan bazıları yerine getirilmediğinden dolayı Zuhr-i ahir namazı kılınmaktadır.

Zuhr-i âhir namazı cuma namazının sahih olmaması ihtimaline binaen, ihtiyaten kılınması öngörülen o günkü öğle namazıdır.

Peygamber (sav) Efendimiz zamanında Cuma namazı tek bir camide kılınıyordu. Peygamber (sav)  Efendimizden sonraki dönemde inanan insanların çoğalmasıyla birlik bir beldede bir den fazla camide Cuma namazı kılınmaya başlanılınca İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri; “bir şehrin bir veya daha fazla mescidinde cuma namazını kılmak câizdir” fetvası üzerini de bizlerde Cuma namazını bir belde çeşitli camilerde kılmaktayız.

Zuhr-i Ahir namazının kılınmasına sebep olarak İslam âlimleri; bir zorunluluk bulunmadıkça, bir yerleşim yerinde sadece bir yerde cuma namazı kılınır. İhtiyaç yokken, birden fazla yerde kılınması halinde, namaza ilk başlayanların cuma namazları sahih olur, diğerlerinin ki olmaz. Bu durumda diğerlerinin öğle namazını kılmaları gerekir. Cuma namazlarının hangisinin önce kılındığının tespit edilememesi durumunda ise, ihtiyaten hepsinin öğle namazını kılmaları bir çözüm olarak öngörülmüştür. Bu görüşlerini de, cuma namazının toplanmak ve hutbe irat etmek için meşru kılındığı gerekçesine ve Hz. Peygamber (sav) ve Hulefa-yi Raşidîn döneminde tek bir yerde cuma kılındığına dayandırmaktadırlar.[1]

Zuhr-i Ahir namazı nasıl kılınır?

Niyet ettim zuhr-i âhir namazını kılmaya” veya “Vaktinde yetişip henüz üzerimden düşmeyen son öğle namazını kılmaya niyet ettim.” Diyerek niyet edilir.

Zuhr-i Ahir namazı öğle namazının farzı gibi kılınabileceği gibi, dört rekâtlık bir sünnet gibi de kılınabilir.

Seferi olunduğunda dahi dört rekat üzere kılınır.

Burada şu konuya da değinmeden geçemeyeceğiz, günümüzde Cuma namazı sanki altı rekâttan ibaretmiş gibi hareket edilmekte dört rekât ilk sünnet sonra imamla birlikte iki rekat farz kılındıktan sonra dört rekat olan son sünnet kılmadan camii terk edilmektedir. Cuma namazının son sünneti terk ederek büyük bir sevaptan mahrum kalarak Cuma namazı fevz bereketinin azaltmış olmaktayız.

 “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.

Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.

(Durum böyle iken) onlar bir ticaret veya bir oyun eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona koştular ve seni ayakta bıraktılar. De ki: “Allah’ın yanında bulunan, eğlence ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”  [2]

Rivayetlere göre;

Medine halkına açlık ve pahalılık isabet etti, Dihye b. Halife el-Kelbî, bir ticaretle Şam'dan döndü. Onun dönüşünü halka duyurmak için da­vul çalındı. O anda Rasulullah (sav) da Cuma hutbesini veriyordu. Mescittekiler kervanın geldiğini anlayınca ona yetişemeyecekleri endişesiyle kalkıp gittiler. Mescit de sadece on iki kişi kaldı. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz Osman ve Hz. Ali de bu on iki sahabei arasındaydı. Bunun üzerine Allah Teâlâ bu ayeti indirdi.

Peygamber (sav) de bu olay üzerine buyurdu ki:

"Eğer hepiniz onlara tabi olup gitseydiniz ve sizden hiç biriniz burada kalmasaydı üzerinize bir vadi

dolusu ateş, sel gibi gelirdi." [3]

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

Allahu Teâlâ, bugünden itibaren kıyamete kadar size Cuma namazını farz kıldı. Adil veya zalim bir imam [başkan] zamanında küçümseyerek veya inkâr ederek Cuma namazını terk edenin iki yakası bir araya gelmesin! Böyle bir kimse tevbe etmezse, onun namazı, zekatı, haccı, orucu ve hiçbir ibadeti kabul olmaz. [4]

Birtakım insanlar, ya Cuma namazını terk etmeyi bırakırlar, ya da Allah onların kalplerini mühürler. Sonra da onlar gâfillerden olurlar. [5]

Unutmamalıyız ki; Bu ayet-i kerimelerin ve hadislerin muhatabı sadece Sahabe-i Kiram Efendilerimiz değildir.

Rabbim cümlemize “Üzerine güneş doğan en hayırlı gün Cuma günüdür. ”hadisi gereğince amel etmeyi nasip eylesin…

 



[1] Şirbînî, Muğnî'l-Muhtâc, I/544; Nevevî, el-Mecmû', IV/451-452; Sahnûn, el-Müdevvene, I/277-278; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/212; Hurâşî, Şerhu Muhtasari Halîl, II/74-75

[2] Cuma suresi 9-10-11

[3] Suyuti; ed-Dürr: 6/221. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul

[4] İbni Mace

[5] Müslim




Okunma Sayısı : 7056

Soru Tarihi: 4/14/2016

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadır.
Bir Yorum Yazın
Adı Soyadı *
E-Posta *
Yorum *