SORULAN SORU

Bazen sabah namazlarına uyanamıyorum, namaz kılmada gevşeklik gösteriyorum. Bir zaman oluyor namazlarımı düzenli bir şekilde kılmakla kalmıyorum nafile namazları dahi kılıyorum. Bazen ağzımdan hoş olmayan kelimeler çıkıyor, kul hakkına dikkat etmediğim zamanlar oluyor, derslerimi aksatıyorum. Gün geliyor nafile oruçları tutuyorum, derslerimi düzenli çekiyorum, sünneti seniyeleri yerine getiriyorum. Bazen olumlu bazen olumsuzluk yaşamamın sebebi nedir? Bu olumsuz şeylerden tamamen kurtulmak için neler yapmalıyım?

CEVAP

Bir müminin imanın kemaliyeti, samimiyeti ve kararlılığı Allah yolundaki mücadelesinden, emir ve yasaklara gösterdiği hassasiyetten anlaşılır. Kişinin dini konusunda gösterdiği gevşek ya da şevkli olmasını, nefsi terbiye etmekteki mücadeledesin de gösterdiği tutum ve davranışlar belirler.

Dinimizi yaşamakta gevşeklik göstermek,  bir mürşidi kâmile evlat olduğu halde nefsi terbiye etmekte gösterdiği mücadelede tam olgunluğa erişememiş kişilere özgü bir zayıflıktır.

Nefsin yedi mertebesi vardır. Abdülkadir Geylani Hz.leri;

“Nefs, Allah ile kullar arasında bir perdedir. Onları Allah’a karşı perdeler. O ortadan kalkınca perde de kalkmış olur.” Buyurarak bu yedi mertebeyi işaret eder.

Bu yedi perdenin ilk hâli “Nefs-i emmâre”dir. Bir perdenin kalkmasıyla “Levvâme”, iki perdenin kalkmasıyla “Mülhime”, üç perdenin kalkmasıyla “Mutmainne” gibi isimler alır. Daha sonra “Râziye”, “Merdiyye”“Sâfiye” gibi dereceler gelir.

Yaşadığınız sıkıntılar tasavvuf yolunda Nefs-i Levvâme de görülür.  

Levm etmek, kınamak ve ayıplamak demektir. Nefs-i levvâme; yaptığı kötülüklerden, Allah'ın emir ve yasaklarına karşı gösterdiği ihmal ve kusurlardan pişmanlık duyarak vicdanı muazzeb[1] olan ve bu sebeple de kendisini şiddetle kınayan nefstir.

“Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim” [2] ayeti kerimesi “Nefsi Levvame”den bahsetmektedir.

Bu mertebede olan kişi, nefs-i emmâredeki fiillerin bazılarından tövbe edip kurtulmuştur. Yani gafletten bir nebze sıyrılmış ve günah arzusu azalmıştır. Ancak bu hisler yeterince olgunlaşmadığı için dayanamayıp tekrar günahlara düşmekten de kendini kurtaramaz.

Cennet Mekan Üstadımız Abdullah Baba (ks) Hz.leri Nefsi Levvamede bulunan kişiyi şöyle tarif etmiştir;

Bu mertebede bulunan kişi bazen günah işler,  bazen de sevap işler. Bazen kadına bakar, bazen de hemen tövbe eder.  Aklına, fikrine bir kötülük gelir. “ Şu adama şöyle döveyim, şöyle söyleyeyim, şöyle yapayım" der. Bunu da fiiliyata geçirir.  Sonra da neden böyle yaptım der, levm eder, tövbe eder.  Eve geldiğimiz zaman aslan gibi ailelerimizi parçalar, çocuklara kızarız. Bazen de oldu mu tövbe eder kuzu gibi oluruz. Onlar ne söylerse söylesin onlara tahamülcü oluruz…

Nefs-i Levvâme den olan derviş bazen Nefs-i emmâre düşer. Nefsin ne söylediyse onu yapar. Nefsinin kölesi olur. Bu düşme anında ibadet ve tâata gevşeklik göstermeye başlar. Günah işler, İslami hal ve hareketlerden uzaklaşır. Sonra tövbe eder tekrar namaz kılmaya başlar. Hal ve hareketlerinde düzelme başlar. Burada kişi sıkı sıkıya bağlanır ve Allaha iltica ederse kurtuluşa erer.

Vemâ uberri-u nefsî(c) inne-nnefse leemmâratun bi-ssû-i illâ mâ rahime rabbî(c) inne rabbî ġafûrun rahîm(un)[3]

"Ben nefsimi temize çıkarmam; çünkü nefs, Rabbimin merhameti olmadıkça, kötülüğü emreder. Doğrusu Rabbim bağışlayandır, merhamet edendir."[4]

Ayeti kerimde işaret ettiği üzere “Rabbimin Merhameti olmadıkça” derken bize kurtuluşun anahtarı Allaha iltica etmek olduğu gösterilmektedir.

Allaha nasıl iltica edeceğiz?

Bir mürşidi Kâmilin himmet ve feyzinin rehberliğinde Allah’ın zikri olan Kelimeyi Tevhide hiç ara vermeden, sürekli devam edeceğiz. Bu hallerin aşabilmenin yolu Kelimeyi tevhidi çok okumakla mümkün olur. Derviş daim zikir üzerindeyken abdestsiz yere basmayacak, sürekli abdestli olacak. Devamlı abdestli olmak çok önemli Lümme-i Şeytaniyenin yolunu abdest kapatır.

Nefsi emmareden yeni kurtulmuş  ama nefsi Levhame de yürüyen insanların bu tür halleri olur. Böyle böyle nefsin hile  ve desiselerini öğrenmeye başlar. Düşe kalka, tecrübe ede ede Kelimeyi Tevhidin nuru ile üstadına ve yola olan bağlılığıyla işte bu bağlılığın himmet ve feyzi nefsi levvameden kurtulmasına vesile olur. Nefsi Levvamenin sıfatından, Nefsi  levvamenin zatına geçer. Bu sefer de Nefsi mülhimeden sıfat almaya başlar.

Nefsin hem alta hem de üste bakan iki cephesi vardır. İlk cephe Nefsi Emmareye yakınken ikinci cephe Nefsi mülhimeye yakındır. Hangi cepheye yakın olursan o nefsin sıfatlarıyla sıfatlanmaya başlanılır. Nefsi Levhame de yol aldıkça bir üst perde olan nefsi mülhimeden sıfat almaya başlar. Sahih rüyalar görür, kalbine bir takım ilhamlar gelmeye başlar ki hakikat kapısına artık yavaş yavaş yanaşmaya başlamıştır.

Dervişe iki cephe arasında mücadele ederken bir üst perdeye geçebilmesi için ciddiyet ve samimiyet lazımdır. Dervişte samimiyet ve ciddiyet olursa yukarıya doğru ilerlemeye başlar.

Eğer samimi olmazsa bu sefer heva ve hevesini din zannetmeye başlar.

"Gördün mü hevasını ilah edinip Allah'ın bir ilim üzerinde saptırdığı ve kulağı ve kalbi üzerine mühür koyup görme gücünün üzerine de perde çektiği kimseyi? Artık, Allah'tan sonra onu kim hürriyete erdirir? Düşünüp hatırlamaz mısınız?" [5]

Artık ilerleyemez, orada kalır. Ve düşmeye başlar. Furkan Suresi 43 Ayeti kerimenin fehvasınca

"Gördün mü hevâsını ilah edineni? Onun üzerine sen mi vekil olacaksın?"[6]

 

Her türlü işi yapar eder, her türlü günahı işler, üstadım himmet eder demeye başlar. Bu doğru bir durum değildir. Rabbim bizleri Nefsin heva ve hevesine uyanlardan eylemesin inşallah…

 



[1] Muazzeb: Azâb içinde bulunan, eziyet çeken, çok sıkıntı gören

[2] Kıyamet Suresi 2

[3] Yûsuf Suresi 53

[4] Yûsuf Suresi 53

[5] Casiye Suresi 23

[6] Furkan Suresi 43




Okunma Sayısı : 1476

Soru Tarihi: 1/1/2023

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadır.
Bir Yorum Yazın
Adı Soyadı *
E-Posta *
Yorum *