SORU ARA

SORULAN SORU

Günümüzde Ä°slama uygun bir evlilik nasıl olmalıdır?

CEVAP

 

Evlenmek Allah-ü Teâlâ’nın emri,  Rasulullah (sav) Efendimizin de fiili sünnetidir. Dolayısıyla insanın evlenirken; Efendimizin (sav), bu sünnetini bil fiil nasıl uyguladığına ve bu hususta ümmetine ne buyurduÄŸuna özenle dikkat etmesi gerekir.

Peygamber Efendimiz (sav);

"Nikâh sünnetimdir. Benim sünnetimi iÅŸlemeyen benden deÄŸildir. Evleniniz ve çoÄŸalınız. Zirâ ben kıyâmet günü diÄŸer ümmetlere sizin çokluÄŸunuzla sevinirim.” [1]buyurmuÅŸlardır.

Günümüz insanın yaÅŸadığı en büyük sorunlardan bir tanesi evliliktir. Gençlerin evlenmek için kendilerine uygun eÅŸ bulamamaları ile baÅŸlayan süreç evlendikten sonra ailevi bir birliktelik oluÅŸturulamayıp boÅŸanmaya kadar gitmekte ya da ÅŸiddetli geçimsizliÄŸe raÄŸmen mecburiyetlere dayanan evlilik hayatlarını sürdürmek ile devam etmektedir.

YaÅŸadığımız problemlerin hemen hemen hepsi Ä°slami ölçülerden uzak bir hayat çizgisi çizmemizden kaynaklanmaktadır. Evlilikte de erkek olsun kadın olsun Ä°slami hayatın prensiplerini, düsturlarını yaÅŸantımıza yansıtmadığımızdan problemlerle karşılaÅŸmaktayız.

İslam hayatımızın her devresini şekillendirdiği gibi nasıl bir evlilik hayatı yaşayacağımızı da bizlere tarif etmiştir.

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

Peygamber (sav) Hazretleri evlatlarımızı evlendirebilmek için bizlere öncülük etmiÅŸtir. “Erkek evlatlarınızı evlendireceÄŸiniz zaman çok doÄŸurgan olan, güzel olan, takva olanları tercih edin” buyurmuÅŸtur.

Bir kadın üç veçhile üzere alınır;

Birincisi takva, ikincisi güzellik, üçüncüsü zenginliktir. Siz takvayı tercih edin.

Aliyyel Murtaza (ra) Hazretleri; Rabbena duasını okuyarak “Rabbena Atina fitdünya haseneten ve fil ahireti haseneten”

Kısmına gelince buyurdu ki; “Hasene güzel zevcedir. Erkekte olsa güzel demektir. Kız çocuÄŸunun alacağı erkek salih,  kız da saliha ise hem bu dünyada cennet gibi yaÅŸarlar, hem de ahirette cennet gibi yaÅŸarlar. Çünkü bunlar hasenedir, güzeldir

OÄŸlan evladı da kızı alırken, saliha kızı alacak. Çünkü salihlerle beraber olan çocuklarda salih olurlar.

Åžimdi ise sünneti Resulullah’tan, Allah-ü Teâlâ’nın emirlerinden soyutlandık. Åžimdi öyle acayip garaip bir zamana geldik ki;

“OÄŸlun memur mu? Ne kadar maaÅŸ alıyor? Ayrı evde oturtabilir misin? Åžu kadar altın takabilir misin? Efendim ÅŸunu yapar mısın? Bunu yapar mısın?” diye soruluyor.

 “Anası babası olmasın, memur olsun, taksisi olsun, parası olsun, kimsesi olmasında kızımın yanına gideyim, yiyip içeyim, yatıyım, kalkayım” diye düÅŸünüyoruz.

Aslı, asaleti, inancı hiç sorulmuyor. Hâlbuki ilk önce inancı sormamız lazım.

 “Senin oÄŸlun benim kızımın namusunu koruyabilir mi? AÄŸzı lafı düzgün mü? Küfreder mi? Allah’ı (cc) ve Resulünü sever mi? Ä°badet ve taatında takva mı senin evladın?” diye sormalı.

 “Evet” derse, hiç korkmadan,

 “Öyleyse ben de Allah (cc) rızası için kızımı verdim” demelidir. Katiyen karşılık beklemeden, çünkü en önemli olan ahlak güzelliÄŸidir.

Üstadımız kadın veya erkek olsun evlenen kiÅŸide aranan özellikleri hadisi ÅŸerifler ışığında bizlere tarif etmiÅŸtir.

Peygamber Efendimiz (sav) Hz.leri;

“ Kadınların en hayırlısıyla evlenmeye bakınız. Çünkü çocuk soyundan bir damara çeker.”

BaÅŸka bir rivayette de :

“Çünkü damar ırsidir.”

DiÄŸer bir rivayette de ÅŸöyle buyurulmuÅŸtur;

“Emsaliniz olan kadınlarla evlenin ve emsallerinizin kızlarını isteyin. “ [2]

Mal ve güzelliÄŸi bakımından diÄŸerlerinden aÅŸağı bile olsa, ahlaklı ve dindar olan kadını seçmen lazımdır. Çünkü Hz. Peygamber ( sav) ÅŸöyle buyurmuÅŸtur:

“ Kadınları sırf güzellikleri için nikahlamayınız. Çünkü onların güzelliÄŸinin; böbürlenmek ve kibirlenmek yüzünden onları tehlikeye atmasından korkulur. Sırf malları için de onlarla evlenmeyiniz. Çünkü malların onları azdırması ( günahlara ve ÅŸerlere ) sokması umulur. Fakat dindarlıkları için onlarla evlenin. Åžüphesiz burnunun bir kısmı kesik, kulağı delik ve teni siyah dindar bir cariye ( dindar olmayan bir kadından nikahlanmak bakımından ) daha iyidir. “ [3]

Evlenmede Allah’ın (cc ) emrine karşı gelmekten sakınmam, O’nun gazabından ve intikamından korunmam lazımdır. Çünkü Hz. Peygamber ( sav) ÅŸöyle buyurmuÅŸtur:

“ Kim ÅŸerefinden dolayı bir kadınla evlenirse yüce Allah ancak onun alçaklığını arttırır. Kim malı ve servetinden dolayı bir kadınla evlenirse Allah onun fakirliÄŸini arttırır. Kim asaleti için bir kadınla evlenirse Allah onun soysuzluÄŸunu arttırır. Kim yalnız gözünü haramdan korumak ve haramdan sakınmak veya akrabalık iliÅŸkisini sürdürmek için bir kadınla evlenirse Allah kadını ona, onu da kadına mübarek kılar “ [4]

 “Kadın dört ÅŸeyi için nikâh edilir; malı, soyu, güzelliÄŸi ve dini. Sen dindar olanını seç ki evin bereket bulsun.” [5]

Hikmet ehli meÅŸayıh bu hadisi ÅŸerifi açıklarken, “EÄŸer siz bir kadını malından dolayı nikâh edecek olursanız, onun malından hayır göremezseniz.

EÄŸer bir kadını güzelliÄŸinden dolayı nikâh edecek olursanız, bu güzellik size huzur vermeyecektir. Nefis üç gün sever, üç gün hoÅŸuna gider. Dördüncü gün “sanki gözü biraz ÅŸaşı mı ne” demeye baÅŸlar.

EÄŸer bir kadını soyunun asilliÄŸinden dolayı nikâh edecek olursanız, bu asilliÄŸin altında ezilip zamanla düÅŸük ÅŸahsiyetli bir insan olacaktır. Siz ahlakı güzel, dini güzel olanı seciniz.” BuyurmuÅŸlardır.

Takva sahibi olmayan, islami yaÅŸantıdan uzak bir eÅŸ ile evlenildiÄŸi takdirde “Balın zehri içindedir.” sözünde kastedildiÄŸi gibi insan bal yediÄŸini zanneder ancak zehir yutmuÅŸ gibi olur. 

Müslüman gençlerin ahlakı güzel, dini güzel, takva üzere kiÅŸilerle evlenmesi lazım ki nesil ak pak olsun.

Günümüz gençleri evlenecekleri eÅŸlerini sokakta arar hale gelmiÅŸlerdir. Karşı cinsi sokakta görür, falan yeri hoÅŸuna gidiyor der evine kadar takip eder. Ailesine ısrarcı olur, ben bunu beÄŸendim nikâh edeceÄŸiz diyerek evliliÄŸe ilk adımı atar. Evlenirler aradan iki ay geçer nefis alacağını aldıktan sonra baÅŸlarlar kavga etmeye. Bu ÅŸekilde evlenen çiftlerin yüzde doksan beÅŸi boÅŸanıyor. Heva ve hevesine göre hareket ettiÄŸi için evlilikler nefsine ısmarlanıyor. Oysa Allah’ın ve Resulünün ön görmüÅŸ olduÄŸu ÅŸeyleri yerine getirmiÅŸ olsa böyle bir sıkıntıya düÅŸmüÅŸ olması mümkün olmaz.

Ä°stenilen kıstaslarda bir zevce bulunsa dahi bu sefer evlilik (düÄŸün)  olana kadar Ä°slami çizgiden uzaklaÅŸmaya baÅŸlıyoruz. Bu nasıl oluyor?

Birincisi, Ä°slam bize evleneceÄŸimiz kiÅŸilerle bir kere, en az yanlarında bir kiÅŸi olacak ÅŸekilde görüÅŸmeye uygun görmüÅŸtür.

MuÄŸîre bin Åžûbe bir kadınla evlenmek istiyordu. Peygamberimiz (sav), ona, “Git, onu gör. Zira görmek, aranızda âhenk olması bakımından daha iyidir.” [6] buyurmuÅŸlardır.

Bu görüÅŸmede evlenecek tarafların birbirini araÅŸtırması görüÅŸmesi sünnettir. Bunda erkek evleneceÄŸi kızın yüz ve beden güzelliÄŸini öÄŸrenir. Burada ancak yüzüne, ellerine bakabilir. Yüz güzelliÄŸe, eller zerafete ve hayra delalet eder. Boy da uzunluk ve kısalığı hakkında kanaat verir.

Bu meselede Peygamberimizin (sav) bizzat verdiği ruhsat vardır.

Ebû Humeyd’in rivayetine göre Peygamber Efendimiz (sav) ÅŸöyle buyurmuÅŸlardır:

“Sizden biriniz bir kadınla evlenmek istediÄŸinde ona bakmasında bir sakınca yoktur. Ancak evlenme niyetiyle bakması caizdir. Bunu baktığı kadın bilmese de hüküm deÄŸiÅŸmez.” [7]

Åžimdi evlenecek çiftler bir kere görüÅŸmek ne demek,  bir birimizi tanımamız lazım diyerek evlenmeden önce evlilik hayatı yaÅŸamaktalar. Hem harama düÅŸmekteler hem de evlenseler dahi mutlu olamamakta ve evlilikleri de uzun sürmemektedir.

Bir kardeÅŸimiz eÅŸi ile dört yıl boyunca üniversite de aynı ortamı paylaÅŸtıklarını ancak evlenip aynı haneyi paylaÅŸtıklarında birbirlerinin hiç tanımadıklarını fark ettiklerini söylemiÅŸti. Velhasıl çiftlerin nikâhlanmadan önce birbirlerine gerçek yüzlerini ve huylarını göstermedikleri bir gerçektir. Flört ya da niÅŸanlılık denilen süreçte her ÅŸeyi alttan alan çiftlerin nikâh akdinden sonra tam tersine döndüklerine ÅŸahit olmuÅŸsunuzdur. Ya da yahu bu adam pek romantikti ne oldu bilmem söylemlerini… Åžunu demek istiyoruz ki; birbirimizi tanıyalım diye uzun süreli nikâhsız iliÅŸkilerin çiftlerin birlikteliklerine hiçbir faydası yoktur. Bu sadece ÅŸeytanın bir aldatmacasıdır.

Pe ki öyle ise biz dini nikâhımızı niÅŸanlı iken yapsak birbirimizi tanıyınca da düÄŸün yapıp evlensek olmaz mı? diyenleri duyar gibiyiz. Buna en güzel cevabı Cennet mekân Efendi Hz.leri vermiÅŸtir;

“Resmi nikâh olmadan kesinlikle dini nikâhlarınızı yapmayanız. Günümüz idare yapısında dini nikâhın hukuki bir dayanağı yoktur. Siz dini nikâhınızı önceden yapıp, resmi nikâhınızı sonraya bırakırsanız; Bu iki zaman diliminde yaÅŸanan bir olumsuzluktan dolayı çiftler ayrılırlarsa ya da ölüm olursa kadın hiçbir ÅŸekilde kanuni haklardan yararlanmayacak hem de islami olarak dul kalmış olacaklardır.”

Günümüzde sanki dini nikâh önemsiz bir ÅŸeymiÅŸ gibi niÅŸanlılık döneminde “elele tutuÅŸalım, birbirimizin evlerine rahatça girip çıkalım” gibi sebeplerle yapılıp bir ayrılık durumu olunca da “ne olacak canım üç kere boÅŸ ol der” boÅŸanırız diyerek itibarsızlaÅŸtırılmaktadır. Oysa Rabbimizin katında kıymeti olan dini nikâhtır. Allah resulü ne güzel buyurmuÅŸtur.

Üç ÅŸeyin ÅŸakası olmaz; 

1)Nikâh

2)Talâk (boÅŸama)

3)Ridde (Küfür)

Ä°slami hassasiyetlerinin olduÄŸunu iddia eden bazı aileler dahi “ bu iÅŸin adını koyalım niÅŸan yapalım gençler rahat hareket etsinler laf söz olmasın” demekteler. Evet, belki insanları kandırabiliriz “onlar niÅŸanlı” diyerek peki Allah-u Teâlâ’yı nasıl aldatabiliriz?

NiÅŸanın kadın erkek birlikteliÄŸinin ve görüÅŸmesinin helal olmasını saÄŸlayacak ÅŸerri bir hükmü yoktur sadece bir sözleÅŸmedir. Nikâh olmadan yapılacak her hareket haramdır. Ä°slam’a uygun deÄŸildir. Bu görüÅŸmeler ister telefonda, ister bilgisayardan yararlanarak sosyal medya üzerinden olsun nikâh olmadan yapılması haramdır.

Rasulullah (sav) dedi ki : 

Åžüphesiz ki AdemoÄŸlu zinadan payını almıştır. Buna mutlaka ulaşır. Gözün zinası bakmaktır, dilin zinası konuÅŸmaktır, kulakların ki dinlemektir, ellerin zinası tutmaktır, ayağın zinası ise yürümektir. Nefis böylece kabarır ve ister. Organ ise ya bunu yapar ya da yapmaz.  [8]

GörüldüÄŸü gibi Ä°slam, kadına bakmayı ve onun güzelliklerini seyretmeyi zina saymıştır. Bununla beraber diÄŸer uzuvlarında zinadan nasibinin olduÄŸunu bildirmiÅŸtir.

Dilin zinasından bahsediyor ve onun, meÅŸru olmayan bir ÅŸekilde yabancı kadınla ya da yabancı bir erkekle konuÅŸmak, ÅŸehveti uyandıracak sözler sarf etmek olduÄŸunu zikrediyor. Kulağın zinasından bahsediyor. Onun zinası da, kadının ya da erkeÄŸin iÅŸveli, cilveli sesini ve ÅŸarkısını dinleyip ondan hazlanmak olduÄŸunu haber veriyor... El de zina eder diyor. Onun zinası ise, dokunmak, tokalaÅŸmak ve benzeri ÅŸeyler yapmaktır diyor... Ayağın da zinasından bahsediyor. Ona gelince, zina arzusuyla umulan yere yürümek olduÄŸunu haber veriyor. Ve bu önemsenmeyen hallerin kiÅŸiyi zinanın hangi çeÅŸidine götüreceÄŸi çok açıktır. Bizi harama götürecek her ÅŸey haramdır.

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

Evlilik meselelerinde ÅŸeytan devreye çok girer evladım. Bu yüzden gelin olacak kızımız istendikten sonra eÄŸer kız tarafı verimkâr oldu mu en kısa zamanda düÄŸünü yapmak lazım. Peygamber Efendimiz (sav) beÅŸ ÅŸeyde acele ediniz buyuruyor. Bunlardan bir tanesi ( evlenme cağı gelmiÅŸ) kızları evlendirmektir. DüÄŸünlerimizin Ä°slam’a uygun olması lazımdır. Bütçemize uygun misafirlerimize velime cemiyeti tertip etmemiz lazım.

NiÅŸan yapıldı mı? Kız ile oÄŸlan zifaf gecesine kadar bir birlerini görmezler. Zifaf gecesine girdiklerinde hiç konuÅŸmadan iki rekat namaz kılıp ardında dua ettiklerinde yapılan bu duada Allah Teala ne istenirse kabul eder.

Hz. Peygamber (sav), Hatice validemizle evlenirken velime cemiyeti tertip etti. Ä°ki deve kestirerek halka yemek verdi. Amcası Ebu Talib de bu münasebetle evinde ziyafet tertipleyerek Hz. Peygamberi ve Hatice anamızı da davet etti. Rasûlüllah, diÄŸer hanımlarıyla evlenirken de düÄŸün yemeÄŸi vermiÅŸ; önceden sadece gelenek olan velime Rasulullah’ın tatbikatıyla sünnete dönüÅŸmüÅŸtür. Ayrıca Hz. Peygamber (sav), ashabına da bu hususta tavsiyede bulunmuÅŸtur. Nitekim Abdurrahman bin Avf'ın evlendiÄŸini duyunca: Peygamber Efendimiz (sav) “Bir koyun keserek de olsa düÄŸün yemeÄŸi yap.” [9] Buyurmaktadır. Hz. Ali ile Hz. Fatıma validemizin düÄŸünlerinde de bu sünnetin canlı olarak yerine getirildiÄŸini görmekteyiz. Hz. Ali bu iÅŸ için, yarım ölçek arpa almak üzere zırhını bir Yahudi’ye rehin bırakmıştı. Birkaç kesilmiÅŸ, çekirdeÄŸi çıkarılmış kuru hurma, un, yaÄŸ ve yoÄŸurt karıştırılarak yapılan bir yemek ve arpa ekmeÄŸi sunulmuÅŸtur.

DüÄŸünlerimizde evlenecek evlatlarımızın henüz nikâhları yapılmadan el ele kol kola girmeleri de uygun bir davranış deÄŸildir. “ buyurmuÅŸlardır.

Günümüzdeki düÄŸün merasimlerinde genellikle Ä°slami prensiplere uyulmamakta, içkili, kadınlı -erkekli danslı, çalgılı- çengili kısacası dinen yasak olan her türlü davranışlar sergilenmekte, arkasından da Kur'an-ı Kerim ve Mevlid okutulmaktadır. Birbirine taban tabana zıt olan bu manzaralar toplumumuzdaki dinî ve millî zaafı açıkça ortaya koymakta, batı taklitçiliÄŸi uÄŸruna neleri feda ettiÄŸimizi ve ikili bir ÅŸahsiyete daha doÄŸrusu ÅŸahsiyetsizliÄŸe büründüÄŸümüzü göstermektedir. Aile müessesesi kutsaldır ve toplumun temelini teÅŸkil eder. Böyle kutsal bir müessesenin, haramlar üzerine deÄŸil, kutsal prensip ve davranışlar üzerine bina edilmesi gerekir. Yanlışlar üzerine doÄŸrular bina edilmez.

Ä°kincisi; düÄŸün ve ev için yapılan alışveriÅŸlerin Ä°slam’a uygun olmamasıdır. Millet ne der putunu bir yıkamadığımız için zengin olsun fakir olsun bir alışveriÅŸ çılgınlığına sürüklenmekteyiz. Örfümüzde ait olamayan eÅŸyaları sırf millet ne der diyerek binlerce lira borç yaparak almaktayız. Peygamber Efendimiz (sav) “Nikahın en hayırlısı, kolay ve külfetsiz olanıdır”  [10] Müslümanın evi ÅŸatafattan uzak sade olmalıdır. Cennet Mekânın tabiriyle firavunun evine benzememesi lazımdır.

Bizlere en güzel örnek yine Allah Resul’ünün gözünün bebeÄŸi Fatıma Annemiz ve Hz. Ali Efendimizin evlilik merasimlerinden;

Mehir olarak Hz. Ali'den dört yüz dirhem gümüÅŸü uygun gören Efendimiz (sav), onun zırhı ve atından baÅŸka bir ÅŸeyinin olmadığını öÄŸrenince zırhını satmasını söyler. Hz. Ali (ra) dört yüz seksen dirhem gümüÅŸe zırhını satar ve bunun dört yüz dirhemi mehir olarak Hz. Fâtıma (ra)'ya verilir. Ancak Fâtıma (ra) bu mihri çok bulur; kendisine en güzel mihrin kıyamet günü Ä°slâm ümmetinin Peygamber (sav)'in ÅŸefâatiyle affedilmesi olacağını söyler ve bu konuda dua eder. Ancak kendisi için ayrılan dört yüz dirhemi düÄŸün masraflarına harcanmak üzere Hz. Ali’ye hibe eder.

Bizler ise bugün takılacak altının gramı konusunda anlaÅŸamadığımız için ailelerin arasına husumet girecek derece de tartışmalara girip ne koparırsak kar dercesine karşı tarafı borca girmesi hatta kredi çekip altın ve eÅŸya alması konusunda yönlendiriyoruz. Rabbim bizleri muhafaza eylesin.

Hz. Fatıma (ra) Hz. Ali (ra) ile nikâhlanıp da Hz. Peygamber (sav) mescidine bitiÅŸik, zemini toprak eve yerleÅŸirken çeyiz ve ev eÅŸyası olarak ÅŸunları götürmüÅŸtü:

Üç adet minder, bir halı, bir yastık, iki el deÄŸirmeni, bir su tulumu, bir su testisi, meÅŸinden bir su bardağı, bir elek, bir havlu, bir koç postu, eski bir kilim, hurma yaprağından örülmüÅŸ bir sedir, iki elbise, uzunlamasına örttüklerinde ayakları, enlemesine örttüklerinde baÅŸlarını açıkta bırakan bir küçük yorgan.

 Hz. Peygamber (sav) Hz. Fâtımâ (ra)'nın evini ziyaret ettiÄŸi bir gün bir köÅŸede nakışlı bir örtü görür, kapıdan geri döner ve ardından Fâtıma (ra)'ya ÅŸu ikazı yapar:

"Bir peygambere zevki çeken ÅŸeylerle donatılmış bir eve girmek uygun deÄŸildir."

Hz. Fâtıma (ra) ve Ali (ra) bu çaÄŸa örnek bir Ä°slâm ailesi oluÅŸturmuÅŸlardır. Bu anlattıklarımız onların dünya hayatı anlayışlarından sadece küçük iki örnek.  Duyar gibiyiz biz Hz. Fatıma gibi Hz. Ali gibi nasıl olalım?

Onun gibi olamasak da istek ve ihtiyaçlarımızda itidal üzeri olmak doÄŸru olan davranıştır. Bir kardeÅŸimiz evliliklerine bir hafta kalmış olan bir çiftin ayrıldıklarını duyunca sebebini sormuÅŸ. Çeyize alınacak sandığın fiyatı gelin ile kayınvalide arasında problem çıkarınca kız ile erkek ayrılmaya karar vermiÅŸler. Ne kadar acı bir tablo…



[1] Kenzûl Ummal 44407

[2] Ä°bni Mace Nikah,46

[3] Ibni Mace Nikah, 6

[4] Taberânî, el-Mu’cemu’l-evsat, no:2363, 3/178; Ebû Nu’aym, Hilyetü’l-evliyâ, 5/245; Heysemî, Mecma’u'z-zevâ-id, 4/254; Münzirî, et-TerÄŸîb ve’t-Terhîb, 3/70; Ali el-Kârî, Ref u’l-cünâh ve hafzu’l-cenâh, no:34, sh:51

[5] Buharî, Nikah, 15; Ebu Davud, Nikah, 2; Nesaî, Nikah, 13; ibn Mace, Nikah, 6; Darimi, Nikah, 4; Malik, Nikah, 21; A.b. Hanbel, III, 428.

[6] Neseî, Nikâh: 17.

[7] Neylü’l-Evtâr, 6: 110

[8] Buhari : 13.c.6189.s - Müslim : 8.c.2657.n

[9] Muvatta, Nikah 21

[10]  Ebu Davud, Nikâh, 31. II, 591.

 




Okunma Sayýsý : 6306

Soru Tarihi: 5/6/2017

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *