SORULAN SORU

Yunus Emre Hazretleri “Çıktım söÄŸüt dalına, anda yedim üzümü” sözüyle ne anlatmak istemiÅŸtir?


CEVAP

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin hayatından bir örnekle sorunuza cevap vermeye çalışalım inÅŸallah.

Bir gün Abdullah Baba (ks) Hz.leri, Ä°zmir’de seyahatte iken, bir esnafın dükkânına ziyarete gider. Caddenin karşı tarafındaki kaldırımda, genç bir delikanlının pejmürde bir halde oturduÄŸunu görür. O gencin durumuna bakar ve yanındakilere:

─  Åžu genci buraya alın getirin”

Genci getirirler. Her tarafı pislik içerisinde üzerine alkol kokusu sinmiÅŸ periÅŸan bir haldedir.

Abdullah Baba (ks) Hz.leri gence sorar:

─ Evladım, seni bu hale koyan nedir? Neden kendini böyle harap ediyorsun?

O genç ÅŸöyle cevap verir:

─ Hacı Baba, benim derdim çok büyük. Babamı öldürdüler. Ben de babamı öldürenleri bulup onları öldüreceÄŸim.

Abdullah Baba(ks) enteresan bir cevap verir.

─  Ben, senin babanın öldüreni biliyorum”

Genç, bir anda heyecanlanır:

─ Gerçekten biliyorsan, ne olur söyle Hacı Baba!

Üstadımız:

─  Babanı öldürenin kim olduÄŸunu öÄŸrenmek istiyorsan; Yarın öÄŸle namazına ÅŸu karşıdaki camiye gel. Orada sana kim olduÄŸunu söyleyeceÄŸim.

O genç Abdullah Baba’ya;

─ Hacı Baba, ben namaz kılmayı bilmiyorum ki!

Abdullah Baba (ks);

─  Olsun, sen camiye gir. Yanındakine bakarak “Allah” deyip kıl, tamam mı?”

O genç, babasının katilini öÄŸrenme arzusuyla pekiyi der ve tarif edilen camiye gider. Namaz sonunda hemen Abdullah Baba’nın yanına gelir;

─ Hacı Baba, namazı kıldım. Haydi! Åžimdi söyle bakalım. Babamı kim öldürdü?

Abdullah Baba (ks);

─  Evladım, Rabbim bildirirse, biliriz. Sen Ä°kindi Namazına ÅŸu camiye gel. Orada sana söyleyeceÄŸim.

Genç, ikindi namazına tarif edilen camiye gelir ve aynı cevabı alır. Bu ÅŸekilde yatsı namazına kadar olay aynen devam eder. Sonunda Abdullah Baba gence ÅŸöyle söyler:

─  Evet, evladım, bu gün benim dediklerime harfiyen uydun. Åžimdi son olarak; Sabah namazına camiye gel. Namazdan sonra sana, babanın katilini söyleyeceÄŸim.

O genç, babasının katilini bulmak isterken; bir gündür Allah’a secde etmiÅŸ ve ruhen kendisinde bazı deÄŸiÅŸiklikler meydana gelmiÅŸtir. Nihayetinde sabah olur. Camide namaz kılınır. Abdullah Baba, namazdan sonra bu genci yanına alarak bir yere oturmaya giderler. Orada gence ÅŸöyle der:

─  Bak evladım! Sen dört büyük Melaikeyi Kiramı biliyor musun?

Genç:

─  Hayır, Efendim bilmiyorum

Abdullah Baba (ks) gencin ellerinden ÅŸefkatle tutar:

─  Evladım, senin babanın ruhunu bu dört büyük melaikeyi kiramdan Azrail (as) aldı. Allah (cc), izin vermeyince kimse kimsenin canını alamaz. Senin babanı öldürenler hak katında günahkâr olmuÅŸlardır. Onların cezasını Allah-ü Teâlâ Hz.leri verecek. Bunların hepsi birer sebeptir. Sen, babana hayırlı evlat ol. Arkasından hayır ve hasenatlar da bulun. Hem ona, hem kendine hem de etrafına faydan olsun. Bak! Ne güzel! Tam bir gündür Allah’a secde ediyorsun. O yaratanımıza karşı kulluk görevimizi yerine getirirsek; Allah (cc) bizim her iÅŸimize kefil olur. Bizim yardımcımız olur. Sen de bundan sonra içkiyi bırak! Namazlarına baÅŸla! Burada bir arkadaşımız sana dinimiz Ä°slam’ı, Kur’an-ı öÄŸretecek inÅŸallah! Sen de gayret göstereceksin tamam mı evladım?

Bir gün önce hırsından öfke saçan genç, gayet halim bir hâl içerisinde Abdullah Baba’yı dinler. Onun manevi bereketinden, güzel muamelesinden hoÅŸnut olmuÅŸ bir halde; o genç ÅŸöyle cevap verir:

─  Efendim, Allah sizden razı olsun! Siz ne güzel insansınız! Sizin dediklerinizi bundan sonra uygulayacağım.

Aradan bir müddet geçtikten sonra Abdullah Baba (ks) Hz.leri tekrar Ä°zmir’e seyahate gittiklerinde; O genç hidayet ermiÅŸ, dinini öÄŸrenmiÅŸ, Kur’an-ı Kerimi öÄŸrenmiÅŸ. Hatta namaz kıldıracak kadar kendini yetiÅŸtirmiÅŸtir. Abdullah Baba Hz.leri onun arkasında Ä°kindi namazını kıldıktan sonra o gence dönerek:

─  Yunus Emre’nin “Çıktım söÄŸüt dalına, anda yedim üzümü” dediÄŸi budur. Sen, bundan önce farklı biri idin. Seni o vaziyette bıraksaydık. Ya kendine, ya etrafına bir kötülük yapacaktın. Faydasız, meyve vermeyen, kötü bir insan olacaktın. Sözümüzü dinlemekle çok iyi ettin! Elhamdülillah ÅŸimdi arkanda namaz kılıyoruz! Allah’a Hamd-ü Senalar olsun. BuyurmuÅŸtur.

Köylerde farklı aÄŸaçları bir birbirleriyle aşıladıklarına ÅŸahit olmuÅŸuzdur. EriÄŸe: Åžeftali, Kayısıya: Erik gibi... Kökü farklı bir aÄŸaç, meyvesi farklı bir aÄŸaç… Ä°ÅŸte Yunus Emre Hz.lerinin  “Çıktım söÄŸüt dalına, anda yedim üzümü” derken manevi bir aşıdan bahsediyor. Bu manevi aşıda bir mürÅŸidi kamilin elinden olur. Allahu Teâlâ Hz.leri Ayet-i Kerime’sinde de buyuruyor ki:

 “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve O’na yaklaÅŸmaya vesile arayın.” [1]

Bu vesile mürÅŸidi kâmillerdir. MürÅŸidi Kamiller peygamber varisidir. Yukarıda aktardığımız hatırada olduÄŸu üzere, kendini kaybetmiÅŸ bir insanın Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri tarafından sahiplenilip manevi aşı atılması, bu manevi aşının tutması dalalette olan bir insanın hidayet nuruna gark olmasına bir vesile olmuÅŸtur. Bu bir manevi aşıdır. Allahu Teâlâ bir kimseye hidayet etmeyi murat ederse ona bir mürÅŸit sevk eder. Hz. Mevlana’ya Åžems Hz.lerini sevk ettiÄŸi gibi… Åžems Hz.leri öyle bir aşı attı ki meyvesi tüm dünyayı kapsayan aÅŸk eri Mevlana oldu.

İksiri azamdır sırrı ehlullah, Haki gevher taşı kimya ederler.

Hakkın esrarına agâhtır onlar, Velâkin surete ihva ederler.

Aşık Erzurumlu Emrahinin söylediÄŸi gibi MürÅŸidi Kamil olan zatlar deÄŸersiz taşı bile Elmas haline getirirler ki bu insanda zuhur ettiÄŸi zaman Allaha vuslattan uzak olan birisinin ona vasıl olması gibidir. Bu da insanda manevi aşıyla olmaktadır.  Rabbim bizleri manevi aşısı tutan, her daim bu yolda olan kullarından eylesin inÅŸallah.

 



[1] Mâide Suresi  35




Okunma Sayýsý : 3716

Soru Tarihi: 4/1/2018

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *