SORU ARA

SORULAN SORU

Gerek Avrupa’da gerek Türkiye’mizin çeÅŸitli illerinde NevÅŸehir de olmak üzere,  özellikle kadınlar arasında bazı abilerimizin ve ablalarımızın, zakir abilerimizin isimlerinin derse baÅŸlarken yapılan bağışlamaların sonuna eklendiÄŸini görmekteyiz. Bunun tarikat-ı aliye de yeri var mıdır?

CEVAP

Nasıl namazın tadili erkânı varsa, uymak, riayet etmek gerekiyorsa, ders çektirmenin de,  ders çekmeninde belli edep ve adapları vardır. Edep ve adabın olmadığı yere maneviyatta gelmez.

Bir kimse tasavvuf yoluna girip bir mürÅŸid-i kâmile tabi olduÄŸunda o kiÅŸiye üstadı tarafından belli virtleri kapsayan evradı ÅŸerifler verilir. Bu evradı ÅŸerifler o mürÅŸid-i kâmilin maneviyatta ki ÅŸifresidir. Bu evradı ÅŸeriflerin hangi virtlerden oluÅŸacağı kaçar tane olacağı ve nasıl yapılacağı açıkça belirtilmiÅŸtir. Åžöyle ki;

Dersimizin başında okunan Üç ihlas ve bir Fatiha surelerinin kimlere bağışlanacağı dahi açıkça belirtilmiÅŸtir. Bu zatların isimleri rasgele seçilmiÅŸ deÄŸildir. Bağışlama yaptığımız bu zatlar Allah Resulünden baÅŸlayıp cennet mekân üstadımız Abdullah Baba Hz.lerine kadar gelmiÅŸ bir silsiledir.

Allah Resulünü ile baÅŸlayan ve Hz. Ali Efendimizle ile devam eden silsilemiz daha sonra Hasan-ı Basri, Habib-i Acemi, Davud-i Tai,  Maruf-el Kerhi, Sırrı  el Sakati,  Cüneyd-i BaÄŸdadi ÅŸeklinde devam edip 45. halka  olan üstadımız Abdullah Baba Hz.lerinde son bulmuÅŸtur. Her yolun kendine özgü bir silsilesi mevcuttur.

Edep ve adap gereÄŸi, kimse bu silsileye birilerinin ismini ekleyip birilerinin ismini çıkaramaz.

Zaten dersimizin bağışlama kısmında “Turuk-i Aliyyemiz ve Akraba-i Taallukatımız” dediÄŸimiz zaman yolumuza müntesip olan tüm kardeÅŸlerimizi, abilerimizi ve ablalarımızı kapsadığını da unutmamalıyız. Ancak ders sonu duaların da istendiÄŸi takdirde Efendi Hz.lerine ve dergâhımıza hizmetlerinin ÅŸükranesi olarak üstadımızın muhterem zevceleri hacı annemizi anmamızda bir mahsur yoktur.

Bağışlama kısmına Efendi Hz.lerinden sonra kendi isimlerini ekletenler ancak makam sevdalılarıdır.

Bizzat Büyük üstadımız Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretlerine tabi olan Ä°stanbul dergâhının sorumlu çavuÅŸlarından bir abimizin bu konuyla alakalı yaÅŸadığı bir hadiseyi nakletmemiz çok yerinde olacaktır.                                       

Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretleri hayattadır. Efendi Hazretlerinin Ä°stanbul’daki dergâhı o zaman Zeytinburnu’ndadır. O dönem Ä°stanbul’un zakiri Ali Efendidir. Ancak dersleri genelde Ali Efendinin saÄŸ kolu olarak bilinen Kadir Hoca ile sol kolu olarak bilinen sadettin adında bir kardeÅŸimiz yaptırmaktadır.

Efendi Hazretlerinin ömrünün son zamanlarında derse baÅŸlamadan evvelki bağışlamalarda zikri yaptıran kiÅŸiler “Åžeyhimiz MürÅŸidimiz Çorumlu Hacı Mustafa Efendi ve Üstadımız Hacı Ali Efendinin ruhaniyetlerine” diyerek bağışlama yapmaya baÅŸlarlar. Ali Efendi de bu duruma müdahale etmez.

Bir gün Çoruma Hacı Mustafa Efendi Hazretlerine ziyarete gittiÄŸimizde; Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretleri Ali Efendiyi kastederek;

“Yazıklar olsun! Daha saÄŸlığımızda bağışlamalara isimlerini ekletip ÅŸeyh gibi davranıyorlar”  deyip Ali Efendi’yi azarlar.

GörüldüÄŸü gibi bu usul ve kaideler taa büyük üstatlarımızdan beri süregelen kaidelerdir. Üstadımız dahi;

“Biz Çorumlu Hacı Mustafa Efendi ‘den aldığımız emaneti olduÄŸu gibi deÄŸiÅŸtirmeden devam ettiriyoruz”  buyurmuÅŸtur. Üstadımın hakkı ve yetkisi olmasına raÄŸmen edep ettiÄŸi bir durumda iyi niyetten diyerek yapılacak tüm hareketler edebe muhalefettir. Unutmamalıdır ki; usulü kaybeden vusulü kaybeder.

Birileri çıkarda “Efendi Hazretleri de böyle yapardı” diyecek olursa biz de deriz ki “bu sadece ona atılmış bir iftiradır.”  Ne güzel söylemiÅŸtir Yunus Emre;

Harami gibi yoluma,

Aykırı inen karlı dağ

Ben yârimden ayrı düÅŸtüm,

Sen yolumu bağlar mısın?

 

Bunda ne mahsur vardır diyenlere;

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.lerinden naklen;

Abdülaziz DebbaÄŸ Hz.leri 1600 yıllarda Fas da yaÅŸamış maddi, manevi keÅŸif ehli ümmi bir mürÅŸidi kâmildir. Ahmed b. Mübarek ise onun has evlatlarından biridir. Ahmed b. Mübarek gün gelir manevi seyri suluÄŸunu tamamlar bir mürÅŸidi kâmil olur. Abdülaziz DebbaÄŸ Hz.leri Ahmed b. Mübarek yanına çağırarak;

“Evladım artık seyri suluÄŸunu tamamladın, bir mürÅŸidi kâmil oldun. Artık sen de rabıta ve ders verebilirsin.” Buyurur. Bunun üzerine Ahmed b. Mübarek hayıflanarak;

“HaÅŸa efendim, HaÅŸa! Ne bir derviÅŸe ders veririm, nede bir rabıta veririm. Ne isminizin yanında ismimi zikrettiririm. Haya ederim…” diye cevap verir.

Ahmed b. Mübarek Hz.leri bir MürÅŸidi Kamil iken, üstadının adının yanın da adının zikredilmesine haya ediyorken sizler nasıl Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin silsileyi ÅŸerifesinin arkasına isminizi ekleyebiliyorsunuz. Akıl fikir izan sahibi kimselerin vicdanlarına havale ediyoruz vesselam…

Bu tür iÅŸlere tevessül eden insanların gizli niyetleri aslında kendilerini öne çıkarmak,   bir baÅŸkasının ismini bağışlamaya ekleyerek ilerde kendilerine de bu yolu açmaktır.

Allah bizi böyle yol kesen haramilerden ve bunların ÅŸerlerinden muhafaza eylesin. Rabbim bizleri bozulmadan Mehdi Ala Resule eriÅŸmeyi nasip etsin.

 

                                                                                                                                            

 

 





Okunma Sayýsý : 6942

Soru Tarihi: 9/5/2015

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *