SORU ARA

SORULAN SORU

Günümüzde çevremizde ve sosyal medyada asılsız haberler dolaÅŸmakta. Bir Müslüman her duyduÄŸu ÅŸeye inanmalı mıdır? Bunun manevi sorumluluÄŸu var mıdır?

CEVAP


Ahir zamanın en ÅŸiddetli günlerini yaÅŸadığımız bir zaman diliminin içerisindeyiz. Tabiri caizse tuzun koktuÄŸu, at izinin it izine karıştığı, hakikatin, doÄŸruların raÄŸbet görmedi, yalanların ve yalancıların makbul ve muteber olduÄŸu bir dünyada yaÅŸamaktayız. Hal böyle olunca hakikatin ve hakikati söyleyenlerin deÄŸerinin pul olduÄŸunu da üzülerek müÅŸahede etmekteyiz.

Sosyal medyada olsun çevremizde olsun insanlar her konuda hiç çekinmeden göz göre göre yalan söyleyip, iftara atmaktadırlar. Konunun muhatabı olan insanlar bu yalanlara, iftiralara cevap vermekten muzdarip olmaktalar. Bunun en üzücü tarafı da inanan insanların hiçbir araÅŸtırma yapmadan bu yalanları kabullenip inanç dünyalarını buna göre ÅŸekillendirme telaşına içine girmeleridir.

Adolf HÄ°TLER’in Propaganda Bakanı olarak görev yapan Dr. Paul Joseph Goebbels kitleleri ÅŸeytani olarak kontrol edebilmek için birkaç prensip ortaya koymuÅŸtur.

“Yalan söyleyin mutlaka inanan çıkacaktır. Olmazsa yalana devam edin. Bir ÅŸeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar.”

“Bir insana yalan olsa bile bir söylemi sürekli tekrarlarsanız, o söylemin nereden geldiÄŸini unutur ve kendi fikri gibi benimser ve savunur.”

“SöylediÄŸiniz yalan ne kadar büyük olursa o kadar etkili olur ve insanların o yalana inanması da o kadar kolaylaşır.”

Prensipler sıralanınca çevremizde ve toplumda ÅŸeytanın, ÅŸeytanlaÅŸmış zihniyetlerin nasıl bir yol izlediÄŸi çok açık bir ÅŸekilde ifade edilmiÅŸ aslında.

Yalan, iftira, gıybet, dedikodu gibi günahların insan nefsi tarafından hemen kabul görmesi, hakikatin ise kabullenilmemesi bir mürÅŸidi kamilin önderliÄŸinde nefis terbiyesinin günümüzde ki önemini bir kez daha ortaya çıkarmaktadır. 

Peki biz Müslümanlar olarak yalan, iftira, dedikodu böyle çevremizi sarmışken nasıl davranacağız, nasıl hareket edeceÄŸiz?

Hucurat Suresi genel olarak bizlere yol gösteren önemli ahlak ilkelerini ihtiva eder. Bu surede mü’minler kardeÅŸ ilan edilmiÅŸtir. Surede kardeÅŸliÄŸi zedeleyecek hareketlerden ÅŸiddetle sakınılması emir ve tavsiyelerinde bulunulmuÅŸtur.

Surede önemle vurgulanan konulardan biri de alınan haberler karşısındaki insanların takınması gereken tutumdur. Haberi getiren kiÅŸinin ve getirdiÄŸi haberin, araÅŸtırılmadan alınması durumunda ortaya çıkacak durumun zarar boyutuna dikkat çekilmiÅŸtir.

"Ey iman edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza piÅŸman olmamanız için, yoldan çıkmışın biri (bir fâsık) size bir haber getirdiÄŸinde doÄŸruluÄŸunu araÅŸtırın." [1]

Ayetten de anlaşılacağı üzere , "güvenilmez kimselerin getirdikleri haberleri, doÄŸruluÄŸunu araÅŸtırmadan kabul etmenin uygun olmadığı" yönündeki manası ve hükmü geneldir, her zaman ve mekânda geçerlidir.

"Yoldan çıkmış" diye çevirdiÄŸimiz fâsık, "dinin emirlerine uymayan" demektir; yalan haber taşıyan kimse de bu kavrama dâhildir. Ayetten çıkan genel hüküm, durumu bilinmeyen veya yalancı, günahtan çekinmez olarak tanınan kimselerin verdikleri haberlere ve bilgilere güvenilmemesi, bunlara göre hüküm verilmemesi, harekete geçilmemesidir.

Yukarıda da belirtiÄŸimiz üzere Ä°nsanların çoÄŸunda özellikle kötü, aleyhte ve tehlike bildiren haberleri hemen kabul etme eÄŸilimi vardır. Bu yüzden insanlar arasında birçok kötü zan, düÅŸünce ve eylem ortaya çıkmış; piÅŸmanlıklar, bazen telâfisi mümkün olmayan zararlar görülmüÅŸtür.

BaÅŸta Peygamber Efendimiz (sav) olmak üzere bir mürÅŸidi kamil ile bu yolda olanlar, böyle haberler karşısında tedbiri elden bırakmaz, olur olmadık ÅŸeylere inanmaz, acele ile hüküm vermez, harekete geçmezler.

Bazı fıkıhçılar âyetten ÅŸu hükümleri de çıkarmışlardır:

"Dinin emirlerine aykırı hareket eden, günah kaygısı taşımayan kimsenin verdiÄŸi habere ve bilgiye dayanarak hükmetmek ve harekete geçmek câiz olmadığına göre, böyle kimseleri iÅŸ başına getirmek, önder seçmek, arkalarında namaz kılmak da câiz olmaz. Fâsık imamların arkasında namaz kılmak mecburiyeti hâsıl olursa, kılınmadığı takdirde zulmetmeleri ihtimali bulunmak ÅŸartıyla, durumu kurtarmak ve fitneyi önlemek için namaz kılınır, ama sonra bu namaz yeniden kılınır."[2]

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

“ Bir mevzunun aslı astarını öÄŸrenmeden karar vermeyiniz. Mevzuya ÅŸahit olan, olaya taraf olan kiÅŸiler dinlenilmesi lazım gelir. Bir kiÅŸiyi dinleyip, ikinci kiÅŸiyi dinlemeden hüküm vermeyin” BuyurmuÅŸlardır.

Günümüzde artık yalanlar sıradanlaÅŸmış, mesnetsiz iftiralar havalarda uçuÅŸmaktadır. Ä°slam tarihinde BaÅŸta Peygamber Efendimiz olmak üzere onun yolunda ilerleyen her Müslümana iftira atılmıştır. Atılmaya da devam etmektedir.

Ayetti Kerimede;

"O asılsız sözü duyduÄŸunuz zaman: "Bunu konuÅŸmak bize yakışmaz. HaÅŸa! Bu büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi?" [3] buyurmaktadır.

Biz bırakın iftira demeyi, duyduÄŸumuzu iletmek için can atıyoruz.

Peygamber Efendimiz (sav) Hz.leri;

"Kişiye, yalan olarak, her duyduğunu anlatması yeter!"[4] Buyurmuşlardır.

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri hemen hemen her sohbetinde aman evladım gıybet yapmayın, aman evladım yemin etmeyin, Aman evladım yalan söylemeyin diyerek defaten bizleri uyarmışlardır.

Günümüzde fertlerin birbirine iftirası yanında basın ve yayın yoluyla da iftiralar yapılmaktadır. Namus, iffet, haysiyet ve zimmet üzerindeki bir iftira ne kadar çok yayılırsa, iftiracının sorumluluÄŸunun da o nisbette artması tabiidir. Ayette ÅŸöyle buyurulur:

 "Mümin erkek ve o kadınlara iÅŸlemedikleri bir günahla eziyet edenler (onlara iftira atanlar), doÄŸrusu açık bir günah yüklenmiÅŸlerdir" [5]

Rabbim bizleri yalancılardan, fitnecilerden, iftiracılardan hıfzı muhafaza eylesin inşallah.

 



[1] Hucurat Suresi 6

[2] Kur'an Yolu, Heyet, Hucurat, 49/6

[3] Nûr Suresi 16

[4] Ebû Hureyre (ra) Müslim

[5] Ahzab Suresi 33




Okunma Sayýsý : 1825

Soru Tarihi: 1/9/2021

Yorumlar
Kadir Çalış

Rabbim her daim sizden razı olsun... Ä°tirazsız teslim oldum Hamdolsun ve öyle yaÅŸayıp öyle can verecem.Her söylenene bırak inanmak. Böyle aslı astarı olmayan laflara zerre miktarı itibarımız bile olmaz.

hüseyin alper özer

Allah razı olsun,çok daha dikkatli konuÅŸup her konuÅŸmamızdan da sorumlu olduÄŸumuzu ve kaydedildiÄŸini unutmamalıyız ve ayrıca menfi haberleri ve getirenleri de dinlememeli ve konuyu güzel haberler ile deÄŸiÅŸtirmeliyiz bence

Necati sarı

Allah razı olsun Rabbim ABDULLAH BABAMIN yolundan ve evlatlarının yanından bizleri ayırmasın inşaallah

Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *